Yeni Üyelik
29.
Bölüm

28.Bölüm

@pnrkynk20

Gözlerimi aralayıp etrafıma bakındığımda evde olduğumu gördüm ama nasıl geldiğim hakkında bir fikrim yoktu. O kadar yorgundum ki tekrar gözlerimi kapattım. Hayır birkaç gün uyucaktım kesin, bide Ateş yardım etmişti ya ben gibi yapıp bana yardım etmeseydi, düşünmek bile istemiyorum. Zar zor yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Mutfaktan sesler geliyordu, büyük ihtimalle annem kahvaltı hazırlıyordu.

 

Mutfağa girdiğimde televizyon açıktı ve annem kahvaltı hazırlıyordu. Saatin kaç olduğu hakkında bir fikrim yoktu zaten ama görünüre göre geçte sayılmazdı. Saate baktım ve fikrimin doğruluğunu kanıtladım saat daha on'du... Yani biraz geçti tabii ama annem beni bu saatte uyanık görsede şaşırırdı. Uyku benim işimdir sonuçta..mutfağın içine girip anneme "günaydın " dedim. Benim sesimi duyunca afalladı tabii ama yinede cevap vermeden de geçmedi.

 

"Günaydın kızım" tekrardan yaptığı işe geri döndü"sen bu saatte kalkarmıydın kızım ben Boran oğluma da dedim zaten sen Su'yun kalkmasını bekleme o akşama anca kalkar demiştim."

 

"Ateş nerde ki "

 

"Bilmiyorum annem...sabah kalktı, biraz oturduk sonra da işim var dedi gitti. Nerde bilmiyorum"

 

"Kahvaltı etmedi mi? "

 

"Daha saatin erken olduğunu, bu saatte yiyemediğini söyledi. Gelince yerim dedi de ne zaman gelir onu söylemedi. "

 

"Anladım"diyip mutfaktan çıktım. Dün Akın'ın aramasından birşeylerin döndüğünü anlamam gerekirdi. Odama girip telefonumu aradım. Çalışma masasının üzerinde görünce Ateş'i aradım. İkinci çalışta meşgule düştü. Bir daha aramak istedim ama beni meşgule attıysa kesin önemli bir işi vardır diyip mesaj attım.

 

Ben:Günaydınn 10:03

 

 

Ben:Neden beni uyandırmadan gittin 10.04

 

Ben:Bu arada neden kahvaltı etmedin 10:04

 

 

Yazıp telefonu tekrar masaya koydum aynanın karşısına geçip karış kuruş olan saçıma çeki düzen vermeye karar verdim. Tam saçımı taramak için tarağı elime alınca bildirim sesiyle tarağı geri bırakıp telefonu elime aldım tahmin ettiğim gibi mesaj Ateştendi...

 

Sevgilim:günaydın birtanem 10.07

 

Sevgilim:biraz işim var dönünce hep beraber yeriz 10.08

 

Sevgilim:meşgule attığım için özür dilerim bebeğim... Müsait değildim. 10:08

 

Sevgilim :işim biter bitmez yanına gelicem 10:09

 

Sevgilim:Seni Seviyorum 10:09

 

Ben:Bende Seni Seviyorum Esmer şeker 10:11

 

Sevgilim:? 10:11

 

Ben:Noldu 10 :11

 

Sevgilim:Sen bana şeker mi dedin? Yanlış mı okudum güzelim? 10:12

 

Ben:evet şeker dedim de normal bir şeker değil bak esmer şeker 10.13

 

Ben:değerini bil bence 10:13

 

Sevgilim:bende sana birşey buluyım o zaman 10:14

 

Sevgilim:ama hemen olmaz düşünmem lazım 10:14

 

Sevgilim:tamam mı? 10:15

 

Ben:tamam 10:15

 

Yazıp telefonu tekrardan bıraktım ve saçımı taramaya başladım. Saçlarım önemliydi... Ateş'e ne zaman geliceğini sormamıştım ama o gelinceye kadar beklerdim. Bana kendi elleriyle yedirince çok mutlu oluyordum, sanırım oda ben yedirince mutlu oluyordu ama ben her zaman yemek yediremezdim ona o bana şu bir haftadır nerdeyse hep kendi elleriyle yedirmişti.

