Yeni Üyelik
10.
Bölüm
@plutorik

"Alooo uyansana artık!"

 

Noluyo lan? Deprem mi? Birbirine yapışmış gözlerimi zorlayarak açtım. Karşımda depremin sebebi duruyordu.

 

"Ömer?"

 

"Kanka yarım saattir uyanmanı bekliyorum."

 

"Abartma lan."

 

Emre de mi burada? Sırtını sokak lambasına yaslamış Ömer' e kızıyordu.

 

"Eğrelti otu Ömer geri çekil de kız bi kendine gelsin."

 

"Ne diyon lan dombik."

 

Ah Onur... İkisi atışırken gözlerim eksik kişiyi arıyordu.

 

"Akif nerde?"

 

"Markette gelir birazdan."

 

Dur bir saniye. Bunlar neden bu kadar normal davranıyor ki? Kandırmaya çalışmıştım hepsini. İnsan hiç sinirlenip kızmaz mı?

 

"Oo hoşgeldin sultanım!"

 

Ömer' in seslendiği yere baktım. Akif elinde market poşetleriyle geliyordu. Beni görünce gülümseyerek el salladı.

 

"Ooo Davut bey uyanmış."

 

Akif benimle dalga geçince Emre ters ters Akif' e baktı. Ömer ile Onur ise kavgayı kesip Akif' in elindeki poşetlere hücum ettiler. Akif poşetleri namus meselesi haline getirmiş olacak ki onlardan kaçıyordu. Emre yavaşça doğrulup yanıma oturdu.

 

" Konuyu açmamaları için onları uyarmıştım. Akif adına özür dilerim."

 

"Sorun değil sadece ben de üzgünüm."

 

Utançtan kafamı kaldırıp onunla göz göze gelemiyordum.

 

"Üzgün olmanı gerektirecek bi şey yok. Sebeplerini az çok tahmin edebiliyoruz."

 

Gerçekten üzgün olmamam doğru mu? Sizi salak yerine koydum Emre. Söylemek istediklerim bunlardı. Vicdan azabı beni hiç böyle vurmamıştı. Çünkü hiç biri beni suçlamıyordu.

 

"Çok iyi birisin Emre."

 

"Teşekkürler."

 

"Ah bu arada..."

 

Emre kaç yaşındaydı? 20 mi? Abi dememem ayıp olur mu?

 

"Sana abi dememi mi tercih edersin?"

 

"Tabiki de hayır!"

 

Başımı kaldırıp suratına baktım. Gülümsemekten gamzeleri çıkmış ve sımsıcak bakışlarıyla beni rahatlatıyordu.

 

"Yani bilirsin ben 16'yım."

 

"Salak Ömer bile demiyor sen niye diyesin?"

 

Kıkırdayıp hala koşuşturanlara baktım. Hepsi gülümsüyordu. Bağları oldukça kuvvetli olmalı.

 

"Onların abisi gibisin."

 

"Birinin abilik yapması gereken küçük çocuklar daha."

 

"Harika bir abisin."

 

"Şımartma beni İrem."

 

Bu sefer ikimizde kahkaha attık. Tabii benimki biraz daha uzun sürdü ve absürt durdu. Bugün olanlar zihnimi yavaş yavaş ele geçirdi. Babam. Onu aramalıyım.

Kahkahamı kesip çantamı endişeyle karıştırdım.

 

"Bi sorun mu var İrem?"

 

"Ah hayır sorun yok. Birini arayacağım."

 

Emre başıyla onaylasa da bir sorun olduğunu fark etmemesine imkan yoktu.

 

Telefonumu alıp uzaklaştım. Rehberimi açıp babamı aradım.

Çalıyor...

Aç hadi baba. Lütfen hadi aç.

 

Kapattı. Meşgule attı. Tamam kesin birazdan arar İrem merak etme. Kapattığına göre meşgul olmalı. Sorun yok derin nefes al. Evet babam iyi ve geri dönecek.

 

"İrem! Gelsene bacım."

 

Telefonu cebime atıp arkamı döndüm. Onur ve Ömer salıncağa oturmuş, Akif ve Emre ise hararetli hararetli bankta sohbet ediyorlardı. Salıncakların yanındaki kaydırağa oturdum.

 

"Gel çikolata var bak."

 

Ömer sallanırken elindeki çikolatayı bana uzatıyordu.

 

"Salak sen sallanırken nasıl alsın?"

 

"Dombik ilk defa doğru söyledin."

 

Salıncak durmadan salıncaktan atladı. Havada bildiğin uçtu ve yere yapıştı. Emre ve Akif konuşmayı kesip koşarak yanına geldiler. Onur ise kahkaha atmaktan yerinden kalkamıyordu.

 

"Lan iyi misin Ömer?"

 

"İyiyim sultanım."

 

Onur ağzı dolu halde konuşmaya başladı.

 

"Ya bosoy olmoz fazladan kromozom vor ondo."

 

"Kes lan dana. Sen hala ye zaten. Gel beni de ye."

 

"Yok sen kartlaşmışsındır."

