@pnrkynk20
|
Ankara'da bir haftadır yaşıyordum. Odamı, mahallemi çok özlemiştim. Ailemin ufak çaplı restoran'ımız vardı. Annem orda kendi çapında mevlüt tarzı birşey yapmaya çalışmıştı öğle saatlerinde yemek dağıtmaya başlamıştık ne kadar Ateş'e yardım etmene gerek yok desemde..."ben aynı durumda olsam yardım etmez miydin? "diyincede birşey söyleyemiyordum. Bugün restoran'ı kapayıp,gelenlere yemek servis ettik, ben ve Ateş garson olmuştuk, Annem yemekleri pişirmişti. Hiç gocunmadan masalara saygıda kusur da bulunmadan yemek servis eden Ateş'e daldım. Hiç dinlenmeden aralıksız yemekleri servis ediyordu.
Ateş'ten maddi bir yardım istememiştim oda bana manevi yardım etmeye karar vermiştir sanırım. Annem hala üzgündü ama bana belli etmemeye çalıştığını biliyordum. Gelen gidene yetişcem derken canım çıkmıştı. Hayır biraz otursam Ateş'e ayıp olucaktı. Benden daha fazla çalıştığına kalıbımı basardım. Ben oturunca, gözleri bana değdi. Tepside ki tabakları dağıtıp yanıma geldi.
"İstediğiniz özel bir menü var mı? Hanımefendi" diyerek eğilince yüzümdeki tebessümle beni mutlu eden adama baktım.
"Gerek yok beyefendi... Aç olsam söylerdim "
"Merak ettim de bana mı söylerdiniz acaba efendim" yüzündeki sırıtmayla merak arası bir ifadeyle yüzümü inceliyordu, hayır söyliceğim başka biride yoktu ki zaten. İstemsizce yine gülümsedim.
"Sizden başka kimseye söylemezdim beyefendi... Şüphe duyuyorsanız bilelim Ateş bey"
"Ne münasebet, siz söylersiniz de ben şüphe duyarmıyım hiç" diyip gitmek için bana sırtını döndüğünde bende ayaklandım.tekrar arkasını dönüp "Su zaten faz-" benim ayaklandığımı görünce hiç istifini bozmadan yanıma gelip beni yerime oturttu. "Fazla kişi kalmadı, bunda sonrasını ben hallederim... Bugün çok yoruldun dinlenmeye devam et...lütfen"
"Teşekkür ederim ama benim oturmam uygun olmaz sevgilim...herkes gidince dinleniriz "
"Bi söz dinlede otur oturduğun yerde ama yaaa... Hadi güzelim... Hadi birtanem , birkerecik dediğimi ikiletme"
"Tamam Ateş tek başına yap, hayatta yardım etmem, kalk desende kalkmam bu sandalyeden"
"Sana kalk diceğimi düşündüren ne acaba " diyip söylene söylene tepsiyi de alıp yemeklerin olduğu tarafa doğru gitti. Döndüğünde tepsiye beş tabak koyup geri gelmişti. Dediği gibi insanlar azalmıştı ama daha gelmiceklerinin garantisi yoktu...
Ama hiçbir kuvvet beni burdan kaldıramazdı.
Seri hareketlerle yemek servisi devam ederken bir insan gidip iki insan geliyordu. Ateş o kadar yorulmuştu ki şakaklarında terler birikmeye başlamıştı ama sözünü çiğneyip bana kalkta diyemiyordu. Bana gözünü değdirip 'sanki trip atıyor gibi'gözlerini devirip gidiyordu. Bu durum o kadar eğlenceliydi ki... Gülmek istiyordum ama o zamanda Ateş "yeter artık kalk şu sandalyeden" diyerek beni çekiştirip zorla kaldırcak diye gülemiyordum da...
Oturarak Ateş'e bakmayı sürdürdüm. Gözleri buna rağmen bana şefkatle bakıyordu sanki oda kalkmamı istemiyor gibiydi bu bir hafta öyle zor geçmişti ki hala birşeyler yerine oturmuş değildi. Annem uzun süredir mutfaktan çıkmamıştı ama masanın karşısındaki diğer sandelye çekildiğinde oturan kişiye baktım... Annemdi. Herşey eksiksiz olsun diye bugün iki dakika yerinde durmamıştı. Gözleri Ateş'deydi...
