Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@polisiyeyazari

Finale son bir bölüm...


Kadın göz yaşlarını silerken aile fotoğrafına bakıp acı bir tebessümün yüzüne yayılmasına izin verdi.

Gün geçtikçe karamsarlığa kapılıyor, içindeki endişe ve korku büyüyordu.

Her gün bakmak zorunda olduğu yüz bir yabancının yüzü olduğu için kendini her zamankinden daha yanilmiş ve çaresiz hissediyordu.


Aralanan kapıyla bakışlarını içeriye giren adama çevirdi.

Onu görür görmez yaşları tekrar boşanırken ayaklanıp kollarını hüzünle açan adama sarıldı.


"Ah Daniel artık dayanamıyorum. Lütfen yardım et"


"Şş sakin ol Linda. Her şey düzelecek, az kaldı biraz daha sabret."


"Daha ne kadar sabredebilirim. Hiçbir şeyi hatırlamıyor işte! Her yolu denedim"


"Hatırlayacak emin ol. Eminim bu kötü anılarını derin bir yere hapsetmiş. Öyle ki kendi ismini bile unutacak kadar derine inmiş. Sakladığı o derin mahzeni bulacağım sana söz veriyorum. Bana biraz güven olur mu?" Diyen Daniel Linda'nın yanaklarını iki yandan kavramış güven verici sesiyle konuştu.

Linda çaresizlikle başını olumlu anlamda salladı.


Marcus o sırada koltuğa uzanmış birkaç dakika önce içinin geçerek uykuya dalmasına bir anlam veremeyerek derin düşüncelere dalmıştı.

Daniel mutfağa gider gitmez başını koltuğa koymuş gözlerini yumar yummaz derin bir uykuya dalıp korkutucu bir kâbusun içine düşmüştü.

Uyandığında Daniel'i başında sakince oturduğunu görmüştü.

Korku ile uyanması onu hiç etkilememiş olacak, uyandırmaya bile zahmet etmemişti.


Bıkkın bir nefes alıp ayaklanarak duş almaya karar verdi.

Banyoya girer girmez küveti doldurmak için suyu açtı.

Suyun dolmasını izlerken küvetteki suya kilitlendiğini hissetti.

Öyle bir kilitlenmişti ki gözlerini bile kırpamıyordu.

Derin derin nefesler alırken suya Daniel'in gölgesi düştü, lâkin başını kaldırıp bakamadı.


Daniel, Elini Marcus'un omzuna koyarak sakin bir ses tonuyla fısıldadı.


"Derin nefeslerin düzene girerken bedeninin gevşediğini hissediyorsun Marcus. Gözlerini kapatarak suyun seni içine çekmesine izin veriyorsun."

Dediğinde Linda içeriye gözleri yaşlı girerek çaresizce belki de defalarca denedikleri hipnoz yönetimi izlemeye başladı.


"Marcus bana ne gördüğünü anlat"


"Bir arabanın içindeyim. Her yer karanlık, muhtemelen akşam. Ağaç dallarını görüyorum cama yapışmışlar"


"Peki başka, başka ne görüyorsun? Mesela yalnız mısın?"


"Bilmiyorum.. paçalarımın ıslandığını hissederek yere bakıyorum. Arabaya su giriyor" diyerek nefesleri sıklaşan Marcus ile bakışlarını Linda'ya çevirdi.


Linda yine aynı şeyleri duyuyor olmanın bıkkınlığı acıyla göz devirince David tekrar Marcus'a döndü.


"Neden arabaya su sızıyor?"


"Sanırım araba suyun içinde.."


"Bir deniz mi yoksa göl mü? Görebiliyor musun?"


"Bir göl. Çünkü ağaçlık bir yer"


"Yalnız mısın?"

Diye sordu yine çaresiz bir ses tonuyla.


"Bilmiyorum"


"Yan koltuğuna bak Marcus. Yanını görüyor olmalısın."


"Arabaya giren su çoğalmış kapıları zorluyorum ama açılmıyor" dedi Marcus nefes nefese bağırarak.


