Bir kadını diz kapağından öpmek ne demekti?2
"Bugüne dek tüm düşmüşlüklerinden, yaralarından, kanından, izinden, acından öpüyorum, şifa niyetine." demekti bir nevi.
"Çok düştüm, parçalandım, örselendim, öp de geçsin." diyemeyen bir kadının sessizliğini duymaktı.
Yanaklarından, dudaklarından, alnından, belki omuzlarından, avuç içlerinden öpmek aşkın yaradılışında vardı ama diz kapakların “sevdaya dâhil” de demekti aynı zamanda.1
O kadını çaresizliğinden ve bir o kadar da gücünden öpmekti. Düşmüşlüğü kadar ayağa kalkmışlığından öpüp onu onore etmekti. Önünde diz çökmekti.
Saygıydı. Kabullenişti her şeyine rağmen; çok şeyi kudretine, sabrına, sarsılmışlığına, sancılarıyla baş edebilecek kadar dayanıklı oluşuna ve de… kırılmak yerine bükülmeyi öğrenebilişine hayran olmaktı.
Bir kadını diz kapaklarındanöpmek, bir kadının devrilmeyen yalnızlığını kucaklamaktı. Öyle bir kucaklamaydı ki; içinde ne bir talep, ne bir arzu, ne de bir sahiplenme vardı. Sadece, “Biliyorum, buradayım,” diyebilen bir dokunuşun sessizliğiydi.
O öpücük, bir kadının geçmişine mühür vurmaz, aksine onun yaralarını nefesiyle sarardı. Çünkü bir kadının dizleri, yaşadığı her fırtınayı taşırdı. Düşüp kalktığı her anı, dizlerinin çeperine kazınmış yaralar anlatırdı. O izler, bir kadının hayatla yaptığı pazarlıkların sessiz tanıklarıydı. Ve dizlerinden öpmek, “Seninle pazarlık etmiyorum, seninle yürüyorum,” diyebilmekti.
Dizlerinden öpmek, yorgunluğunu sırtlanmaktı. Öyle ki, “Ben varım,” demenin en incelikli haliydi. Çünkü kadınlar, bazen yalnızca varlığıyla anlayan bir omuz isterdi. Ve bazen, yorgunluğu en iyi bir öpücüğün sessizliği taşırdı.
Bir kadının diz kapaklarını öpmek, onun savaşını, kırgınlıklarını, kayıplarını kutsamaktı. Ona, "Yorulduğunda durabilirsin, düşmek seni zayıf yapmaz, dizlerin de taşımak zorunda değil her şeyi" demekti. Bir kadının diz kapaklarından öpmek, sadece düştüğü yerleri değil, ayağa kalktığı anları da sevmekti. Çünkü bir kadının gerçek gücü, yere çarpıp yeniden yükselirken saklıydı.
Ve en çok da, o kadına artık düşmekten korkmaması gerektiğini hissettirmekti. Çünkü biri, onun düştüğü yerleri bile sevmişti.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |