@plutorik
|
Öğle teneffüsü boyunca Deniz' in söyledikleri kafamı kurcaladı. Duyduğuma göre ailesi zengindi yani arkası sağlamdı. Beni gördüğüne göre riske girmeyip fotoğrafımı kanıt olarak çekmiş olabilirdi. Üstüne güvenlik de görgü tanığı zaten. Zorlayıp, gittiğim parkın kameralarına baksalar suratım apaçık ortada. "İremm! Kıçını kaldırmadın mı ordan hiç?" "Beyza bi dur." "Tamam be." Şu an kimseyi çekecek halim yok. Düşüncelerimde boğulurken birilerine laf yetiştiremem. Yine de güçlü dur İrem. O çiyan seni böyle görürse şaklabanı olursun. Deniz arkadaşlarıyla kahkaha atarak sınıfa girdiğinde dik dik ona baktım. Ama o sanki hiç tanışmıyormuşuz gibi beni görmezden geldi. Arkama oturduğunda rahatsız hissettim. Sanki onun tabağına konmuş yemek gibiydim. Kafanı kaldır İrem. Sorun yok. ---------- Okul bitince kimseyle konuşmadan hızlıca eşyalarımı toparladım. Kulaklığımı takıp sesi sona getirdim: I Hope You Hate Me - Dead Poet Society Kendimi sınıfın dışına attım. Beyza bugün başka arkadaşlarıyla buluşacaktı o yüzden onu kolayca atlatabildim. Eve vardığımda kapıyı babam açtı. "Hoşgeldin güzelim!" Başımla onaylayıp hemen odama çıktım. "Yemek hazırladım. En sevdiğinden hem de kuru fasulye. Isıtırsın mikrodalgada." Yastığa gömülü kafamı kaldırmadan cevap verdim: "Tamam baba. Sen nereye?" "Dayın çağırdı ona gidiyorum. Gelmek ister misin?" "Yok. Selam söyle." "Tamam." Kapının kapanma sesini duyunca doğrulup telefonumu çıkarttım. Saat 17.32 Daha buluşmaya bir buçuk saat var. Belki şu çiyanı araştırabilirim. Bilgisayarın başına geçip adını arattım: Deniz Akar İlk çıkan yazılar babası hakkındaydı. Sinan Akar: Uzman doktor, genel cerrah. Vay bir de kendi hastanesi var. Babasının tüm geçmişini okurken dikkatimi bir şey çekti. AAnnei hakkında hiç bir bilgi yok. Kadın ya evden hiç çıkmıyor, ya da ölmüş vesaire. En kötü ihtimal çocuk gayrimeşru. Bir abisi varmış. Ondan 4 yaş büyük. Yani şu an 21 yaşında filan sanırım. Tabii yaşıyorsa. Çünkü abisi de hakkında hiç bir iz bırakmadan yok olmuş gibi. En son 8 yaşındayken babasının yanında bir fotoğrafı var. "İlginç." Araştırmalarımda çok bir şey bulamasam da elimdekiler yeterliydi. Zayıf noktalarını tahmin etmek artık daha kolay. Onunla iletişime geçmeli miyim? Konuşmak istediğine göre benden bir şey istiyor. İstediğini yapmazsam şantaj mı yapar? Olasılıkları düşünmeyi bırakıp bu akşama yoğunlaşmalıyım belki de. Sonuçta ekibe dahil olmak büyük bir fırsat. Eskiz defterimde hazır çizimlerim var bu yüzden ne yapacağımı biliyorum ama sorun kimliğimi saklamak. Yanlarında yağmurluk ve maskeyle durursam şüphelenebilirler. Bana maskeni çıkart derlerse napacağım? Yanımda en iyisi bir bıçak götüreyim. 4 kişilik bir erkek grubuna kız başıma gitmek riskli. "OOOOF!" Düşünecek onca derdim varken şimdi bi de çiyan eklendi ya iyi mi! Kafamı ellerimin arasına gömüp sakinleşmeye çalıştım. "Ya İrem drama yapıyorsun çok klişesin." Evet öyleyim iç ses. Hadi bu akşam her yeri boyayalım. ---------- Tüm ekipmanlarımı kontrol edip parka doğru yürümeye başladım. Yürürken de Onur' la yazışıyordum. Onur: Abi biz metornun önunde bekliyoruz Lan ben ordan gelmeyeceğim ama... Siz: Abicim siz parka geçin orda bekleyin Onur: Tamam 👍🏾 Etrafımı kolaçan edip parkın girişine vardım. Onur salıncakta oturmuş yanındaki 3 kişiyle konuşuyordu. Sesimi duyup bana doğru merakla baktılar. "Hoşgeldin Davut Abi." "Hoşbulduk." Herkesi selamlayıp banka oturdum. Bana dik dik bakıp kendimi tanıtmamı bekliyorlardı. "Ben Davut namı diğer Pluto. 