Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1.Bölüm

@pinarmiis

Şarkı: Aklımda bi Kördüğüm X Dünyanın sonuna doğmuşum

Dinlemenizi öneririm bazı yerlerde kitapla ilgili spoiler var!

♡●○•İyi okumalar dilerim...•○●♡

 

=)

 

Gözlerimi aralıyorum...

 

Yeşillerle kaplı,ıssız,zifiri karanlık bir ormanda buluyorum kendimi.

 

Koşuyorum...

 

Hiç durmadan,soluklanmadan nefesim kesilene kadar koşuyorum.

Uzun süredir koştuğumu belli eden bacaklarımın sızısı beni durmak için ikna ediyor.

 

Nihayet duruyorum...

 

Ellerimi dizlerime koyarak soluklanmaya,birazda olsa nefes almaya çalışıyorum.

 

Sonra arkama bakıyorum...

 

Onlarca yaratık sürüler halinde arkamdan hızla geliyor.

Bacaklarımın ağrısını görmezden gelerek yeniden koşmaya başlıyorum.

 

Kaçmam gerektiğini biliyorum...

 

Aynı zamanda,kaçmazsam dakikalar hatta saniyeler sonra öleceğimide biliyorum.

 

Hemen sol tarafımda duran çalılığın yanında ki ağaçtan gelen çıtırtı sesi ile irkilip aniden duruyorum.

 

Kafamı o tarafa çeviriyorum ve sesin kaynağına doğru yavaş yavaş yürümeye başlıyorum.

 

Ayağımı çalılığa atıyorum...

 

Bir kol aniden beni yakalıyor ve geri çekiyor.Benim çalılığın oradan çekilmemle birlikte ağacın yanında,ötekilere benzer bir yaratık beliriyor.

Göz bebekleri bulunmayan,iki gözüde kan kırmızısı renginde,insansı hareketleri olmayan ve son derece garip davranan bu yaratık bana ve kolumu sımsıkı tutan elin sahibine bomboş gözlerle bakıyor.

 

Sesini daha önce hiç duymadığım o kişi konuşmaya başlıyor...

 

"Koşmalıyız Berfin,yolun sonuna kadar,buradan kurtulana kadar koşmalıyız."

 

Ben ise endişeli ve agresif bir tavırla cevap veriyorum...

 

"Saatlerdir koşuyoruz...Ancak ne yolun sonunu ne de kurtuluşu bulabildik...Burada yolun sonuda yok Kurtuluşta!"

 

Kafamı, ne kadar baksamda asla yüzünü net bir şekilde göremediğim adamdan çevirip tekrar o yaratığa bakıyorum ve göz göze geliyoruz...

 

Kıpkırmızı gözlerinden birden bire damlalar halinde yaşlar boşalıyor...

 

Ancak o damlalar göz yaşı değil koyu,kırmızı ve sıcak bir sıvı halinde geliyor gözlerinden.Bu sıvı sanki şeye benziyor...

 

Kana.

 

Yaratığın gözlerinden kanlar fışkırırcasına akmaya başlıyor.Ve o sırada ani bir hareketle üzerimize atılıp bize saldırmaya çalışıyor.Arkasından ona benzer onlarcası daha geliyor.

 

Vakit kaybetmeden tekrar koşmaya başlıyoruz.Artık bu çilenin bitmesini istiyorum...Bu lanet kabustan uyanmak istiyorum...

 

Zifiri karanlık gecenin sert rüzgarı sanki işgence uygular gibi tenime vurup duruyor.

 

Onun rüzgarda savrulan kömûr siyahı saçlarını görebiliyorum.Her saniye parmaklarımın arasından geçen kuvvetli ve sert esintiyi ise iliklerime kadar hissediyorum...

 

Aniden göğsümde yoğun bir acı beliriyor.Tam yere yığılacakken onun sıcak kolları bedenime dolanıp ayaklarımı yerden kesiyor.Bilincim yavaş yavaş kapanırken gözlerimin önünde bir görüntü beliriyor.

 

Kalbime saplanan sarı bir iğne...

 

Gözlerimin önündeki görüntüde yavaş yavaş karanlığa karışırken kulağımda son kez bir ses yankılanıyor.

 

"Çıkılan her yolun bir sonu ve her yolun sonunda da mutlaka bir kurtuluş vardır...

