Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Tanışma

@pixiewq

İki gün sonra üniversite sınavım vardı ve ben çok heycanlıydım.Bir idol olmak istiyordum bir idol olmak en büyük hayalimdi.Küçüklüğümden beri buna çalışıyordum ve 12 tane uluslar arası dansta birinciliğim var. Ailem önce üniversiteyi bitirmemi istiyor yoksa idol olmamı desteklmeyecekleğini söylüyorlar.Bunu aileme söylememiştim ama üniversite sınavından bir ay önce seçmeler vardı.Bekleyemedim bende baş vurdum hemen çünkü dört yıl üniversite okursam yirmi bir yaşında olacaktım.Tüm arkadaşlarım benden büyüktü çünkü ben ilk okula altı yaşındayken başlamıştım.Birinci ve ikinci seçmeleri kazanmıştım ama üçüncü seçmenin sonucu bir hafta sonra açıklanacaktı.Eğer bunuda kazanırsam Yg'nin şirketine yani Kore Seul'le gidecektim.Yaklaşık üç yıl falan stajerlik yapıcaktım ve sonra en çok istediğim şey çıkış yapıcam ve idol olucam.Hayali bile güzel

"Açelya geliyor musun" dedi Beril

"Geliyorum"

Beşli bir arkadaş grubumuz vardı.Sarp'la ilk okuldan beri arkadaşız,Beril ile orta okuldan tanışıyoruz kendisi benim en iyi arkadaşım olur,Ayaz'la Beril sevgililer benide Ayaz'la Beril tanıştırdı,Deniz onunlada liseden tanışıyoruz iyi çocuktur,e bide ben varım işte.Sıradan kalkıp önümde yürüyen Beril'in koluna girdim.Beril'in yanında Ayaz onun yanında da Deniz vardı ama bir kişi eksikti Sarp gözüm onu aradı ama göremedim.Bir anda yandan biri çıktı bende çığlığı bastım tabi.Bu Sarp'tı her zaman ki Sarp hep beni korkuturdu.

"Bizim kedicik biraz korktu galiba" dedi Sarp

"Bana kedicik deme dedim sana kaç bin kere.Alt tarafı sadece bir kere kediden korkup kaçmıştım üç yıldır bana bu yüzden kedicik diyorsun.

"Kedi yavruydu Açelya"dedi Sarp

"Olabilir bende kedilerden korkuyor olabilirim"

"Sadece kediler mi" dedi Sarp

"Tamam tamam tüm hayvanlardan korkuyorum oldumu istediğin itiraf ettim"

Alaylı bir ses tonuyla"Oldu oldu"Dedi Sarp

Biz kolidorda boş boş gezerken zil çaldı ve sınıfa doğru ilerlemeye başladık.Kolidorun başında duran bir erkek tayfa gördük ve yanlarından geçerken Beril'le bana "Of şu kızlara bak tamk eğlenmelik dediler" Beril'le bakıştık ve adamlara doğru ilerlemeye başladık.

"Olum siz kimsiniz de bize yavşıyonuz"

"Atarlı giderli sevdim seni yavrum"dedi aralarından en uzunu

Bunu diyen kişiye bir tokat attım toplam dört kişiydiler Beril'de bir başkasına tokat attı.Arkadan iki kişi gelip bizi tuttular.Tam olaya bizimkiler de girecekken onlara durun manasında kafamı salladım.Arkamda duran adama tekme attım ve galiba özel bölgesine geldiği için beni bırakmıştı.Beril hala adamdan kurtulamamıştı tam Beril'in tokat attığı adam ödeşmek için Beril'le tokat atacaktı ki ben adamın kolunu tuttum.

"Yavaş ol adamım"

"Olmazsam nolur bıcırık"dedi en kısaları

"Bıcırık ne lan yarram" deyip adama kafa attım.Sonrada Beril'li tutan adamın arkasına geçip saçıcını çektim, adamı kendime dödürdüm ve diğer elimle adama yumruk attım.

"Bir daha bize bulaşırsanız daha beter yaparım." Beril'li yerden kaldırdım

"İyi misin"

"İyiyim"dedi Beril

"İyi iş çıkardık"

"Çıkardık değil çıkardın ben hiç bir şey yapmadım"

"Olsun"deyip bizimkileirn yanlarına döndük

Ayaz hemen Beril'le ilgilendi.

"Sen bizim kediciğe bak hele içinden aslan çıktı."

"Eee ne sandın oğlum ben barbie değil harbi kızım"

" O atarlıyız bugün, hadi sınıfa"

Biz sınıfa girdiğimizde hoca gelmişti bile.Hoca hemen ayağı kalkarak yüksek bir tonda

"Nerdesiniz siz , neyse boş verin bu sefer kızmıycam size, siz yarın liseden mezun oluyorsunuz bugün torpilisiniz hadi geçin yerlenize" dedi hoca

Ben ve Beril duvar kenarının en arkasının bir önünde oturuyorduk.Arkamızda Sarp ve Ayaz oturuyor.Önümüzde de Güney ve Deniz oturuyor.Zaten sınıfta bir tek bu beşliyi seviyordum, ama Güney'i de bir Sarp,Beril,Ayaz ve Deniz kadar sevmiyorum.Bir anda telefona bir bildirim geldi sanarım telefonu sesize almayı unutmuştum normalde hoca ağzıma sıçardı ama son diye bir şey demiyordu bende hemen kimden geldiğine baktım bilinmeyen numaraydı mesaja tıkladım ve çığlık attım çünkü seçmeler bir hafta erkenden açıklanmıştı ve ben birinci olmuştum yani Kore'ye gidecektin.İdol olacaktım.Ayağa kalkıp dans etmeye başladım sonra Beril'in beni dürtmesiyele yerime oturdum hoca bana seslendi.

"Niye bu kadar sevindin çocuğum"

"HOCAM BEN İDOL OLUYORUM"

Selin hocam beni bu konuda en çok destekleyenlerden biriydi.Benden daha çok sevinmişti sanaırım çünkü mutluluktan ağlıyordu.Tüm sınıfta en büyük idol bizim idol diye bağırmaya başlamıştı.

"Sen bizim grurumuzsun Açelya"dedi Selin hoca ve yanıma gelip bana sarıldı

"Bunun şerefine tüm sınıf erken çıkabilir toplanın"dedi Selin hoca.Hemen çantamı alıp zıplaya zıplaya sınıftan çıktım müdüre gönmeden bahçeye indim ve kapıdan çıkacakken biri beni kolumdan tuttu arkamı döndüğümde Sarp'ı gördüm.

" Kanka tebrikler senin adına da çok sevindim ama sen Kore'ye gidersen ben yani biz seni nasıl görücez ben minik kediciğim mi özlerim"deyip sarıldı bende ona sarıldım

" Ya illaki görüşürüz ha olasıki görüşemedik görüntülü konuşuruz ha
olmaz mı beni de üzüyorsun böyle yapma" bir anda burun çekme sesleri gelmişti ve omzum da ıslanmıştı. Ellerini Sarp'ın sırtından çekim ve ayrıldım. Bildiğin Sarp ağlıyordu onu ilk defa ağlarken görüyordum.

