Yeni Üyelik
35.
Bölüm

34.Bölüm

@pnrkynk20

Beklenilen an ve zamana şu dakika içinde ulaşmış bulunuyordum. Poker ile büyüyen ben rahattım ama adamlar beklenilmicek şekilde benden daha rahat takılıyorlardı. Bu halleri beni hiç ilgilendirmezdi, ben istediğim parayı alır çekilirdim çünkü...

 

Kartlar dağıtıldı. Önümdeki iki kart gayet iyiydi. Maça 8 ve Maça Ası vardı elimde kartların arasından en ideali maça olabilirdi. Karo fazla lüks, kupa geçer not alır ama sinek her zaman ezilen gruptu. Maça üstünlük demekti benim için; lükse gelemez ama aşağıda kalamazdım.

 

Önüme açılan ilk üç karta baktım ikisi maça biri kupa'ydı paralar yükseltildi rest çekmek bana yakışırdı. Çektimde....

 

İki kişinin pas demesi sonucu bir kart daha açıldı bu kart 'da sinek 4 'dü son kart'a kalmıştım maça gelirse kazanan büyük ihtimal ben olurdum. Çünkü flush (floş) yapmış olucaktım. Parayı biraz daha yükseltip çipleri ilerlettim adamlar bana kısık gözlerle bakıyordu. Belkide blöf yaptığımı düşünüyorlardı. Açılan son kart buna karar verirdi ve açılan kart Maça kızı'ydı.

 

Kazanan bendim...

 

Birkaç tur daha döndük ve paralar'ın çoğunu ben topladım. Yüzümü okuyamazlardı, çünkü ;bu benim işimdi. Ben herkesin yüz hareket ve mimiklerini bilirdim ama onlar tahmin bile edemezlerdi.

 

"Tebrik ederim beyefendi... Sizi ilk defa buralarda görüyorum, adınız ne? " masadaki soruyu soran adam büyük ihtimalle kumarhanedeki yeni insanları teftiş eden kişiydi. Aklıma gelen ilk cevapları verip geçtim ama adımı aöyleyemezdim.

 

"Adımı söylemem genelde ama lakabım hayalet olarak bilinir... Bilmem duydunuz mu? "

 

"Yok duymadım, demekki önemli biri değilsiniz... Sizi fazla büyütmüşüm gözümde"

 

"Ben sizi , sizin aksinize hiç büyütemedim gözümde... Önüme atılan,işe yaramaz biri gibi geldiniz de bana " dediğimde yüzündeki değişen ifadeyi salise salisesine izledim. Boran Karaca olmanın bir iyi yanı varsa oda buydu işte... Hazır cevaptım ben, fazla düşünmez ağzıma gelen ilk şeyi söylerdim genelde ve hep haklı olan bendim.

 

"Pe-" cümlesini tamamlayamayan adam çalan telefonuyla öfkeli bakışlarını üzerimden çekmişti. Beyaz tenli bir arkadaş olduğu için yer yer kızarmalarda olmuştu tabii... "Tamamdır abi, getiriyorum" dediğinde benden bahsettiklerini anladım.

"Yürü!...patron seni çağırıyor"hiçbir mimik göstermeden masadan kalkıp çeketimin yaka kısımlarını düzelttim.

 

İlerdeki duvarla aynı renk olan gizli bir kapı açtı. Burayı baskın yeme durumunda üstlerin saklanabilceği bir alan olarak kullanırlardı. İlerledik uzun ve kasvetli yolun sonu lacivert bir kapıya açıldı. Fazla çavcavlı bir mekandı bana göre ama işime odaklanmayı tercih ettim. Kapı açıldı sandalye arkaya dönüktü. İlerledim ve ilk bulduğum boş koltuğa oturdum. Beni getiren adam bu rahatlığım karşısında daha da gerilmişti bu hali çok hoşuma gitti. Adam hala kırmızı duran yüzüyle kapıyı kapattı.

 

"Namınızı duydum, ikidir anılır oldunuz buralarda " diyen kişi koltukta oturan patron olmalıydı. "Lakabınızın hayalet olduğu kadar varmışsınız ama emin olduğum birşey varsa bence bu lakabı siz koymadınız... Hayalet, biraz saçma doğrusu"

 

"Aslında doğru tespit beni görenler adımı bilirse yayılan lakabımı bilmez, lakabımı bilen zaten beni görmemiştir...illaki bir lakap koyucak olsam Alfa falan derdim , hayalet'de beni yansıtır aslında gizli ve görülmez... Sonuçta; şimdi beni gören ve yayılan lakabımı bilen siz bile adıma hakim olamıcaksınız... Birazda kırıcı olan bu tabii sizin açınızdan, benlik yine bir sorun yok" diyerek bir ayak bileğimi dizimin üzerine denk getirip yayılabildiğim kadar yayıldım."Bir ikramda falan bulunursunuz heralde, misafirperverliğiniz berbat! "dediğimde sabrı taşmış gibi koltuğunu hareket ettirip yüzünü bana doğru döndü. O sırada dudaklarımın yukarı doğru kıvrılmasına engel olamadım. Taslakta ki planı başlattığımız an bu andı.