 

Onu o kadar seviyordum ki bazen yalan yok benimle sevgili olmasına bile şaşırıyordum. İstese birçok kızı etkilerdi... Hiçte zorlanmazdı. Bende ne bulmuştu bilmiyorum ama iyiki bulmuştu. Onu görünce kalbimin atışına, midemdeki ağrıya,yüzümün kızarmasına engel olamıyordum. Ona bakınca hiç öyle şeyler yaşamıyor gibiydi. Bilmiyorum belki o başka türlü durumlar yaşıyordu ama belli etmiyordu. Bide seni seviyorum demesi yokmuydu. Kalbimin sesi dışardan duyulacak gibi hissediyordum...

 

Bence bu kadar aşk bi bünyeye çok fazlaydı.

 

Ona beni görünce nasıl hissettiğini sormayı not aldım ama sorabilirmiydim sanmam... Onun yanında çok rahat gibi görünsemde başka bir kızı sevmesinden o kadar korkuyordum ki onu sadece kendime saklamak istiyordum...

 

Odamdan çıkıp mutfağa girdiğimde annem masayı hazırlamıştı. "Bende tam seni çağırcaktım kızım... Hadi gel birşeyler yiyelim, oğlana gelince birşeyler hazırlarız olurmu?

 

" Yok anne benim canım birşey istemiyor ben kahve yapıcam sende ister misin? "

 

"Yap bakalım birar kahvede konuşalım seninle uzun zamandır konuşma fırsatımız olmuyor" çatalı peynire daldırıp kedi tabağına koyarken tek kaşını kaldırmış şüpheyle konuşmaya devam ediyordu. "Hem bu çocuktan bize niye bahsetmedin?... Nasıl tanıştınız?... Ne zamandır berabersiniz?... Asıl önemli olan soruda kim ve neyin nesi? "

 

"Boşver sen Gül sultan... Sadece şunu bil...Ateş yani senin Boran oğlun benim canım... Bunu bil yeter"

 

"Seviyorsun" dedi sorarcasına

 

"Hemde ne sevmek, sanki o ben ve ben onunla eksik parçama kavuştum. "

 

"Neymiş o eksik parça"

 

"Her zaman yanında olan biri, sevilmek, korunmak , kıskanılmak, eşsiz bir parça gibi hissettirilmek mesela... Neyse biz onu bunu bırakalımda siz dünden bu yana Ateş'le ne konuşuyorsunuz... Bir ara sen sanki ona açıklama yapıyormuşsun gibi bi durum hissettim... Neyi çözüme kavuşturamadınız acaba? "

 

"Ne duydun " acele hareketlerle çatalıyla tabağına birkaç birşeyler daha ekledi "uykuluydun zaten yanlış duymuşsundur yada öyle birşey var sanmışsındır... Dün bir bugün iki neyi tartışcaz ki kızım... Sende yani"

 

"Tamam anne yaaa bana öyle gelmiştir. Hem sen neden bu kadar gerildin ki zaten, merak etmiştim sadece "

 

"Sen merak etme annecim... Merak edilebilcek bir durum yok, sen mutlu ol bana da Boran oğluma da yeter"

 

"Aman...alt tarafı biraz dedikodu yapalım demiştim anne yaaa hemen kestirip atıyorsun sende, böyle olmaz bak Gül sultan "

 

"Ne konuşcaz ki evladım... Soru soruyorum işte, asıl dedikodular sende ama cevap vermiyorsun ki"

 

"Ateş mimar, bir Holding'i var sanırım ama daha fazlası varmı bilmiyorum... Nasıl tanıştığımıza gelince, yolda çarpıştık ve ilk görüşte aşk "diyip ellerimi boynumun altına koyup başımı yan yatırdımce tek bacağımı kaldırıp aşk pozumu aldım.

 

"Dalga geçme kız, şimdi ayağımın altına alırım seni"

 

"Anne sende inanmıyorsun ama yaaa anlatma isteğim kaçıyor haberin olsun "

 

"Birşey demedik anlat hadi" desede sanırım sinirini domatesten çıkarmaya ant içmişti... Çünkü artık birer hücre olarak kalmıştı. Parça pinçik olan domatese bakıp devam ettim.