18 (aslında 16 ama reşit olduğumu düşünmeliler.) yaşımdayım." Biri ayağa kalkıp kendini tanıtmaya başladı: "Ben Emre 17 yaşımdayım. Adım Salt." Emre ağırbaşlı görünüyordu. 180 boylarında bol giyim tarzına sahip biriydi. Sarı saçları ve ela gözleri dikkat çekiyordu. Dış görünüşe 8/10 Arkalarından biri daha fırladı. Enerjik görünümüyle grubun güç kaynağı olduğunu söyleyebilirim. Koyu kahve kıvırcık saçlara sahipti. "Benim adım Ömer! 16 yaşımdayım ve en sevdiğim renk sarı. Asıl adım ise Çorba." Gülümseyerek bana elini uzattı. Enerjisine ayak uydurup gülümsedim ve elini sıktım. Adının çorba oluşundan işin eğlencesinde olduğu belliydi zaten. Son kişi konuşma boyunca dikkatle beni süzmüştü. Rahatsız edici sessizliği sağolsun Onur bozdu. Hızlıca konuşmaya başladı: "Eee bu da Akif." Akif' in kulağına eğilerek fısıldamaya başladı.(daha doğrusu fısıldadığını sandı.) "Oğlum tanıtsana kendini." Akif ayağa kalkmadan bıkkın ses tonuyla konuşmaya başladı: "Akif, 18' im." Onu konuşmaya sokmak için soru yönelttim: "Adın?" "Yako." Kitsu japon mitolojisinde tilki anlamına gelir. İnari ilahının kutsal hayvanıdır ve 9 kuyruğa sahiptir. İyi olanlarına Zenko kötü, vahşi olanlarınaysa Yako denir. "Güzel isim tercihi." Sadece başıyla onaylamakla yetinmişti. Benden hoşlanmadığını 1 dakika içinde belli etmişti bile. Yüzünü net göremiyordum. Kapüşonu kapalıydı ve elini yüzünün üzerine koymuştu. Onur ve Ömer bunaltıcı havayı bozmak için eskizlerini bana göstermeye başladı. Emre ise arkada sakince gülümsüyordu. Ömer' in defter kapağı bile renkliydi. Bir sürü çıkartmalarla doluydu. Çizimlerinde kendine özgü bir tarzı vardı. Eğlenceli animasyon karakterleri gibilerdi. Onur' un defteri de benzer durumdaydı. Ama o tek bir tarzda takılı kalmayıp bir sürü şey denemişti. Hem karikatür tarzı hem de realist tarzda çizimleri vardı. "Emre sen de göstersene!" Ömer ısrarcı ses tonunda Emre' ye bakıyordu. "Evde bıraktım." "Ne zaman getiryon ki." Emre kendini göstermeye istekli değildi. Defteri belki de onun için mahremdi. "Abi sen de göstersene." Onur ve Ömer heyecanla defterimi açmamı bekliyorlardı. "Sadece Davut yeterli aramızda 2 yaş var ne de olsa." Gülümseyerek birbirlerine baktılar. Defterimi uzattım ve dikkatlice inceleyen suratlarını büyük bir zevkle seyrettim. "Gerçekten güzel bir tarza sahipsin. Ama neden hep mor?" Buruk gülümsememle karşılık verdim: "Çünkü en sevdiğim çiçeğin rengi mor." Bunu söylediğimde Onur ile Ömer çok da sallamadı. Ama Emre bana anlarmışcasına bir abi bakışı attı. Şaşırtıcı şekilde Akif de başını kaldırmış çizimlerime bakıyordu. Sonunda yüzünü görebilmiştim. Oldukça esmer bir cildi vardı. Koyu kahve gözlere sahipti. Gözleri bir avcınınki gibi ince ve keskindi. Eeem 8.5/10 Defterimi incelemeyi bitirip konuşmaya başlayan ilk Ömer oldu. "E hadi ne duruyoruz gece uzun!" Herkes ayaklanıp caddeye doğru yürümeye başladı. Bir an sadece onları uzaktan izlemek bile güçlü bağları olduğunu gösteriyordu. "Gelsene." Başımı dikleştirip sesin geldiği yöne baktım. Akif, durmuş beni bekliyordu. Diğerleri çoktan sohbete dalmış caddeye çıkmıştı. Grup işi de fena değilmiş hani... "Geliyorum." |
0% |