 

" Ne istersiniz Boran bey" işte şimdi daha da keyiflendim. İçeri soktuğumuz köstebeklerden sadece biriydi. Buranın müdürü öldürüldükten sonra kolaylıkla adamımızı içeri yerleştirmiştik.

 

"Eeee bi kahve söyle Cenk bey... Nasıl içtiğimi söylememe gerek var mı koçum? "

 

"Ayıpsın abi hemen " diyerek telefonda bir yeri tuşlayıp "iki okkalı sade kahve " diyerek telefonu kapattı. Cenk benim gizli tuttuğum ve sahaya pek çıkarmadığım adamlarımdandı. Bir ay önce şans eseri öldürülen müdürden sonra yeni müdürde bizim elemanlardandı... Allah'ın işine baktı...

 

Aldığımız bilgilerin kaynağı Cenk'ti... Genelde bizden gizli kumarhane açılmazdı. Kıbrısta namımız malumdu... Servet beye bu konuda şapka çıkarabilirdim belki, adam ya gamsızdı yada ölmeyi bayılmak zannediyordu. İkiside benim için sorun değildi, kolaylıkla öldürebilirdim ama dokunulmazlığı vardı. Bütün Kumarhanelere yerleştirdiğimiz gibi burayada yerleştiricektik tabii. Normalde bu konularla Akın ilgilenirdi ama buranın bir özelliği vardı. Burası benim sevdiğim kadının, canının yancağı olayların içine sürükleyen adamın mekanıydı, onu bir daha babasız bırakamazdım. Ben her zaman onun yanındaydım ama bu olaylar onun ne kadar canını yakıcak olsada babası olduğu gerçeğini değiştirmezdi.

 

"Eee abi sen genelde böyle işlerle kendin ilgilenmezdin... Bir mevzu falan mı var? "

 

"Yok aslanım genel kontrol" dedim. Kapı çalındığında Cenk bana bağırarak birkaç cümle kurdu sonra gir diyerek dahada yükseldi. Gelen adam hemen kahveleri verip çıktı.

 

"Ben o yüzden demedim yanlış anlama Akın abiye telefondan bilgi veriyorduk genelde o yüzden dedim. Bir kusurumuz mu var? "

 

"Senlik bir durum yok sen yine buralarla ilgilenmeye devam et bize ne kadar bilgi verirsen o kadar kâr... Bunu sende biliyorsun"

 

"Senin sözünün üstüne laf söylemem ben... Ne dersen o"

 

"Şimdi biraz daha bağırıp beni dışarı attır, çakmasınlar olayı sonra sık sık görüşcez zaten"

 

"Kahveni içseydin ab-"

 

"Sonra içeriz yine, sen şimdi bir kaç Adamı çağır, birdaha buraya hile yaptığını gizleyen adam getirmemelerini, asıl patronun bunu hoş karşılamıcağını ve izin veren herkesin burnundan getirceğini söyle ve benim kazandığım mevlayı bana vermiceğinizide söyle ki başınıza bela olabilirim...Anlaşıldı mı? "

 

"Ne dersen başım gözüm üstünedir"

 

"Göreyim seni koçum"dediğim gibi içeriden bağırıp birkaç Adam çağırıp benim yüzüme baka baka hakaret etmeye başladı.

 

"Burayı ahır mı sandınız lan siz?!, önüne gelen herkes mekana nasıl giriş yapabiliyor it kopuğun cahil cahil düşüncelerine beni alet ediyorsunuz asıl patronun kulağına gitse başınıza neler gelir biliyor musunuz siz? Bütün salakları bu mekana vermeleri benim şansım mı?! Kazandığı parayı vermiyorsunuz yoksa birde adam bizle dalga geçip, parayı aldı diye kellemizi uçurur patron... Şimdi şu şerefsizi de alıp defolup gidin odamdan"dediğinde kapıdaki adamlar morarmaya yakın bir yüzle beni yaka paça alıp dışarı attılar. Açıkcası Cenk kadar nazik bir çocuktan böyle iyi bir oyunculuk beklemiyordum, nasıl iyi adamlarım olduğunu daha net anlayıp gururlanıyordum. Cenk'e kızmak yerine alnından öpmek istesemde yayvan yayvan çıkışa doğru adamlara zorluk çıkarmadan gittim. En sonunda kolumu bırakıp beni sırtımdan ittirdiklerinde dengemi sağlayıp çeketin yakalarını düzelttim.

 

Telefonuma gelen bildirimle elime alıp baktım. Tahmin ettiğim gibi Cenk özür mesajı yazmıştı.