"Hani sen ağlamazdın"

'Ağlamıyorum zaten gözüme toz kaçtı"

"Tabi tabi öyle olmuştur

" Ne zaman gidiyorsun Kore'ye"

Tam tarihini bilmiyorum ama bu ay içinde olacağı kesin. Zaten bileti de onlar alıcak"

"Peki nerde kalıcaksın"

YG'nin şirketindeki odalardan birinde"

"Eğer oda arkadaşın falan olursa kendin seç tamam mı erkek olmasın kız olsun"

"Tamam tamam"

"Karnın açmı"

"Hımm biraz"

"O zaman yemek yemeğe ne dersin"

"Olur derim. Nereye gıdıcez"

"Süpriz"

Sarp çantasını açtı ve içinden bir göz bandı çıkardı. Bana yaklaşıktı ve göz bandını kafamdan geçirdi bende düzeltim.

"Buna gerek varmıydı"

"Evet vardı"

"Ya ben bir yere çarparsam yürürken"

"İşte bu yüzden bunu yapıcam" Bir anda havanmıştım anlamıştım ki Sarp beni kucağına almıştı.

"Hey ben yürüyebilirim indir aşağı, ağırım ben sırtın ağrıycak"

"Hiçte bile ağır değilsin. Kaç kilosun ki "

"52 kiloyum ben,beni taşıyamazsın hadi bırak"

"52 kilo ne lan zaten bir deri bi kemik kalmışsın. Bak Kore'de ben yokum o yüzden her öğünde seni arıycam ki yemeklerini aksatmadığını göriyim"

"Ya tamam tamam hadi ne zaman gelicez yada geldik mı gözüm kapalı durmaktan sıkıldım da"

"İşte bu yüzden sana göz bandı taktım. Merak etme geldik" Sarp beni yere indi ve arkadan belimi tutuyordu ki bir yere çarpıyım biraz daha ilerledikten sonra beni bıraktı galiba sandalyeyi çekmişti ben kendim sese doğru ilerledim ve sandalyeye oturdum. Sarp arkadan sandalyeyi itti sonradan göz bandını çıkardı. Etrafa göz gezdirdiğimde burasının Sarma Dünyası olduğunu anladım. Her yere sarma resmi sarma tablosu ve heykeli vardı. Burası en çok gelmek istediğim yerlerden biriydi.

"Ayağı kalkıp karşımda oturan Sarp'ın yanına gittim ve sarıldım.

"Çok teşekkür ederim "
"Rica ederim"

Sarmalar ve ayranlar geldiğinde direkt yemeğe başladım. Daha tabağın yarısına gelmeden doymuştum. Sarp eline peçete alıp, elini dudağıma yaklaştırdı ve dudağımı sildi.

"Ayran kalmıştı da"

"Tamam"

Sarp tabağını silip süpürmüşken ben daha yarıdına gelememiştir. Sarp doyduğumu anlamıştı.

"Yemiycen mı Kore'de bunu bulamazsın. Neyse ben hesabı ödeyip geliyorum.

" Tamam"dedim ve Sarp'ın hesabı ödeme seni bekledim. Bir kaç dakka sonra gelmişti bende masadan kalktım.

"Hadi gidelim"
"Nereye"dedi Sarp
" Eve"
"Tövbe ben öyle şeyler yapmam "
"İmansız sen kendi evine ben kendi evime o manada söyledim"
"Tamam, ben seni bırakıcam o zaman eve"
"Ama bizim evlerimiz ters yönde"
"Olsun"
"Ee tamam o zaman" dedim ve yürümeye başladık benim evim buraya yakındı yaklaşık ön dakka yürüdükten sonra evin önüne gelmiştik.

"Görüşürüz kedicik"
"Görüşürüz" deyip çantamın içinden anahtarımı çıkardım ve kapıyı açtım. Ayakkabılarımı çıkartım ve içeri girdim.

"Ben geldim millet"
"Hoşgeldin geç bakiyim kızım içeri ben geliyorum" dedi annem. Bende salona geçtim annem dışında tüm ev halkı salondaydı. Bende koltuğun en köşesine oturdum. Annem de gelmişti şimdi.

"Madem böyle toplanmışız. Benim size güzel bir haberim var. Ben bundan dört ay önce idol olmak için seçmelere kadıldım ve kazandım bundan sonra ikinci seçmelere de girdim ve kazandım son seçmeler de bugün açıklandı ve ben onuda kazandım bu ay içinde Kore'ye gidiyorum. İdol olucam üniversiteyide orda okuya bilirim iki gün sonra zaten üniversite sınavı var ona giricem inşallah dört yüz elli puan üstü yapıcam ve üniversiteyi orda okuycam"

"Kızım tamam çok güzel bir şey başarmışsın ama ben sana ilk önce üniversiteyi bitir demişitim ama yinende seni bu başarından dolayı seni destekliycem."dedi annem.Abim de tam tersi beni yiycekmiş gibi bakıyorlardı.

"Ama anne o daha on altı yaşında bir velet. Ben onu çok özlerim"dedi Atlas abim.

"Ya kız o kadar emek vermiş kazanmış oyüzden onu Kore'ye göndericem"dedi annem

"Teşekkürler benim canım annem"dedim ve annme sarıldım.

"Neyse ben odama kaçar " Salondan çıktım ve merdivenlerden yukarı çıktım soldaki ilk oda benim odamdı.Kapıyı açtıp içeri girdim ve direkt çantamı yere attım.Dolaptan pandalı t-shirtimi çıkardım altım için de beyaz bir diz üstü şort çıkardım ve üstümü değiştirdim direkt kendimi yatağı attım.O kadar yorulmuşum ki öğlen beşten sabah yediye kadar uyumuştum.Direkt kalktım ve lavobaya girdiğim gibi yüzümü yıkadım ve dişimi fırçaladım sonrada maske yaptım.Yaklaşık on dakika sonra maskeyi çıkardım.Odama gittim ve dolaptan elbisemi çıkardım.Göğüslerimin hemen üstünden başlayıp dizlerimin üç dört santim yukarısında biten soluk pembe bir mini elbiseydi.Üstümü çıkartıp elbiseyi giydim ve direkt makyaj masama oturdum.Göz altlarıma hafif kapatıcı sürdüm.Far olarak çok açık pembe simli bir far sürdüm.Ruj olarakta çok açık bir renk ruj üstüne de simli bir glos sürdüm.Bir tek saçımı yapmak kalmıştı düzleştiriciyi fişe taktım zaten saçlarım nerdeyse düz olduğu için fazla uzun sürmeyecekti.Düzleştirici ısınırken bende saçımı tarıyordum.Düzleştirici elime aldım ve saçımın üzerinden düzleştiriciyle geçtim.Kahküllerimi de düzleştir ve artık hazırdım.Dolaptan beyaz renkli çantamı aldım ve omzuma takıp aşağı indim.Ayakkabııktan gri simli topuklu ayakkabımı aldım ve giydim kapıyı kapattım ve asasörün düğmesine basıp bekledim.Asansör geldiğinde içine girdim ve sıfıra bastım.Apartmanın kapısının önündeyken telefonum çaldı.Çantayı açıp baktığımda ekran da yazan kişi Sarp'tı telefonu açtım.

