Yeni Üyelik
15.
Bölüm

14.Bölüm: “ISTANBUL”

@pinar_0000

“Hayatımın en güzel yılları...”

 

Bugünü en güzel gün ilan ediyorum. Çünkü bugün sevdiğim adamla en uzun yolculuğa çıkacağım. Öyle heyecanlıyım öyle heyecanlıyım ki anlatamam size Meriç’in bana gelip de “Ekin İstanbul’a gidelim mi?” Dediği günden beri içim içime sığmıyor.

 

Sabah kahvaltımı yapar yapmaz odamdan bavulumu getirdim. Kapının giriş kısmına koydum. Bir nevi hazırladım yani anneme babama kardeşime sıkı sıkı sarıldım tabi babam beni arkadaşım da kalacağımı zannediyor. Annem babama böyle söylemiş yani babam uzun yolculuğa çıkmama izin vermez o yüzden herkesle vedalaştıktan sonra bavulumu da aldım. Çeke çeke bahçeye çıkardım. Annem bana yardım ediyordu. Bahçe kapısının ardında Meriç’i gördüm.

 

“Merhaba..!”

 

“Merhaba oğlum nasılsın iyisindir inşallah.”

 

“İyiyim Banu teyzecim siz nasılsınız?”

 

“İyiyim bende... bak oğlum kızım sana emanet bir aksilik çıkmadan kazasız belasız götür getir ben başka bir şey istemiyorum.”

 

“Siz hiç merak etmeyin ben korurum Ekin’i” derken bana göz kırptı Meriç, gülümsedim. Anneme bir kez daha sarılıp vedalaştım Meriç taksi ile gelmişti. Kapıda taksi bekliyordu elimden bavulumu alıp bagaja koydu. Anneme el sallayıp taksiye bindik.

 

“Evet... başlıyor muyuz.” Dediği sırada şoför bagajı kapatmış arabaya binmiş arabayı çalıştırıyordu.

 

“Başlıyoruz...!” Evet başlıyorduk. Aslında başkası için küçük olsa da bizim için büyük bir başlangıçtı resmen onun ailesiyle en önemlisi de hiç görmediğim Ablası ve abisi ile tanışmaya gidecektim. Annesini biliyordum zaten buraya Meriç ile sık sık gelen o idi. Ama Ablası okulu yüzünden pek gelmezdi. Abisi de öyle. Üniversite de muhasebe okuyordu. Aslında bende muhasebe okuduğumdan anlayabiliriz gibi geliyordu.

 

Çok geçmeden otogara geldik bile. Taksiden indik. Bavullarımızı aldık. Çeke çeke içeri girdik otobüse daha vardı o yüzden içeride biraz oturduk.

Meriç bana dönüp

 

“Buraya önceden tek başıma gelmiştim ama şimdi tek başıma gitmiyorum bu kez yanımda sen varsın. Ve iyi ki varsın Ekin iyi ki...”

 

Duygulandım. Neredeyse ağlacayacaktım gözlerim dolmuştu.

 

“Bundan sonra hiç bir yere yalnız gitmeyeceksin Meriç çünkü ben yanında olacağım söz veriyorum...”

 

10-15 dakika içinde otobüs gelmişti. Bavullarımızı aldık. Bir kaç günlükte olsa o güzel maceramıza ilk adamlarımızı atmaya hazırlanıyorduk. Beklemediğim bir anda Meriç elimden tuttu kalbim hızla atarken bi ellerimize birde Meriç’e baktım ve yürümeye başladık. Hostes bavullarımızı bagaja yerleştirdi. Otobüse geçip yerlerimize oturduk. Orta yerlerde idik. Ben cam kenarında Meriç ise tam yanımda ve bir kaç ay önce bu otogarda Meriç’in gelmesini beklerken duyduğum sesi duydum tekrar.

 

“Sayın yolcularımız İstanbul / Kastamonu otobüsümüz kalkmak üzere lütfen yerlerinize geçin.”

