Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@poltasia

İlk eserim olduğu için bazı hataları görmezden gelmenizi rica edeceğim. Anlayışınız için teşekkürler.

 

Bu yazı aynı bimin bizi tercih ettiğiniz için teşekkürler yazısı gibi oldu.

 

 

 

 

♣️♣️♣️

 

 

 

 

1. Bölüm:Komiser

 

 

 

 

"...Ne yapman gerektiğini ikimizde çok iyi biliyoruz..."

 

"Ayaz yakala." Ayaz ona attığım silahı yakaladı. Ve ateş etmeye başladı. Sonuncuyuda indirdikten sonra Ayaza baktım oda bana bakıyordu. Ona doğru gitmeye başladım. Bi anda Ayaz arkama bakarak dondu kaldı.

 

Ne olduğunu az çok anlamıştım. Sakin ol ifademi takındım ve elimi belimdeki silaha uzatarak bana iyice yaklaşmasını bekledim. Ne kadar dikkatli ve yavaş davranmaya çalışsada dikkatlice dinleyince bana iyice yaklaştığını anlayarak direkt boş elimi arkaya attığım gibi boynundan tuttuğum gibi önüme serdim. İki el ateş ettim adam ölmüştü yani başından vuruldu ölmediyse bile çok dayanamazdı ama sırtıma doğrulttuğu bıçağı sırtımı kesmişti. Adama arkamı dönüp Ayaza doğru gitmeye başladım. Ayaz şaşkınlıkla bana bakıyordu. Bu çocuk ben ne yapsam şaşırıyodu zaten . Sakin bi şekilde yanından geçtim ve telefonumu çıkardım. Ayazda yanıma geldi.Bi sigara çıkardı ve bana uzattı doğruya o daha yeni gelmişti . Benim sigara içmeyi azaltmaya çalıştığımı bilmiyordu.

 

"Ben sigara içmiyorum." Sigarayı alıp dudaklarına götürdü. Bende Efnan'ı aradım.

 

"Alo Efnan Beykozda bi mekandayız.Polisler gelmeden çabuk ol."

"Tamam 5 dakikaya ordayım."

"Yanımda Ayaz da var ona göre araba al."

"Ben hallediyorum merak etme."

Telefonu kapatarak cebime attım. Ayaz'a döndüm.

"Artık gitmemiz gerekiyor. Sözleşmişiz gibi aynanda yürümeye başladık. Polis sirenleri gelmeye başladı. Dahada yaklaşınca emin oldum. Kahretsin buraya geliyorlardı.

Hemen Ayaz'ı kolundan tutup arka kapıya çektim. Polis arabalarının ışıkları görünürdeydi. Daha da hızlandım. Ayaz beni iyice yavaşlatıyordu. Ayaz'ı tutup yan sokağa çektim. Sokağın çıkışında bir araba durdu. Bu Efnan'dı. Koşarak arabaya bindik.

"Hadi hızlı geliyorlar." Dediğim an Efnan gaza bastı. Biz bildiğin kaçıyorduk.

"Ne maceraydı ama." Ayaz'ın bu cümlesine gözlerimi devirdim.

"Daha bu ne sen zorlarını görmemişsin." Ayaz belli etmesede bozulduğu belliydi. Ama birazda şaşkındı tabii.

Bi anda Ayaz "Bundan daha zorları da mı var?" dedi . Dudaklarımın yukarı kıvrılmasına engel olamadım. Bu çocuk bazen beni gıcık etsede saf merakıda beni güldürüyodu. Sanırım sabahtan beri adam öldürmekten yorulmuştu. Bi ara ona bakarken yere kustuğunu görmüştüm. Polis sirenleri artınca mutluluğum uzun sürmedi.

Arkama bakınca peşimizdeki polis arabalarını gördüm.

"Efnan hadi hızlan geliyorlar!!!"

Efnan beni dinlemeyip gayet sakince arabayı kullanmaya devam etti.