"Efendim kanka"

"Nerdesin"

"Aparmanın önündeyim çıkıyorum.Noldu ki"

"Karşıya bak"

"Geliyorum bekle"kapıyı açtım ve karşı kaldırıma koştum.

"Nasılsın"

"İyiyim kedicik sen nasılsın"

"Bende iyiyim"

"Neden yaptın bana bunu Açelya "

"Naptım"

"Neden bu kadar güzelsin gözümü senden alamıyorum"

"Ya abartma ama yinede teşekkürler.Hem bak artık nerdeyse artık senin boyundayım"

"Hı tabi tabi"dedi ve başımı okşadı.

"Ya Sarp saçım bozuldu"

"Ne önemli saçın varmış be kızım al düzeltim saçını"

"Hadi okula okula"

Yaklaşık beş dakka yürüdüğümüzde okula varmıştık bahçeye girdik biraz yürüdükten sonra binanın içine girdik.Bir kat çıktın ve solda ki sınıf bizim sınıftı içeri girdik ben Beril'lerin yanına geçtim.

"Kanka çok güzel olmuşsun bir peri kızı gibi"

"Teşekkür ederim o senin güzelliğin kanka"

"Eee madem sende geldin böyle burda köz köz oturmayalım hadi dışarı çıkalım mı"

"Bence olur sence Beril"dedim

"Bence de olur hadi çıkalım"dedi Beril

Sarp'ı dürttüm.

"Dışarı çıkıyoruz geliyor musun"

"Geliyorum"dedi Sarp

Önümde yürüyüyen Beril'lin koluna girdim.Yanımda da Sarp vardı.Merdivenlerden indik ve bahçeye çıktık karşımızda duran banka doğru ilerledik.Beril'le ben Sarp ve Ayaz'ın ortasına oturmuştuk.Karşımızda oturan adam biz oturduğumuzdan beri benim bacaklarıma bakıyordu.Sarp'ta benim rahatsız olduğum anlamıştı ki ceketeni çıkarıp bacaklarım örttü. Sarp'ın kulağına yaklaştım ve " Teşekkürler "dedim.
" Görevimiz"

Telefona mesaj gelmişti. Bende çantanın içinden çıkarıp kimden geldiğine baktım. Güney'den gelmişti. "Karneler dağıtılıcak hadi gelin" diye mesaj atmıştı.

"Kimden gelmiş" dedi Sarp
"Güney'den karneler dağıtılıcakmış gelin diyor artık"
"O neden sana mesaj atıyor yani neden bana veya Ayaz'a atmıyor ki" dedi Sarp
"Ya çocuk iylik yapmış işte gelin diyor"
"Ha yani bana karşı onu savunuyorsun. Küstüm hıh. " dedi Sarp ve sonrada ellerini göğsünde birleştirdi.
"Sen bana trip atıyorsun ben mi yalnış anladım. Ben senin gönlünü iki saniyede nasıl alıyorum gör bakalım. Sarp'a yaklaştım ve onu yanağından öptüm.
Sarp'ın yüzü kızarmıştı bildiğin utanınca çok tatlı oluyor.

" Barıştık mı"
"Tabi ki de evet" Dedi Sarp. Sarp'ın ceketini üzerinimden kaldırdım ve ayağı kalktım.

"Al ceketin, tekrardan tesekkurler"dedim ve ceketi Sarp'a uzattım
"Tekrardan rica ederim"

Beril'e Ayaz'a döndüğümde çekirdek çitlerken bizi izliyorlardı.

"Beril film mı izliyorsun"
"Evet şimdi en heycanlı sahnesinde reklam girdi neden kız adamı dudağından öpmek yerine yananığından öptü ki. "Beril bunu deyince Sarp'la bakıştık ve ben öksürmeye başladım. Sarp'sa gülümsüyordu.

En önde hızlı bir şekilde yürüyordum. Kapıdan içeri girdim ve merdivenlerden yukarı çıkıp sınıfa girip en arka sıraya oturdum. Çantamdan telefonumu ve kullağımı çıkardım. Sportifay dan stil with you açtım gözümü kapatıp kendimi şarkıya bıraktım.

Ardından biri geldi ve sağ kulağımda ki kullaklığı çıkardı ardından Beril'in sesini duyduğumda gözümü açtım.

"Utandın mı" dedi Beril
"Tabi ki de evet"
"Tamam o zaman sana bınun telafisi olarak bir hediye aldım" dedi Beril. Sıranın altından bir hediye paketi çıkardı ve bana doğru uzattı. İlk önce hediye paketini açtım sonra BTS logosunu gördüğümde bunun bir lighstick olduğunu anladım ve hemen Beril'e sarıldım.

"İçine bak içine önce" dedi Beril
Kutuyu açtığımda beni ilk lighstick karşılamıştı ardından da fotokartlar. Fotokartların hepsine teker teker baktım ve Jungkook'un fotokartını aldım ve direkt öptüm ve sarıldım.

"Kanka çok teşekkür ederim" dedim ve tekrar sarıldım.
"Tekrardan rica ederim"
Bir anda hoca benim ismimi bağırdı bende öğretmen masasına yürüdüm ve karnemi alıp yerime döndüm. Her yıl olduğu gibi taktir almıştım. Aniden telefonuma mesaj geldi çantayı açtım ve içinden telefonunu çıkardım Yg'den gelmişti. Üniversite sınavından bir gün sonra Kore'ye uçacaktım. Yani sadece iki günüm kalmıştı.

"Kanka sana bir şey söyliycem."

"Söyle"dedi Beril

"Ben Kore'ye pazar günü uçucam"

"Ne şaka mı yapıyorsun,lütfen şaka olsun çok erken değilmi pazar günü."dedi Beril

"Öyle ama yapabileceğim hiç bir şey yok"

"Açelya çabuk bana bunun bir şaka olduğunu söyle"dedi Sarp

"Malesef şaka değil"Beril ile Sarp bana yaklaştılar ve sarıldılar.

"Seni özliycez Açelya..." dedi Sarp

"Bende sizi çok özliycem"Beril bana sarılmayı bırakmıştı.Sarp ise bırakmamıştı.Tam Sarp'ın kollarından kurtulacaktım ki o bana daha sıkı sarıldı.
Kulağıma" Biraz daha böyle kalsak olmaz mı" dedi Sarp
"Olur" diye fısıldadım bende. Yaklaşık bir dakika böyle kaldık sonra ben Sarp'ın kollarının arasından çıktım.

