Yeni Üyelik
17.
Bölüm

16.Bölüm:”küçük çılgınlıklar”

@pinar_0000

“Ellerimi tutarsan, dünyam ısınır benim.”

 

Seni bulmaktan önce aramak isterim. Seni sevmekten önce anlamak isterim. Seni bir yaşam bitirmek değil de, sana hep hep yeniden başlamak isterim.

 

Ne güzel demiş Özdemir Asaf. Edebiyatı çok seviyorum. Bilmiyorum bana bir çok yönünden ilginç geliyor. Şairler; mesela şiirleri en çokta Özdemir Asaf’ın şiirleri...

Büyük bir hayranlık duyuyorum ona karşı ve bir kitap yazmayı çok istiyorum ama ne konuda yazacağım hakkında hiçbir fikrim yok. Geçenlerde telefonumda gezinirken bir uygulamaya rastladım. İnsanlar o uygulama ile bir sürü kitaplar yazmışlar. Hatta bunu ünlü yazarlar bile yapmış acaba diyorum bende mi yazsam ama ne hakkında yazabilirim? Bence bu konu biraz araştırılmalı.

 

Meriç ile beraber oturduğumuz o bankta beraber birkaç saat geçirmiştik. Hava kararmış, biz hala o bankta oturuyorduk.

 

“Sevgilim... seni birileriyle tanıştırmak istiyorum. Hazır İstanbul’a gelmişken.”

 

Başımı Meriç’in omzundan kaldırarak ona baktım.

 

“Öyle mi? Kimle?”

 

“Ayta, Sezgin, Hakan ile bir de onların sevgilileri tabi ki.”

 

“Hmm.. tamam olur ama ne zaman?”

 

“Şimdi!” Anlamayarak baktım yüzüne yani hava karardı gece oldu yani gece gece nasıl buluşacaktık?

 

“Tamam da hayatım gece oldu farkındaysan.”

 

“Zaten onlarda gece takılmayı seviyorlar onlarda benim gibi motorcu hatta mesaj atmışlar az önce ben de senden bahsedince ‘yengeyle bir tanıştırırsın artık’ dediler öylelikle gelişti olaylar yani.”

 

“İyi bakalım tanışalım şu motorcu arkadaşlarla.”

 

Bankta biraz daha oturduktan sonra kalkıp kasklarımızı da takıp tekrar motora atlayıp buluşacağımız yere gitmek için yola çıkmıştık.

 

Nasıl birileriyle karşılaşacaktım, beni seveceklermiydi ya da arkadaşları olarak beni de kabul edeceklermiydi hiçbir fikrim yoktu. Uydum Meriç’in aklına gidiyoruz bakalım. Yaklaşık 20 dakika sonunda gelmiştik.

 

Her yeri ışıklarla kaplı güzel bir yere gelmiştik. Görünüşü parkı anımsatan bir yerdi. Etrafta bir sürü insanlar vardı. Sevgilisi ile el ele tutuşup gezenler mi dersin yoksa arkadaşları ile sohbet edenler ve içip içip sızanlar bile vardı. Ama onun dışında burası baya güzeldi. Biz Meriç ile motoru park ederken arkadaşları olduğunu sandığım kişiler bizi görmüş uzaktan el sallıyorlardı biz buradayız der gibi. Meriç ile beraber el ele tutuşup yanlarına gittik. O kadar tuhaf giyinmişler ki. Mesela kızlar siyah deri ceket, içinde siyah bustiyer sonra bazısı da ya mini etek giymiş ya da benim gibi siyah pantolon erkekler yine rock havasını andıran kıyafetler giyinmişler ve bir sürü de dövmeleri vardı.

 

“Merhaba arkadaşlar! Tanıştırayım sevgilim Ekin Atahan!” Arkadaşları ile tanıştırırken bir yandan da hepsi ile tokalaşıyordum.

 

“Memnun oldum Ekin ben Ayta bu da kız arkadaşım Mine.”

 

“Memnun oldum.”

 

“Bende Sezgin arkadaşlar bana sezo derler bu da benim kız arkadaşım Zehra.”

 

“Memnun oldum ben de Ekin.”

 

“Ben de Hakan benim sevgilim yok herhalde bir ben sapım içiniz de ama inşallah bunlar gibi sende beni dışlamazsın sapım diye.” Hakan biraz grubun şaklabanıydı. Gayet samimi eğlenceli bir tipe benziyordu inşallah bu gruba alışırım.