"Efnan peşimizdeler!!" Efnan az önceki haliyle gidiyordu. Polisler yanımızdan hızla geçince ağzım açık bir şekilde arabaların peşinden bakıyordum. Efnan benim bu halime gülüp "Eee ne sandın bizde birşeyler biliyoruz heralde." Efnan'a dönerek "Onlar cidden bizi farketmediler mi?" diye sordum. Başını sallayınca arkadan direk onun üstüne atlayıp öpmeye başladım. "Dünyanın en iyi arkadaşı." Ayaz öksürerek "Yalnız bende burdayım ona göremi davransanız."

"Alış koçum." Ben yeniden yerime geçince suskunlukla yola devam ettik. Ayazı evine bıraktıktan sonra arabada sadece biz kalmıştık. "Orada az kalsın yakalanıyordunuz biliyorsun değil mi?" deyince gözlrimi devirdim.

Bu kadar endişelenmesine ben bile anlam veremiyorum.

Zaten ben hiçbir zaman anlam veremiyorum.

-Ben de anlam veremiyorum biliyor musun?

Ne biliyim iç ses.

"Ben kurtulurdum"

"Biliyorum ama ya yakalansaydınız ne yapardım ben sensiz."

"Merak etme bana hiç bişey olmaz. Unutma ben Esin'lerin son vârisi." Araba durunca geldiğimizi anladım ve arabadan indim. Karşımdaki büyük eve bakıyordum.

Aslında ev demek evlere hakaret olurdu. Ama neyse. Bi anda boynumda hissettiğim nefesle kaskatı kesildim.

"Mihrimah neden durdun?" Neyseki Efnan malıymış. Gerizekalının beni korkutmadığı bir gün bile yoktu anasını satayım . "Hadi geç." Efnan'ın sözde yavaşça itmesiyle yere kapaklandım. Tam zamanıydı ya. Ayağa kalktım üstümdeki çamurları önemsemeden içeri koşar adımlarla girdim.

Üstüm iğrençti ve ben her zaman güzel olduğum için asla bunlarla beş dakika kadar daha kalamazdım.

Efnan peşimden nefes nefese içeri girdiğinde bana demediğini bırakmadı. Onun azarından kurtulmak için hemen odama girip hızlıca kapıyı kilitledim. Efnan kapıya vuruyodu.

"Git başımdan. Açmayacağım işte."

"Şimdilik pes ediyorum ama yarın görürsün sen." dediğinde bir şey yapamayacağını ikimizde iyi biliyorduk.

Efnan'ın gittiğinden emin olunca kapının başından ayrıldım. Sırtımdaki kesiğe pansuman yaptım. Çoğunlukla pansumalarımı kendim yaptığım için zaten aynada bakarak gayet rahat yapmıştım. Artık emin oldum, güzel bir duşa ihtiyacım vardı. Duşa girdim ama duşa düşündüğüm kadar ihtiyacım yokmuş. Gevşeyeceğimi düşünerek girdiğim duştan iyice kasılarak çıktım. Üstümü değiştim. Üstüme beyaz bir tişört altıma siyah bir eşofman giymiştim. İlaçlarımı içtim ve yatıp uyumaya çalıştım ama ne fayda gözüme bir gram uyku girmeyince. Susadığımı farkedip mutfağa gitmeye karar verdim. Saate baktım 03.52'ydi Efnan'a yakalanmadan sessizce mutfağa gittim.

Ama mutfakta onu görmeyi beklemediğimi söylemeliydim. Evet şaşırmıştım ama tabikide ona belli etmeden tezgahın başına geçip bir bardak su doldurdum ve bir dikişte bitirdim. Yetmedi iki bardak daha doldurup onlarıda bir dikişte bitirdim.

Ama şimdi yüzleşme zamanıydı. Sandalyeyi çekip tam karşısına oturdum. İkimizde bir süre sessiz kaldık. Ama birimizin bu konuşmayı başlatması gerekiyordu. O çok istekli görünmediği için ben başlamaya karar verdim.

"Yine ne istiyorsun?" Sesim oldukça soğuk çıkmıştı.

"Dün konuştuklarımızı bakıyorumda ne çabuk unuttun?" Hırıltılı sesi ondan daha fazla tiksinmeme neden oluyordu.

