Yeni Üyelik
16.
Bölüm

15.Bölüm”Motosiklet”

@pinar_0000

“İstanbul sokakları bizimdi...”

 

Dün, akşam yemeğinden sonra Betül teyze, Ömer abi, Meriç ve ben bol bol sohbet ettik. Zaman zaman Betül teyze eşi rıza amcadan bahsetti. Hepimiz duygulandık, tabi ki en çokta Meriç o akşam gözlerinin içine baktım en derinine ağlamamaya çalışıyordu ama gözlerinden okunuyordu babasına olan özlemi. Betül teyze uzun uzun anlattı rıza amca ile nasıl tanıştıklarını, ilk ne zaman birbirlerine aşık olduklarını her şeyi anlattı. O kadar güzel bir aşk yaşamışlardı ki anlatsam kelimeler yetmez sayfalarca uğraş ister eh nihayetinde büyük aşklar sayfalara sığmayacak kadar büyüktür.

 

Sabah kalktım. Üzerime gri belden bağlamalı sıfır kollu tulumumu giydim. Saçlarımı tepeden toplayıp önlerden iki tutam saç bıraktım. Hafif bir makyaj yapıp odamdan çıktım. Çıkar çıkmaz karşımda Ayşe ablayı gördüm. Bana yine dik dik bakıyordu. Tek elini beline koymuş bir vaziyette duruyordu. Ne olduğunu anlamayarak

 

“Günaydın Ayşe abla!” Bu buhranlı havayı dağıtmak adına böyle deyiverdim.

 

“Günaydın” dedi tekdüze bir ses tonuyla ve bir o kadarda samimiyetsiz

 

“Bir sey mi istediniz?” Diye sordum. Sonra beni kolumdan tuttuğu gibi duvara yapıştırdı. Öyle sert çarptım ki duvara sırtım acımıştı. Sonra yaklaştı ve bana saydırmaya başladı bir anda.

 

“Bak kızım beni daha tanımıyorsun. Seni bu evde barındıracağımı düşünüyorsan yanılıyorsun. Ayağını denk al yoksa canın çok yanar.”

Kolumu bırakıp sinirli sinirli odasına girdi. Kapıyı hızlıca çarptı. Neden bana böyle davrandığını anlamış değildim. Hayır yani ona bir şey de yapmadım neden böyle davranmıştı şimdi. Bu evde herkes bana iyi davranırken bu kızın benimle sorunu ne?

 

Tam olarak benimle neden uğraştığını bilmediğimden Meriç’e bir şey söylemeyecektim. Ne de olsa buraya eğlenmeye geldik tadımızı kaçıramam ama bana bir daha dokunursa bu sefer onun tadını kaçırırım. Bana böyle davranamaz üstelik benim ona bir zararım dokunmamışken. Saçımı düzenleyip aşağıya indim. Meriç salonda oturuyormuş. Yanına gidip oturdum.

 

“Ne oldu canım yüzün bembeyaz olmuş?”

 

“Kimin? Benim mi? Ay yok canım bir şeyim. Annen nerede?”

 

“Bilmem sabah işim var dedi çıktı gitti bir şey de söylemedi.”

 

“Hmm peki!”

 

“Bak ne diyeceğim sana bir sürpriz hazırlamıştım. Ama bu kıyafetlerle olmaz tamam harika olmuşsun hayatım ama...” derken sözünü kestim.

 

“Ne yani çirkin mi olmuşum böyle? “ resmen kollarımı göğsümde birleştirip ona trip atıyordum.

 

“Hayır hayır sakın yanlış anlama. Tamam pes motorla gezeceğiz sürprizleri beceremiyorum sanırım ama seni kırmadan nasıl söyleyeceğimi de bilemedim doğrusu.”

 

“Demek beni motorla gezdireceksin öyle mi o halde hazırlanıp geliyorum.”

Yanaklarını sıkıp dudağına bir öpücük kondurup hızla odama geçtim. Üzerime siyah kısa kollu tişört, üstüne de deri ceket altına siyah dar paça pantolon giyip aşağıya Meriç in yanına indim. O da salonda ayaktaymış. Önce hayran hayran beni baştan aşağı süzdü. Sonra da kaskları getirip birini bana verdi takmam için ikimizinde kaskları siyahtı. Siyah benim en sevdiğim renk tıpkı gece gibi...

