Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2.Bölüm

@pinarmiis

Şarkı;Adamlar-Zombi

 

İyi okumalar dilerim...💫=)

 

 

"Berfin,kalksana!"

 

Gözlerimi yatağımın baş ucunda oturan Azra'nın beni uyandırmak için verdiği çabayla birlikte araladım.Elinde ki ateş ölçeri ağzıma sokup dilimin üstüne dokundurdu ve alet ötmeye başlayınca ağzımdan çıkardı.

 

 

Âlete bakıp gözlerini kocaman açtı ardından bana bakıp "Berfin ateşin 40 derece olmuş daha beş dakika önce 38'di!"Dedi.

 

 

Yattığım yerden biraz doğrularak"Ne,oha!"dedim endişe ile.

 

 

O an ne olduysa bir anda başım öyle bir döndü ki Azra'da dahil her şeyi çift görmeye başladım birde feci şekilde ağrıyordu.Elimi başıma götürdüm ve yüzümü buruşturarak kafamın arkasını ovuşturtum.Ardından o anında verdiği bitkinlikle doğrulduğum yerden başımı tekrardan yastığa koydum.

 

 

Azra sanki daha demin ateş ölçerden bakmamış gibi elini alnıma koydu."Ateşin giderek çoğalıyor.Kalk hastaneye gidiyoruz."

 

 

Kafamı salladım."Gerek yok bir yerim ağrımıyor sadece biraz başım dönüyor o kadar."

 

 

Gözlerini kocaman açtı ve azarlarmış gibi bana baktı."Saçmalama!Kalk hadi üstüne bir şey al çıkalım evden bir an önce.İtiraz edersen tokatlarım seni hee!"

 

 

Aslında bugün matematik sözlüsü olduğu için hastaneye gitmek mantıklıydı.Hem sözlüden kurtulucaktım hemde rapor alacaktım,bu plan kafama yatmıştı.Bu nedenle hastaneye gitmeye karar verdim.

 

 

Gülemeyecek kadar halsiz olduğumu fark ettim."Tamam şampiyon sakin.Kalkıyorum hemen."

 

 

Azra bir şeyler söylemek için dudaklarını aralarken aniden telefonun zil sesi melodisi kulaklarımızı doldurdu.

 

 

Bana minik bir tebessüm sunduktan sonra telefonunda ki yabancı numaraya baktı.Yüzünde ki tebessüm aniden silindi ancak sanki bana çaktırmak istemiyormuş gibi hemen eski halini geri takındı.

 

Bu çok garipti.

 

 

Baş ucumdan kalktı "canım ben şu telefona bakayım sende hazırlan olurmu?"

 

 

Benim bir cevap vermemi bile beklemeden adeta koşar adımlarla odadan çıktı. O olduğunu hiç bir şekilde anlamamıştım ama bu işte bir terslik olduğu belliydi.Yataktan kalktım ve bende odadan çıkıp lavaboya gittim.Elimi yüzümü yıkadım ve geri odama gelip kıyafet dolabıma yöneldim.Kapağı açıp içeridekileri göz ucuyla inceledim,hava biraz soğuktu ancak neredeyse tüm kapşonlularımın kirli sepetinde olduğunu fark ettim.Dolabı biraz daha incelerken gözüme çarpan kahve rengi yün kazağımı elime aldım.

 

Yüzümde istemsizce bir gülümseme oluştu.Bu kazakla güzel anılarım vardı.Mesela geçen ocak ayında ki doğum günüm de giymiştim ve o gün cidden harika geçmişti.Kazağı yatağın üstüne koydum ve dolaptan elime gelen rastgele lacivert,bol bir kot paltolonu çıkardım.Giyindikten sonra çantamıda alıp odadan çıktım.Normalde hafif bir makyaj yapmadan dışarı çıkmazdım ama şuan cidden makyaj yapcak halim yoktu.

 

 

"Azra ben hazırım."

 

 

Ona baktığımda onunda hazır olduğunu gördüm."Tamam taksiyi çağırmıştım zaten.Hadi çıkalım."

 

 

Biraz sonra binadan çıkmıştık.Kışın habercisi olan soğuk hava üzerimdeki kazağa rağmen beni üşütmeyi başarmıştı.Daha fazla üşümeden kapının önünde bizi bekleyen taksiye atlayıp hastaneye yol aldık.

 

 

 

. . .

 

 

 

Yaklaşık on beş dakika sonra hastaneye varmıştık.Bu arada baş dönmem daha çok artmış,midem bulanmaya başlamıştı.Ayakta bile zor duruyorum diyebilirdim.Araçtan indik ve hastanenin acil kapısından içeri girdik.Acilde bu gün kimse olmadığı için sıra almamıza gerek kalmamıştı.İçerideki kişiden sonra odaya biz girecektik.Serin havaya rağmen alnımdan akan soğuk terler beni git gide huzursuzlaştırmaya başlamıştı.