"Çok güzel kokuyorsun Açelya"dedi Sarp
"Teşekkür ederim"
"Eee madem herkes karnelerini aldı dışarı yemek yemeğe gidelim mı. Benim bildiğim çok güzel bir yer var. Star restorant diye bir yer. Yemekleri harika ötesi. " dedi Beril
"Benim canım sevgilim ister de ben onu götürmez miyim" dedi Ayaz
"Tamam olur gidelim ama benim önce eve uğrayıp şu lighsticki bırakmam gerekiyor"
"Tamam o zaman şöyle yapalım sen Sarp'la eve git bizde Ayaz'la önden gidelim siz bize yetişir siniz" dedi Beril ve Ayaz'ı alıp sınıftan çıktılar.
"Hadi biz de çıkalım" dedi Sarp. Bizde sınıftan çıktık. Bahçeye indik ve okuldan çıkıp benim evime doğru yürümeye başladık. Evim yakın olduğu için beş dakka gibi bir sürede varmıştık. Şifreyi girdim ve kapıyı açtım Sarp'ta arkamdan girdi asansöre bindik ve elli ikinci kata bastım. Benim evimin katına geldiğimizde çantamdan anahtarı mı çıkardım, kapıyı açyım ve ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim.
"Ev boş gelsene"
"Tövbe" dedi Sarp
"Ya sen ne kadar fesat bir insansın lavaboya girecem o yüzden kapı da köz köz bekleme ye dedim"
"Ya tamam sinirlenme hemen. Sadece küçük bir şakaydı" dedi Sarp
Yukarı çıktım lighsticki masaya bırakıp lavaboya girdim. Ellerini yıkarken dudağımın çok kuru olduğunu fark ettim ve makyajımı tazelemeye karar verdim. Odama doğru ilerledim ve makyaj masama oturup. Çekmeceden hafif kıtmızıya kaçan bir ruj alıp sırf ı'm üstüne de yine simli bir Gloss sürdüm. Arkamı döndüğümde Sarp'ı gördüm. Aramızda nerdeyse hiç mesafe yoktu. Burunlarımız bir birine değiyordu.Hemen kendimi geri çektim ve aşağı indim.Ayakkabımı giydim ve asansörü çağırdım,beklemeye başladım.Sarp'ta gelmişti

"Seni utandırdım galiba "dedi Sarp

"Yo ne alaka,sadece Beril'lere yetişelim diye hızlıca indim"

"Hıı öğleyse tamam"dedi Sarp hiç inanmış gibi durmuyordu

Asansöre bindik ve sıfıra bastım.Yol boyunca hiç konuşmamıştık artık Beril'in attığı konuma gelmiştik.İçeri girdiğimiz de Beril ile Ayaz deniz manzarılı bir köşe seçmişlerdi ama ikisi birlikte oturuyordu o zaman bende Sarp'la birlikte oturucaktım.Onların olduğu masaya doğru ilerdik.Sarp benim için sandalyeyi çekti bende oturdum.Sarp'ta yanıma oturdu.Menüye bir göz gezdirmiştim ve direkt iskender ve kola söyledim.Sarp sarma ve yoğurt,Beril avokadolu bir salata salata söylemişti,Ayaz ise kuzu pirzola ve ayran söylemişti.

"Kimse konuşmucak mı gencolar"dedim

"Ne konuşalım kedicik"dedi Sarp

"Bilmem"

"Mesala siz ne zaman sevgili oluyorsunuz.Bunu konuşabiliriz"dedi Ayaz

"Bizim öyle bir planımız yok.Sadece biz çok ama çok yakın iki kankayız.Dimi Sarp"dedim.Sarp elini omzuma koyup beni kendine yaklaştırdı.

"Evet biz kediciğimle çok ama çok yakın iki kankayız"dedi Sarp.Bir anda aklıma dans kursum olduğu geldi.

"Gençeler çok özür dilerim ama benim bugün dans kursum gitmem gerekiyor kusuruma bakmayın."

"Sıkıntı değil kanka"dedi Beril

Çantamı koluma takıp restorandan çıktım.Caddeden geçen bir taksiyi durdurdum ve bindim.Konumu verdim ve on beş dakkada kursa varmıştık.İki yüz tl tutmuştu parayı uzattım ve taksiden indim.Binanın içine girdim ve yukarı çıktım.Giyinme odasına gridiğimde kıyafetlerimi alamdığımı hatırladım.Şimdi napacaktım bu elbiseyle dans edemezdim.Yanda ki kıza yedek kıyafetleri olup olmadığı sordum.Bana eşofman ve bir t-shirt verdi.Bende ona gülümsedim ve teşekkür ettim.Üstümü değiştirdim ve dans salonuna indim.Ada hoca zaten gelmişti.Yeni gelenlere ders veriyordu.Bizde büyük grup olarak çalışmaya başladık.Ada hoca pazar günü yine gel dedi.Bende ona pazar günü gelemeyeceğimi Kore'ye uçucağımı söyledim oda çok mutlu olmuştu çünkü beni yarışmalara hazırlayan oydu ona çok minnetterdım beni hep desleklemişti bana hem anlayış gösterir di.İki saat boyunca özellike bana dans konusunda yardım etti.Sonunda kurs bitmişti bende giyinme odasına gidip üstümü değiştirdim ve bana kıyafetlerini veren kıza tekkrar teşekkür ettim.Kıyafetlerini yıkayıp getirecek vaktim olmadığı öyle vermişti o ise sıkıntı etmemişti.Sadece benle fotoğraf çekinmek istedi ve çekindik.Binadan çıktım yine bir tane taksiye atladım ve evin adresini verdim.Yol tahmin ettiğimden uzun sürmüştü tam iki buçuk saat sürmüştü.Bende baya yorulmuştum.Hemen şifreyi girdim.Asansörün içne girdim ve bizim evin katına bastım.Evin katına geldiğimde anahtarı çıkarmaya üşendiğim için kapıyı çaldım.Kapıyı abim açmıştı bende direkt kimseye selam vermeden.Lavoboya girdim, üstümdekileri kirliye attım ve duşa girdim. Duştan çıktıp ve bornozumu giyip odama geçtim. Üstüme pembe kedicikli bir crop . Altımada pembe bir diz üstü şort giydim ve saçıma bakım yapıp kuruttum. Çalışma masasına geçtim yarın üniversite sınavı olduğu için hala çok heycanlıydım. Biraz konulara göz gezdirdim sonrada bir kaç test çözdüm sonrada. Raftan bir kitap alıp yatağıma geçip okumaya geçtim. Uyandığımda saat sekiz kırktı.Sınav ise dokuzdaydı.Hemen dolaptan rasgele bir şey alıp altıma geçirdim ve kimliğimi alıp evden koşarak çıktım.Otobüse yetişmiştim, akbili bastım ve okula varmayı bekledim.Yanınmda ki adama saati sordum bana saatin sekiz elli olduğunu söylemişti.Ben daha da streslenmiştim çünkü daha bir durak vardı.Okulun durağına geldiğimde otobüsten indim ve okula doğru koştum.Hemen kimliğimi gösterdim ve binanın içine girdim.ikinci katta 12/d de girecektim sınava. Direkt fotoğrafımın olduğu yere oturdum.Beş dakka sonra sınav başlıycaktı bize optikleri dağıttılar.Hemen adımı falan doldurdum.Kitapçıklar dağıtıldığında ilk türkçeden başladım yirmi soruyu on beş dakka gibi kısa bir sürede çözmüştüm.Sözeli bitirdiğimde saate baktım daha bir saat yirmi dakkam vardı o yüzden içim rahhattı.Sıra sayısala gelmişti sayısalda tüm saatimi kullanmıştım çünkü sözel bu kadar kolaysa,sayısal da bir o kadar zor olacak illaki.Sınav bittiğinde kitapçığı ve optiği teslim ettim ve sınıftan çıktım.Bahçeye çıktığımda ellerim ayaklarım her yerim titremeye başladı.Fazla insan olduğu için panik atak geçiriyordum.Bir anda arkadan biri ellerimi tutacak şekilde bana belimden sarıldı ve beni banka doğru ilerletti ilaçlarımı verdi yanında da bir şişe su verdi.Sakinleşince Sarp'a teşekkür ettim oda daha iyi misin diye sordu.Evet anlamında başımı salladım.Benim hakkımda her şeyi bilen Sarp'tı ailem böyle bir hastalığım olduğunu bilmiyor ve diğer arkadaşlarım da bilmiyor.Sarp her zaman nolur nolmaz diye benim ilaçlarımı her zaman yanında taşır o beni en ama en iyi anlayan kişi.Sarp'a sarıldım ve gözlerimden yaşlar boşalmaya başlamıştı.Onu yarından sonra uzun bir süre göremiycemtim işte bu yüzden ağlıyordum onu çok seviyordum ve ondan ayrılmak istemiyodum.Sonsuza kadar benim arkadışım olsun istiyorum.Sarp'ın kollarından ayrıldım ve onun yüzüne bakmaya devam ettim.

"Sorun ne Açelya'm, noldu benim Açelya'ma,hangi şerefsiz üzdü."dedi Sarp

"Sen çok özliycem Sarp.Seni çok ama çok seviyorum Sarp.Beni anlayan tek kişi sensin Sarp.Beni düşünen tek kişi sensin Sarp.Senden ayrılma istemiyorum.Sonsuza kadar en iyi arkadaşım ol istiyorum Sarp..."

"Ben de seni çok özliycem Açelya.Seni senden daha fazla seviyorum Açelya.Sen de beni anlayan tek kişisin Açelya.Dünya'da en sevdiğim kişisin ve öylede kalıcaksın Açelya.Bende senden ayrılmak istemiyorum.Sonsuza hayat dostum ol istiyorum Açelya..."dedi Sarp

İkimizde bir birimize sarılmış ağlıyorduk. Onu çok özliycektim Oda beni...

" Bende seninle Kore'ye geliyim. En azından hiç ayrılmayız. "Dedi Sarp
" Şirketin odalarının olduğu kata. Sadece yetkililer girebiliyor.
"Tamam"Sarp bana sarılmayı bıraktı ve yanağıma düşen yaşlarımı sildi.
" Güzelim hadi neşelen , sen üzülünce bende de üzülüyorum ."Sarp bunu deyince yüzümde bir gülümseme oluştu.
"Heh bak böyle gül"
"Bana diyeceğini önce sen gülümse Sarp. Hep kendinden önce beni düşünüyorsun bunu yapma sana bir şey olucak diye korkuyorum. Hiç bir zaman kendini önemsemiyorsun bunu yapma"
"Tamam güzelim. Üstün-üstün kedicikli" Sarp bir anda gülmeye başladı. Üstüme baktığımda sresten üstümü değiştirmeyi unutmuşum pijamamla gelmişim. Hemen utançtan ellerimle yüzümü kapattım. Sarp ellerimi yüzümden çekti.
"Hadi ama utanma bence böyle çok tatlısın"
"Buraya nasıl pjamalarımla gelebildim çok aptalım. "Banktan kalktığımda Sarp beni bileğinden tuttu.
" Nereye küçük hanım "
"Eve gidiyorum eşyalarımı toplamam lazım"
"Tamam bende geliyim sana yardım ederim olurmu "
"Olurr hemde çok güzel olur"
"Tamam o zaman hadi eve" Sarp'la kapıya doğru ilerledik. Sonrada evin yolunu tuttuk. Apartmanın önüne geldiğimizde şifreyi girdim sonrada içeri girdik. Asansörün içine girdik ve bizim kata gelmeyi bekledik. Cebimden anahtarı çıkardım sonrada kapıya yönelim ve kapıyı açtım. Ayakkabılarımızı çıkardık ve salona geçtik.
"Hoş geldin Sarp. Senle bayadır görüşmüyorduk geldiğin iyi oldu" dedi annem.
"Hoş bulduk Serpil teyze"dedi Sarp
"Ya yine mi sen. Dakkada bir bizim eve gelip duruyorsun. " dedi abim
Abimi dürttüm.
"Hadi Sarp gel biz yukarı çıkalım. Salondan çıktık ve merdivenlere doğru ilerledik.Sonrada benim odama girdik ve ben kapıyı kapatıp kitledim. Sandalyeyi dolabın yanına götürdüm ve üstüne çıktım. Bavulu alıp sandalyeden indin. Bavulu yatağın üzerine koydum. Sonrada dolabı açtım. Yarın için ilk önce kıyafet seçmeliydim.O yüzden ilk bir kaç tane kombin yaptım ve Sarp'a arkasına dönmesini istedim çünkü. Üstümü değiştitecektim.Sarp yanımdayken rahattım çünkü o hiç bir zaman benim güvenimi boşa çıkarmazdı.Üstüme göğüsümün başladığı yerden biten yerine kadar mavi bir crop altıma da siyah bir diz üstü kot short giydim.

"Sarp,nasıl olmuşum"

"Çok güzel.Bence bunu giyebilirsin"

"Tamam o zaman yarın ki kombin belli oldu.Hadi şimdi kıyafetleri bavula yerleştirelim."

Dolaptan tüm kıyafetlerimi çıkardım ve Sarp'la hepsini teker teker katlamaya başladık.Sarp onları katlarken bende makyaj mazemelerimi ve parfümleri toparladım.Sonrada Sarp'a tekrardan yardıma gittim.Üç saate anca bitirmiştik.İkimizde çok yorulmuştuk.

"Teşekkür ederim sayende bir günlük sporumu yaptım."

"Rica ederim"Sarp ceplerini yokladı sonra dönüp bana baktı.