"Sabah ne öğrenmek istiyosan gönderdim.Ama şimdi neden burdasın?" Evet göndermiştim ama bazı kısımları atlayarak tabikii. Onlarda zaten hiç önemli olurmuydu canım tabikide değildi.

-Ya kesin değildir sen kimi kandırıyorsun beni mi? Unutma ki ben senin bilmediklerini geçmişinin tüm detaylarını HD izliyorum unutma.

Bana bir gün anlat ben seninle tanışmak için nasıl bir bok yedim.

-Anlatayım. Baban seni 10 yaşında zorla cinayete zorluyordu kendini odaya kapatıp Bulut'a 'Sen mal mısın?' deyince tanıştık.

Tamam sus!

"Onların içinde atladığın detaylar vardı bunu ikimizde biliyoruz." Nerden biliyosa zaten sesi sayesinde her an onu boğabilirdim. O yüzden bir dakika bile takatim kalmamıştı bu adama.

"Ben herşeyi tam olarak anlattım.Ama biraz daha kalırsan bu senin için iyi olmaz."

Fazla uzatmadan başımdan savmaya uğraştığım doğruydu. Hem biraz daha kalırsa Efnan seslerden uyanıp her an buraya gelebilirdi. Zaten daha önceden yaptıklarımı bildiği için fazla uzatmadan kalktı.

"Hiç sanmıyorum ama aynı zamandada kendimi inanmaya zorluyorum. Ama eğer yalan söylüyosan..." Hızlıca elimi uzatıp ağzını kapattım.

"Tamam devamını biliyorum sus artık."

Daha fazla durmadı ve direk geldiği gibi mutfağın balkon kapısından çıktı. O gidince direk elimi kalbime götürdüm. Hem yalan söylüyodum hem de adamın arkasından iş çeviriyodum acaba öğrense ne yapardı. Daha fazla durursam Efnan'a yakalanacağımı akıl edip hızlı ve ürkek adımlarla odama gidiyordum ki merdivenlerde korktuğum şeyle karşılaştım. Efnan karşımda "GÖL CANAVARI" gibi durmuş bana bakıyordu. Daha fazla kendimi tutamayıp gülmeye başladım .

"Neye gülüyosun?" Bide soruyomuydu bu haliyle onu hiç ciddiye alamıyordum.

"O sesler neydi? Sen kiminle konuşuyordun orda?" Ben hala gülmeye devam ediyordum. Ama birşey söylemezsem çıldıracak gibi durduğu için bir açıklama yapmalıydım. Zor da olsa gülmemi durdurup açıklamamı yapmaya başladım. Gerçi ne kadar açıklama sayılırsa.

"Birincisi kimseyle konuşmuyodum ikincisi su içmek için kalkmıştım."

Benim sözümü keserek konuşmaya başladı.

"Üçüncüsü senin pislettiğin yerleri üç saat ben temizlediğim için bunun hesabını vericeksin! Ve dördüncüsü benimle sayılarla konuşma!!" diye bağırdı. Ben bunu atlamış almam değilmi ya işte şimdi yandım. "Upss galiba benim gitme zamanım geldiii." Koşarak kaçtığımda oda arkamdan kovalıyordu. Kaçarken arkaya doğru bağırdım. "Hizmetlileri uyandırabilirdin!"

Benim kaçmamla başlayan oyun benim benim kazanmamla bitmişti her zamanki gibi. Kapıyıda kilitlediğimde artık kurtulmuştum. Yatağa direk kendimi attım . Çok yorulmuştum ve neredeyse sabah olmak üzereydi ama beni uyku tutmuyordu. Sonunda pes edip telefonumu elime aldığımda bilinmeyen birinden bir mesaj geldiğini gördüm. Kaşlarımı çattım çünkü beni Efnan ve o pislikten başkası aramazdı. Mesaja tıkladığımda içime bir korku düşmüştü. Neyseki o kadar korkak değildim. Evet mesaj açıldı. Ama keşke hiç açılmasaydı.

