@plutorik
|
Üstüm başım boya olmuştu. Yeni aldığım siyah eşofman takımım ilk günden mor boya lekeleriyle dolmuştu bile. Yine de değerdi çünkü yaptığım işten memnundum. Son dokunuşumu da bırakarak duvardan uzaklaştım. "Vay be, bunu beklemiyordum." Kendi kendimi övdükten sonra boyalarımı hızlıca çantama tıkıştırıp duvardan uzaklaştım. Koşar adım son otobüse yetişip otobüsün buğulu camından onlara son kez baktım: Mor Sümbüllerim. -------------- "İrem! Alarmın çalıyor 5 dakikadır kızım uyan artık!" "Tamam babaaa! 2 dakikaya geliyorum..." Birazcık daha uyuyabilsem... Hem okula neden gitmek zorundayım ki... 2 dakika demiştim ama oldu sana 10 dakika. Tam Ram uykusuna geçecektim ki babam büyük bir hışımla kapıyı açtı: "Kızım otobüsü kaçıracaksın ama hadi! Hem kahvaltın soğuyor." Söylene söylene yataktan kalkıp başımda önlüğüyle dikilen babama baktım. Yüzümde büyük bir sırıtışla kalkıp ona sarıldım: "Tamam annecim! Hemen hazırlanıyorumm." Babam trip atar gibi beni itip kollarını kavuşturdu. Elindeki tahta kaşığı sallayarak şakama ortak oldu: "Küçük hanım kahvaltıda anne terliği yemek istemiyorsan hazırlansan iyi edersin!" Kapımı kapatıp mutfağa gittiğinde yatağıma uzanıp yüzümdeki aptal gülümsemeyle telefonumu açtım. Yine bir sürü bildirim... Instagram' ı açıp mesaj kutuma girdim. Tam Beyza' nın attıklarına bakacakken gözüm saate çarptı. Lan saat 7 olmuş! Otobüs 10 dakikaya gelecek! Yataktan kalktığım gibi dolabımı açtım. Karşılaştığım ilk şey dün geceden kalan eşofman takımımdı. Yaptığım grafitinin verdiği haz aklıma gelince mutlu ifadem daha da büyüdü. Üniformamı üzerime geçirip banyoya koştum. Kolumdaki saate baktım : 07.04 6 dakikan kaldı İrem iyi bok yedin. Kendime kıza kıza dişlerimi fırçalayıp makyajımı yapmaya koyuldum. (Evet 6 dakika bile kalsa makyaj önemli) Koşa koşa çantamı alıp mutfağa girdim. Ağzıma bir dilim ekmek atıp kapıya yöneldiğimde yemek masasındaki not dikkatimi çekti. Geri döndüğümde masanın üzerinde bir termos buldum. Notu cebime sokup termosu elime aldığım gibi kapıdan fırladım. Neyseki otobüs durağı evimin önündeydi. Kapıdan çıktığımda otobüs yeni gelmişti. Araca binip kulaklığımı taktım. The Mysterines - Hung Up Şarkıyı açıp uykuma kaldığım yerden devam ettim. ---------- Sınıfa girdiğimde Beyza enseme bir şaplak attı ama nası bi şaplak. Ses o kadar yüksek olmuş olacak ki sınıftakiler dönüp bana acıyarak bakmaya başlamışlardı. "Beyza napıyon gerizekalı!?" "Attığım reelsları izlememişsin şerefsiz." Gözlerimi devirerek suratına böm böm baktım. "Beyza attığın tek şey kpop editleri ben napiyim hepsinin adı jumun benim için." Sanki anasına sövmüşüm gibi tepkisini koyacakken çalan zil atışmamızı kesti. "Dua et ders kimya. Mustafa Hoca olmasaydı almıştım seni ayağmın altına." Gülerek sırama yöneldim. Cam kenarı, en arka, peteğin yanı, arkamda askılık var bi de yanım boş! Yani böyle mükemmel bi sırayı nasıl buldum bilmiyorum. Sanırım Allah beni seviyor. "Evet çocuklar bugün aramıza yeni katılan bir arkadaşınız var!" Hepimiz ayağa kalkmış hocanın bu ani girişinden şoka uğramıştık. Beyza ile gözlerimiz buluştuğunda onun da haberi yokmuş gibi görünüyordu. (Beyza okulun karakutusu her türlü şeyden haberi olur.) "Deniz, içeri gel oğlum." 190 boyunda, buğday tenli, hafif açık kahverengi tonda çenesi hizasındaki dağınık saç. Düşüncelerimi teyit etmek için sınıftaki kızlara baktığımda hepsi tezimi doğruladı: Bu çocuk çok kalp kıracak. "Deniz kendini tanıtabilirsin!" Özgüvenli ukala tavrıyla konuşmaya başladı: "Ben Deniz, 17 yaşındayım. Ankara' ya Muğla' dan geliyorum. Umarım hepinizle iyi anlaşırım." Tabiki bunları söylerken kızlarla göz temasını kesmemesi bi yavşak olduğunu gözler önüne seriyor. Ya bak kabul ediyorum yakışıklı yani. Tipi pinterestte görebileceğiniz türden bi şey. Ama... Amasını görürüz birazdan net yavşak bu. "Evet Denizciğim boş yere oturabilirsin." Hocam o parmağınızı münasip bi yerlerinize sokmadan önce benim yanımı göstermeyi bırakır mısınız? Ben burada tek başıma ölmeyi planlıyordum! Başka çarem kalmadı oyunculuğumu konuşturma zamanı. Ayağa kalkıp mağdur biri gibi başımı önüme eğip konuşmaya başladım: "Hocam, sizinle özel bi şey konuşabilir miyim?" "Tabii kızım gel benimle." Deniz mal gibi elindeki çantayla tahtanın önünde donakalmıştı. Kapıdan çıkarken şaşkın şaşkın bakan Beyza' ya göz kırptım. Hoca merakla söyleyeceğim şeyi bekliyordu. Çünkü genelde sadece arkadaşlarımla konuşurum. "Hocam biliyorsunuz annem yok. Yani sadece babamla yaşıyorum. Son zamanlarda evde durumum biraz kötü babamla kavgalıyım. Moralimin derslerime yansımasından korkuyorum da acaba şu anki sıramın bi önüne oturabilir miyim?" Hoca bana ikonik bir "ne alaka mal mısın?" bakışı atmış olsa da acıyor gibi bakıyordu. Babamla daha bu sabah sarmaş dolaştık ama bazen yalan hayat kurtarır. "Tabii kızım haklısın 2 yıla YKS var. Dediğin gibi yapalım." Beklediğimden daha hızlı kabul etmesi hoşuma gitmişti. Mağdur duruşumu bozmadan sınıfa girdiğimde şoka uğradım. Herkes Deniz' in etrafında toplanmış, onu dinliyordu. "Ooo Deniz ne güzel arkadaşlarınla kaynaşmışsın hemen oğlum!" Ah Mustafa Hocam şu çiyana güvenmeyin. -----------
|
0% |