"Bugün burda kalıcam sanarım çünkü anahtarım evde kalmış ve ailemde Almanya'da yarın dönücekler"

"Tamam benim için bir sıkıntı yok,gel üvey anneme soralım".Aşağı indik ve Sarp'la salona doğru yöneldik.

"Canım annem annelerin bir tanesi.Sarp anahtarını evde unutmuş ve aileside Almanya'da bugün burda kalabilir mi"tatlı bir surat yaptım annem ikna olsun diye.

"Tamam kalsın ama o zaman sen salonda yatıcaksın Açelya,Sarp'ta senin odan da"dedi annem.Olumlu anlamda başımı salladım.Zıplaya zıplaya yukarı çıktım ve odamdaki kitaplarımı da dikkatlice ayrı bir çantaya koydum.Uçakta okumak için Gökçen'i yanıma aldım.

"Açelya korku filmi izleyelim mi"

"Olur.Korku filmi izleyim.Hadi gel dizi odasına gidelim."Lavobonun yanındaki odaya gittik.Bu odayı film dizi izlemek için kullanıyoruz.

"Ben film seçeyim sen de mısır patlat nasıl fikir."

"Güzel."ben odadan çıktım ve mutfağa grip tencereye mısır koydum ve beklemeye başaldım.yaklaşık beş dakkada mısırlar oldu.Bende tabaklara doldurdum,yukarı çıkıp film odasına girdim.

"Mısırlar geldi"dedim

"Hoş geldiiii"Sarp'ın yanına oturdum.Film mi başlattık,film çok sıkıcı ilerliyordu çünkü ben korku filimlerinden korkmazdım.Sarp'a dödüğümde ise yastık ile yüzünü kapatmıştı ama arkadan bakıyordu.

"Korkma prenses yemez seni"dedim bana side eye attı.

"Ne korkması ya siktir git ya "dedi ve elindeki kafama fırlattı.Bende bana attığı yastığı ona sinirle fırlattım.

"Hey bu acıttı"dedi Sarp

"Abartma o kadar sert vurmadım prenses "dedim

"Bana prenses demeyi bırakır mısın"

"Hım nedenmiş o"

"Lütfen deme"Bir anda aklıma Sarp'ın bana küçükken anlattıkları aklıma geldi.Sarp'ın annesinin öldüğü gün babası başka bir kadınla evlendi ve Sarp'ın babası annesine prenses her gün prensesim diye seslenirdi ve anneside bunu çok severdi ama Sarp'ın piç babası,daha annesinin ölümünden bir gün geçmemişken evlenip evlendiği kadına prensesim diyordu ve babası o kadınla evlendikten sonra babası onla hiç ilgilenmiyordu tam tersine dövüyordu daha dokuz yaşındayken.Sarp'la çoğunla ben ilgilenirdim daha bende çocukken ona annelik ederdim.Oda bana hem babalık hem annelik ederdi.Çünkü benim annem ben doğduktan beni bırakıp kaçmış.Babamda başka bir kadınla evlendi oda kadında bana şiddet uyguladı.Babama söylediğimde bana inanmadı ve oda beni dövdü.Babam hergün eve sarhoş gelirdi beni cesetlerin asılı olduğu, kıp kırmızı kan gölü oluşmuş odaya götürüp döverdi bir gün yine döverken ben daha altı yaşımdayken bana dokundu beni ellidi, ellerini üstümde gezdirdi.Sonra beni soydu vucuduma baktı tekrar tekrar dokundu.Oyuncak olarak bana kendi özel bölgesini verdi.Gözlerim dolmaya başlamıştı titriyordum,ayaklarım o kadar titriyordu ki ayakta duramıycak kadar.Dengemi yere düştüm kendimi duvara yasladım bacakalrımı kendime çektim.Kendimi küçültebildiğim kadar küçülttüm sadece ağlıyordum titrememi durdurmaya çalışıyordum ama nafile.Sarp çenemi kaldırdı etrafa baktığımda her yer mavi ışıktı daha çok titremeye başladım.Bu olaya kimseye anlatmamıştım.Yapmadım yapamazdım.İlk okulda beni zorbalardan koruyan Sarp'tı her zaman yanımda olanda oydu ama benden iğrenir diye asla söylemedim,(söyleyemedim).Ona çok güveniyordum ama bunu söyliyemedim.Sanki beni bırakıcak gidecek benle dalga geçicek gibi hissettim.Kendimi durdumamıyordum karnıma başıma ağrılar giriyordu.Aynı zamanda hala titriyordum.Ellerimle saçımı yolmaya başladım.Şimdi ise yüzümü cırıyorum.Yüzüm kanamaya başlamıştı ama kendimi durduramıyordum.Sarp elimi tuttu kendime bir şey yapımıyım diye.Bana ne olduğunu soruyordu ama benim ona cevap verecek halim yoktu.

"Kızım artık bana bir bok anlatıcak mısın.Sen üzülünce benim içim parçalarınıyor,lütfen nolduğunu söyle artık lütfen.Kim sana ne yaptı bilmiyorum sana ne hatırlattım bilmiyorum ama her şey için özür dilerim,lütfen artık kendini zarar verme."Sarp ellerimi tuttu,ben çekmeye çalıştıkça daha sıkı tuttu.Elini cebine attı ve ilaç kutusu çıkardı,ellerimi bırakmadan koltuktan su aldı ve ilacı ağzıma koydu,üzerinede su içirdi.İlacı içtikten kısa bir süre sonnra titremem durmuştu.Ama hala başım ve karnım ağrıyordu.Sarp bana destek verdi ve koltuğa oturttu.

"Daha iyi misin"

"Evet,daha iyiyim."

"Yüzün,yüzün yara olmuş bekle hemen geliyorum"Sarp geldiğinde elinde,ilk yardım çantası vardı.Koltuğa yanıma oturdu.İlk öne ıslak mendille kurumuş kanları çemizledi,sonrada merhem sürdü.

"Hey yavaş ol bu acıttı"Merhem baya acıtıyordu

"Hem suçlu hem güçlü,bizim kediciye bak hele"

"Aç mısın" diye sordum

"Evettt"dedi Sarp

"Ha önceden söyliyeyim,yemek yapmıycam,dışardan söyliyeceğim."Elime telefonu aldım ve bir hamburgerciden 2 et 2 tavuk burger söyledim.Yani iki bana iki Sarp'a.

"Hamburger söyledim seversin diye"

"Güzel seçim"Ayağa kalktım ve kapıdan çıkarken Sarp'a gel işareti yaptım.Odama geçtik,sandalyeyi dolabın önüne koydum ve sandalyeye çıktım.Dolabın üstünden uno ve"Ha önceden söyliyeyim,yemek yapmıycam,dışardan söyliyeceğim."Elime telefonu aldım ve bir hamburgerciden 2 et 2 tavuk burger söyledim.Yani iki bana iki Sarp'a.