 

Meriç tekrar elimden sıkı sıkıya tuttu. Beraber çıktığımız ilk yolculuğumuz da ikimizde heyecanlıydık. Ve İstanbul’a gittiğimiz de neler yapacağımızı konuştuk yol boyunca dinlenme tesislerinde inip biraz hava aldık bir sürü fotoğraflar çekindik. Yemek yedik sonra yolculuğumuza kaldığımız yerden devam ettik.

 

“Müzik açacağım telefondan beraber dinleyelim mi? Hem de bizim ilk dans şarkımız.”

 

“Dinlerim tabi sevgilim.” Kulaklığın tekini o diğer tekini de ben takmıştım. Yine o şarkı ilk dans şarkımız “Gül Rengi” açtım başladık dinlemeye bir ara Meriç’e baktığımda ellerini göğsünde bağlamış kafasını benden tarafa yatırmış uyuyordu. Bende kafamı omzuna yasladım camdan dışarıyı seyrediyordum. İstanbul’a girmiştik bile inmemize az bir zaman kalmıştı. Camdan dışarıya bakarken büyük büyük binalar görkemli manzara ufkumu açmıştı. Bu kadar güzel bir şehirden sırf benim için gelmişti Kastamonu’ya iç geçirirken Meriç hareket etmeye başladı. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Çok güzel bir yüzü vardı sanki bütün hatlarıyla ezberlemek istiyordum. Acaba Betül teyze bizi nasıl karşılayacak abisi, ablası nasıl karşılayacaklar acaba Meriç’in anlatmasına göre ablası biraz uyumsuzmuş yani demem o ki herkesle hemen hemen uyum sağlayamazmış. Abisi ise onun tam tersine sevecen hemen hemen herkesle kaynaşan bir tipmiş. Annesini biliyorum zaten son derece kibar naif bir kadın Meriç’te aynı annesi o da kibar naif birisi bazen öfkesini kontrol edemese de yinede iyi birisi

 

“Ekin..! Geldik mi?” Gözlerini açmaya çalışırken bir yandan da doğruluyordu.

 

“Çok az kaldı sevgilim birazdan otogardayız.”

 

“Uyumuşum ben sen ne yaptın ben uyurken.”

 

“Seni izledim.”

 

“Hep mi?”

 

“Hep izledim.” Yanağımdan bir öpücük kondurdu. Sonra saçımdan bir tutamı kulağımın arkasına attı.

 

“O kadar güzelsin ki sevgilim. Ben de seni uyurken izlemeyi çok isterdim.”

 

“Bir gün o da olur sevgilim neden olmasın ki.”

 

Bir kaç dakika sonra harem otogarına gelmiştik. Dikkatlice toparlanıp otobüsten indik. Tam sekiz saattir yoldaydık her yerimiz tutulmuştu. Bagajdan muavinle beraber bavullarımızı aldık. Meriç bir taksi çevirip bavulları bagaja atar atmaz taksiye binip Meriç’lerin evine gidecektik ki Meriç’in telefonu çalmaya başladı.

 

“Kim arıyor?”

 

“Annem...merak etmiştir. Hadi binelim taksiye açayım sonra.” Taksiye biner binmez telefonu açıp kulağına koydu.

 

“Alo anne.. evet evet indik simdi otobüsten ve hatta taksideyiz on beş dakikaya geliriz... tamam annecim onunda sana selamı var. Gelince konuşuruz.”

 

“Annemin selamı var bekliyorlarmış bizi.”

 

“Aleykümselam... Meriç ben sizde mi kalacağım şimdi.?”

 

“Evet Aşkım niye sordun ki?”

 

“Bilmem bir garip olmaz mı?”

 

“Neden olsun sevgilim ne o yoksa beraber yatarız diye mi korktun korkma korkma söz ayrı yatacağız.” Kendi kendine esprilerine gülerken bende ona dalga geçer gibi cevap verdim.

