@pinar_0000
|
“Ya seninle ya sensiz..!”
(Mayıs 2017)
İmkansız diye bir şey yoktur. Asıl imkansız olan senin kafanda kurduğun ve ona inandığın imkansızlıklar vardır. Sen eğer istediğin bir şeyi gerçekten yapmak istiyorsan, imkansız diye engelleme onu yap... sonuna kadar git hayalinin çünkü inanırsan başarırsın..
Bugün bana şok olduğum ve cevap dahi veremediğim soruyu sordu bana imkansız olmasına rağmen “Ekin... İstanbul’a gidelim mi?” Diye sordu. Aileme nasıl açıklayacaktım bu durumu inanın hiç bilmiyordum. Ama bir şekilde açıklayıp yada yine yalan söylenip ki bunu asla istemiyorum artık ama bir şekilde Meriç ile beraber olduğumuzu ve onunla İstanbul’a gideceğimizi söylemem lazım ne tepki verirler inanın bilmiyorum ya da sadece anneme söylesem de annem beni biraz idare etse mi acaba diye düşündüm. Akşam düşünüp bir orta yol bulup bu durumu halletmem gerekecekti. Meriç ile İstanbul’a gitmeyi çok istiyorum evet ama nasıl olacak bilmiyorum doğrusu.
İstanbul’da ne yapacaksınız diye soracak olursanız aslında beni ailesiyle tanıştırmak istiyor ama ailelerimiz birbirini zaten tanıdığı için bizim tanışmamız biraz saçma olacak ama yinede usulüne uygun tanışmak için gideceğiz. Gitmişken de biraz İstanbul da gezeceğiz çok heyecanlıyım ya çok.
Akşama kadar düşündüm neredeyse stresten tırnaklarımı falan yemeye başladım babam işteydi daha dönmemişti annem ise aşağıda televizyon seyrediyor, kardeşim odasında ödev yapıyor, bense odamın içinde bir o yana bir bu yana geziyor ve tırnaklarımı yiyordum. Bir karara varmıştım sadece ve sadece bunu anneme söyleyecektim. Tamam her ne kadarda sinirli birisi olsa da sonuçta o benim annem hem böyle şeylerden bir tek anneler anlar öyle değil mi? Off ya İstanbul’a gitmeme izin vermezse ama annem Meriç’in annesi ile arkadaşlar bence izin verir gibime geliyor.
Odada dolanmayı bırakıp yatağımın kenarına oturdum. Karşımdaki gardropumun aynasından kendime bakıyordum. Kendi kendime konuşmaya başladım.
“Nasıl söyleyeceğim böyle bir şeyi anneme ya kadın İstanbul’a gideceğimi öğrense valla kalpten gider.”
Kendi kendime konuşurken Meriç aradı. Stresten telefonumu açamıyordum çünkü ellerim titremeye başladı.
“Alo Meriç.” Can sıkıntısıyla açmıştım telefonu.
“Ekin... güzelim ne oldu sesin iyi gelmiyor?”
Bir kaç saniye durdum. Aynadan kendime baktım önce sanki stresten konuşamıyordum.
“Ekin... orada mısın güzelim?”
“Buradayım”
“Ne oldu anlat bana?”
Derin bir nefes aldım, verdim.
“Ya Meriç senin bana sorduğun bu soruyu düşündüm zaten sana da cevap veremedim anneme bir şey diyemeden umarım anlıyorsundur beni.”
“Anlıyorum... ve şimdi sen kesin stres yaptın. Ve annene durumu nasıl izah edeceğini düşünmekten deliye döneceksin doğru anlamış mıyım?”
“Evet anlamışsın.”
“Ekin bak bu kadar strese gireceksen gitmeyelim İstanbul’a falan”
“Hayır olmaz... çünkü ben de gitmek istiyorum. Seninle vakit geçirmek istiyorum.”
“Bende sevgilim bende... eğer istersen annenle ben de konuşabilirim.”
“Hayır hayır! Benden duyması daha iyi olur.”
“Ya Ekin farkında mısın? Sanki birisine bir şey olmuşta onun haberini verecekmişiz gibi davranıyoruz. Bu kadar zor mu? Bunu söylemek hatta annen annemle arkadaşken bence bir şey demez.”