 

"Daha sevgili olalı yeni oldu ama sanki önceden tanıyor gibiyim... Öyle tanıdık ve sıcak bir his var içimde "

 

"Hmm peki ne kadar seviyorsun, bi derecelendir bakalım Su hanım"

 

"Bunu nasıl derim bilmiyorum ama bu sevgi benim boyumu aşıyor anne... Hani bir yerin yaralanır ve canın çok acır sadece orayla ilgilenirsin geçse bile hep temkinli olursun ya... Öyle bir sızı var içimde... Sürekli gözümün önünde olsun onu bütün gelicek yaralardan korumak ister gibi bir his"

 

"Sence bu sevgi mi peki? "

 

"Biliyorum daha fazlası adı bende yok bende öyle bir hikaye başlattı ki. Ezbere bildiğim ama bir o kadarda şüphe duyup tekrar tekrar okuduğum bir roman işte... Kalemi alınca onu çiziyorum, gözümü kapatıyorum onu görüyorum, tamam ya diyorum aç gözünü ama o zamanda karşımda, içimi görmek istercesine ruhuma bakıyor... Oraya kendini ekiyor, o sanki bir tohum içimde filizlenmesi için kendini özenle yerleştiriyor... Sanırım kafam çok karışık"

 

"Anlat başka ne hissediyorsun"

 

"Herkesle gülmeyi, onunla ağlamaya, kavga etmeye değişmem... Anne sende babamı görünce böyle mi hissediyordun"

 

"Senden eksik değildi bizimde aşkımız " gözleri tabağındayken gülümsedi "ama sanırım fazla da değildi... Tebrik ederim güzel kızım, birtanem sen kör kütük aşık olmuşsun"

 

"Anne sende de benim hissettiğim gibi kaybetme korkusu varmıydı... Her an elinden kayıp gidicekmiş gibi "

 

"Şuan yaşadığım durumu özetliyorsun kızım...o çocuk seni seviyor ,bunu gözlerinden, hareketlerinden gördüm ama başka ne gördün dersen hiçbirşey tek gördüğüm sana olan koşulsuz aşkı...sanırım tek saklayamadığı duyguda sana olan aşkı"demesiyle kapı çaldı. Annem" koş hadi seninki gelmiştir aç bakalım kapıyı" derde ben yerimde mi dururdum. Hemen koşarak açtım kapıyı... Karşımda gördüğüm kişi sevdiğim adamın ta kendisiydi ama bu sefer +1'le gelmişti... Yanında Akında vardı. Akın bana bakıp tekrar başını yere eğdi. Ateş'te içeri girip bana sarıldı ayrılmadan önce "günaydın prenses dedi ve uzaklaştı. Kapının arkasına geçip biraz daha açtım kapıyı Ateş'le Akın içeri girince de kapattıp içeri girdim arkalarından. Akın'ın elinde birkaç dosya vardı Ateş mutfağa girdi Akın ise oturma odasına girip dosyaları açtı. Birşeyler dönüyordu ama bilmek şöyle dursun, hiçbirşeyi anlayıp birleştiremiyordum.

 

Ateş "hadi sevgilim Kurt gibi acıktım" birşeyler mi yesek artık" diyince Akında olan gözlerimi Ateş'e diktim.

Başımı onaylarcasına aşağı yukarı sallayıp masaya oturdum.

 

"Akın yemicek mi? "

 

"Yemek istese otururdu sanırım, çekinceğini sanmam"düşünür gibi yapıp bir kolunu sandalyenin arkasına atıp bağırmaya başladı. " Akınnn! Kahvaltı etmicek misin koçum?"

 

"Yok abi ben birşey atıştırdım size afiyet olsun"dediğinde ateş bana dönerek konuşmaya başladı.

 

" Yemicekmiş...hadi biz yiyelim, ben çok acıktım valla yaaa"

 

"Tamam o zaman afiyet olsun" diyip kendine bir tabak ve çatal alıp masaya oturdum. Ateş çoktan kahvaltıya başlamıştı. Gerçekten acıkmış olmalıydı, bu hali o kadar tatlıydı ki dayanamayıp gülümsedim.