 

“Hadi sevgilim ne duruyoruz maceraya hazır mısın?” Heyecanla atıldım.

 

“Hazırım tabi ki de!”

 

“O halde bayanlar önden “

Kaskları da takıp evden çıktık. Hemen yan tarafta otoparkları vardı. Meriç oradan motosikleti getirdi. Arkasına bindim. Bu benim ilk defa motora binişimdi. Şu an fark ettim de galiba birçok şeyi ben ilk defa Meriç ile yapıyordum.

 

“Hazır mısın? Yalnız sıkıca sarılman lazım bana yoksa düşersin.”

 

“Hazırım... yaa demek sarılmam lazım... sarılalım bakalım.” Meriç in sırtından sıkıca sarılmıştım. Bahçeden çıkana kadar yavaştı ama caddeye çıktığımız da o kadar hızlı kullandı ki motoru bir an düşüceğim sandım arkada durmadan çığlık atıyordum sonra dayanamayıp durdurdu motoru çimenlik bir yerde.

 

“Aşkım iyi misin?” Elimden tutup motordan indirdi. Sonra çimenlerin üzerine oturduk beraber

 

“İyiyim de ilk kez biniyorum Meriç bu kadar hızlı kullanılır mı?”

 

“Ama ne yapıyım sevgilim uzun zamandır kullanmıyordum.”

 

“Tamam hadi kaldır beni devam edelim zevkli de bir şeye benziyor.” Gülümseyerek meraklı gözlerle bakıyordum o da benim bu tavrımı görünce şaşkın şaşkın kaldırdı beni tekrar motora bindik.

 

“Bak son kez soruyorum hazırsan ama gerçekten hazırsan kullanacağım motoru.”

 

“Hazırım tamam hadi!” Tekrar yola çıktık. Bu kez deminkinden biraz daha yavaş kullandı o kadarda yavaş sayılmaz tabi hâlâ bana göre hızlı ama insan bir süre sonra alışıyor.

 

Biz baya İstanbul’u turlamıştık neredeyse... eğlenceli vakit geçirmiştik. Hava ise akşam olmaya yüz tutmuş gökyüzü kızılımsı bir renge bürünmüştü. Motor ile deniz kıyısına geldik. Motordan inip kaskları çıkarıp banka oturduk. Deniz manzarasına karşı. O kadar güzel bir görüntü vardı ki gözümüzün önünde işte dedim şimdi asıl olmam gereken yerdeyim. Yanımda sevdiğim önümde bu güzel manzara daha ne isterim ki sanırım ben bu sakinliği, dinginliği seviyorum. O sırada ise başımı Meriç’in omzuna yasladım.

 

“Manzara ne kadar güzel dimi?”

 

“Senin güzelliğin karşısında manzaranın lafı mı olur.” O kadar güzel iltifatlar ediyordu ki hayatımda duymadığım kadar güzel sözler söylüyordu bana

 

“Teşekkür ederim Meriç”

 

“Ne için sevgilim.”

 

“Beni bu güzel şehre getirdiğin için, motorla gezdirdiğin için...”

 

“Bunun için teşekkür etmene gerek yok ki beni bir kerecik öpsen de olurdu.”

 

“Şapşalsın biliyorsun dimi?”

 

“Neden öyle dedin şimdi öpmeyecek misin?” Ben başımı kaldırıp tam yanağından öpmeye hazırlanıyordum ki o beni bir anda dudağımdan yakalamıştı. Uzun uzun öptü beni sanki her öpüşün de ruhlarımız birleşti. Sanki her öpüşün de dinlendik. Bizim sadece birbirimize ihtiyacımız vardı ve birbirimiz olmadan biz bir hiçtik biz en başında hep beraber olmaya söz vermiştik ve hepte beraber kalacaktık. Hiç kimsenin bizi birbirimizden ayırmaya gücü yetmez. Buna zaten izin vermeyiz.

Loading...
0%