 

 

"Azra ben bir elimi yüzümü yıkamaya gidip gelicem.Lavabonun nerede olduğunu biliyormusun?"

 

 

Kafasını salladı "evet şurdaki sağ kolidorun sonunda diye biliyorum.Benimde gelmemi istermisin?"

 

 

"Hayır sağol gerek yok.Sen burada bekle ben hemen gelicem."

 

 

"Tamam bekliyorum acele et."

 

 

Kafamı salladım ve Azranın dediği yöne doğru yürümeye başladım.Bugün hastane oldukça sessizdi.Neredeyse bu katta kimse yoktu.Azranın dediği kolidora sonunda ulaşmıştım.Bu kolidorunda kattan farkı yoktu.Henüz bir kişiyi bile görmemiştim. Kolidorun sonuna doğru ilerlerken odanın kapısında yazan wc yazısını görüp oradan içeri girdim.Musluğu açtım ve soğuk suyu defalarca yüzüme vurdum.Elimi yüzümü yıkamak beni gerçekten rahatlatmıştı.Aynada kendime baktığımda berbat halde olduğumu gördüm.Çantamı açtım ve her zaman yanımda bulundurduğum hafif kırmızı gloss'u ve mascarayı çıkardım.İkisinide hızlıca sürdükten sonra lavabodan çıktım ve geldiğim yöne doğru yürümeye başladım.

 

 

Biraz yürüdükten sonra duyduğum sesler yüzünden aniden duraksadım.İki adam konuşuyordu ve birinin sesi tanıdık gelmişti.O ses doktora aitti.Diğer adam ise asistanı olmalıydı.Ayaklarım kapısında depo yazan odanın önünde durdu.

 

Onca oda varken neden burada konuşuyorlardı?

 

Bu çok garipti.

 

 

Her zaman çok meraklı bir insan olmuştum ve şimdide merakıma yenik düşerek kulağımı içerideki sesleri dinlemek için kapıya yasladım.

 

 

"Patronla bu gün konuştunmu?"

 

 

"Evet Talha bey, patron bu sabah aramıştı.Bizden yapmamızı istediği bir şey var."

 

 

"Neymiş yapmamızı istediği şey?"

 

 

"Bu gün gelecek olan yeni hastanın serumuna normalden 2 kat daha fazla kördüğüm dozu enjekte etmemiz.Nedenini sordum ama zamanı gelince zaten anlıyacağımızı söyledi."

 

 

"Pekala,onu sen halledersin.Başka bir şey dedimi?"

 

 

"Evet,Kördüğüm'ün yan etkilerinden bahsetti."

 

 

"Nasıl yan etkileri varmış?"

 

 

"Yüksek ateş,terleme,göz kanaması,vücudun bazı bölgelerinde farklılıklar meydana gelmesi,bilinç kaybı ve saldırganlaşma gibi bir çok yan etkisi varmış ancak bunların gerçekleşmesi yüzde bir ihtimal.Daha öncede hastalarda hiç görülmemiş zaten."

 

 

"Peki ya bu yan etkiler hastada görülürse o zaman ne olacakmış?"

 

 

Adam bir anda duraksadı."Efendim...Bu gibi şeyleri burada konuşmak hiç doğru ve güvenli değil.Birisi duyarsa sonumuz kötü olur." Sesindeki tedirginlik ve endişeyi hissetmiştim.Kördüğüm denen şeyde neyin nesiydi acaba?

 

 

Doktor sesindeki alayla konuşmaya başladı."Oğlum sen çokmu ileri zekasın.Bunu bende düşündüm herhalde.Boşunamı kendi odam varken bu depoda konuşuyoruz biz?"

 

 

"Haklısınız efendim."

 

 

"Neyse sen şimdi yeni gelen hastaya bak bende kalan işleri halledeyim."

 

 

İçerideki konuşma sesleri kesilmişti.Gelen tek ses kağıt kalem sesiydi.Kulağımı kapıdan ayırdım ve hızla kolidorun girişine doğru yürümeye başladım.Bir kaç saniye sonra odadan doktorun konuştuğu ve asistanı olduğunu düşündüğüm adam çıktı.Adımlarımı hızlandırdığımda adam arkamdan seslenmeye başladı.

 

 

"Hanfendi!Bir dakika beklermisiniz lütfen?"

 

İşte şimdi hapı yuttuk,geçmiş olsun.

 

 

Asistanı duymuştum ancak duymamazlığa vererek hiç duraksamadan yoluma devam etmeye koyuldum.Birden adımlarını hızlandırdı ve bana yetişti.Bir eliyle kolumu sıkıca tutarak beni kendine doğru çevirdi.