 

“Arkadaşlar hepinizle tanıştığıma çok memnun oldum.”

 

Hep bir ağızdan bana “bizde!” Dedikten sonra Meriç konuşmaya başladı.

 

“Sezgin konuştuğumuz gibi ortamı hazırladın dimi?”

 

“Hazırladım abi senin ve güzel yengemizin şerefine güzel bir ortam hazırladık.” Anlam veremeyerek bakıyordum suratlarına.

 

“Ne ortamı?” Derken Ayta’nın sevgilisi Mine konuşmaya başladı.

 

“Ya biz siz geleceksiniz diye baya ateş falan yaktık yanına da yiyecek bir şeyler ayarladık güzel bir gece olsun istedik.”

 

“Zahmet etmişsiniz gerek yoktu.”

 

“Olur mu canım yengem ne zahmeti gelin hadi ya aaa ateş sönecek şimdi zaten zar zor yaktım.” Hakan söylene söylene önümüze düştü ve hazırladıkları yere getirdi bizi baya güzel hoş bir ortam vardı hatta ve hatta gitar bile getirmişlerdi. Dedikleri gibi güzel, eğlenceli bir gece bizi bekliyordu anlaşılan.

 

“Gel sevgilim oturalım şöyle.” Meriç ile beraber diğer herkes de ateşin etrafında ki minderlere oturmuştuk. Önce yiyeceklerden atıştırıp sohbet ettik.

 

“Ee Meriç anlat bakalım nasıl tavladın yengeyi.” Sanki ben burada yokmuşum gibi Ayta konuşmaya girmişti. Bende gülümseyerek onları izliyordum. Herkes heyecanla nasıl tanıştığımızı merak ediyordu.

 

“Aslında o beni tavladı diyebiliriz.”

 

“Vaaay yengem tam bize göre çıktın valla.” Dedi Ayta.

 

“Ay yok canım asıl o beni tavladı.”

 

“Hadi bakalım nereye bağlıyoruz bu konuyu kim kimi tavladı hemen anlatın çatlarım yoksa.” Grubun şaklabanı da konuştu. Yalnız kendimi gülmemek için zor tutuyordum o kadar komikler ki düşündüğüm gibi birileri çıkmadı aslında ben dış görünüşlerinden anlaşamam ben bunlarla demiştim yalan yok yani ama iyi gidiyorduk hatta bizim için ortam bile hazırlamışlardı.

 

Derken Meriç başladı anlatmaya nasıl tanıştığımızı, kim kimi tavladığını hatta arada Hakanın sevgilisi yok ya o bile bizden tüyo istedi nasıl kız tavlarım diye gülmekten ölecektik birbirimize baya eğleniyorduk.

 

“İşte böyle derken ben mesaj attım ‘Artık Büyüdük’ diye tabi beni tanıyamadı ilk önce numara değişik ya o yüzden falan filan derken bir şekilde sevgili olduk arkadaşlar fazla uzatmayalım isterseniz gece bitmeden Ayta arkandan ver bakalım gitarı.” Ayta arkadan gitarı Meriç’e veriyor. Galiba gitar çalacaktı. İnanamıyorum bu çocuğun gün geçtikçe yeni bir şeyini öğreniyordum. Buraya geldiğim de motoru olduğunu öğrendim. Şimdi de gitar çaldığını öğreniyorum. Derken başladı Meriç bir melodi ile sonra müziğe girdi müzik yine çok güzel aynen şöyle söylüyordu Meriç

 

“Sanki ilk baktığım gözlerdi gözlerin

Duyduğum en güzel şarkı sesin...” diye devam ediyordu. Bir ara bana baktı tüm şarkı boyunca da gözlerini gözlerimden ayırmadı ve öyle okudu şarkıyı “Sabah uyanmak artık başka çok başka çünkü sabahlar artık senle hep senle...” bu şarkı beni etkisi altına almıştı bile...

 

Bu gece uzun uzun şarkılar söyledik bir Meriç aldı eline gitarı bir Sezgin Bir de Hakan hepsi birer şarkı söylediler ee tabi bu gece burada bitmedi herkes atladı motoruna bütün İstanbul caddelerinde sokaklarında grup halinde tur attık. Bugünü sanırım bir daha hiç unutmayacaktım.