"Marcus yanında biri olmalı iyi düşün"


"Yanımda.. " 


"Evet?"


"Sanırım yanımda biri var ama yüzünü göremiyorum" dediğinde heyecanla Linda'ya baktı.

Linda da aynı heyecanlı yüz ifadesi ile ayaklanmıştı.

Daniel eliyle sessiz olmasını işaret edip tekrar Marcus'a döndü.

Marcus her seferinde yanında bir kadın olduğunu söylüyordu zaten ama tasvir edemiyor korkuyla uyanıyordu.


"Ona bak Marcus. Ne görüyorsun?"


"Siyah saçları yüzünü örtmüş, başı koltuğa düşmüş"


"Kim olduğunu hatırlıyor musun?" Diye soran David ile Marcus yüzünü buruşturup hatırlamaya çalıştı.


"Hatırlıyorum, bu Veronika benim kızım" dedi acı bir tebessümle.

Linda acı dolu bir iniltiyle ellerini ağzına götürüp kapattı.

Sonunda Veronica'yı hatırlamıştı Marcus.


"Neler oluyor Marcus?" Dedi gözleri yaşlı Daniel.


"Onu dürterek bağırıyorum ama cevap vermiyor sonra.. "


"Sonra?"


"Kapıyı zorlamaya devam ediyorum, boğulmaktan korkuyorum. Bu yüzden sürekli bağırıp yardım istiyorum ama kimse duymuyor." Dedi Marcus tedirginlikle.


"Neden oradasın peki?"


"Çünkü bugün Yılbaşı" diyerek tebessümle konuşan adam ile geçmişe döndü.


✨✨✨


"Baba hazır mısın?" Diyerek gülümseyen kız kapı aralığından babasına bakmıştı.

Marcus kızının gülen yüzüne bakıp oturduğu masadan hızla kalktı .


"Hazırım, gidebiliriz" diyerek çantasını alıp kapıya yürüdü.

Kızına tebessümle kolunu uzatarak arkasından kapıyı örttü.

Kızın bir hanımefendi edasıyla basının koluna girip okulun koridorunda yürümeye başladı.

Öğrenciler, baba kıza gülümseyerek bakıp öğretmenlerine iyi yıllar diledi.


"Baba sence annem yılbaşı için ne yemeği yapmıştır.?"


"Muhtemelen yine kabak vardır" dedi yüzünü ekşitip.


"Hayır! Baba yapma lütfen" diyerek babasının koluna yüzünü ekşiterek vururken babası kahkaha atıyordu.


"Niye öyle diyorsun çok sağlıklı. Bak annen duymasın üzülür" diyerek kahkahaları arasından konuşurken bugün yaşayacaklarından habersizdi.


Arabayı çalıştırırken heyecanla kemerini bağlayan kızına baktı.

Siyah saçları beline kadar gelirken bembeyaz yüzü ile bir meleği andırıyordu.

Ne kadar şanslı olduğunu düşünüyordu.

İki güzel kızı ve mutlu bir evliliği vardı.

Geçmişte ki kötü hatırlar ara sıra anılarını yoklasa da Allah her şeye rağmen ona güzel bir aile vermişti.

O da geçmişini unutup önüne baktı.


Yol boyunca şarkılar söyleyerek geçen yolculuktan sonra nihayet evlerine gelmişlerdi.

Baba kız hâlâ dillerinde aynı şarkıyı söyleyerek eve yürüdü.

Zile basmalarına açılmayınca Marcus göz devirdi.


"Bu annen yine kulağında kulaklık yemek yapıyor sanırım" diyerek parmaklarını dudaklarına götürüp kızına sessiz olmasını işaret etti.

Amacı karısını biraz korkutup eğlenmekti. İçinde ki uslanmaz çocuk hiç rahat durmuyordu.

Anahtar ile kapıyı açtığında evdeki ürkütücü sessizliğe omuz silkti.


Büyük salona geçtiklerinde kızı büyük bir sevinç çığlığı attı.

Babası ağzını kapatıp sessiz olmasını işaret etti.


"Baba inanamıyorum şu masaya bak"

Diyerek masaya gelmiş kızarmış tavuktan bir tane ağzına atmıştı.