 

 

Yüzünde ciddi bir ifade vardı.Benden biraz uzun,hafif kilolu ve esmer olan yirmili yaşlarındaki adam ela gözleri ile bana oldukça sert bakıyordu.

 

 

"Ne oluyor be!"Asistanın kolumu tutan elini sertçe kolumdan ayırdım.

 

 

"Beklemenizi söylemiştim duymadınızmı?"

 

 

"Hayır duymadım."

 

 

"Ama baya yüksek sesle söylemiştim."

 

 

Gözlerimi kaçırdım."Beyfendi hastayım zaten ondan duymamışımdır.Ne söyleyecektiniz?"

 

 

"Bu kolidorda ne işinizin olduğu soracaktım."

 

 

Hafif ciddi bir o kadarda alaylı bir ifade ile cevap verdim.

 

"Beyfendi bu nasıl soru,Lavaboya girdim tabiki başka ne yapacağım ki bu kolidorda?"

 

 

Asistanın dudaklarına hiçte samimi olmayan bir gülümseme yerleşti."Hanımefendi,cidden sadece personellere özel olan lavaboyamı girdiniz?"

 

 

Yüzümdeki o alaylı ifade kaybolup yerini utanca bıraktı.Kahretsin!

 

Seni mahvedeceğim Azra!

 

 

"E sizde kapısına personel harici girilemez yassaydınız ben nerden bileyim öyle olduğunu?"

 

 

"Yazıyor zaten kapının arkasında siz dikkat etmemişsiniz."

 

 

Off bugünde günlük rezil olma kotamızı aştık galiba.

 

 

"Aaa öylemi?Görmemişim ya lütfen kusura bakmayın."

 

 

Adam alayla gülümsedi benle dalga geçiyordu resmen.

 

"Pekala.Bu seferlik affedildiniz ancak lütfen birdaha kendinizi personel zannedip personel harici yerlere girmeyin.Aksi takdirde pişman olursunuz."

 

 

Yüzümdeki mahcubiyet ve utanç ifadesi tamamen kaybolmuştu.Yerlerine sinir ve sert bakışlarım gelmişti.

 

 

"Ah öylemi?Pekala.O halde sizde lütfen birdaha kendinizi bir şey zannedip tanımadığınız insanlara dokunma cüretinde bulunmayın.Aksi takdirde hastane yönetimine söylersem pişman olursunuz.İyi günler."

 

 

Söylediklerimden sonra yutkunup bir şey söylememeyi tercih eden asistana sırtımı döndüm ve sert adımlarla yürüyerek o kolidoru geride bıraktım.Şöyle insanlardan cidden nefret ediyordum.Pişman olurmuşmuşum,at kafalı çok bilmiş orangutan şey!

 

 

Başımın dönmesi geçmişken fakat ağrısı bir türlü dinmek bilmezken Azra'nın yanına sonunda varmıştım.

 

 

"Berfin hele şükür geldin ya!Ne yaptın yolu felan mı kaybettinde bu kadar uzun sürdü işin?"

 

 

"Hee yolu kaybettim!Sen bana yanlış yönü tarif etmissin,bende senin yüzünden asistanla tartıştım rezil rüsfa oldum be!"

 

 

"Yanlış yönmü?Hayır sol kolidor dedim işte doğru."

 

 

Gözlerimi büyüttüm.Bilerekmi yapıyordu?

 

"Azra sen bana giderken sağ kolidor dedin dalgamı geçiyorsun ya!"

 

 

Yapmacık bir üzüntüyle dudağının kenarını ısırdı."Öyle mi dedim?"

 

 

Kafamı salladım."Evet öyle dedin."

 

 

"Vah vah ne üzüldüm!Aman neyse ne olacak ki boşver.İçerideki hasta çıktı sen gelmeden önce hadi girelim"

 

 

Gözlerimi devirerek kafa salladım.Yanındaki elektronik ekranda sıranın bana geldiği için ismimin yazdığı kapıya tıkladık ve içeri girdik.Bizi ellili yaşlarında kızıl saçlı tatlı bir kadın karşıladı Tebessüm ederek karşısındaki koltuklara oturmamızı söyledi.

 

 

"Buyrun güzel hanımefendiler.Şikayetiniz nedir?"

 

 

Kadına tebessüm ettim."Başım feci ağrıyor ve ara ara dönüyor doktor hanım.Kendimi iyi hissetmiyorum."

 

 

Kadın kafasını salladı.Bir eliyle masaya parmaklarıyla vurarak ritim oluştururken diğer eliylede bilgisayara bir şeyler yazdı.

 

 

"Peki bu ne zamandan beri oluyor?"

 

 

"Bu sabah kalktığımdan beri"

 

 

"Anladım.Başınızın ağrısı için bir kutu ağrı kesici yazdım.Baş dönmeniz için ise aşağı kattaki serum odasına girip vitamin serumu olmalısınız çünkü bağışıklık sisteminiz biraz zayıflamış gibi görünüyor.Buyrun reçeteniz."