 

“Evlenmeden olmaz!” Dedim. Birbirimize gülerken evlerine yaklaşmıştık bile taksi tam evin önünde durdu. Çok güzel büyük bir evleri vardı. Evlerinin hemen önünde çok güzel çiçeklerle süslenmiş bir sarmaşık çitlere sarılıydı. Taksiden indik. Meriç şoförle beraber bavulları aldı. Annesi, abisi ve ablası kapıda göründüler annesi Betül teyze koşarak yanımıza geldi.

 

“Hoş geldiniz çocuklar valla gözümüz yollarda kaldı.”

 

“Valla annecim anca gelebildik görüyorsun.”

 

Betül teyze bana döndü. “Kızım sen de hoş geldin evimize nasılsın bakalım annenler nasıllar.”

 

“İyiler Betül teyzecim selam söylüyor annem size.”

 

“Aleykumselam... ee hadi buyurun geçin siz simdi yol yorgunsunuzdur.” Betül teyze önden biz arkadan bavulları çeke çeke götürdük girişe koyduk. Meriç’lerin evinde hizmetçiler şoförler doluydu. Hizmetçi hemen gelip elimizdeki bavulları odaya çıkardı. Hep birlikte salona geçtik. Ablası ve abisi de sonradan bize katıldı.

 

“Ee çocuklar tekrar hoş geldiniz.”

 

Meriç ile ikimiz birden “hoş bulduk!” Dedik. Betül teyze gülümseyip içeriden hizmetçilerden birine seslendi.

 

“Deryacığım Ekin kızımın odası hazır mı?”

 

“Hazır efendim.”

 

“Ekin kızım istersen önce bir dinlen, yerleş güzelce hem yol yorgunusunuz da Meriç sende odana geçip dinlen ha yavrum akşam yemeğinde görüşürüz bol bol konuşuruz nasıl olsa şimdi yormayalım sizi.”

 

“Peki Betül teyzecim o zaman biz geçelim akşam konuşuruz nasılsa.”

 

“Tamam yavrum.. Meriç sen gösteriver odayı.”

 

“Tamam anne.” Meriç ile beraber benim kalacağım odaya doğru ilerliyorduk. Evlerinin içi o kadar güzel ki her yer altın kaplama ile dolu Meriç’in bu kadar zengin olduğunu hiç düşünmemiştim. Evleri o kadar büyük ki... derken kalacağım odanın önüne geldim.

 

“Sevgilim burada kalacaksın biraz uyuyup kendimize gelelim akşam da annemin gönlü olsun konuşuruz falan hem ablam ve ağabeyimle de tanışırsın akşam yemeğinde, sonra biz yarın gezeriz olur mu?”

 

“Olur tabi hayatım nasıl olsa daha çok zamanımız var bol bol gezeriz. Hadi dinlenelim sen uyudun tabi gelirken yolda benim uykum var.”

 

“Tamam o zaman şimdi uyuyoruz aksam buluşuyoruz saat sekizde okey!”

 

“Okey!” Kıkırdayarak odaya girdim onun odası da benim odamın yanında ki odaydı hemen yani birbirinize bu kadar yakındık.

 

Odaya girdiğimde bembeyaz bir gardrop hemen önünde iki kişilik bembeyaz bir yatak çalışma masası ve etraf led ışıklarla donatılmış çok güzel bir oda karşıladı beni...

 

Odayı biraz keşfettikten sonra eşyalarımı dolaba yerleştirdim. Akşam için uygun bir kıyafet giyindim. Yaz ayında olduğumuz için malûm İstanbul sıcağı da olunca üzerime beyaz bir tişört altına da salaş siyah bir pantolon yanlarından küçük yırtmaçları olan saçlarımı da açıp taradım biraz yatağa uzandığım da telefonuma bildirim geldiğini duydum. Elime alıp baktım. Tabi kide Meriç’ten mesaj vardı. Gülümseyerek mesajını okudum resmen odadan odaya mesajlaşıyorduk.