KAHRETSİN!! biri beni yani bizi görmüştü. Yatakta doğruldum. Mesajda aynen şöyle yazıyordu:

"Bugün seni Beykoz'da gördüm ve ne yaptığını söylemek bile istemiyorum. Eğer yarın hapishanede olmak istemiyorsan benimle saat 5 sularında buluşursun. Eğer gelmezsende sonuçlarına katlanırsın. Gerisi sana kalmış ama ne yapman gerektiğini ikimizde çok iyi biliyoruz değil mi MİHRİMAH ESİN"

Bunu yazan kimse onu bulacağım. Bu sefer cidden bulacağım. Ama bulursam da ne yapabilirdim ki. Bu gidişle ben değil o bana birşey yapacakmış gibi de neyse. Sabah o şerefsiz kimse onunla konuşamazdım gece konuşmalıydım. Yoksa biri bizi görebilirdi. Hemen bizimkileri toplamalıydım. Efnan'ı arayıp kulağıma götürdüm ama açmıyordu niye açmıyordu bu kız şimdi ben bunun derdindeyken kapım çalındı daha gir bile demeden Efnan konuşmaya başladı. "Aynı evdeyiz ve 7/24 seni görüyorken siz neden beni arama gereği duyuyorsunuz hanımefendi hazretleri?" Her zamanki gibi işi şakasına vuruyordu. Ama bu sefer çok kötüydü. Gerçi bilmediği için olabilirdi de neyse.

"Efnan çabuk takımı topla. Çok kötü şeyler oldu." Kapıyı açmadan verdiğim cevap onu telaşlandırmış ve biraz da sinirlendirmiş olmalı ki "Kapıyı açarsan daha rahat iletişim kurabilirim. Hanımefendi hazretleri!!!" Sondaki söylediklerine yaptığı baskı beni güldürmüştü ama benim gülmem onu daha fazla sinirlendiriyordu. Sonunda kapıyı açtığımda karşımda yine o göl canavarı haliyle duruyordu. Tekrardan kahkahayı bastığımda ben kendi halime acıyordum. Cidden bu durumda ben nasıl gülüyordum. Kafama vurduğunda bi anda başım döndü. Kafamı kaldırıp ona baktığımda elinde bir tava gördüm.

Bilincimi açık tutarak bir elindeki tavayı ve bir de yüzünü gösterdim.

"Uyandığımda karşımda olma."

Gözlerim kapanmadan önce son gördüğüm haince sırıtışıydı.

 

 

 

 

♣️♣️♣️

 

Gözlerimi açtığımda Efnan'ın odasındaydım. Yatakta biraz doğrulduğumda Efnan'ı gördüm neyseki yüzündeki şeyi temizlemişti de o halinden kurtulmuştu.

 

Pencereye baktığıda güneş tüm kızıllığıyla gözlerimi yaktı. Kahretsin. Sabah olmuştu dün gece olanları hatırlayınca kendime küfrettim. Efnan küfrettiğimi görünce "Ne oluyor banada söylesende bende mi küfretme gereği duysam acaba."

Efnan küfre karşı biriydi. Olanları anlatıp anlatmama konusunda kararsız kaldım. Ama bi şekilde öğreneceği için anlatmaya karar verdim.

"Bak sakin olacaksın ama"

"Tamam zaten en fazla ne olabilir ki" Ah bi bilse neler olabileceğini neyse daha fazla uzatmadan direk konuya girsem iyi olacak. "Ama önce takımı topladın mı bana onu söyle."

"Tabikide sen uyurken topladım hepsi aşağıda bekliyor sadece Ayaz yok."

"Neden yani niye gelmedi?"

"Evi henüz bilmediği için olabilir mi?"

"Tamam sen git şimdi Ayaz'ı da al gel." Gizli kapıdan gireceğini de biliyor olmalısın heralde.

"Ben ordan salak gibi mi görünüyorum? Ha öyleyse söyle de bileyim."