"İyi çocuk... Hiç gocunduğunu, yorulduğunu göstermiyor " diyerek bana baktı Annemin masmavi gözlerinde sadece soru işaretleri vardı görüyordum tabii ama dıcek birşey bulamadım tekrar Ateş'e baktı "şu anda başka birisi olsa illaki oturur yada söylenirdi... "
"Sevdin mi anne Ateş'i"
"Adını Boran diye biliyorum ama sen hep Ateş diyorsun güzel kızım... Çocuk kızsa yeridir"
"Yok anne bana kızmaz o... Sevdin mi Ateş'i? "
"Ben sevdim sevmesine de sen sevmiyor gibisin " Bu cevaba şaşırdım ne diyeceğimi bilemedim... Hayır ben Ateş'i çok seviyordum annem bende başka birşey mi görmüştü, neden böyle birşey sormuştu anlamadım.
"Ne... Anne ben onu çok seviyorum"
"O zaman yardım etsene kızım çocuğa canı çıktı görmüyor musun?!" Bir anda kızınca şaşırdım ama annem hep böyleydi ister istemez rahatladım annem beni benden iyi tanırdı... Sevmediğimi düşünüyorsa kendimden şüphelenirdim... Acaba sevgimi gösteremiyormuyum diye... "Yapıştın o sandalye ye kızım... Normalde otur desem iki saniye oturmazsın"
"Tamam annelerin en güzeli, Su kızınız emir ve görüşlerinize hazır komutanım"
"Şimdi git çocuğa yardım et... Valla bayılıp kalıcak şimdi buralarda, birşey bile yemedi daha " ben birşeyler atıştırmıştır diye düşünmüştüm ama yememiş miydi. Yemeklerin piştiği alana girip Ateş için yemek katıp küçük masanın üzerine koydum. Ben servis yaparken o birşeyler yiyebilirdi.ben bile onun zorlamasıyla yemeğimi yemiştim ama o yemediyse zorla yedirirdik.birkaç tabağa yemek koyup tepsiye yerleştirirken adım sesleriyle arkama döndüm Ateş servis edilcek tepsiyi alıcakken bileğinden tuttum. Bana sorgularcasına baktı.
" Gel benimle" diyerek bildiğiniz masaya kadar sürükledim. "Otur şuraya yemeğini ye... Neden birşey yemedin sen... O tabak biticek karışmam sonra bak"
"Su şimdi yemek sırasımı dışardaki herkes yemek bekliyor bitsin yerim birşeyler. "
"O zaman beklicekler biraz daha... Sen düşünme yemeğini ye sadece" diyip kaşığı çorbaya daldırıp üfledim. Ateş'in ağzını açmasını bekliyordum ama hala bana bakıyordu. "Aç şu ağzını Ateş"
"Korkmalımıyım? "
"Fazlasıyla" dediğim gibi açtı ağzını. Bir kaşık daha çorba içirdim sonra bir kaşık ve bir kaşık daha...
" Bu çorbamı çok güzel, yoksa sen içirdiğin içinmi bu kadar güzel geliyor"
Cevap vermedim pilav ve salatadan da yedirdim ben yedirmesem yemicem gibi duruyordu.
"Şimdi sen biraz dinlen, ben nasıl çalışıyorum yapabiliyor muyum onu izle tamam mı? Sonra not verirsin hem bana'
" O not sana verilcekse şimdi de verebilirim "
"Otur dedim duydun değil mi? Ben burdan çıkar çıkmaz arkamda bitme Ateş "
"Emredersiniz hanımefendi. "
Tepsiyi alıp içeri girdim. İnsanlar çok değildi ama azda değildi yani Ateş biraz dinlensindi tabii de bana kim yardım edicekti şimdi...
Anneme baktığımda göz göze geldik bana baktı baktı baktı ve baktı sonra yüzünü çevirdi,bana...evet tam olarak böyle yaptı.
Gerçekten çok insan gelmişti babamın seveni çoktu tabi ama yinede yarısından çoğu bedava yemek olduğu için gelmişlerdi kesin. Bir tane toplu sarışın ve yüzü makyajdan geçilmeyen kadına yemek verip arkama döndüğümde bana hafiften yükseldi...
"Aaaa kaç saattir burda yemek bekliyoruz, bari beklediğimize değseydi... Öyle övünülecek bir yemekte değil hani"sinirle arkama dönüp kadının gözlerinin içine baktım.
"Bana bakk... Sen nereye geldiğinin farkında mısın? Beğenmediysen kalkar gidersin boşuna tantana etme başımda, mevlüte geldin kadın sen... Bekliceksin tabii, yemeği beğenmediysen kalkar gidersin, başımı derde sokma... Defol git burdan" diyerek mutfak bölümüne girdim. Kadın napardı bilmem ama benim ondan başka ilgilenecek işlerim vardı. İçeri girdiğimde Ateş'e dönüp baktığımda ağzını eliyle kapamıştı, az önceki olayı gördüğünün farkındaydım. Bunada gülünürdü haklı olarak...