 

Cenk:Özür dilerim abi haddimi aştıysam affet beni... Doğaçlama birşeyler salladım gerçekçi görünsün diye 02:40

 

İyiydi... Daha inandırıcı göründü 02:40

 

Sonrada birşey yazmadı. Böyle durumlarda o kadar eğleniyordum ki ama bir sorun vardı ki ben Su'yu özlemiştim. Boran değilde Ateş olmak isterdim. Su'yla beraber bir ömür, kulağa çok hoş geliyordu ama insan aslını inkar edemiyordu.

 

Kurt yavrusu kurt olurdu...

 

Mafyanın içindeysen ben sıradan biri olucam diyip elini kolunu sallayarak o kapıdan çıkamıyordun, izin vermezlerdi. Sormaya bile kalkmazdın görülmez bir zaruriyet, zorunluluk, boynuna asılı bir tasma gibi kalırdı.

 

Kolumdaki altın bilezik daha ben dünyada yokken koluma kelepçelenmişti benim...

 

Güçlü, ulaşılmaz, herşeyin elinin altında olması, gel diyince gelip git diyince gitmesi efsanevi birşeydi ama bu halimle elde edemiceğim birşey olurdu oda canı için canımı vereceğim sevgilim...

 

Benim herşeyim olsada bir Su olmadığında hiç oluyordu.

 

Su olduğunda ise hiç birşey, herşey oluyordu.

 

Garip bir tezatlık ama çok memnun edici bir seçenekti benim için Su'yun varlığı...

 

🪐

 

 

 

🖤SU'YUN ANLATIMIYLA🖤

 

Ateş ve abim gittiğinde sanki kimse kalmamıştı etrafımda...seviyordum, hatta bu sevmekten daha fazlasıydı benim için...

 

Bağımlılık, alışkanlık, zorunlu ihtiyaç...

 

Ne denirse ama hepsi Ateş'e çıkan yola gidiyordu. Mutluydum...

 

Evet babam vefat etmişti, canımdan can koparılmıştı ama Ateş varsa ben onunla üzülmeye bile razıydım. Başkasıyla gülüp , eğlenmeyi, herşeyimin tam olmasındansa... Ateş ile hiçbirşeyim olmamasına, ağlamaya, param parça hayata bile razıydım.

 

Aslında düşününce salakça geliyor diyorsun ki ne alaka onunla berabersin ama üzgünsün sonuçta...başka biriyle ol hep mutlu ol işte denilebilir ama içimdeki kara deliğin sahibiydi o , içinde derin bir sızı... Biraz sıksam solucakmış gibi , bıraksam kaçıcak gibi hep korkarak avuçlarımda sakladığım hazinem... O benim için kendiliğinden akan Zaman gibiydi...tutmadığım halde peşimden olan bir gölge gibiydi bazende...

 

O benim için hem Kara Sevdam, hemde içimdeki en Kara Sızımdı...

 

Romantik düşüncelerimden beni ayıran zil sesine tepki olarak sırtımı biraz daha koltuğa bastırıp oturmaya devam ettim.

 

"Suuu!....Açsana kapıyı, benim mi açmamı bekliyorsun?! " diyen Annem söylene söylene açtı kapıyı ses gelmiyordu, merakta etmiyordum zaten Ateş değilse kim olduğuyla ilgilenmiyor- desemde içeri giren kişi düşüncelerimi yarıda kesen kişiydi Akın abim... Bir Ateş değildi ama oda abimdi sonuçta hemen yerimde ayaklanıp sarıldım yalan yok gerçekten ısınmıştım, öz abim gibiydi benim için...

 

"Kapıyı açmamıştınız küçük hanım ama neyse" diyince biraz mahcup olduk tabii...

 

"Siz gitmiştiniz ama sen nasıl geldin? "

 

"Boran abim dedi ki ben yokken abi kardeş vakit geçirin ben gelince o vakti size vermeyi düşünmüyorum diyince kalmaya karar verdim... Eee kötümü yapmışım? "

 

"İyiki geldin Akın abi... Ne istersin ne yapıyım çay, kahve... "

 

"Aslında korku filmi izleyebiliriz ne dersin,,, seviyorsun diye duydum? "

 

"Olurrr" diyerek mutfağa koştum. Mısır patlatmam gerekiyordu yanınada içeçek bir şeyler katardım. Sinema havası olurdu biraz...

 

Keşke Ateş'te olsaydı.

 

Ateş olmadan mutluluk,yalan gibiydi...

 

Herkesin söyleyip, yapabildiği ama bir o kadarda gerçek olmayan...

 

🪐

 

💦Hellooğğğğğ💦

 

Ben geldim

 

Umarım özlenmişimdir

 

Yeni bölümle fazla ara vermeden karşınıza geliyim dedim

 

Sizi bilmem ama ben çooookk özledim doğrusu

 

Bölüm hakkında düşüncelerinizi bekliyorum

 

Oy ve yorum yapmadan gitmezsiniz değil mii?

 

❄❄❄

 

 

Loading...
0%