Yeni Üyelik
44.
Bölüm

43.Bölüm

@pnrkynk20

Yıllar sonra tanıştığım annemdi şuan yanımda oturan kadın. Beni hastanede 12 gün boyunca bu dünyayı dönmek istemediğim zamanlarda da benimleydi. O karanlıkta benim yanımda olup konuşan, saçımı okşayan, sarılan kişiydi. Saçları uzundu ama aralarında da beyazlar kendini gösteriyordu. Yanımdan ayrılmadı. Ateş biraz daha yana kaydığında oturup sıkıca sarıldı. Anlattı, sadece anlattı...

 

Hayatını anlattı, bensiz geçen 24 yıllık acısını anlattı, bazen sustu sadece ağladı bazense sadece konuştu.

 

Beni o kadar bağrına bastı ki...

 

Annesiz büyümüş birisi yada sevgiye aç bir şekilde büyümemiştim ama o benim için değilde kendi için böyle davranıyordu.

 

Gözlerime baktı.

 

"O kadar babana benziyorsun ki;bakışın, saçların, yüz hatların ama bir o kadarda o değilsin, bir okadar da bensin... Baban öldü ama inan öldüğü için hiç birşey kaybetmiş değilsin... Senin baban sadece kendini düşündü her zaman, ben onu çok sevdim ama o sadece kendini sevdi."diyerek yüzümü titreyen elleriyle tuttu. "Ben senin acınla ne-nefes bile alamazken o seni bunca yıl benden sakladı. "

 

"Ben birşeye açıklık getirmek istiyorum" dediğimde gözyaşlarını silip başını dinlediğini belirtircesine salladı. "Ben annemi yalnız bırakamam, burada kalamam... Tabii ki yanınıza gelirim ama bu kadar " dediğimde gülümsedi.

 

"Güzel kızım senden asla böyle birşey istemem, uzakta bile olsan nefes aldığını biliyim, yaşadığını biliyim yeter... Tabii beni tanımıyorsun ama belki birkaç gün kalırsın arada, belki beni seversin... Olmaz mı? "

 

"Tabii gelirim ama dediğim gibi ben burda yaşamıyorum İstanbul'da yaşıyorum. İstesem bile her zaman buraya gelemem... Benim hayatım İstanbul'da... Üzgünüm"

 

"Sen beni görmek istersen ben hemen İstanbul'a taşınırım " diyerek sol gözünden akan yaşı sildi. "B-ben 24 yıl boyunca bir toprağa kızım dedim, onu sevip onu kokladım, o kadar zor ki bunca yıl çektiğim acılar canımdan can aldı"

 

"Çok özü-"

 

"Sen neden özür diliyorsun ki kızım... Ben özür dilerim Servet'in böyle birşey yapıcağını hiç düşünmedim... Potansiyeli vardı elbet ama ben hep gözümü kapatttım, kör gibi davrandım. Gözümün önündeki gerçekleri göremedim. Bilsem, ben bilsem seni heryerde arardım, bıkmadan usanmadan "

 

"Si-siz benim rüyama girdiniz" dedim ağzımdan istemsiz dökülmüştü engel olamadım. "

 

"Sen benim rüyalarımı süsleyen tek şeydin? Daha doğmamışken bile , o zaman bile rüyamdaydın... "

 

"Nasıl yani"

 

"Sen doğmadan birkaç gün önce kanamam olmuştu hatta seni ilk o zaman kaybettiğimi düşündüm. Gözlerimi açtığımda yaklaşık bir buçuk gün uyduğumu söylediler... Ben tekrar uykuya daldığımda rüyama girdin 4-5 yaşlarında küçük bir kızdın, daha seni gördüğüm ilk an büyülenmiştim sonra bana bir yeri gösterdin "diyip derin bir nefes verdi. " Ben görmedim, parmağımdan tutup beni oraya götürdün ve gösterdiğin şey bir çiçekti, kardelen... "gözlerinden bir yaş daha aktı. " Bana onu koparmak istediğini söylediğinde engel oldum, o zaman solar dedim. Yerinde dursun köklerinden ayrılmasın,solmasın dedim ama sen güneşi gösterdin bana ben koparırsam solar ama güneş ona değerse ölür dedin"hıçkırarak ve nerdeyse fısıltı şeklinde konuşuyordu. "Haklıydın, dinlemedim... Sonra bir sancı girdi ard arda rüyamdan uyandım. Çok acı çektim ama sen dünyaya geldin bebeğim, hemşire seni bana göstermedi. Ağlamadın, sesin çıkmadı. Hemşire korkarak çıktı, elimizden, elimizden geleni yapıcaz merak etmeyin dedi ama sen gelmedin. Bekledim, bekledim ama sen bir türlü gelmedin güzel kızım"dediğinde o an farkettim ki benimde gözlerim dolmuştu. Ne desem, ne söylesem boştu.