"Ne alakası var şimdi"

"Hani anlatıcaktın dün olanları"

"Haa tamam anlatıyorum. Şimdi bana bi mesaj geldi. "Telefonumu çıkarıp mesaja girdim ve telefonu Efnan'a verdim. Efnan telefonu alıp mesajı okudu.

"Bu ne demek oluyor şimdi?"

Bir de soruyor ya. Ben nerden bileceksem. Neyse bugün sakin kalabilirim. Nasıl kalıcaksam.

"Orada yazdığı gibi gayet açık o pislik kimse ve onunla konuşmazsam yarın hapiste olacağım kesin ama. Hadi şimdi sen Ayaz'ı al gel bende üzerimi değişeyim. Detayları diğerleriyle öğrenirsin."

"Ama... "

Efnan daha konuşamadan yataktan çıktım ve onu itekleyerek odadan çıkardım oflaya oflaya gitti sonunda bende kendi odama giriş yaptım. Hızlıca bi duşa girip çıktım. İyice gevşemiştim. Hemen üzerime siyah askılı bir atlet ve altımada siyah bir kot pantolon giydim.

İlaçlarımıda aksatmadan hepsini sırayla içtiğimde hazırdım. Odadan çıkarak merdivenlere ulaştığımda aşağıdan Efnan ve bizimkilerin sesi geliyordu. Ama Ayaz'ın sesi yoktu galiba o konuşmayıp bir kenara çekilmişti. Hızlıca aşağı indim tahmin ettiğim gibi Ayaz kenarda sus pus olmuştu benim girdiğimi görünce herkes sustu.

Bende genellikle toplantılarımızı yapmak için kullandığımız bizimkilerin deyişiyle toplantı odasına doğru ilerledim. Masanın en başına geçip oturdum ve onların oturmasını bekledim. Herkes masadaki yerini alınca konuşmaya başladım. Ama benden önce Ecrin konuşmaya başlamıştı bile. "Burada neler döndüğünü bize anlatmayı düşünüyor musunuz?" Ben Ecrin konuşurken telefonu açıp mesaja girmiştim bile. Projeksiyona mesajı yansıtıp konuşmaya başladım.

"Bu mesaj bana bugün sabah geldi. Eğer bu adam kimse onunla buluşmamı istiyor." Herkes mesajı okudu ve aynanda sözleşmişler gibi bana döndüler. Barlas "Oraya yalnız gitmiceksin değil mi?" Daha ben cevap veremeden Burak konuşmaya başladı. "Tabii ki de yalnız gitmiycek hem zaten sabah onu gördüyse takip etmiş olabilir yani bu evde tehlikeli. Sabah gidemez takip ettirebilir o yüzden buluşmayı akşama çekmemiz lazım. Şimdilik Efnan'la Mihrimah'ı yalnız bırakamayız yani ya onlar birimizle kalıcak. Yada hepimiz bu evde." Burak'ın söyledikleri aslında doğruydu. Hepimizin birlik olması gerekiyordu. "Bence hepimiz bir arada kalmalıyız. Herkes bu evde kalıcak." Kararımı açık ve net bir şekilde ifade ettikten sonra hepsi bana bakıyordu. Evet burayı belki bulmuş olabilirdi. Ama saçma bir şekilde uyutulmadan yada bayıltılmadan kendi özgür irademle bir başkasının evinde zor kalırdım. "Hepiniz şimdi eve gidip eşyalarınızı topluyorsunuz. Sonra Efnan'la sizi buraya getiririz. İtiraz istemiyorum."

Dedikten hemen sonra dışarı çıktım. Birisi kolumdan tutunca arkamı dönmedim çünkü ürkekçe kolumu tutuşu kendisini ele veriyordu. "Ayaz ne istiyorsun?" Hızlıca elini kolumdan çekti.

"Ama ben daha buranın neresi olduğunu bile bilmiyorum? Ne yapıcam?" Tabi o şuan buradakilerden sadece beni tanıyordu. Ona şuan bunu anlatmaya üşendiğim için bakışlarımı arkada duran Efnan'a çevirdim. O da bana bakıyordu.