 

Eve geldiğimiz sırada ise sanki sarhoş olmuş gibi durmadan gülüyorduk. Ben Meriç’in boynuna atmışım kolumu o da bana sanki kırk yıllık asker arkadaşı gibi galiba içeceklerimizde bir şey vardı çünkü biz baya baya sarhoştuk. Saçma sapan espriler yapıp onlara gülüyorduk yukarıya odamıza çıkmaya bile halimiz kalmamıştı. Salona geçip koltuğa attık kendimizi..

Meriç oturduğu yerde uyuya kaldı bende güçlükle kendimi onun yanına attım. Biz orada sabaha kadar sızmış bir vaziyette uyuyakalmıştık. Sabah olduğunda ise hâlâ uyuyorduk. Bizi uyandırmaya hizmetçi hanım gelmişti. Baya başımıza dikilmiş bir yandan burnunu tıkıyor bir yandan da bizi uyarmaya çalışıyordu. Derken yine uyanmıyoruz bu kez de olaya Betül teyze dahil oluyor.

 

“Çocuklar..! Kalkın hadi leş gibi de kokuyorlar ayol bunlar bir şey mi içmiş bunlar dün gece” ikimizde sonunda uyanmıştık gözlerimi zor açıyordum. Birde baktım Meriç bana ben Meriç’e sarılmış yatıyorduk. Acele bir şekilde kalktım doğru banyoya gittim. O sırada annesi Betül teyze Meriç ile ilgileniyordu.

 

“Allah’ım dün gece ne oldu ya içtik mi? Biz hatırlamıyorum ben hiç bir şey şu halime bak makyajım falan akmış.” Elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Solana şöyle bir baktım Meriç kalkmış annesine dün gece olanları anlatıyordu anlaşılan.

 

Bende hızla odama çıktım. Üzerimi değiştirdim. Sonra da saçımı başımı yapıp makyajımı yapıp aşağıya indim. Meriç, Betül teyzeye her şeyi anlatıp odasına çıkmış olmalı aşağıda bir tek Betül teyze vardı.

 

“Ekin kızım dün gece ne oldu Allah aşkınıza içtiniz mi bütün gece” başım çatlıyordu resmen Betül teyze bir şeyler diyordu ama ben başımın ağrısına yarısını duyabilmiştim.

 

“Betül teyzecim inanın bir şey içtiğimizi hatırlamıyorum galiba dün gece arkadaşlar bizim içeceğimize bir şey karıştırmış olmalı.”

 

“Ah kızım ah neden gittiniz gece gece ben bilmem ki yani.” Meriç’e bakmak için odasına çıktım. Kapıyı tıklayıp içeri girdiğimde Meriç üzerini değiştiriyordu ben bir anda gözlerimi kapayıp arkamı döndüm ve başladım anlatmaya.

 

“Meriç bence bizim içeceğimize onlar bir şey karıştırdı çünkü ben gitar çaldığınız andan sonrasını hatırlamıyorum.”

 

“Arkanı dönebilirsin..!” Arkamı döndüğümde yatağının üstüne oturmuş gömleğinin düğmelerini ilikliyordu.

 

“Ben de aynı senin gibi düşünüyorum ama yanlış anlamana gerek yok tanıyorum çünkü onları şaka olsun diye yapmışlardır. Bu kadar büyütme bence hem fenamı oldu gittik eğlendik falan.”

 

Kapının önünden ayrılıp yanına geçip oturdum.

 

“Ya tamamda Meriç ben alışık değilim böyle içkiye falan anlıyor musun?”

 

Ellerimi tutup gözlerime baktı.

 

“Sevgilim endişeni anlıyorum. Ama korkmana gerek yok senin yanında ben varım.” Ellerimi dudaklarına götürüp avuç içlerimden öptü.

 

“Korkmaktan değil de sadece biraz endişelendim hepsi bu.”

 

“Hadi kalk güzel bir kahvaltı edelim sonra bakarız ne yapacağımıza.”

 

“Tamam.” Kalkıp aşağıya kahvaltıya indik beraber Ömer abi yoktu acilen işe gitmiş sabah erkenden işin garibi Ayşe denen o kızda yoktu aman uzak olsun zaten bu demektir ki Meriç, ben ve Betül teyze yapacaktık kahvaltıyı. Aynı evli çiftler gibi olmuştuk ya bir şey olmuş ve ben bunu Meriç’e şikayet ediyorum sonra Meriç beni sakinleştirip kahvaltıya iniyoruz falan güzel baya sevdim ben bu işi ya.

Loading...
0%