"Hamburger söyledim seversin diye"

"Güzel seçim"Ayağa kalktım ve kapıdan çıkarken Sarp'a gel işareti yaptım.Odama geçtik,sandalyeyi dolabın önüne koydum ve sandalyeye çıktım.Dolabın üstünden uno ve monopoliyi aldım ve aşağı indim.Monopoliyi yere unoyuda elime aldım ve Sarp'la yere oturduk.Sarp'a on kendime on tane kart dağıttım.Ortaya da bir kart açtım ve ilk kartı Sarp atmıştı.Bende kırmızı bir attım,Sarp artı iki kart çekme kartı atmıştı.Ben yer miyim bunları altı tane dört kart çekme atmıştı.Benim üç kartım kalmıştı,Sarp bana şaşırmış gözlerle bakıyordu.Bende ona sinsi bir gülüş attım ve rengi kırmızı yaptım,Sarp kart attığında ard arda üç kart attım ve ayağa kalkıp zıplamaya başladım.Ben kazandım,yine ve yine.

"Bu oyunda kendini geliştirmelisin cano.Bir daha benle oyun oynarken dikkat et.Benle oyun oynayan birinin baya bir kaşınması gerekmiş olması gerekiyor.

"Hıı tabi tabi,gel monopoliy oynayalım da gör.Kim kaşınıyor,kim kaşınmıyor.Hem ben senden büyüğünüm bana karşı saygılı ol kedicik."

"Aramızda sadece bir yaş var.Belirtmek istedim."

"Olsun kedicik.Hadi oturda seni şu oyunda fena bir şekilde yeneğim de gör" monopoliyi aldım.Monopoliyi yere indirdim unoyuda elime aldım ve Sarp'a yere oturduk.Tam oyuna başlayacağımız zaman kapı çaldı.Yemek gelmiştir herhalde diye düşünmüdüm ve aşağı inip kameradan baktığımda kuryeydi bende kapıyı açtım.Salona ve mutfağa baktığım kimse yoktu açıkçası üvey annemin ve üvey abimin nereye gittiği zerre umrumda değil.Ne bok yerlerse yesinler.Yeter ki bana bulaşmsınlar.Kapı çadı bende kapıyı açtım ve teşşekkür ettim ve yemekleri aldım,direkt yukarı çıktım.

"Yemekler geldiiiii"dedim ve direkt Sarp'ın gözlerinin içi gülümsedi.Yemekleri yere koydum ve kendim de yere oturdum.Sarp'a kendi yemeğini verdim bende kendi yemeğimi içeceğimialdım direkt ikimizde konuşmadan yemek yemeğe başladık.Sarp yemek yerken gözlerini ayırmadan bana bakıyordu.

"Noldu yemek yerken yanaklarım çok mu büyük gözüküyor,yada çok mu kilolu gözüküyorum"

"Tam tersi yanakların çok tatlı görünüyor.Ayrıca hiç kilolu değilsin tam tersi zayıfsın"

"Teşekkürler"İkimizde yemekleri bitirmiştik ve bana çok fena bir ağırlık çökmüştü esniyordum.Yatağıma doğru ilerledim yorganı açıp içine girdim.

"Hey hemen uykun mu geldi uykucu"

"Hemde çok zaten yarın erken kalkmam gerekiyor uçak sekizde ben beşte kalkıcam ki hem hazırlanıcam hem yola çıkcağım"

"Ben nerde yatıcam peki"

"Gel yanıma yat"Bunu dediğimde Sarp üstüme doğru gelmeye başladı."Şaka anlamında söyledim.Benim yatağım da yatamazsın çünkü ben yatıyorum.Benim yatağım dışında evdeki her yerde yatağa bilirsin"

"Tamam o zaman.İki saniye yataktan kalka bilir misin"Oflaya puflaya yataktan kalktım.Sarp yatağıma yattı ve bana sinsi bir gülüş attı.

"Artık benim yatağım çünkü ben yatıyorum"Sarp'ı kolundan çekerek yataktan kaldırmaya çalıştım ama nafile.

"Öf ya tamam sen yat"Aşağı indim çünkü o şirret karının ve kendini bir bok sanan Atlas'ın yatağında yatmak istemitordum.
Salondaki dolaptan bir örtü ve yastık aldım ve koltuğa yattım. Alarmın çalmasıyla uyandım ve direkt lavoboya girdim. Elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım. Odama gidip Sarp'ı uyandırmadan. Dolaptan bugün için giyecekleri mi aldım ve. Serpil ablanın odasında üstümü değiştirdim. Makyaj yapmak için odama geçtim. Makyaj masasıma oturdum. İlk günden fazla makyaj yapmak istemiyordum. O yüzden göz altlarıma hafif kapatıcı sürdüm. Dudağıma Da nemlendirici sürdüm ve dudak kalemiyle etrafını çizdim. Son olarak üstüne pembe bir Gloss sürdüm ve makyajı bitirdim. Yatağa yaklaştım ve Sarp'ı uyandırdım.

"Ben gidiyorum "
"Ne nereye"
"Havalimanına iki saate uçak kalkıcak"
"Tamam ben seni bırakayım"
"Yok gerek yok zahmet etme"
"Ne zahmeti, ben kediciğimi uçağa bırakıcam bu zahmetse ben her zaman varım. Tam asansöre binecekken. Kitabımı unuttuğumu fark ettim. Hemen yukarı çıktım ve kitabımı alıp asansöre bindim.
"Ne okuyacaksın uçakta"
"Gökçen"
"Bu kitapta Murathan falan mı vardı"
"Evetttt çok yakışıklı"
"Ne yakışıklısı ya adında meymenet yokki tipinde olsun. Murathan koyim de tur atan,ada bak yani."

"Murathan'ımla düzgün konuş"

"Nerden senin Murathan'ın oluyor acaba"

"Napcan"apartmandan çıktığımızdan.Sarp arabaya yaklaştı ve bagajı açıp benim bavulumu koydu.Sonrada kapattı bende arabanın en arkasına oturdum.Sarp'ta öne oturdu.Yol boyunca hiç konuşmadık.Havalimanına vardığımız da saat sekiz kırktı.Bagajdan bavulumu aldım ve Sarp'la içeri doğru ilerledik.Kontoroller falan yapıldı güvenlikleri geçtik ve gözüm etrafta Beril ile Ayaz'ı aradı ama yoktular.Sarp'la son bir kez sarıldık ve ben Sarp'ın kollarından ayrıldım beni bileğimden tuttu Sarp'a dödüğüm de ağlamaklı gözlerle bana bakıyordu.Malesef o ağlamaklı gözlere son bir defa baktım ve uçağa doğru ilerledim.Arkamdan biri bana sarıldı.

"Seni özliyeceğim kedicik"

"Bende seni koca bebek"

"Koca bebek ne ya"

"Sen işte.Üzgünüm ama artık gitmem gerek.Seni çok ama çok özliycem"

"Bende seni.."Arkama bakmadan uçağa yürüdüm.Hostese biletimi gösterdim oda ban oturacağım yere gösterdi.Sonrada bavulumu aldılar bende yerime oturdum.Oturduğum gibi telefonum çaldı.

