Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Öncelikle selamün aleyküm göç edenlerin ahusu

@piyara

Ben tanımadığım bu kişiyi merak ederken, mesajlar videolar gelmeye devam ediyordu. Ondan mesaj almadığım günlerde ise üzülüyor, aklımdan birçok şey geçiriyordum. Hiç konuşmadığım, bu adam kalbimde kocaman bir yer edinmeyi başarmıştı. Dünya sanki bir o varmış diye dönüyordu. İnsan tanımadığı, bilmediği, konuşmadığı fakat iliklerine kadar sevgisini hissettiği birini özler miydi? Özlerdi...

Ondan mesaj gelmediğinde, özlüyordum. Hiç tanımadığım bu adam için endişeleniyordum. Uzun bir zaman geçti ne mesaj nede video geldi Fırat'tan. Ben ise hergün istek kutusuna bakıp duruyordum. Artık umudumu ondan kesmek üzeriydim. Onunda sevgisi yalandı. Babam gibi biri işte diyordum kendi kendime. Kalbim inkar etsede aklım böyle diyordu. Çaresizlik içinde boyun eğiyordu kalbim aklım karşısında...
Önce ruhuma açılan yaraya sanki bir yenisi eklenmiş gibi hissediyordum. Defterime şu cümleleri geçirdim. "Kendimi sana ait hissedene kadar hayalimdeki kalbine sığınacağım ben. "En azından gökyüzü kadar uzak değil hayalin bana. Sensiz kaldığım zamanlarda özlediğimde, hatırlamam için kalbine sığınıcağım ben, sen olmasan da..."

Bir ay boyunca ne yazıldı, nede video geldi sanırım hiç Facebook'a girmedide. Ama ben profilinde gezinip durdum. Bana ait olmayan o adamın fotoğrafına uzun uzun baktım. Yüzünün her bir ayrıntısını ezberledim. Baktıkça içim gitti ona. Oysa bir umut sanmıştım onu kendime, yeni bir can, yeni bir Dicle olmuştum onunla beni eski yaralı, yarı ölü eski Dicle'ye gömmüştü Fırat. Sakın demeyin insan tanışmadığı, konuşmadığı birine deli gibi tutulur mu? Diye. Tutuluyor işte, ilgisine, mesajlarına en çokta gözlerine...

Zaman akıp geçiyordu lakin benim için durmuş gibiydi. Her geçen birgün bir yıl gibi. Gece olsa sabah, sabah olsa gece olmuyordu sanki. Gecelerim gündüzlerime, gündüzlerim.gecelere karışmıştı. Ve ben! Ben ilk defa aşık olmuştum... Üç aydan sonra ikinci video geldi Fırat'tan;

"Öncelikle selamün aleyküm göç edenlerin ahusu, zeytin gözlü melez melek. Kanatsızsın, kırılmışsın küllü halin yezûlü. Asel yağmurum, göster bana yakınında ki bal vermeyen hüzün çiçeğinin kökünü. Ve anla bunu zehirliyor papatyalarına gülümseyen orkidelerimi. Belki bilmiyorsun, bilsen kıyamazsın. Çünkü rabb'e meftunsun, aşikarsın ve bellisin gökyüzüm. Ama bana uzaksın. Ben ruy-i zemine dikili bir öksüzüm. Beni görmeni istiyorum. Bir kere bana ve mecali kalmayan gözlerimin bahir yüzünde ki sadakatine baksan, visalemin ziyareti müteehhil. Bu gece, evet bu gece ellerine mukim bir konumda kalsam. Konuyla bir alakası yok ama dolunayla çok güzel görünüyordun dün akşam..."
Evet! Evet!!! Video gelmişti hemde ben umudumu kesmişken ondan. Nasıl da hissetmiş kırgınlığımı, kanatlarımın kırıldığını nasıl da bilmişti ki öyle o sözler yüreğinden diline dökülü vermişti öylece.
Ona değil de defterime yazdım hislerimi, duygularımı en çokta kendimi ve ona olan duygularımı.

Diclenin saklı sayfaları;
2014-URFA

Evet... Üzgündüm Fırat, kırgındım hatta paramparça ve çok kötü... Kötüden de beter bir hal içinde hissediyordum kendimi... Onca olmazın içinde boğulup kaldım. Çoğu şeyi unutmaya çalıştım ama içimde bir yeri sızlatıyordu yaşadıklarım. Çok şey söylemek isteyip susmak, bunun altında ezilmek benden birşeyler eksiltse de susmayı hep dizginledim ben. Sadece senin için değil babam içinde dahildi bu durum. Zaman... Herkes bana zamanı örnek gösteriyordu ve araya giren mesafeleri.Sanki herkesin iyileşmek için zamana ihtiyacı var ama ben geride kalıyorum gibi. Kaldıkça içimde cehennemi yaşıyorum. Benimde iyileşmek için zamana ihiyacım var ama araya giren mesafelerde yok sayıldığımı da biliyordum ben. Olan buydu olan hep bana oldu... Biliyor musun Fırat çok sevmek acıtırdı, gerçekten çok acıttı.Acırken beklemek, beklerken eksilmek...Bunun ağrısını unutmaya çalışmaktı da çok sevmek işte... Ben içimde seni çok sevebiliyorken, seninle bunu başaramamaktan da korkuyorum. Ama kırgınım, çok kırgın hemde. Seviyorum seni ve hep derlerdi ki; Zaman severken sarardı geçmeyen yaraları. Sarılıyor mu gerçekten yaralar, Geçiyor mu o acılar? İnan bilmiyorum seni sevmemek için çok savaş verdim, çok kez boğuştum kendimle senin için. Ama kendime engel olamadım. Bu savaşta yenik düştüm sana. Bu savaşın galibi sensin ve sen hâlâ bunu bilmiyorsun. Belki birgün öğrenirsin. Belki kimsenin okumadığı bu sayfaları sen okursun. Burda babamdan kalan yaralar var çokça ve sen varsın artık. Düşündüm ki sende babam gibi bir yara bıraktın ruhumda. Düşündüm ki; Sevilmek benim hakkım değildir. Çok düşünmekte acıtıyor beni. Fırat ben bu sevgide senin sözlerin karşısında bir sen edemem belki ama ama çok güzel severim seni, bir seni..."

  

Loading...
0%