@pnrkynk20
|
05.11.2005
Ben bir mucizeyi karnımda taşıyorum. Yıllar sonra bana ulaşan mucizem...Güzel kızım... Ben bu günlüğü sana yazıyorum ama şuan öyle hareketlisin ki, bu dünya'yla tanışmak için heyecanlanıyor gibisin... Seni görmek, o kokunu duymak için o kadar heyecanlıyım ki anlat-
Devamını getirememişti, bir anda kasıklarına giren ağrıyla kalem defterin üzerine düştü. Doğum daha başlayamazdı ki erkendi daha...
7,5aylıktı daha bebeği , evet biraz hareketliydi evladı ama erken gelmemesi gerekirdi...
Birşey olcak korkusuyla titreyen ellerimle telefonu elime aldım. Son aramalardan ilk numarayı aradım. İkinci çalışta açıldı telefon karşı taraftan eşinin sesi geliyordu...
"Söyle Sunam, Söyle gözümün bebeği, kızımızın annesi, Emret sultanım"
"Ci...civan çok sancım var, nolur çabuk gel... Kızımıza birşey olmasın lütfen... Lütfen çabuk gel"
"Sakin ol bebeğim, bekle geliyorum ben... Derin derin nefes al. Sunam duyuyor musun beni?! " Birkaç korna sesi duydum"Geliyorum ben merak etme sakın kapama telefonu"dedi.
"Civan acele etme... İyiyim ben, yavaş kullan arabayı, kızımla ben seni bekleriz babası" Kasıklarıma giren bir ağrı bunun aksini söylüyordu sanırım... Dudaklarımdan küçük bir inilti çıkmasına engel olamadım.
"Dayan Sunam, dayan güzel gözlüm çok yaklaştım birazdan yanındayım... Sunammm susma!... Gözünü seveyim konuş...konuş, konuş cevap ver bana"
"Acele...Acele etme Civan, yavaş gel lütfen...Aklım sende kalmasın"
"Tamam güzelim... İyiyim ben sen kendine ve kızımıza dikkat et" dediğinde telefondan gelen sese bakmak için kulağımdan uzaklaştırdım. Şarjım çok az kalmıştı.
"Civan şarjım az kapatmam gerek... Dikkatli gel" diyip kapattım. Birkaç adım atıp kızımın odasına girdim. Çantaya birkaç şey attım düşünme fırsatım yoktu. Elime geçen birkaç kıyafet, bez, biberon, battaniye falan kattım, ne katılırdı hiçbir fikrim yoktu. Çantayı alıp dış kapıya doğru ilerledim. Kasıklarıma vuran bu son sancı devasaydı.... Bağırdım...
Son gücümle kapıya adımlamaya devam ettim. Dış kapıyı açtım acele etmem gerekiyordu. Elim ayağım titriyor, yoğun bir sancım vardı. Gözüm karardı ama durmadım. Tam dışarıya çıkıcakken. Bir sancı daha girdi bu acıya daha fazla dayanamadım. Dizlerimin üzerine çöktüm sonra sırtımı duvara yaslayıp oturur pozisyona geldim...
Yapıcağım son şey derin derin nefes almaktı...
Daha kızımın adı bile yoktu. Çok aceleci'ydi benim meleğim, annesini ve babasını görmek için çok heyecanlıydı.
O sırada üzerimdeki buz mavi olan elbisemin etek kısmına baktım kıpkırmızıydı... Kanamam mı vardı? Kızım'ın durumu nasıldı? Bu acıya daha fazlada dayanamadım. Gözlerimi kapattım sonra nolduğunu bilmiyordum...
🪷
Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Civan benim başımda ve ağlıyordu... Nedenini soramadım elim karnıma gitti. Bebeğim'i benden almışlardı. Sağlıklı mı doğmuştu güzel kızım?
"Civan... Bebe..Bebeğim'i bana ne zaman getirirler çok merak ediyorum onu... Kızımı bana göstersinler lütfen "
"Sunam Şe...şey bebeğimiz, kızımız dayanamadı, kızımız bu hayata tutunamadı"
"Şaka mı yapıyorsun sen?... Ben hissediyorum benim kızım yaşıyor. Ölüsünü getirin o zaman beni hisseder hissetmez ağlıcak bak...görüceksin"
"Suna kızımız melek oldu... O hayatını kaybetti"
"Gördün mü Civan!... Gördün müü? "
"Gördüm, gördüm tabii"
"Bende görmek istiyorum, kızımı gösterin bana"
İçerideki hemşire konuşmaya başladı"kızınız emin ellerde merak etmeyin, belgeleri hallettikten sonra size teslim edicekler cenazeyi"
"SİZE KIZIMI BANA GÖSTERİN DEDİM! " sinirden ağlayamıyordum bile... Benim kızım yaşıyordu.anneler hissederdi...hissediyordum.