 

Tabii saat erken ben bu saatte yemek yiyemem derse böyle olur işte Ateş bey... Ne zamandır böyle bir sorunu vardı bilmiyordum ben şahsen, çünkü öyle bir sorunu yoktu. Büyük ihtimalle benimle yemek istemişti yada işi çok aceleydi.kahvaltımızı Annemin ve Ateş'in konuşmalarıyla sürdürdük. Annem bana dönüp konuşmaya başlayınca anneme baktım.

 

"Kızım ne zaman dönüceksiniz İstanbul'a"

 

"Anneeğğğ hemen bıktın mı benden yaaaa " diyip surat asarak omleti kesip ağzıma atarak çiğnemeye başladım.

 

" Ne bıkcam annecim... Sadece meraktan sordum... Cevap vermiceksen sen bilirsin" dedi ve çayını yudumlamaya başladı.

 

"Ateş'le beraber giderim, ona göre hareket edicem bende anne... İşleri varsa belki bugün, belkide yarın... Bilmiyorum"

 

"Yok güzelim istediğin kadar kalabiliriz benim burda halletmem gereken birkaç pürüz var... Dönünce annende bizimle gelir hem olmaz mı? "dedi anneme gözlerini sabitleyerek.

 

" Ayyyy çok güzel olurrrr.... Anne sende bizimle gelsene nolurrrğğğ"

 

"Ben burayı bırakamam ki annecim... Hem okulda bitti sen orda mı kalıcaksın artık"

 

"Yani planlarım öyle ama dönmemi istersen dönerim Ankara'ya" dedim. O sırada aklıma Ateş düştü ona baktığımda zaten bana bakıyordu. Yüzünde sinir yada kırgınlığa dair birşey görmedim sadece birşey düşünüyordu ama ne bilmiyordum.

Biraz şımartsam fena olmazdı sanırım değil mi? Haketmişti sonuçta... "Ama dönemem ki anne"

 

"Neden ki annecim, özlemedin mi Ankara'yı"

 

"Özledim... ama o zamanda İstanbuldakileri özlerim anne"

 

Ateş sonunda konuşmuştu. "O leri biraz daha mı açsan sevgilim aklımda soru işareti kalmasın diye soruyorum yanlış anlama" diyerek gözlerime sanki söylede ben onların cesedini taşıtıyım Ankara'ya der gibiydi. Bu hoşuma gitti tabii biraz yalan yok... İnsan psikopat olunca böyle oluyordu işte...

 

"Ateş"

 

"Efendim" diye homurdandı. Sanırım bana alınmıştı. Yerdim... Böyle zamanlarda o kadar sevilesi oluyordu ki anlatamam ama ona anlatıcaktım.

 

"Söyledim işte"

 

"Ne söyledin Su... Ben çoğulmuyumda Ateş diyosun... Sana o İstanbuldaki "leri" anlat dedim"derken leri 'yi bastırmıştı.

 

"Ateş, Ateş'in işi, Ateş'in düzeni, Ateş'in Arkadaşları tabii ben sensiz yaşarım dersen de anlayışla karşılarım... Merak etme" diyerek çayımı yudumlamaya başladım. Her Ateş dediğimde yüzü biraz daha aydınlanmıştı ama trip modunu açmıştım. Gönlümü alması gerekiyordu.

 

"Senin o dediğin herşey sana bağlı "

tabağa bakıp konuşmayı sürdürdü. "Ateş'te, Ateş'in işide, Ateş'in düzenide, Ateş'in Arkadaşlarıda, Ateş'in herşeyinden önemli değil... Ben sana bağlıyım sen nereye gidersen git arkanda bir adet beni görüceksin zaten... Ben başka kişiler varsa onuda getirelim dicektim"

 

"Gerçekten benim için herşeyi bırakıp gelicek misin? "

 

"Herşeyi buraya taşırım... Benim için sorun teşkil etmiyor ki güzelim"

 

" Anne sen ne diyorsun, belki sen İstanbul'a gelirsin "sessizce bizi izleyen annem boğazını birkaç öksürükle temizleyip konuşmaya başladı.