 

Bir anda kapısını dinlediğim doktor ve asistanın konuşmalarının aklımda canlanmasıyla beraber adeta buz kesmiştim.

 

 

Kördüğüm dozunu seruma enjekte etmekten ve yan etkilerden bahsetmişlerdi...

 

 

Ya o serumu bana yaparlarsa ve o yan etkilere yakalanırsam ne olacaktı?Panzehiri olsa kurtulabilirdim ancak panzehirden falan bahsetmemişlerdi ve daha önce kimsede yan etki görülmediği için bir panzehiri olacağını düşünmüyordum.Ama onca kişi içinden bana yapmazlar o serumu değilmi?Yani umarım yapmazlar.

 

 

Doktorun bana uzattığı reçeteyi aldım ve odadan çıktık.Aşağı kata doğru yürürken bir tarafım içimi rahatlatmak için kördüğüm denen serumun bana yapılmayacağını yapılsa bile kötü bir şey olmayacağını söylüyor,diğer tarafım ise o tarafımın düşüncelerine karşıt bir şekilde o serumun bana yapılacağını ve kötü şeyler olacağını söylüyordu.

 

 

Azraya söylemelimiydim?Hayır.Belkide boşu boşuna endişeleniyordum,kördüğüm denen serum iyi bir şeyde olabilirdi,sonuçta yan etkisi olan her şey zarralı olmuyordu.Azra'yı boş yere endişelendirip olay çıkarmamalıydım.

 

 

Alt kattaki serum odasına gelmiştik.İsmimi söyleyince bir hemşire beni direk içeri alıp bir yatağa oturttu ve ayaklarımı uzatıp hafif yatar pozisyonda olmamı istedi.Dediğini yaptım. Ardından bir hemşire elinde sarı bir şırınga ile gelip şırıngayı serum torbasına batırdı ve gitti.Serum torbasındaki şeffaf sıvı odadaki diğer hastalarınkinden farklı bir şekilde sarı rengine büründü.

 

Hemşire iğneyi kalp hizzama yapacağın söyleyip kazağımı göğsüme kadar sıyırmamı isteyince sıyırdım.Eline masadaki seruma bağladığı iğneyi aldı.Elleri iğneyi bana yapmak için doğrulmuşken cebindeki telefonun titremesi ile elindeki iğneyi masaya geri bıraktı.

 

 

Telefonu kulağına götürüp benden bir iki adım uzaklaştı.kısık ama benim hâlâ duyabildiğim bir ses tonu ile arayan kişinin sorularını yanıtlamaya başladı.

 

"Evet geldi efendim.Hıhı daha demin yaptık onu.İki kat daha fazla doz enjekte edicektik değilmi?Evet efendim bizde öyle yapmıştık zaten.Tamam kolay gelsin efendim."

 

 

Bir dakika...

 

 

Bu işte bir terslik vardı.Bu gün duymamam gereken şeyler duymuştum.Neden diğer hastaların serumları şeffaf sadece benimki sarıydı?Hemşire telefonda konuştuğu kişiye dozla alakalı şeyler sormuştu.

 

Yoksa...

 

Sanırım şimdide olmamam gereken bir serum olacaktım.

 

 

Aklıma dün akşam gördüğüm kâbus geldi.

 

O kâbusta birden başım dönüyor ve bayılıyordum.Kâbusun sonunda ise siyah saçlı bir adam kalbimin olduğu hizzaya sarı bir şırıngayı saplıyordu.

 

Lanet olsun...Taşlar şimdi yerine oturmuştu.Bu serumu olmamam gerekiyordu.

 

 

Hemşire telefonu kapatıp yeniden yanıma geldi ve iğneyi eline aldı yapmak için elini kalp hizzama doğrulttu.Tam iğneyi vuracakken kadının elini tutarak onu durdurdum.

 

 

"Dur!"

 

 

 

《 ♡♡♡ 》

 

 

Merhabalarrrr efeniimm...

 

Bu bölüm henüz karakterleri bile oluşturmamışken aklıma gelen sahnelerin bol olduğu bir bölümdü.

 

Ve kitabın en önemli bölümünün,dönüm noktasının hatta ve hatta her şeyin başlangıcının bu bölüm olduğunu söyleyebilirimm.Bu yüzden 2.bölümün yeri bende ap ayrı gerçekten.

 

Yorum okumayı seviyorum bol bolll yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorummm.Bölümü okuduğunuz için teşekkürlerr seviliyorsuuuniiuzz♡♡>33

 

(Bu arada bu bölüm tam 3 kere silindi 3 kere bidaha yazmak zorunda kaldım 🥰🤧

 

Bundan dolayı gözümden kaçan bir şey varsa affolaa^^)

 

 

Loading...
0%