"BANA KIZIMI GÖSTERİN DİYORUM" ellerimi yatağa vurdum"KIZIMI İSTİYORUM BEN... BANA ONU GÖSTERİN! "
"Suna...Sakin ol birtanem, saki-"
"NE SAKİNİ CİVAN KIZIMI İSTİYORUM BEN DEDİM SANA " hemşire koşarak odadan çıkıp bağırmaya başladı.
"Hemen doktora haber verin... Hasta sinir krizi geçiriyor! " içeri üç doktor girdi. Yatağa vuran ellerimi tutup koluma iğne vuruyorlardı sanırım.
"LÜTFEN BANA KIZIMI GETİRİN... KIZIMI İSTİYORUM! "
"Sakin olun Suna hanım... Sakin olun lütfen" delirmişti bunlar... Kızımı bana getirseler sessizce dururdum ben... Benim kızım ölmemişti. Benim kızım yaşıyordu hissediyorum. Göz kapaklarım ağırlaşmaya başladı. Yavaş yavaş gözlerim kapanıyordu. Engel olamadım... Kızım yaşıyordu benim.
Uykuya dalmadan önce gözümden süzülen bir yaşın şakaklarımdan devam edip yastığa aktığını hissettim.
Ellerimi oynatamadım...
"Benim kızım öl-"cümlemi tamamlayamadan kapanan gözlerime karşı savaşı kaybedip kabullendim.
Benim kızım ölemez... O benim kızım, ölemez...
🪷
05.11.2024
Gözlerimi aralayıp yüzüme vuran güneşe baktım. Perdeyi kapatıp uyumaya bir türlü alışamamıştım. Kalkıp perdeyi kapattım. Tam tekrar yatıcakken çalan alarmla oflamaktan başka birşey yapamadım tabii...
Kalkıp elini yüzünü yıkadı. Üniversite'ye bu yıl başlamıştı ama bu bölümü hiç istememişti... Ailesinin zoruyla okuyorum dese daha uygun olurdu... Siyah saçlarını at kuyruğu yapıp göz kalemini sürdü... Göz kalemi onun imzası gibiydi, onsuz olmazdı. Dudağına normal renginin bir ton koyu olan ruju sürdü. O kadar belli olmuyordu...
Aşağı inip annesine arkadan sarıldı. "Günaydın Aslı hanım, bugünde çok güzeliz bakıyorum"
"Şüphen mi vardı Ahu... Annen hep güzeldi"
"Tamam tamam birşey demedik... Babam nerde"
"Nerde olucak yaaa, acil işleri varmış...Erken çıktı"
"Anladık Aslı hanım... " ağzıma fermuar çekip tek bir kelime söyledim. "Sustum" işte bizim aile böyleydi sohbet yoktu. Üstelemedim her zaman ki gibi... "Çıkıyorum anne ben, geç bile kaldım"
"Tamam Ahu... Geç kalma bugün baban erken gelicekkk"ağzıma bir peynir daha atıp, çayımı yudumlayıp aceleyle koşuşturduğum için baştan sağma bir cevap verdim.
"Tamam Anneğğğ... Tam zamanında gelicemmm"diyerek spor ayakkabımı giyip çıktım... Sade biriydim zaten. Süse püse önem vermezdim. Sıradan bir kazak, pantolon, ve deri çeketimle okul yolundaydık yine, günlük rutinime bir yenisini eklemek imkansızdı.
Üniversite yakındı zaten ailem burdan başka bir yere gitmeme izin vermeyince yapıcak birşey kalmadı.
Mimarlık okumak büyük azaptı...
İstediğim bir bölümde değildi. Kabul etme sebebim,benden başka kimsesi olmayan ailemdi.
Ailem sessiz, sakin ve soğuk insanlardı benim aksime ben daha hareketli, dış görünüş olarakta farklıydım ailemden...
Esmer biriydim, sıradan kahve gözler, dolgun dudaklar, ailemin aksine iki gamzem vardı.
Okula yakın olsun diye taşınmıştık buraya okulda daha ilk yılımdı ama okula bu kadar yakın olmaya ne gerek vardı sanki... Küçük bir yerdi burası tek sevdiğim yer ormanlık yolun sonundaki uçurumdu. Yüksek ve manzarası güzeldi....
Sessiz yerlere ayrı bir çekiliyordum ama ailem lüks ve gösteriş severlerdi. Annem hastanede hemşire'ydi ,geliride iyiydi... Babam'ın adı Kutay ve mimardı, zaten o yüzden benden mimarlık istedi...
Düşüncelerle beraber adımladım, sabahları burası çok ıssız oluyordu, pek insanda olmazdı... Havada soğuktu. Çeketin fermuarını çekip adımlarımı hızlandırdım. Üniversite sıcaktı biraz hemen sınıfa koştum hoca çoktan girmişti derse... Beni görünce geç demek yerine el kol hareketi yapmaya başladı. Bu hocaya ayar oluyordum zaten...
Dersi sıkıcı,kendisi de kokoş bir kadındı. Kalem eteği ve üzerinde beyaz gömlekle kendini dekan falanda sanıyor olabilirdi... Cümlesini bitirip yine bana havalı zannettiği sesiyle konuşmaya başladı.