 

“Yerleştin mi?” Gülümseyerek cevap verdim.

 

“Yerleştim.. odadan odaya mesaj mı atılır Meriç?”

 

“O zaman yanına geleyim.”

 

“Olmaz çok yorgunum uyumak üzereyim hatta.”

 

“Tamam tamam iyi uykular güzelim.”

 

“Sana da iyi uykular.” Telefonu kapatıp sarja taktım. Yol boyu annem aradığı için sarjım bitmişti. Tipik anneler işte uzak bir yere gitsen yüz kere ararlar. Neredesin, kiminlesin, indin mi, bindin mi? Diye hepsine de cevap vermezsen merak ediyorlar tabi haklı olarak bende onun yerinde olsam bende merak ederdim herhalde derken uykuya daldım.

 

Gözlerimi açtığımda karşımda birden Meriç’i görünce irkilmişim. Tabi alışık değilim onu böyle tepemde görmeye

 

“Korkuttum mu?”

 

“Biraz..” ne birazı ödüm koptu.

 

“Hani otobüste demiştin ya seni izliyordum uyurken diye ben de demiştim ben de seni izlemek istiyorum uyurken diye onu gerçekleştiriyordum şimdi.”

 

“İyi ama sevgilim ödüm koptu seni birden görünce böyle.”

 

“Bir şey olmaz hadi hazırlan yemeğe inelim bende odamdan telefonumu alıp geleceğim beklerim seni kapıda.”

 

“Tamam geliyorum hemen.” Meriç kapıdan çıktıktan sonra üzerimi düzenleyip saçlarımı taradım. Hafif bir makyaj yapıp telefonu da aldım. Odadan çıktım. O sırada Meriç beni bekliyormuş kapıda beraber aşağıya yemek odasına indik Betül teyze ve Ayşe abla ile Ömer abi oturmuşlardı bile masaya herkese günaydın deyip oturduk Meriç ile yan yana

 

“Nasıl rahat uyuyabildin mi kızım?”

 

“Uyudum Betül Teyzecim teşekkür ederim.” Ablası nedense bana karşı bir sinirli sinirli bakışlar atıyordu. Ömer abi ise hemen atıldı.

 

“Bizim Bu Meriç’te okuyacağım diye gitti ta Kastamonu’lara valla zor tuttuk Ekin burada onu illa dedi inat etti Kastamonu da okuyacağım diye engel olamadık valla ama bir bildiği varmış belli ki.” İmalı konuşmasından ne demek istediğini anlamıştım tabi ki beni kastediryordu. Bende gülümseyerek cevap verdim.

 

“Yaa demek öyle Ömer abi.”

 

“Aynen öyle abicim.”

 

Ömer abi biraz da komik birine benziyordu sevmiştim onu masada sadece Ayşe abla konuşmuyordu bir yandan yemek yeyip bir yandan da durmadan beni izliyor sinirli sinirli bakışlar atıyor. Ne olduğuna pek anlam veremesem de fazla üzerinde durmadım. Bu Akşam çok eğlenmiştik hep birlikte Meriç ile benim Kastamonu da ki maceralarımızı anlattırdı Ömer abi nasıl tanıştığımızı neler yaptığımızı her şeyi anlattık beraber güldük eğlendik.

 

Bu aileyi çok sevmiştim. Ayşe abla neden bana soğuk davrandığını tam olarak çözemesem de inşallah zamanla bana ısınır umuduyla sesimi çıkarmadım sadece Betül teyze, Ömer abi ve Meriç ile konuştuk. Ayşe abla da bizim bu sohbetimize daha fazla dayanamayıp kalktı gitti. Ben ise öyle alıştım ki onlara galiba buradan giderken biraz zorlanacak gibiyim ama bu sefer Meriç’te benimle geleceği için bir sıkıntı olmaz gibi geliyor bana olur da bu ailenin bir parçası olursam bir gün hiç yabancılık çekmeyeceğime adım kadar emindim.

Loading...
0%