"Yemeğini yedin mi bakıyım sen"
"Evet yedim komutanım"desede tabağı kattığım gibiydi.
" Aynen Ateş yemişsin yemeğini... O tabağını bitir sıra sana geliyor bak"
"Konuşmaların tehditvari gibi geldi biraz"
"Biraz değil bildiğin tehdit... Düzgünce yemeğini ye, hadi sevgilim"ne kadar sevgilim desemde bu cümlenin sonuna yakışmamıştı ama idare ediversindi artık... Oda bunun öylesine söylenen bir kelime olduğunun gayet farkındaydı...
"Gören zorla sevgilim dedirttim sanır... Kızım sen yedirmeyince yemeğin tadı güzel gelmedi napıyım şimdi'
" Ateşşş bak canım, bak sevgilim... O yemek biticek, hani elimden zehir olsa bile yerdin, ye işte... Sen, ben yaptım diye şekerli çorba içmiş adamsın be... Koymaz ki sana bitanem "söylenirken boş tepsiye kattığım yemek dolu tabakları yerleştirdim.
" Sen yedirince zehir bile tatlı gibi gelir bana... Bi denesek mi yaaa bakalım öyle mi olcak? "
"O önündeki yemekleri annem yaptı... Sen kötü diyorsan, peki o zaman anneme söyliyim... Boran oğlun yemeği beğenmemiş haberin olsun derim... Sende anneme ayrıntılı bir şekilde beğenmediğin yerleri söylersin... " diyerek tabaklarla doldurduğum tepsiyi eline aldım.
"Geldiğimde o yemek bitmezse anneme söylerim, görürsün" diyerek mutfaktan çıktım.
Tepside ki tabakları önünde yemeği olmayan insanlara verip mutfağa geri girince Ateş'in önündeki tabakların hepsinin boş olduğunu gördüm. Sanırım dediğim şeyleri ciddiye almıştı.
"Bitirdim gördüğünüz üzere... Umarım tatmin olmuşsunuzdur "
"Gül Kaya'nın gazabına uğramaktan korktun sanırım Ateş bey"
"Gül kaya'ya gelinceye kadar Su kaya beni gazabına boğar zaten merak etme sen"
"Bencede aynen öyle olur" diyerek doldurduğum tepsiyi götürdüm.
Bir daha Ateş'le konuşmadan insanların hepsi bitinceye kadar aralıksız servis yaptım. Tabii Ateş ben gibi vicdansız olmadığı için bana yardım etmişti ve evet Ateş gün boyunda yalnız on dakikalık yemek molası verdi.
Herkes gidince çay demleyip restoranda oturduk. O kadar yorulmuştum ki ayağa kalkıcak halim bile yoktu. Annemle Ateş mevlütte ne kadar fazla insan vardı, yemekler falanda yetti gibisinden klasik konuşma döndürüyorlardı. Ben uyuklarken duyduğum kadarıyla konu bir ara başka birşeye geldi Annemin Ateş'e birşeyler açıkladığını ve yüksek sesle birşeyler anlatmaya çalıştığını duydum ama olay ne, ne konuşuyorlardı. İşin kötüsü Annem Ateş'e ne açıklıyordu onu bilmiyordum. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama Ateş'in "hadi güzelim kalk evde yatarsın" demesiyle gözlerimi aralayıp tekrar kapattım. Ateş tekrar beni dürtüp "hadi kalk sevgilim" gibi şeyler söylemeye devam ederken Ateş'in telefonu çaldı. Gözlerini aralayıp bende arayan kişiye baktım. Ateş bana sırıtarak telefonu açtı. Arayan Akındı.
"Efendim Akın"
"Araştırdın mı dediğim şeyleri... Söyle bakalım, ne öğrendiysen "
"Ne öğrendin...ne...ne , ne diyorsun oğlum sen... Saçmalama yanlış öğrenmişsindir. Bir kere daha araştır. "
"Peki hemen yarın Ankara'ya geliyorsun... Birkaç yere uğramak zorunda kalcaz gibi duruyor"
🪐
🌛Merhabalar efendimmm🌜
Yine ve yine ben geldimmm
Sizce Akın ne öğrendi
Ateş yani Boran neyi Araştırmasını istedi.
😘😘😘
Sizi kocamannn öpüyorummmm
|
0% |