Babası eline vurup yüzünü ekşitti.


"Seni sokaktan mı buldum ben. Kirli ellerin ile dokunma. Gel annene bakalım"

Kızı dudaklarını büzüp babasının peşinden giderken loş ışıklı, sadece mumların aydınlattığı salonda ki ziyafete baktı.

Devasa Noel ağacına bakıp ne kadar ihtişamlı olduğunu düşündü.


Mutfağa girdiğinde yerdeki kan izleriyle Marcus kaşlarını çatmış kızına durmasını işaret etmesini sağlamıştı.

Eline tezgahın üzerinde ki bıçağı alıp yürürken korkuyla yutkundu.

Belki de kan değil, şarap şişesi devrilmiş olabilirdi.

Kendini rahatlatıp mutfaktan çıktığı sırada ayağı bir şeye takılıp düşecekken mutfak masasına tutundu.

Bakışlarını yere çevirdiğinde kaskatı kesildi.

Kızı da peşinden gelip yerde kanlar içinde yatan annesini gördüğünde çığlık attı.

Bu öyle bir çığlıktı ki Marcus irkilerek kendine gelmiş, Veronika da kendini yere atıp ağlayarak annesine sarılmıştı.


"A-Anne! Anne yerde ne yapıyorsun anne! Yılbaşı şakası falan mı bu anne!" Diyerek bağırıp kanlı bedeni sarstı.

Marcus titreyen bacakları ile yere çöküp karısının boynunda ki nabızda dokundu.

Atmayan nabızla başını eğip ağlarken karısının başını kendine çekip saçlarını öptü.


"B-aba annemin neyi var? A-Ambulans.. Ambulansı arayalım" diyerek ayaklanmaya çalıştığında kolundan yakaladı. Kız şaşkınlıkla babasına bakarken babası aniden ayaklanıp kızını sürüklemeye basladı.


"Baba ne oluyor? Ne yapıyorsun? Bırak kolumu! Annemin yardıma ihtiyacı var. Onu burada bırakamayız baba! " Diyerek bağırıp parmakları arasından kurtulamaya çalışırken aniden kızına dönüp gözlerinin içine baktı.


"Annene artık yardım edemeyiz, kimse edemez. Öldü o!" Diyerek gözlerinden yaşlar akarken Veronika gözlerini büyütmüş korkuyla babasına bakıyordu.

Babası tekrar çekiştirmeye devam ederken çığlık attı.


"Nereye götürüyorsun beni baba?

Ambulansı aramalıyız, polisi aramalıyız! Bırak!"

Diyerek kendini yere bırakmaya çalıştığında babası öfkeyle kızına döndü.


"En azından seni kurtarmalıyım!" Diyerek bağırdığında Veronika bu yaşananların bir kâbus olmasını ümit etti.

Birazdan uyanacak, kahvaltı masasında annesi ve babasına bu korkunç kabustan bahsedecekti.

Annesi de kızına, yine bir yerin açıkta kalmış diyerek alaya alacaktı.

En azından böyle olmasını umdu.

Bir an önce bu kabustan uyanmalıydı.

Marcus ise geçmişinin bir daha asla karşısına çıkmayacağını umut ederek hata yapmıştı.


Bitti.


Ee tahminlerinize uyuyor mu?


Kusura bakmayın yılbaşından önce yayınlamayi umut ediyordum olmadı.

Son bir bölüm kaldı sonra final.

Bu kitap bitmeden Kâbus'a bölüm yazmaya niyetim yok.

Kâbus bekleyen okuyucularım kusura bakmayın.


Gelelim sorulara..


Tahminlerinize yaklaştı mı?


Sizce Linda kim?


Aradıkları kim?


Katil kim?


Veronica nerede?


Şu ziyafet masası bölüm 1 de vardı 😉


Marcus ile ilgili küçük bir ohaa 😱 diyeceğiniz bir durum daha var. Tahminleri şuraya alayım.

Bence ipucu verdim..


Bütün sorular da birbirine cevap gibi oldu 😅


Loading...
0%