 

"Ben bundan sonra sizi yalnız bırakmam, yanınızda olmaya çalışırım. "

 

"Yanımda olmasanda önemi yok ki artık yaşadığını biliyorum, nefes alıyorsun... Yanımda olmasanda ben seni hissederim" Sarıldı bana, ellerim sırtını bulduğunda titrediğini anlamıştım. O sırada Ateşle göz göze geldik bana büyülenmiş gibi bakıyordu. O an teşekkür etmek istedim, benim her şartta yalnız bırakmadığı için, içimdeki o kara sızıyı aydınlığa çıkarırcasına öyle bir göz kırptı ki... Benden ayrılıp oda Ateş'e bakmaya başladı. "Eee siz nasıl tanıştınız"

 

"Biz tesadüf eseri tanıştık aslında ama iyiki tanıştık Nur hanım biliyor musunuz? Sizin kızınız benim arkadaşım, sevgilim, ailem, herşeyim oldu "

 

"Benim kızım benimde tek ailem aslında... Bir tane yeğenim var sadece,abim ölünce benim yanıma gelir gider... O biraz acımı hafifletirdi. Adı bülent, sağolsun beni yalnız bırakmadı"

 

Konuşmamız ordan burdan açıldı ama ne ben sustum nede susturdum ben Nur annemi, Nur annemde beni dinledi bu ortamda susan tek kişi Ateşti.

 

Oda halinden bir hayli memnun gibiydi...

 

 

🖤AKIN'IN ANLATIMIYLA🖤

 

Abimler gittiği için bende tekrardan parka gitmeye karar verdim. Dalgındım ama bugün bir sebebimde vardı. Adını bilmediğim sadece yetimhanede gördüğüm bir kızdan fazlası değildi ama o bir aileye evlatlık verildikten sonra bende yetimhaneden kaçtım, tanımadığım bir kız için yetimhaneyi bırakmak o an mantıklı geliyordu ama şuan o kadar salak saçma bir düşünceydi ki...

 

Adını bile bilmediğim bir kız için yakmıştım bütün gemileri... Düşüncelerle boğulurken parkta boş bir bank arayıp gördüğüm ilk boş banka oturdum. Havalar artık iyiden iyiye ısınmıştı. Üzerimde salaş beyaz bir tişört varken koyu gri kot pantolonla geziyordum, aslında üşümememde gerekirdi ama içim buz kesmişti. Yoksa bu havada ellerimin üşümesi hiç normal değildi. Oturup bekledim, sallanan dizimi durduramadan gözlerimi etrafta gezdirdim ama onu tekrar görmek büyük bir hayalden başka birşey değildi.

 

"Salak mısın Akın sen? Kızda sen gelceksin diye buraya gelip durcaktı zaten? Senin olmayan aklını ben si-" cümlemi bitirmeden sustum. Fazla küfür etmezdim aslında kimseye küfür etmezdim ama kendime bu konuda pek acıyan biri değildim.

"Boran abim beni burda görse net kırk yıl dalga geçerdi, zaten birşey unutmazken böyle dalga geçebileceği durumları ayrı bir bölmeye alıyordu canım abim" diyerek daha da dertlendim gerçekten aşk bana göre değil miydi? "Hayır diğer insanlarda sen kadar salak oluyor mu acaba Akın?"

 

Ne kadar durduğumu bilmiyordum ama çok fazla olduğunun farkındaydım. Oturduğum banktan kalkıp ilerlemeye başladım. Birkaç adımdan sonra koluma yapışan ellerle durmak zorunda kaldım.