"Seni çok özledim, ne zaman geliceksin"

"Sarp daha uçak bile kalkmadı"Hostes beni telefonu kapatmam için uyardı bende telefonu kapattım.Bir kaç dakka sonra uçak kalkıyor diye anons geçtiler.Bir anda gözüm yanım da oturan yirmili yaşlarında ki adama takıldı yüzü tanıdık gelmişti ama maske takıyordu.Umursamayıp önüme geri döndüm.Telefonumu aldım ve instagrmada reels izlemeye başladım.Artık ne kadar izlediycem saate baktığımda saat on iki elli ikiyi gösteriyordu ve karnım iyice acıkmıştı.Hostes bana menüyü getirdi bende sadece salata aldım.Çünkü zaten oraya gidince diyet yaptırıcaklardı o yüzden alışmalıydım.Hayatın acı gerçeği her güzel şeyin bir kötü yanı vardır.Aklımda bin bir türlü düşünceyi susturup yemeğimi yemeğe başladım.O kadar acıkmıştım ki bir tabak salatayı beş dakkada falan bitirdim ama doymadım.Buna alışmam gerektiği için bir tabak daha söylemedim.Canım sıkıldığı küçük çantamdan Gökçen'i çıkardım ve okumaya başaldım.İki saate birinci kitabı bitirmiştim.Hızımı alamayıp diğer kitaba başladım kitap çok sarıyordu ikinci kitabın iki yüz elli ikinci sayfasına geldiğimde uykum baya bir gelmişti.Saate baktığımda daha saat öğlen üç otuz ikiydi.Boynuma boyun yastığımı yerleştirdim ve uyumaya çalıştım.Hostesin beni dürtmesiyle uyandım.Bana uçağın indiğini söylediğin de gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.Nasıl 3 saat kadar uyuyabilmiştim çok uykucuyum.Koltuktan kalktım ve kitaplarımı ve boyun yastığımı küçük çantaya koydum ve uçaktan indim.Kore'nin havası da bir başka oluyormuşya.Havalimanına ilerlemeye başladım.İçeri girdim ve bavul sırasına girdim bir dakka gibi kısa bir sürede sıra bana geldi bende bavulumu aldım ve yandaki araçlardan birine bindim oda beni dışarı çıkardı.Karşıya baktığım da takım elbiseli bir adam bana eliyle gel yapıyordu.Bende adama doğru ilerlemeye başladım.Yanına geldiğim de benle Kore'ce konuşuyordu az çok anlıyordum ama yinede çoğu dediği hakkında bir fikrim yoktu.Bende adama ingilizce konuşarak üzgünüm Kore'cem yok dedim adam bana kafa salladı.Sonrada benle ingilizce konuşmaya başladı.Bana onu Yg gönderdiğini ve onu yurda bırakmasını istediğini söyledi.Bende başımı salladım ve arabının arka koltuğuna bindim adamda ön koltuğa bindi.Araba çalışmaya başladığında arabanın camından dışarıyı izlemeye başladım.Gerçekten dedikleri kadar vardı yani Kore çok güzeldi.Araba da çok güzeldi koltukları falan.Bu Yg gerçekten çok cimri yani iki yıldır Blackpink'e combeck yapmadı ama yeni arabalar almasını biliyor.Arabalara bu kadar para harcıyacağına Blackpink'e combeck yapsa keşkeKafamı yan cama çevirdiğimde Yg binası gözüküyordu.Araba bir anda durdu.İlk önce adını bilmediğim adam indi benim kapımı açtı sonrada bagajdan bavullarımı aldı.Binanın etrafına baktığımdada bir sürü insan vardı büyük ihtimalle diğer idolleri görmek için bekliyorlardı çadır kuranlar bile vardı remen çılgınlık.Bir anda adam bana maske verdi ve inglizce konuşarak hemen tak dedi.Bende dediğini yaptım ve taktım.Neden maske taktığımı anlayamamıştım.Hemen arabanın kapısını kapattı ve bana çabuk içeri girmemi söyledi bende yine onun dediğini yaptım.İçeri girmiştim ilk başta güvenlikler beni çıkaracakken o adam durdu büyük ihtimalle benim yeni stajer olduğumu söylüyordu.Allah'tan az çok biliyorum Koreceyi kdramalar saolsun.O adam bana Yg'nin odasına kadar eşlik etti ben içeri girdiğimde beni kapıda bekledi.İçeri girdiğimde beni Yg ceosu karşıladı.Koltuğu işaret etti bende oturdum.Korece bilmediğimi anlıycak ki o benle ingilizce konuşma başladı."Hoş geldin.İdol olma yolunda başarılar dilerim"dedi ingilizce olarak.Bende teşekkür ettim odamın en üst katta olduğunu söyledi kapıdaki adam göstericekmiş.Kapıdan çıktım ve adam benden önde ilerlemeye başladı.Asansöre bindik ve adam en üst kata bastı.Aslında adamın adını çok merak etmiştim dayanamayıp sordum adının Shin-Young-Jin olduğunu söyledi adının anlamı sonsuz inançmış ama ona çağunkla Jin diyorlarmış.Tabi normal olarak oda benim adımı sordu.Açelya dediğimde bana dedğişik değişik baktı adımı söylemeye başladı ama başaramadı bu çok tatlı gelmişti gülmemi tutamadım.Ona heceleyerk söylediğimde anlamıştı beni tekrar ettiğinde adımı söylemeyi başarmıştı bende alkış yaptım.Son kata geldiğimizde ilk Jin indi bende onun arkasından indim.Kolidorun sonundaki odanın önüne geldiğinde durduk ve bana anladığım kadarıyla odanın kartını vermişti.Kartı okuttum ve içeri girdim benim arkamdan girdi ve bavulumu bıraktı.Sonrada çıktı bende odayı gezmeye üşendim ve direkt kendimi yatağa attım.Yatak bayağı rahattı.Bir anda telefon çaldı.Sarp görüntülü arıyordu bende hemen açtım ve telefonu yatağın başına yasladım.Sarp konuşmaya başlamıştı ama ben zar zor duyuyordum çünkü yandaki odada biri çok yüksek sesli müzik dinliyordu Sarp'a elimle bir yaptım ve odadan çıktım sonrada o sinirle odanın akpısını çarptım.Yandaki odanın zilini çalıyordum duymayınca kapısına sanki alıcaklıymış gibi vurmaya başladım.Yine duymayınca artık dayanamadım ve kapıya tekme attım tekte açılmıştı.Bir anda karşımda dans eden üstü çıplak altında sadece beyaz, kırmızı kalpli boxerı olan bir adam duruyordu aynanda ikimizde ananı sikim diye bağırdık ben direkt arkamı döndüm.

Loading...
0%