Bu kitabın okuyucusu var mı?
Yoksa kaldıracağım.
🦋Okuyucusu olanlar bu satıra bir işaret bıraksın 🦋
Güçlü rüzgârın cama çarpması sonucu irkilerek uyanan Marcus, gök gürültüsü sonucu çarpan şimşeğin aydınlattığı cama baktı.
Aralık olan pencere güçlü rüzgârın etkisiyle savrulup dururken yanındaki uyuyan çok sevgilisi karısına döndü.
Nasıl olurdu da onu hatırlamazdı?
Bıkkın bir nefes alıp baş ucundaki resme değdi bakışları.
Nasıl da mutlulukla objektife gülümsüyorlardı.
Piknikte çekilmiş bir fotoğraftı.
Çimlerin üzerindeki örtüye oturmuşlar, arkasından karısının belini kavramış boynunu gülümseyerek öperken kadın bütün dişlerini göstererek gülümsemiş objektife bakıyordu.
Mutlulukları gözlerinden okunan resme iç çekerek bakarken pencerenin büyük bir gürültü ile kapanması irkilmesine sebep olmuştu.
Yatağından yavaşça doğrulup pencereye adımlayarak çarpıp duran camı yakalayıp örttükten sonra sağanak şekilde yağan yağmura baktı.
Bu bahçe, bu ev ve bu her şeye rağmen güzel gülümseyen kadını hatırlayamamasının sebebini merak ediyordu. Tabii biraz da ürküyordu.
Karanlık odayı geçip köşede duran ebeveyn banyosuna girip terden su olmuş yüzünü yıkamak için musluğa uzanıp açtı lâkin su gelmeyince birkaç defa daha anahtarını aşağı yukarı kaldırdı.
Suların kesilmiş olabileceğini düşünmeye başladığında musluktan gelen ürkütücü gürültüye kulak kabarttı. Boğuk bir inleme sesi musluktan gelirken bir an da büyük bir gürültü ile su akmaya başladı.
Musluğun ağız kısmından daha gür olan su hızla akarken bu sefer kapatmak için aşağıya yukarı kaldırdığı anahtar elinde kaldı.
Lavabonun içi taşmaya başlamış yerlere akarken soğuk suyun ayak parmaklarına değdiğini hissetti.
Geriye doğru birkaç adım atıp duvara çarptığında elini kapının elceğine attı.
Titreyen elleriyle elceği kavrayıp aşağıya indirdiğinde kapı açılmamış bu iyice korkmasına ve kalbinin ağzında atmasına sebep olmuştu.
Su bir taraftan gür bir şekilde akmaya diğer taraftan acıyla inleme sesi musluktan gelirken kapıyı korkuyla yumruklamaya başladı.
"Linda!"
Bir taraftan karısının ismini bağırıyor diğer taraftan kapıyı sertçe yumrukluyordu.
Su artık dizlerine gelmeye başlamış sırtını duvara daha çok yaslamıştı.
"Linda! Yardım et Linda!"
Fakat ne karısından bir ses vardı ne de sürekli yumruklayıp dirsek attığı kapıda bir hareketlilik.
Hızla büyüyen su, nefesinin kesilmesine sebep olurken derin nefesler aldı.
Ellerini boğazına götürüp büyük nefesler almaya çalışırken sanki büyük bir güç nefesini kesmek için boğazını sıkıyordu.
Bu defa sesini bile duyuramaz olmuş bütün çığlıkları içine atmıştı.
Gözlerini kapatıp ağzını açarak çığlık atmaya çalışsa da artık çenesine kadar gelmiş su ile çırpınmaya başladı.
Banyosu bir an da büyük bir okyanusa dönerken kollarını çırpınmaya başladı.
Çırpındıkça battığının farkına varmasiyla kendini suya bıraktığında gözlerini açtı.
Kirpiklerine değen ışık huzmesi ile başını kaldırdığında bir kadının ellerine uzandığını görmüş ama son enerjisi ile uzatılan ele atlamıştı ki omzundan ittirilmesi ile gözlerini açtı.
Endişeli yüz ile göz göze gelip hızla doğruldu.
"Marcus hayatım. Sen iyi misin? Sanırım kâbus gördün sevgilim" diyerek nefes nefese kalmış eşinin sırtına, sakinleşmesi için dokunup sıvazladı.
Marcus elini boğazına götürüp derin bir nefes aldı.
Bu Kâbus'un anlamını bir türlü çözemedi.
Zira kâbus gibi değildi adeta gerçek gibiydi. Ayağında hissettiği suyun soğukluğu bile hâlâ parmaklarının ucundaydı.
Boğazında hissettiği acı da yerli yerinde duruyordu.
"İ'İyiyim ben" dedi titreyen sesiyle ve bakışlarını pencereye çevirdi.
Güneş ışıkları odaya giriyor kuşların cıvıltısı güzel havayı haber veriyordu.