 

Arkama yaslanıp sırıtarak onları izliyordum. Ömer parmağıyla beni gösterdi.

 

"Şunu ye kurban ediyorum sana Yüce Dana."

 

"Ya bana niye sıçradı konu?"

 

"Sus lan çubuk kraker."

 

Akif yerde oturan Ömer' in kafasına sertçe bir tokat yapıştırdı.

 

"Ayıp ayıp. Çubuk kraker olsa suda yumuşardı ,değil ben gördüm."

 

Bak aklıma başkaları geliyor Akif sinirlerimi bozma lan. Daha bugün görüştük zaten hıncımı senden çıkarmıyım. Kötü espiride markalaşma yolunda.

 

 

"Aaa bi kedi vardı."

 

Hepsi bana döndü.

 

"Yanımda uyumuştu sanırım turuncu küçük bi şeydi."

 

Ömer suratını asıp ayağa kalktı. Ellerini kavuşturup yavaş yavaş yanıma geldi.

 

"Bacım o gitti."

 

"Ne?"

 

"Öbür tarafı boylamış."

 

Ağzım açık kalmış şokla ona bakıyordum.

 

"Ömer ciddi olamazsın."

 

Dolmuş gözlerle yere oturdu.

 

"Tost olmuş kedi, ezmişsin ablam."

 

Onur halime acımış olacak ki salıncaktan kalkıp Ömer' in omuzlarını sıktı.

 

"Şaka yapıyor kendince gerizekalı. Kedi bankın altında."

 

Elimi göğsüme götürüp içimde tuttuğum nefesimi verdim.

 

"Ay ne bileyim böyle üzüleceğini."

 

"Sorun değil."

 

Hepsi bu ufak şakadan böylesine etkilenmeme şaşırmış duruyordu. Endişeli gözlerini üzerimde hissediyordum ve beni daha da rahatsız ediyordu.

 

"Acıktınız mı?"

 

Akif tarafından yöneltilen soru karşısında 2 canavar tekrardan poşetlere saldırmaya gitti. Akif' e teşekkür mayetinde gülümsediğimde göz kırptı.

 

Oturduğum kaydıraktan kalkıp - çardakta bildiğin sofra kurmuşlar- yanlarına gittim.

 

"Evvet! Nelerimiz varmış bakalım."

 

Salam, turşu, sandiviç ekmeği ve üçgen peynir.

 

"Noldu canım beğenmedin mi?"

 

Tek kaşını kaldırmış Onur' a bakıp kendimi sıkmayı bıraktım.

 

"Sana bi şey diyeyim mi o kadar açım ki şu çardağı bile yerim."

 

Ağzına peynir doldurmuş olan Ömer gülmeye başlayınca ölüyormuş gibi sesler çıkartmaya başladı. Akif bu hareketimden şaşırıp kafasına diktiği enerji içeceğinde boğuldu resmen.

 

Fazla tepkilerine çok takılmadan ekmeğe bulduğum her şeyı sıkıştırdım.

 

"Yo o bonom poynorom!"

 

"Ömer ağzındakini bitir öyle konuşalım ablacım."

 

"No doyon lon?"

 

"Ehm, bence İrem bize bi açıklama yapsan güzel olur."

 

Emre Akif' i dirseğiyle dürtüp sinirle baktı. Akif ise omzunu silkip bana döndü. Ömer ve Onur da merak ettikleri için Akif' e arka çıkmış gibi görünüyorlardı.

 

"Haklısınız, ben liseye başladığımdan beri grafiti yapıyorum ve kadın olduğum belli olursa başıma geleceklerden korktum. Bu yüzden yalan söylemiştim. Sonuçta 4 erkekle gecenin bi yarısı buluşmanın risklerinin farkındayım."

 

"Sen de haklısın be ablam."

 

Akif hariç hepsi kafasını sallayıp Ömer' i onayladı.

 

"Neden bizimle takılıyorsun?"

 

"Ahh..."

 

Pantalonumun cebinde hissettiğim titreşim yerimden sıçramama sebep oldu. Telefonu çıkartıp masaya koydum:

 

Çiyan

 

Aceleyle ayağa kalkıp çardaktan uzaklaştım.

 

"Ne?"

 

"Telefonu böyle mi açıyorsun harbiden."

 

"Ne var dedim?"

 

Tekrardan sinirlenmeye başlıyordum ve bu iyiye işaret değildi.

 

"Evine varıp varmadığını merak etmiştim."

 

"Sanane gerizekalı."

 

Telefonu yüzüne kapatıp çardağa gidecekken rehberi tekrardan açıp babamı aradım.

 

Çalıyor...

 

"İrem?"

 

"Baba nasılsın?"

-----------

 

Uzun süre oldu yayımlamayalı... Herkese özürlerimi sunuyorum bir süre böyle devam etmek zorundayım. Telefonuma bakıp bölüm yazacak zaman bulamıyorum maalesef.

Vakit buldukça yazmaya devam ediyorum! Şimdiye kadar okuyanlara teşekkürler!

Loading...
0%