 

İyi veya kötü bir kurtuluş."

 

. . .

 

"Berfin!Hadi ama aç gözlerini."

 

Başımı yastıktan zorlukla kaldırdım.Gözlerimi yarım yamalak açtığımda ilk önce,yanıma oturmuş elindeki kolanyayı boynuma ve yüzüme sürmekle meşgul olan Azra'yı gördüm.Ardından koltuğun arkasında başımda dikilen Emir'in endişeli sesi kulaklarıma doldu.

 

"Aha,Gözlerini açtı!"

 

Koltukta tamamen doğruldum ve oturdum.Her yerim kan ter içerisinde kalmıştı.Hâlâ gördüğüm rüyanın etkisindeydim.

 

Pardon kabusun demeliydim.

 

Başım feci bir şekilde ağrıyordu, gördüğüm kabus aklıma geldikçe nefes almakta zorlanıyordum.

 

En son yakın arkadaşlarım Emir,Hilal ve ablam Azra'nın sevgilisi Ege bize gelmiştiler.Rasgele bir korku filmi açıp izlemeye başlamıştık ancak ben böyle filmlerden pek haz etmediğim için filmin yarısında uyuya kalmıştım.Uyukumda ise korkunç bir kabus beni karşılamıştı.Kabusta yaşadığım şeyler gerçek olmadığı halde canımın yandığını hissetmiştim.

 

Korkunçtu...

 

İlk defa böylesine gerçekci bir kabus görmüştüm ancak olaylara hiç bir şekilde anlam veremiyordum.

 

Benim gecenin bir vakti o ormanda ne işim vardı?

Beni kovalıyan o yaratıklar neyin nesiydi?

Peki ya yüzünü hatırlayamadığım o siyah saçlı adam...

O kimdi?

Ve benim rüyama neden girdi?

 

Kafamda kurduğum düşünce yığını Hilal'in sesini duymamla birlikte dağıldı.

 

"Kanka iyimisin?Ne gördünde bu kadar kan ter içerisinde kaldın acaba çok merak ediyorum."

 

Hilal'in ard arda gelen sorularına boş gözlerle bakarken Azra benim yerime bir cevap verdi.

 

"Hilal bir sakin ol.Kızın korkudan yüzü bile bem beyaz olmuş zaten biraz soluklansın.Canım sen iyimisin?"

 

Kafamı salladım.

 

"Evet evet iyiyim sadece biraz korktum o kadar."

 

Emir alayla söylediklerime karşı bir cevap verdi hemen.

 

"Tabi canım kesinlikle biraz korkmuşsundur ondan nefes nefese kaldın zaten."

 

Azra ve Ege elleriyle ağızlarını kapayarak kıkırdamaya başladılar.Benimle dalga geçiyorlardı.Pis mahluklar...

 

Ah herzaman herşeyi alaya alan klasik Emir işte...

 

Hilal ona ters bir bakış attıktan sonra Emir göz devirerek susmaya karar verdi.

 

"Aman canım sizde hiç şakadan falan anlamıyorsunuz,sustum sustum."

 

"Şakana başlatma ulan!Benim gördüğüm şeyleri sen görseydin o panikle kalp krizi geçirir,kıçına tekmeyi vura vura kaçardın bu evden."

 

Söylediğim şeylere ağız eğerek taklidimi yapmaya başladı.

 

"Şokono boşlotmo olon!..."

 

Kıkırdadım.Deli meli ama seviyorum bu şapşal oğlanı,morelimin en düşük seviyede olduğu zamanlarda bile ne yapıp edip morelimi yerine getirmeyi başarabiliyor...İyi ki var gerçekten.

 

"Berfin sana su getirmemi istermisin?İyi gelir çünkü cidden betin benzin atmış."

 

Ege'ye teşekkür manasında bir tebessüm ettim.

 

"Çok iyi olur."

 

"Bir dakikaya geliyor."

 

Ege oturduğu kanepeden kalkarak mutfağa gitti.O sırada Hilal yanıma geldi.

 

"Kalk bi elini yüzünü yıkayalımda kendine gel hadi."

 

Kolumdan çekiştirerek beni ayağa kaldırdı ve lavaboya sürükledi.

 

"Kızlar birşeye ihtiyacınız olursa seslenin."