“Bende öyle düşündüm ama sen annemi tanımıyorsun neyse canım benim kapatıp bu konuyu babam gelmeden anneme açmam gerekiyor. Sonra konuşuruz.”
“Tamam canım bol şans sana.”
Telefonumu kapatıp yatağın üzerine bıraktım. Stresten parmaklarımı kıtlatıyordum. Babam gelmeden bu işi halletmeliyim. Derin derin nefesler alıp verdim. Cesaretle odamdan çıktım. Aşağıya indiğimde hâlâ televizyon izliyordu. Yanına geçip oturdum. Gözlerim televizyona kaydı yine her zamanki dizisini izliyordu. Tam olarak söylemem gerekenleri kafamda kurdum. Sonra anneme döndüm ve konuşmaya başladım artık ne olacaksa olsun der gibi.
“Anne!” Televizyondan gözlerini ayırmadan cevap verdi.
“Efendim kızım.”
“Sana bir şey söylemem gerekiyor.” Yine bana değilde televizyona bakıyordu. Ayaklarını uzatmış bir şekil de.
“Söyle kızım.”
“Ama Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.” Bir an bana bakarak konuştu.
“Ay kızım çatlatma insanı söyle hadi ne söyleyeceksen.” Tekrar dizisine döndü. Bence iyice sinirlendirmeden direk söylemem gerek. Burama kadar geldi stresten bir çırpıda her şeyi hızla söyleyiverdim.
“Anne ben Betül teyzenin oğlu Meriç ile İstanbul’a gitmek istiyoruz. Yani Betül teyze beni görmek istemiş.” Böyle bir şey uydurdum inşallah Betül teyzeyi aramaz.
Annem bir an durakladı. Kafasını yavaş yavaş bana çevirdi. Ayaklarını uzattığı yerden indirdi. Bana baktı. Ben ise tereddütle gülümserken.
“Demek Betül teyzen seni istemiş sen de bu yüzden Meriç ile gideceksin öylemi?”
“Evet!!” Bir anda çıktı ağzımdan hiç dolandırmadan.
“Peki neden bizle değilde Meriç ile?”
“Annecim şimdi şöyle Meriç zaten annesini görmek için bu hafta sonu gidecekti. Bana annesinin beni çok özlediğini ve görmek istediğini söyledi. ‘Zaten ben gidiyorum senide götürebilirim’ dedi.”
“Sen ne dedin?” Şu an baya gergin bir konuşmadaydım hayatımın en gergin dakikalarından birisiydi benim için.
“Ben de bir anneme soruyum dedim.”
“Hmm... Betül teyzenle birde ben konuşayım ona göre bakarız duruma.” Aha dedim şimdi yandık eyvah ya Betül teyze yalanlarsa bu durumu.
“Telefonum nerede benim? Tamam buldum. Ahh! Şarjım bitmiş neyse ben onu yarın ararım artık.” Resmen az daha kalsın bitmiştim ben diyordum ki sarjı bitmişti. En azından bunu Meriç’e söylemem ve annesine durumu izah etmesi gerekiyordu annem fazla bir tepki vermedi ama şimdilik eğer Meriç annesine bu durumu idare etmesini söylerse annem bu işe olumlu bakacak gibi annem tekrar dizisini izlerken yavaşça yerimden kalktım ve odama gittim. Odama gelir gelmez telefonu kaptığım gibi Meriç’i aradım.
“Alo! Meriç”
“Alo aşkım ne oldu halledebildin mi?”
“Hallettim sayılır.” Dedim ve annemle aramızda geçen bütün konuşmayı Meriç’e aktardım. Ve annesine söyleyecekti bu durumu ve idare etmesini isteyecekti bu aksam söylerim dedi. Betül teyze anlayışlı kadındır bence itiraz edeceğini zannetmiyorum. Telefonu kapattıktan sonra kendimi sanki zorlu bir iş görüşmesinden çıkmış biri gibi hissediyordum. O kadar yoruldum ki anneme bu durumu anlatana kadar resmen stresten heyecandan yorulmuştum şimdilik kötü bitmediği için bir nebze de olsun mutluydum. Hemen üzerimi değişip pijamalarımı giyip yatağıma yatıp direk uyumuşum.