"Gece yağmur yağıyordu" dedi bir an da.
Karısı kaşlarını çatıp pencereye bir saniyeden kısa bir sürede bakıp kocasına döndü.
"Evet sevgilim. Penceremiz açık kalmış ama gece kalkıp kapatmışsın"
Dediğinde Marcus şaşkınlıkla karısına baktı.
Rüya değil miydi? İyi de ne zaman yatağa geri dönmüştü?
Nereden itibaren rüya ya da gerçekti?
Nefesini tutmuş dehşetle karısına bakarken karısı da endişeli bakışlarını kocasına çevirdi.
"Sevgilim bir sorun mu var?"
"H-hayır yok" dedi karısını daha fazla endişelendirmekten çekinerek.
Yataktan hızla kalkıp yavaş ve ürkek adımlarla banyonun kapısını açtı.
Her şey gayet normal görünüyordu.
Ne su açık kalmıştı ne de lavabonun içi su doluydu.
Kendini içeriye atıp musluğa uzandı.
Açtığında gayet normal aktığını görüp derin bir nefes aldı.
Kendisine neler olduğunu bir türlü anlamıyordu.
Ne zaman yatağa yatıp uykuya daldığını bilmiyor, hangisi rüya hangisi gerçek paranoya da kalıyordu.
Beline sarılan kıllarla irkilip sırtına değen sıcaklıkla aynaya baktı.
Sırtına yaşlanmış eşinin yüzü görünmüyordu ama kolları ile kenetlenmişti belini.
Ellerini eşinin ellerinin üstüne getirip okşadı.
Başını geriye doğru karısının başına yaslayıp gözlerini kapattı.
En azından kâbus gibi geçen günlerini yaşarken yalnız değildi.
Gerçek olan biri vardı ve bu bir nebze olsun rahatlamasına sebep oluyordu.
Karısı bir elini çözüp karnından göğsüne doğru götürdüğünde Marcus hatırlamadığı halde karısı ile cinsel bir ilişkiye girip giremeyeceğini düşündü.
Etik mi yoksa değil miydi?
Karısını karısı ile aldatmak gibi olup olamayacağını düşündü.
Daha sonra bu düşünceyi saçma buldu zira her şeye rağmen nikâhlı karısıydı ve Marcus da sağlıklı bir erkekti.
Bu düşünce hoşuna gitmiş alt tarafında hareketlilik hissetmişti.
Şimdi her şeyi unutup karısıyla güzel saatler geçirmeliydi.
Gözlerini hafif araladığında arkasındaki bedenin başı gözükmüş sarı değil, siyah saçlar görüş açısına girmişti.
Kalbi korkuyla hızlandığında kadın başını kaldırmış aynadan Marcus'a korkutucu bir gülüş ile bakıyordu.
Saçlarının yoğunluğundan yüzü net olmasa da beyaz dişlerinden korkutucu gülüşü ortaya çıkmıştı.
Önündeki eller göğsünden gırtlağına bir yol çizmişken elinden kurtulmak için bir atak yapsa da boğazını kavrayan ellerden kurtulamadı.
Kendi ellerini kadının bileklerine getirip kurtulmaya çalısırken sıkılan gırtlağı ile nefessiz kalmıştı ki omzuna değen elle irkildi.
"Hayatım iyi misin?"
İrkilen Marcus bir adım geriye gitti korkuyla.
Karısının endişeli yüzünü gördüğünde Linda akan suya baktı.
"Neden akan suya dalıp gitmiştin?"
Marcus karısının sorusuyla ne cevap vereceğini bilemedi.
"B-Ben öylesine" diyerek hızla yanından geçip odaya girdi.
Ne zamana kadar bu halüsinasyonlar devam edecekti? Kazadan önce mi başlamıştı hafıza kaybı gibi yoksa kaza sonucu mu?
Belki de kazadan önce idi.
Ve belki de o ev, elinde ki kanda bir halüsinasyondu diye düşündü.
"Bebeğim bugün David gelecek, seni çok merak etmiş"
Dediğinde anlamayarak Linda'nin yüzüne baktı.
"Ah doğru ya hafızan. David, erkek kardeşin hayatım"
David'in erkek kardeşi olduğunu öğrenen Marcus rahatladı.
Belki her şeyi kardeşine sorardı.
Sonuçta aynı kandandı ve ne olursa olsun onun yanında olacaktır.
Bu düşünce ile rahatlamıştı.
Bitti
Bu bölümü yazmak neden zor geldi hiç bilmiyorum.
Belki de yazacak bir şeyler aklıma gelmediği için. Psikolojik gerilim severim ama izlemeyi 😅
Yazmaya gelince zormuş biraz.
Umarım sizin hoşunuza gitmiştir.
Sizce Marcus'un sorunu ne?
Şüphe duyduğunuz bir olasılık var mı?