"Ahu hanımda teşrif ettiğine göre dersimizi devam edebiliriz arkadaşlar" diyip masaya vurdu. "Şşşt sessizlik " sorun şuydu ki konuşan yoktu. Kadın kendi kendine hareketler yapıp, kendi kendine zaman öldürüyordu sadece...
Sınıfın kapısı tıklatılınca yine umursamazca kapıya baktı. İçeri uzun boylu bir erkek girdi... Bana düşmanı gibi davranan hoca bu çocuğa gülümsedi. Yine ayar olduk tabii.
"Gel bakalım delikanlı... " diyip bize döndü. "Sınıfımıza yeni nakil olan öğrencimiz... Kendini tanıt istersen"
"Adım Sarp...Sarp Kılıç"diyip düşünür gibi yaptı. Haklıydı daha ne anlatabilirdi. " Yerime geçebilir miyim? "Hoca bozuldu ama çaktırmadığını zanneden bir ifadeyle yapmacık gülümsedi.
"Tabii Sarp... Geçebilirsin yerine" daha yeri bile yoktu. Ben en arkadaydım. Olduğum yere pek insan da gelmezdi zaten. O yüzden deftere birşeyler karalamaya başladım. Sınıf çok sessizdi. Nereye oturduğunu da merak etmiyordum. Onca Boş yer vardı. Onuda mı Ahu düşünsündü... Başını bir an kaldırdığında etrafına baktı. Bütün sınıf bana bakıyordu. Gerildim, göz önünde olmayı sevmezdim ben... Kafamı sola çevirince gördüğüm şeye daha çok şaşırdım yeni çocuk benim yanıma oturmuştu. Şaşırdım yinede sustum.
Herkes biraz daha bakıp önüne döndü. Hoca yine birşeyler zırvalamaya başladığında karalamama devam ediyordum... Yeni bir şaieser çıkarcaktım.
Kendimce gülümsedim...
Zil çaldığınca herkes dışarı çıktı ama ben çıkma gereksimi duymadım. On beş dakikalık arada ne yapılabilirdi de koyuyorlardı şu arayı bilmiyorum.
Sınıftaki herkes çıktı. Bu ânıda çok seviyordum. Kimse olmazdı...
Soluma baktığımda o çocuğunda çıkmadığını gördüm. Telefonunda birşeylerle uğraşıyordu. Salak saçma konuşmadığı sürece sorun yoktu... Keyfi bilirdi, umrumda olan tek şey şaieserimdi.
Dersleri bitirip, yine sıkıcı bir güne de bitirdiğime şükredip yola koyuldum... Annem erken gel demişti ama biraz uçuruma gidip manzarayı izlesem olmaz mıydı? Zaten hep bu yüzden geç kalıyordum. Yol ayrımına girince eve giden yolu esgeçip ormanlık yola girdim. Burayı benden başka kimse bilmezdi. Adam akıllı ev bile olmayan bir yerdi zaten, birde ormanlık alanda insanın ne işi vardı...Ailem bile buraya geldiğimi bilmezdi, belkide buraya geleceğimi tahmin bile etmezlerdi...
Ormanlık yola ilerledim. Bir on dakika izlesem nolurdu?... Hiçbirşeyyyy... Yine kendi kendime keyiflendim.
Uçurum'un en ucuna kadar ilerledim. Kollarımı açıp gökyüzünü izledim. Biraz arkamda orta boyda bir kaya vardı. Oturdum oraya...
"İŞTE ARADIĞIM HUZURRRR! " diye bağırdım.
Biraz daha oturdum. Kopamıyorum ne yalan söyliyim ama anneme erken gelicem demiştim... Koşarak eve doğru gittim. Asansör'e bindiğimde tam kapısı iki taraftan kapanıyordu ki bir el durdurdu. Kim olduğunu bilmiyordum biraz daha yana kayıp yer açtım... Asansör sadece var gibiydi üç kişi bile binemezdi ama sorsan dört kişilikti... Dağılan saçlarıma çekidüzen verdim.
Tam o sırada İçeri genç bir çocuk girdi...
Bu yeni çocuktu... Yakından bakınca daha da gerildim, göz göze geldiğimizde o an hayatımdaki en koyu gözleri görmüştüm sanırım... Asansörde kat sayısına bastı... Bizim kata... Bizim kapı komşumuz muydu? O boş eve bu çocuk mu taşıncaktı? Sorgulamadım yine...
Asansörden inince ben sola o sağa doğru adımladık. Kapıyı açıyım derken bir anda açılıp"İyiki doğdunnn Ahuuu "denilmesini beklemiyordum. Bugün 5 kasım mıydı? Tamamen aklımdan çıkmıştı.
Ben Ahu... Bugün doğmuştum...
🪷
...Selamlar...
Yeni kurgumla karşınızdayım
Umarım beğenirsiniz
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum
Her zamanki gibi öpüldünüzzz
😘😘😘
|
0% |