 

"Boran oğluma zahmet olmasın annecim, siz İstanbul'a gidin... Arada ziyaretime gelirsiniz olur mu? Ama birkaç gün daha kal Su... Lütfen kızım"

 

"Benden o kadar kolay kurtulamazsınız ki zaten Gül hanım" masadan kalkıp anneme kocaman sarıldım, yanağından öptüm. "Ben daha senin yemeklerine doyamadım ki ama... Hiç bana acıman yokmu be Gül sultan? "

Annem şebek gibi sırnaşmama kahkahayla gülerken Ateş bize bakıyordu. Öyle derindi ki bakışları Annem'in yanındayız demeden "kıskandın mı bakıyım sen" dedim. Bana tek kaşını kaldırarak bakmayı sürdürdü.

 

"Diyelim ki evet, ne yapmayı düşünüyorsun" diyince bulduğum cesaretle gidip bu sefer onun boynuna sarıldım. Annem bu halime gülerken Ateş gitmemden korkar gibi kollarımı sıkı sıkı tutmuştu. Yanağından öptüm.

 

"Bırakmazsan daha çok öperim Ateş...imajın bozulur bak" diye kulağına fısıldadım.

 

"O imajı sen boz yeterki ben senden gelen herşeye razıyım" diyince eridim tabii yanağına ard arda öpücük sıralayınca Akından bile kıkırdama gibi sesler gelince boynundan kollarımı çözmek istedim. Bu kadar şebeklik yeterdi değil mi ? Ama Ateş kollarımı bırakmadı. "Gülme lan sende,işine bak Akın!"diye bağırınca sanırım kulaklarım patlıcaktı. Beni kollarımdan biraz daha çekip yanağıma bir öpücükte o kondurdu.

" Bunu herzaman yapsana be kızım, söz hiç huysuzluk yapmıcam... Canın ne zaman bana sarılmak isterse gel sarıl... Yer, zaman, mekan hiç önemli değil"diye fısıldayıp tekrardan öptü... Şuan çaya atılmış şeker gibiydim sanırım hemen eridik yine ama bu sefer kollarımı serbest bırakıp göz kırptı. Annem kafasını sağa sola sallayarak gülüyordu. Bir nebze de olsa onu mutlu görmek benide sevindirdi. Kahvaltımızı edip herkes bir yere dağıldı. Ateş "çıkmam gerekiyor"diyip evden gidince bende televizyon ve telefonla ilgilenmeye karar verip salona girip televizyonu açtım.

 

🪐

 

🖤Ateş'in Anlatımıyla🖤

 

Evden Akın'la beraber çıkıp arabalara bindik Gül hanım'ın ve Orhan bey'in ortak bir hesabı varmış öğrendiğime göre hastanedeyken Orhan bey'i bankadan aradıklarında ben açmıştım, çünkü;üzerindeki eşyaları bana vermişlerdi. Orhan bey'le Gül Hanım ogün banka'ya giderken kaza yapmışlar. Akşamüzeri ne işleri vardı bankada araştırmaya karar verdim. Bir hesaptan belirli ay ve belli günlerinde para geliyordu. Gönderen kişinin adı her seferinde değişiyor ama gönderilen miktar hep aynıydı. Ogün yemek dağıttıktan sonra Su uyuduğu için sormuştum, şimdilik Su'yun bilmesine gerek yoktu. Hiçbirşey belli değildi zaten...

 

Gül hanıma sorduğumda öyle birşey olmadığını o günü hatırlamadığını söyledi. Aynı şekilde sabahta sormuştum ve buna neden bu kadar kafaya taktığımı birşey olsa neden söylemiceğimi söyleyip yanımdan gidiyordu. Birşeyler dönüyordu yalan yok...ama, ne...