Arkama dönüp baktığımda soluk soluğa ellerini boynunun biraz altına koyup derin derin nefesler alıp verdi. Saçları yüzünü kapadığından kim olduğunu anlamamıştım.

 

"Bir sorun mu var? " dediğimde sabırsızlanmaya başladım burdan hemen gitmem gerekirdi. Zaten yeterince utanıyordum şuan ki durumumdan. "Sanırım beni biriyle karış-" cümlemi tamamlamama izin vermeden başını kaldırıp o güzel gözleriyle karşılaymayı beklemiyordum. Sadece hayaldi...

 

konuşamadım, hatta ben birşey mi diyordum ki...

 

O zarif ve ince,su gibi sesiyle konuşmaya başladı"Şey ben teşek-teşekkür etmek istedim, size yetişcem diye nefes nefese kaldım da , gerçekten çok teşekkür ederim beni çok zor durumdan kurtardınız... Size birşey ısmarlasam, yani teşekkür babında ne dersiniz?

 

"O-olur tabi" Boğazımı temizlemek zorunda kaldım çünkü bildiğiniz kekeliyordum. gülümsediğinde gözlerini gölgeledi böyle bir gülüş yoktu. Önden yürümeye başladığında cüsseme bakmadan küçük bir oğlan çocuğu gibi peşinden gittim. Soğuk soğuk terlemeye başaldığımda avucumun içiyle oluşmaya başlayan ıslaklıkları sildim. "Sakin ol oğlum ne o ergenler gibi terlemeler kekelemeler" diyerek sessizce söylendim kendime bir tokat çakmayıda atlamadıktan sonra ilerledim.

 

Geldiğimiz küçük hoş bir caffe'ydi ama artık hep buraya geliceğimide içten içe biliyordum. Boş bir masaya oturup garsonu beklemeye başladık. Gözlerini benim üzerinden ayırmıyordu ama benim onu tanıdığımın aksine o beni tanımamışa benziyordu. İçinde birşeylerin kırıldığını hissederek ellerimle oynamayı sürdürdüm.Ne dicektim ki ben onu tanımıştım ama adını bile bilmiyordum. Ondan tek farkım onu önceden de izliyor olmamdı.

 

"Beğenmediysen başka yere gidebiliriz... Burası yakın diye demiştim ben " diyerek konuşmamı bekledi ama kafamı olumsuz anlamda sallamakla yetindim.

 

Gelen garson lise çağlarında bir kızdı. Tatlı gülümsemesiyle konuşmaya başladı. "Buyrun efendim ne istersiniz? " dediğinde o güzel gözlerini bana döndürüp baktı.

 

"Ne içmek istersin? Ben burda genelde latte içiyorum. Tadı çok güzel,ben bayılıyorum şahsen" tabii ki o ne içerse ondan içicektim.

 

"Bende tadına bakıyım o zaman belki bende bayılırım" diyerek gülümsediğimde başını yana çevirdi. Böylede ayrı bir güzeldi.

 

Utanmışmıydı o?

 

Garson siparişleri alıp gittiğinde hala başını benden tarafa çevirmeyip dışarıyı izlemeyi sürdürdü. Onlarca soru sormak istedim. Adını, o adamın kim olduğunu, evlenip evlenmediğini, yetimhaneden gittikten sonra nasıl bir hayat yaşadığını ama hiçbirini sormadım ama o sordu. "Adın ne? Yani hitap etmek amaçlı soruyorum " dediğinde içimden senden bin kat daha cesur Akın dedim.

 

"Akın...senin? "

 

"Ümmühan, tanıştığıma memnun oldum "

 

"Bende memnun oldum Ümmühan " adını öğrenmiştim, artık diğer hiçbir isim bana güzel gelemezdi. Kahveler içildi. Yanımdan ayrıldı ama ben hala adında takılı kalmıştım. Bunca yıllık merak dudaklarının arasında yok olmuştu.

 

 

 

 

 

💦

 

 

 

 

Selammm

 

Akın sevdiği kızın en azından adını öğrendi

 

Sizce nasıl bir bölümdü

 

Düşüncelerinizi merakla bekliyorum

 

Öpüldünüzzz

 

 

Loading...
0%