Bakışlarımdan ne söylemek istediğimi anladığı için Ayaz'ı tuttu ve onu odaya götürdü. Artık kimseyi düşünmeden devam edebilirdim. Resmen koşar adımlarla asansörü es geçip merdivenlere yöneldim. Bodruma indim ve karşıma çıkan ilk boks torbasına bir yumruk attım.

Bir tane daha ve daha fazlası.

 

 

 

 

♣️♣️♣️

 

Sonunda durduğumda lavaboya geçip suyu açtım ve yüzümü defalarca yıkadım. Duvara yaslanıp yere çöktüm. Artık daha sağlıklı düşünebilirdim. Kafamda bir sürü plan oluşmaya başlamıştı bile. Kapıdan bir ses duyduğumda kapıya döndüm.

Ama Efnan bu gizlilik işlerini hiç yapamadığı için yine kendini ele vermişti. Zaten bu yüzden operasyonları evden yönetiyordu. Efnan "Ne yapacaksın. Bana da söylede bir plan yapayım." Aslında benim bile henüz kesin bir planım yoktu. Saate baktığımda 4'e geliyordu. Kahretsin hemen şuan bir şeyler yapmaz isem yaklaşık bir saat sonra hapisteydim.

Ben ilk defa birine gözüktüğüm için ne yapacağımı bilemiyordum. Herşeye bir planı olan benim şuan aklımdakiler tatile çıkmıştı ve beynim sanırım onlara özenerek haber bile vermeden çekip gitmişti. Ama Efnan'a da cevap vermezsem beni zorlayacağını bildiğim ve kafamın allak bullak olmasını istemediğim için hızlıca bir plan kurdum. "Şimdi sen bu adamın numarasını falan bir araştır. Bende buluşmayı akşama çekmeye çalışayım. Şansım varsa kabul eder. Yoksa sonumun ne olacağını düşünmek bile istemiyorum."

"Eğer yoksa..."

"Onu o zaman düşünürüz."

"Peki ya Ayaz ne olcak?" Tabii ya bide Ayaz vardı. Keşke dün yanımda Barlas'ı götürseydim o en azından planlı çalışırdı. Ama beni asla dinlemezdi ve biz planı unutup birbirimizi boğmaya çalışırdık.

"Çok basit onu olaylardan soyutlayacağız. Ve bütün oklar beni gösterecek. Tamam mı? Onu bu olayda istemiyorum." Efnan hızlıca başını sallayıp ayağa kalktı. Ve bana elini uzattı. "Gidelim mi artık hızlı olmamız gerekiyor zaten." Elini tuttuktan sonra artık bende ayaktaydım. Birlikte üst kata çıktık ve tam karşımızda Burak ellerinde valizlerle durmuş bize sırıtıyordu. Ve yanlış saymadıysam elinde tam 7 tane valiz vardı!! "Naber millet ben geldim. Karşılamam nerde hani şu davullu zurnalı olandan." dedikten sonra yanıma geldi ve yanağımdan bir makas aldı. Efnan'a da aynısını yapınca Efnan'ın yanakları kızardı ama bu ona aşık olduğu için değil ondan nefret ettiği içindi. Ben hala az önceki şoku atlatamamışkan valizleri alıp yanımıza geldi. "Eeee ben nerde kalıyorum?"

"Salak mısın sen oğlum." Tam benim söyleyeceğim şeyi Efnan söylediği için onu tam şuan öpmek istiyordum. Burak yeniden konuşmaya başladı. "Eee benim farkım tarzım ama kimse beni dinlemiyor ki nerden bilsinler." Efnan ile ben onun bu sözlerine aynı anda gözlerimizi devirdik. Bizim şuan plan yapıyor olmamız gerekmiyor muydu ya. "Yukarıdan istediğin bi odayı al kıt zeka." dedim ve Efnan'ı tuttuğum gibi toplantı odasına soktum.

Hemen bana mesaj atan numarayı projeksiyona yansıttım. Efnan hemen kendine gelip bilgisayarını açtı ve araştırmalarına başladı. Efnan üzgün bir sesle "Bu numara artık kullanılmıyor." dedi iki şansımız vardı. Birincisi elimizden uçup gittiğine göre diğerini denemeliyiz. Hemen mesajlaşma kısmına girdim. Ama ne yazcaktım onu bile bilmiyordum. "Sen kimi tehdit ediyosun tırrek" falan mı. Kendi düşüncelerime güldüğüm sırada. Efnan bana gözlerini devirdi.

Bana kalsa direk gider katliam yapardım ama hapsi boylamak istemiyorum. O yüzden şimdilik susacağım. Ama sadece şimdilik. Saate baktım. 16.48'di bu durumda sadece hazırlanıp çıkabilirdim sadece. Hemen mesaja

 

 

 

Nerede buluşacağız?

yazdım. Hemen cevap geldi.

'Biraz geç oldu ama tahmin etmiştim.'

Az önce bu numara kullanılmıyor muydu. Efnan'a kısa bir bakış atıp yeniden telefona çevirdim bakışlarımı.

 

 

 

Zorlama sadece yeri söyle, konuşalım ve defolup git.

 

'Sakin ol. Ve emin ol biraz daha buralardayım. Dün katliam yaptığın mekan 12. masa. Seni bekliyorum.'

Efnan'ın şaşkın bakışlarının arasında hamen telefonumu alıp. Yukarı odama çıktım. Bu halde gidersem fazla dikkat çekeceğim için hemen üstüme lila rengi bir gömlek ve açık mavi bir pantolon giydim. Renkleri hiç sevmesemde şuan beni görebilecek birisi benim hergün siyahlar içinde olduğumu bilemezdi. Hep görevlerde renkli giyerdim.

Saçlarımı tepeden topladıktan sonra. Mavi çantama da silah , mermi, telefonumu ve bikaç milyonuda çantama koydum. Ne olur ne olmaz adam para da isteyebilir sonuçta tedbirli olmam lazım sonuçta. Hemen -2. kata inip siyah bir arabaya atladım bunları yaparken de Efnan'la karşılaşmamam büyük başarıydı hızle mekana geldiğimde arabadan indim ve mekana baktım. Baya lüks ve bilindik bir mekan olduğu için hemen toparlamıştı. Biri gelse burda dün çatışma oldu dese dün kendim çatışma yaptığımı bilmesem inanmazdım. Efnan arıyordu fazla bekletmeden açtım. "Alo"

"Bulunduğun mekanın bütün kameralarını devre dışı bıraktım." Resmen bana özetle çatışmaya girersen sonucu en aza indirdim diyordu. Göremeyeceğini bile bile göz devirdim.

"Asla öyle bişey olmayacak."

"Ben yinede işimi garantiye alıyım da."

"Hadi benim girmem lazım ve küpelerimden beni izlediğini biliyorum çünkü sesini duyabiliyorum."Telefonu kapattığım gibi çantama attım. Ve görevliye doğru ilerledim. Adam bana gülümseyip. "Rezarvasyonunuz var mıydı hanımefendi? Varsa adınızı alabilir miyim?"

"Aslında yok 12. masaya davetliyim." Adam elindeki tableti açıp birkaç şeye baktıktan sonra bana dönüp "Hoşgeldiniz Mihrimah hanım geçebilirsiniz." Adamın yanından içeri girip. Masaya doğru ilerledim. Masada düşmanım olmasa feci bir şekilde yakışıklı bulacağım o kişiyi gördüm. Kapalı kahve saçları ve ona ona karşılık yine koyu kahve gözleriyle çok yakışıklı duruyordu.

Ben görevi bırakıp buna yavşasam mı acaba?

Ama gözleri mavi olmadığı için pek umursamadım. Telefonuna bakıyordu yavaşça geçip karşısına oturdum. Adam sonunda telefonundan başını kaldırıp bana baktı. Resmen istediğini elde etmiş gibi sırıtmaya başladı. Gözlerimi devirdim.

Yanımızdan geçen bir garsonu durdurup iki kahve sipariş etti. "Ben bir şey istemiyorum. Sadece konuşmak için geldim." Hemen üste çıktığımda bana döndü ve telefonunu gösterdi bu dün gece olanların kamera kayıtlarıydı. Ne yani Barlas silmemiş miydi bu kayıtları. Barlas yine beni ele vermek için herşeyi yapıyordu.