 

Akın'la bankaya gidip Orhan Bey'in vefat ettiğini söylediğimde Gül hanım olmadan açamıcaklarını söyledi. Eğer Gül hanım yoksa Su hanım'da açabilir dedi ama Su'yun böyle birşeyi bildiğini bile düşünmüyordum...Tabii biraz parayla Halledilmeyen iş yoktu. Adam bizi kişisel kasaların yanına getirip"Fazla vaktiniz yok Boran bey... İşimden olurum yoksa" diye söylenmeye başladığında zamanımızı kendisi çaldığı için Akın'a bir baş hareketi yapıp anahtarla kasayı açmaya başladım. Akın adamı dışarı çıkarıp yanıma geldi. Kasayı açtığımda içinde kasadan biraz daha küçük bir kutu daha görünce sinirlenmeye başlıyordum. Bu kutu şifreli ve 6 Haneliydi. Doğum tarihlerini yazdım olmadı ama... En son Su'yun adı ve soyadına karşılık gelen sayıları yazdım... 785292 ve kutu açıldı. İçinde bir kart ve mektup vardı...Üzerinde Su Kaya yazıyordu.

 

Biriciğim...

Bu kutuyu bize birşey olması yada zor durumda kalınca kullanman için beklettik. Şimdi ne gereği olduğu, böyle birşey neden yaptığımızı sorucağınıda biliyorum ki hakkın var güzel kızım. Sen bizim elimize geldiğinde daha küçüçük bir bebektin, Allah'ın bize bir mucizesi gibiydin. Daha bir gün bile olmadan Annenden alınıp benim ellerime verdiler seni... Bütün masrafların herşey onlar tarafından karşılandı sözde ama biz sana hep kendi imkanlarımızla baktık... Allah şahidim o paraya hiç dokunmadım. O para sadece senin hakkın... Sana karşı bir hatamız olduysa Affet bizi güzel kızım... Benim hiç çocuğum olmadı ama olsaydı da senden fazla sevmezdim .

Sen benim gözümün nırusun...

Bu kutu eline ulaştıysa ya biz bu dünyadan göçüp gittik yada biz kendi ellerimizle zor durumdan kurtul diye verdik. Sen bizim öz kızımız değilsin ama unutma ki Hep Orhan Kaya'nın gözünde onun kızı ve biriciği olarak kalacaksın...Gerçek ailenin kim olduğunu sana söyleyemem ama her ay sana gelen paralar olucak, kullan onları...onlar senden alınan hayatın bedeli birtanem...

Sende onları öğrenmeye çalışma...vakti ve zamanı gelince herşeyi zaten öğreneceksiniz... Sadece hayatını yaşa ve hep mutlu ol.

Seni çok seviyoruz biriciğim...

Annen ve Baban...

 

Orhan Bey'in yazdığı mektup herşeyi anlatıyordu ama asıl anlatılması gereken şeyi yazmıyordu. Su'yun gerçek anne ve babası kim... Neden Su'yu bu aileye verdiler... Öğrenmem gerekiyordu.

 

"Akın paranın kimler tarafından gönderildiğini araştır,bul ve konuştur... Senden haber bekliyorum. "

 

"Tamamdır Abi hemen hallediyorum" telefonunu çıkarıp birileriyle konuşmaya başladı. Kaya ailesinde ne dönüyordu hiçbir fikrim yok ama herşeyi öğrenmem gerekiyordu. Gül hanım'ı konuştura bilirdim tabii... Ama Su üzülsün istemiyordum. Sorun değil ben kendimde bulurdum....

 

Eninde sonunda bu bilgileri ben öğrenirdim. Su belli bir zaman sonra zaten öğrenecekti. O öğrenmeden önce gerçek babasıyla biraz oynasam fena olmazdı. Su öğrendiği an dokunulmazlıkları olucaktı çünkü...

 

Boran Karaca'yı unutmuş olabilir insanlar ama neler yapabilceğimi bilmiyorlar. Belli ki maddi durumu iyi peder Bey'in bizde gerekeni yapıp maddiyatla değil maneviyata yöneldirirdik... Gereken yapılcak masum korunacak, suçlu köpeklere yem edilecekti... Bu bende hep böyleydi. Herkes hakettiğini alıcaktı.

 

Suyun tek gözyaşında boğucaktım hepsini...

 

🪐

💧Selamlar💧

Ben geldimmm

Yeni bölüm yayındaaa ve oy ve yorumlarınızı bekliyor

Sizi çok seviyorum

 

 

Loading...
0%