 

Arkamızdan sanki normal bir tonda konuşsa duyamayacakmışız gibi bağıran Azra'ya gülümseyerek kafa salladım.

 

Lavaboya geldiğimizde Hilal kolumu hele şükür bırakmıştı.

Musluğu açtım ve elimi yüzümü soğuk suyla bir güzel yıkadım,havluyla yüzümü kurulamaya başladım.

 

"Rüyanda ne gördün ya çok merak ettim sen normalde bu kadar fazla korkmazsın hiç bir şeyden?"

 

"Rüya değil kabustu.Bende neden böyle olduğunu anlamadım.Alakasız derecede çok korkunçtu uzun zamandır kabus görmemiştim."

 

"Korku filmi izledikya belki ondan bilinç altına girmiştir."

 

Kafamı düşünceli bir tavırla salladım.

 

"Evet haklısın olabilir."

 

"Eee hadi anlat ne gördüğünü meraktan çatlatma insanı!"

 

Hilal'e gördüjlerimi teker teker en ince ayrıntısına kadar anlatmıştım.Bu kabus onada tuhaf gelmişti sürekli çok garip olduğunu söyleyip durmuştu.Sonra içeri gittik,Hilal yerine otururken bende Ege'nin getirdiği suyu içip teşekkür ederek Hilal'in yanına oturdum.

 

Zaman gece yarısına kadar hızla akıp gitti.Sonrada herkesin yavaş yavaş uykusu gelince hepsi evlere dağıldılar.

 

Azrayla baş başa kalmıştık.Babam ve Azra'nın annesi Eylül teyze,iş meseleleri yüzünden şehir dışında olduğu için bu evde onla beraber yaşıyorduk.

 

O kadına anne demeye on sekiz yıldır hâlâ alışamamıştım oda bana kızım demeye alışamamıştı...E bir yandanda haklı,kim kocasının eski sevgilisinden olan çocuğuna yıllarca bakmak ister ki?Ama yinede kendisi bana öz annemden daha çok süre katlandığı için ona olan saygım büyüktü.O beni pek sevmesede ben onu seviyordum sanırım.

 

Aslında bizim aile içi meseleler biraz fazla karışık ama şöyle anlatayım...

 

Ben annemle babam henüz sevgiliyken dünyaya gelmişim.Tam evleneceklerken babamın gayri meşru çocuğu canım ablam Azra ortaya çıkmış.

 

Annemle babam toplamda dört yıl sevgili kalmışlar.Ancak babam olacak adam annemi son iki yıldır aldatıyormuş annemin bundan ben dünyaya geldikten sonra haberi olmuş...Eylül teyzeminde annemden haberi yokmuş.Babam ise annemi ayakta uyutarak onla nikahı çok önceden kıymış bile.

 

Bir gün Annem sürekli eve geç gelmesi üzerine babamdan şüphelendiği için onu takip etmeye karar vermiş.Babamın girdiği evi görmüş ve babam girdikten bir kaç dakika sonra evin kapısını çalmış.Kadın yani Eylül teyze kapıyı açar açmaz içeri dalmış ve karşılaştığı manzara ile olanları anlamış.Babam ve babamın kucağındaki benden bir yaş büyük kız çocuğu...

 

Annem bağırmış çağırmış sonra kapıyı vurup gitmiş o evden.Babam annemi en son o zaman görmüş zaten.Eylül teyzede yaşananları o zaman öğrenmiş ve babam ile bir kaç ay ayrı kalmışlar.Fakat Azra ortada kalmasın diye tekrar barışmışlar.

 

Babam o günden sonra ilk kez eve uğramış oda beni görmek için değil kıyafetlerini almak için.

 

Apartman dairesinin önüne yaklaştıkça benim ağlama seslerim duyuluyormuş.Dairenin önüne geldiğinde ise kapı açıkmış.İçeri girmiş anneme seslenmiş ancak benim ağlama sesim hariç bir ses duyamamış.Yatak odasına girdiğinde ise açık ve bomboş dolabı gördüğünde annemin kıyafetlerini alıp beni ve evi terk ettiğini anlamış...

 

Hangi anne daha bir yaşını bile doldurmamış bebeğini evde tek başına bırakıp terk eder ki?