Hemen elinden telefonu almak için hamle yaptığımda elini geri çekti. Yüzüne seni bitiricem der gibi bakarken konuşmaya başladı. "Bunumu istiyorsun" dedi telefona bakarak üzgün bir sesle.

"Maalesef bu şahsiyetle konuşmadan alamazsın" dedi kendini göstererek. Bu adam daha fazla konuşursa daha fazla gıcık olacağım ve ben gıcık olursam iş cinayete kadar gider. "Ne konuşacaksan uzatmadan konuş değerli zamanımı senin için harcayamam." dedim, yüzüne tiksinti içinde bakarken.

Adam "Sakin ol şampiyon zamanını harcadığım falan yok zaten bundan sonra zamanın hep benimle uğraşmakla geçicek." Dediğini önceanlamadım böyle bir konuyu uzatmak hiç tarzım değildi. "Sadede gel." Adam küçük bir çocuğa anlatır gibi sakince "Diyorum ki benden kurtuluş yok. Bundan sonra benden çekeceğin var." Hala anlamamış olan ben kesinlikle hiç kızmadan cevap verdim. "Düzgün cevap ver yormasana be adamı sabırda buraya kadar" diye bağırarak ayağa kalktığımda herkesin gözü bize çevrildi. Kollarımdan tuttuğu gibi geri sandalyeye oturtturdu. "Paraysa para , hapisse hapis artık yaa ben çekemem oğlum böyle tipleri a-aa sapık mıdır nedir yaa." diyerek ayağa kalktığım gibi çıkışa ilerlemeye başladım.

Aslında sapık olsa işime gelirdi. Hapise tıkardım falan.

Kulağımda Efnan'ın gülüş sesleri sinirlerimi bozduğu için kulağımdaki küpeyi çıkarıp ayağımla ezdim. Adam az önce yaşadıklarının şokunu atlatmış olmalı ki geldi ve kolumu tuttu.

Ah! Ama bu çok klişe!

Kolumu kurtarmaya çalışırken yan masada geldiğimden beri beni izleyen adam ayağa kalkıp yanımıza geldi. "Bu adam sizi rahatsız mı ediyor hanımefendi" Tam adama ağzının lafını vermeye hazırlanıyordum ki kolumu tutan pislik kafasını adama çevirip öyle bir baktı ki adam yerin dibine girdi.

Pislik cüzdanını çıkarıp içini açtı ve adama gösterdi. Ne gördüyse adam iyice yerin dibine girerken birden "Özür dilerim komiserim" dedi. Ne ben mi yanlış duydum yoksa bu adam komiserim mi dedi. Ben şaşkınlıkla adama bakarken komiser pisliği bana döndü.

Ben hiç istemesem de tam gözlerinin içine bakarken resmen koyu kahve gözlerinde kayboluyordum. Ne diyeceğimi bilemedim. Komiser içimi okur gibi "Yanlış duymadın evet komiserim" Ne yani bu adam bir komiser miydi?

Bu büyük bir şaka olmalı.

Hikayemi umarım sevmişsinizdir. Gerçi sevmesenizde devam edicem. Hshajajajaj.

Bölüm hakkındaki düşünceler...

Barlas, Ecrin, Burak, Efnan, Mihrimah'ın kendi elleriyle seçtikleri özel adamları.

Şu konuya da açıklık getireyim Barlas ve Mihrimah ölümüne kavgalılar ama Mihrimah onu gruptan atmıyor.

İlk bölümlerin biraz kötü olduğunun bende farkındayım ama merak etmeyin diğer bölümlerde gittikçe düzelttiğimi umuyorum.

Neyse resmiyeti bir kenara bırakalım ya.

Abi azcık göbek atalım ya. İşte gerçek ben geliyor. Sbhsuakanajoa. Neyse bugünlük benden bu kadar.

~Diğer bölümde görüşmek üzere.~

 

Loading...
0%