Bu günü kafamdan silmek isterdim annemle bu konularla ilgili bir araya gelmek dahi istemiyorum. Nedense annem bu konularda aşırı sinirli oluyor sanki o her zamanki naif, sevecen kadın giriyor. Böyle konularda içinden şeytan çıkıyordu. Neyse ki bugünü de kazasız belasız atlattım. İnşallah Betül teyze de anlayışlı davranır da izni koparırım artık babama söylerse de söylemezse de yarın bakarız.
Sabah erkenden kalktım. Yatağımın yanında duran komodinin üzerindeki telefonumu aldım. Ekranını açtığımda Meriç’ten mesajlar vardı.
“Aşkım ben anneme her şeyi anlattım. Eğer annen ararsa durumu idare edebileceğini söyledi. Rahat ol yani bir sorun çıkmayacak.”
Derin bir oh çekerek yataktan kalktım. Mutluydum çünkü bu durumu da kazasız belasız halledecektik. Sonra da ver elini İstanbul...
Üzerimi değişip aşağıya inmek için merdivenlere yöneldiğimde aşağıda annemin telefonla konuştuğunu duydum aşağıya inmeden annemi dinlemeye başladım. Konuşmadan anladığım kadarıyla Betül teyze ile konuşuyordu tam zamanında halletmiş Meriç yoksa bitmiştik.
“Biz getirirdik canım Ekini Meriç oğluma da zahmet olacak simdi... peki tamam o halde ne yapalım Ekin gelsin ben ona söylerim... tamam canım çok öpüyorum hadi selam söyle Ayşe kızıma.”
Annem telefonla görüşmesini bitirdi. Ben de aşağıya indim iner inmez annem beni gördü.
“Kızım Betül teyzeni aradım. Söyledim gitmek istediğini o da seni çok özlemiş dedim biz getirirdik falan zahmet olur size Meriç gelirken getirir hem onlar çocukluk arkadaşı kardeş sayılırlar diyince ben de peki madem gitsin dedim.”
“Gerçekten mi anne şimdi sen bana izin veriyor musun?”
“Evet kızım dedim ya.” Annemin boynuna atladım sevinçten
“O zaman ben bavulumu hazırlayayım.”
“Hadi bakalım... bak bir şeyi unutma sakın.”
“Tamam anne!”
Heyecanla koşarak odama girdim. Dolabımın üstünden mor renkli bavulumu alıp içini doldurmaya başladım. Artık yaz aylarına girmek üzere olduğumuzdan yazlık bir sürü eşya aldım. Onun yanında bakim malzemeleri işte diş fırçasıdır. Macunudur makyaj malzemelerim bir sürü şey bu hafta sonu yola çıkacaktık. Annem babama benim için arkadaşında kalacak diyecekmiş kırk yıl düşünsem annemin böyle bir karar vereceği ya da bana böyle bir izin vereceği aklımın ucundan dahi geçmezdi. Yarın hafta sonu yarın sabah erkenden yola çıkmalıyız.
Bavulumu hazırlandıktan sonra bu haberi vermek için Meriç’i aradım.
“Alo! Aşkım annem izin verdi biliyor musun”
“Biliyorum aşkım annem annenle konuşurken bende yanındaydım.”
“Ay hâlâ inanamıyorum annemin izin verdiğine ya”
“Demek ki annemle annen sıkı dost ve birbirlerine güveniyor başkası olsa hayatta izin vermezdi.”
“Aynen aşkım ya Allah’tan öyleler.... neyse neyse yarın sabah gidiyoruz ha”
“Evet bir tanem hemen hazırlan ben bavulumu yerleştiriyorum.”
“Ben çoktan hazırladım bile.!”
“Oo aşkım hevesliyiz bakıyorum da”
“Evet... sen değil misin yoksa!”
“Bende çok hevesliyim tabi ki hayatım.”
Hayatımda ilk defa sevdiğim adamla il dışına çıkacaktım ve en önemlisi orada da bizi bambaşka maceraların bekliyor olacağıydı. Ablası ile önceden tanışmışlığımız yok çünkü Ablası buraya hiç gelmedi ilk kez bende onu İstanbul da göreceğim bence iyi anlaşacağız gibi geliyor ama bakalım bu işler belli olmaz kardeşi kıskanabilir belki.... |
0% |