 

İşte benim anne derken bile utandığım kadın bunu bana yapmış.

Belkide bana her baktığında babamı hatırlayıp canı yanacağı için beni bırakıp gitmiştir...Kim bilir?

 

Babam ise daha beşikte ki beni kucağına alıp kıyafetlerinide ayarladıktan sonra o evden çıkmış.Evine geldiğinde ise Eylül teyzeye durumu anlatıp beni yetimhaneye vermek istediğini söylemiş.Ama o bu duruma karşı çıkmış ve bana kendi kızı gibi bakabileceğini hayatımı beni yetimhaneye vererek mahvetmemeleri gerektiğini söylemiş.Ama keşke yetimhaneye verselermiş inanın o zaman hayatım daha az mahvolmuş olurdu.

 

Sonra yıllar geçti ben on bir yaşıma geldim.Bir gece Babam ve Eylül teyze tartışıyorlardı.Azra ve ben ise bağrışmaları duyup yan odadan dinlemeye başladık.

 

Ve biz

 

Babamın Azra'nın hayatını cennete çevirirken neden benim hayatımı cehenneme çevirdiğini

 

Eylül teyzenin bana neden kızı gibi davranmadığını

 

Aptal komşuların bana olan o rahatsız edici bakışlarını

 

Bu gibi onlarca şeyin sebebini o gece öğrenmiştik ve o gece ben..

Tüm saf ve temiz duygularımı, neşemi,babama karşı herşeye rağmen duyduğum sevgimi ve en önemlisi... içimdeki o küçük çocuğu kaybetmiştim.

O geceden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmamıştı.Babama annem hakkında pek çok şey sormuştum ancak her seferinde beni susturmuştu ve böylece kendi öz annesinin adını dahi bilmeyen bir kız olmuştum.

 

. . .

 

Azrayla ufak tefek birşeyler atıştırdıktan sonra saatin bir buçuk olduğunu görüp yatmaya karar verdik.Ayağa kalkıp odama gidecekken Azra beni durdurdu.

 

"Hâlâ başın ağrıyormu?"

 

"Evet biraz."

 

"Tamam o zaman beklede sana bir ağrı kesici getireyim."Kafamı tamam anlamında sallayarak geri koltuğa oturdum.

 

Çok geçmeden Azra elinde bir tepsiyle geldi ve tepsidekileri bana uzattı.İlacı elime aldım tam ağzıma atacakken birşey dikkatimi çekti...

 

İlaç.

 

Daha önce böyle bir ilacı bizim evde ne görmüştüm nede içmiştim.Aman canım Azra bana zehir verecek değil ya vardır bir bildiği diye düşünerek ilacı pekte önemsemeden ağzıma attım ve suyumu yudumladım.

 

"Teşekkür ederim."

 

"Rica ederim canım hadi iyi uykular."

 

Gülümsedim,oda gülümsedi."Sanada."

 

Odama girdim telefonumu alıp ışığı kapattım ve yatağıma girdim.Biraz İnstegramda dolaşıp bildirimlerime göz attıktan sonra WhatsApp'a girdim.12-c sınıf grubuna yeni bir bildirimin geldiğini görüp mesaja tıkladım.Ders programı değişmişti.Yarın günlerden pazartesi olduğunu fark ettim ve yarın ki ilk derse baktım.

 

Hay aksi,Allahın belası matematik ve sözlü!Neyse yapcak birşey yok...

 

Yavaş yavaş kapanmaya başlayan gözlerim uyumam gerektiğini haykırıyordu.Telefonu kapatıp yatağımın hemen yanındaki minik sehpaya koydum.Ancak kafam hâlâ gördüğüm kabusu düşünmekle meşgul olduğundan dolayı bir türlü uyuyamıyordum.

 

O kabusu belkide Hilal'inde dediği gibi izlediğimiz korku filmi yüzünden görmüştüm ancak...

 

O siyah saçlı adamda kimdi?Daha önce sesini hiç duymadığımdan emindim. Keşke yüzünüde görseydim ama ne kadar bakarsam bakayım görememiştim.

Neyse belkide sadece bilinç altımın bana oyunudur diye düşünerek uyumaya karar verdim.Aksi taktirde yarın okulda uykusuzluktan tüm gün ruh gibi gezeceğimden şüphem yoktu.

 

. . .

 

                                         

 

Sarp Karameşe'den

 

Birkaç saattir bilgisarın başında oturmaktan bacaklarımın uyuştuğunu hissedebiliyordum.Sızlamaya başlayan gözlerimi birazda olsa dinlendirebilmek için bilgisayarın başından kalkmaya karar verdim.Çalışma odamdan çıkıp mutfağa gittim ve kahve makinasının düğmesine bastım.Zaten hazır olan kahve bir kaç dakika sonra ısınınca büyük boy fincana doldurup bir yudum aldım ve huzurlu bir iç çektim.

 

Bu hayatta en sevdiğim içecek kesin ve net kahvedir.

 

Çalışma odama geri döndüğümde fincanı masaya bıraktım.Hemen sol tarafımdaki duvarın bir köşesine montelenmiş yazı tahtasına yöneldim.Daha demin öğrendiğim bilgileri Not etmem gerekiyordu.Yazı Tahtasında göz gezdirirken o fotoğraf gözüme çarptı.Parmağımı kaldırıp fotoğrafa her zamanki gibi dokundum ve uzun uzun inceledim.Sanırsam bir cafede çekilmişti.Beline uzanan açık kumral saçlarıyla uyumlu salaş bir kahve rengi boğazlı kazak,buz mavisi bol yüksek bel kot paltolon ve son olarak beyaz deri botları ile fotoğrafa kocaman gülümsemişti.Onu böyle güzel gülümserken görünce her seferinde benim dudaklarımda da istemsizce bir tebessüm oluşuyordu.

 

Önündeki masada büyük bir pasta,pastanın üzerinde ise 18 yazan renkli mumlar vardı.Fotoğrafın altında yazılan bilgilere baktım. Doğum günü geçtiğimiz Ocak ayındaymış.Demek bu fotoğraf o zaman çekilmiş.

 

Cebimdeki telefonun titremesi ile elimi fotoğraftan çekip,telefonu alıp açtım.Arayan patronum Nalan hanımdı.

 

Saat gecenin üçüydü acaba önemli birşeymi olmuştu?

 

"Efendim Nalan Hanım gecenin bu saatinde arayacak kadar önemli ne oldu acaba?"

 

"Zevzek Zevzek konuşmayı bırakta beni dinle Sarp."

 

"Buyrun Nalan Hanım dinliyorum."

 

"Kız hapı almış eğer bir terslik olmazsa yarın hastaneye gidecek.Çıkışta onu takip edip gözlemlemeni istiyorum.Her adımından haberin olsun aksi taktirde hiç iyi şeyler olmaz unutma."

 

Gözlerimi alayla devirdim."Aa tövbe haşa Nalan hanım nasıl unuturum?Her aramanızda söylüyorsunuz zaten unutmak mümkünmü?"

 

Karşı taraftan yarı ciddi yarı alay eder gibi bir tonla gelen gülme sesinden sonra telefon yine her zamanki gibi yüzüme kapandı.Hanım efendi bir kerede iyi geceler görüşürüz felan dese ölürdü zaten.

 

Son kez o fotoğraftaki koyu kahve gözlere baktıktan sonra yatak odama geçtim.Lambayı söndürüp yatağıma geçtim.Anlaşılan yarın epey yorucu ve yoğun bir gün olacaktı.Enerji depolamak için daha fazla vakit kaybetmeden kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.

 

《 ♡♡♡ 》

 

Merhabaaa!Öncelikle bölümü okuyan herkese çok teşekkür ederim.Bu kitap benim ilk kitabım.Bundan dolayı gözümden kaçan yanlışlıklar olabilir.Lütfen kusura bakmayın.

Bu kitabı aslında bir yıla yakın wattpad platformunda yayınlıyordum ancak çoğu kişinin olduğu gibi benimde hayellerim ve emeklerim wattpad'ın kapatılması üzere kilitli bir odada mahsur kaldı.

Umarım wattpad en yakın zamanda açılır ve hepimiz emeklerimizin karşılığını alıp hayellerimize kavuşuruz.

Herşeye ve tüm söylenenlere rağmen pes edip umut ışığımızın sönmesine izin vermek yok!

O umut ışığının kalbimizde her daim parlaması dileği ile..

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!

(: ♡

 

Loading...
0%