@poncikbirpanda21
|
DEVAMININ GELMESİNİ İSTERSENİZ YORUMLARINIZI BEKLİYORUM ** Maç sonrası eve geldiğimde ilk turu aldığımız için inanılmaz mutluydum. Apartmandan yukarı çıkarken benim karşı dairemde oturan Eylül'le karşılaşmıştım. Beni görmesiyle gözlerini benden kaçırıp tavır yaparcasına yanımdan geçmişti. Büyük ihtimalle maçta onu görüp tanımamazlıktan gelmem hakkında HAKAN : Beni tebrik edersin diye düşünmüştüm. O kadar izlemeye bile gelmişsin. EYLÜL : Gördüğün halde tanımazlıktan gelen sensin, tebrik mi bekliyorsun şimdide? HAKAN : Neden olmasın? Sonuçta o maçta büyük bir emek harcadım. Sende izlemişsindir golleri. EYLÜL : İzledim gayet başarılıydınız takımca. Yalandan bir tebessüm edip ellerimi bağdaş yaparcasına birbirine birleştirdiğimde dikkatlice ona bakmıştım. EYLÜL : Neden öyle bakıyorsun? HAKAN : Merak ediyorum benim futbolcu olduğumu bile bilmezken tanıştıktan birkaç saat sonra da maçımı izlemeye gelmen komik geldi. EYLÜL : Maçı izlemeye gelmemin seninle alakalı mı olduğunu düşünüyorsun gerçekten? HAKAN : Yani aklıma daha mantıklı bir şey gelmiyor. EYLÜL : Çok merak ediyorsan söyleyeyim senin için gelmedim. Zaten seni ne kadar zamandır tanıyorum ki senin için özel olarak bir yere geleyim? HAKAN : İyi peki senin dediğin gibi olsun. Ben onun dediklerine pek inanmamış gibi sırıttıktan sonra Eylük ise suratıma her zamanki asık suratıyla bakmaya devam ediyordu. EYLÜL : Ayrıca senin hakkında bir konuda yanılmadığımı anladım. HAKAN : Hangi konuymuş o? EYLÜL : "Ben asla kendimi futbolcu olduğum için üstün görmem" demiştin. Maçta nasıl değişebildiğini görmüş olduk. İstediğin zaman insanları tanımamazlıktan gelebiliyormişsun demek ki. HAKAN : Haa şimdi anlaşıldı seni görmezden geldiğim için tavırlısın bana. Napmamı bekliyordun? Sabah günümün içine ettiğin, bana hakaret ettiğin yetmezmiş gibi maçta seni görünce sevinmemi mi? EYLÜL : Sana tavır yapmıyorum! Sadece senin tamda düşündüğüm gibi biri olduğunu söylüyorum. Ayrıca- O konuşmaya devam ederken telefonumun çalmasıyla Ferdi'nin aradığını görmüştüm. Bende Eylül'ün lafını kesip araya girmek zorunda kalmıştım. HAKAN : Ya bana bi müsade eder misin? Senden daha önemli sorunlarım var çünkü. Benim arkamdan kendi kendine söylendiğini de duyabiliyordum. Evime girip Ferdi ile telefonla konuştuktan sonra yarınki maçımızla ilgili birbirimize moral bermiştik. Sonrasında ise uykumu iyice alabilmek için odama geçip kendimi yatağa atmıştım. Çok geçmeden apartmandan gelen kavga sesleriyle uykum bozulmuştu. Artık kendi evimde uyumak bile bana haramdı sanki. Tüm sinirimle yatağımdan kalkıp kapıyı açtığımda Eylül'ün kapıda biriyle tartıştığını görmüştüm. TUNÇ : Eylül güzelim bak beni niye anlamak istemiyorsun? Sadece bir hataydı diyorum seni ne kadar sevdiğimi bilmiyor musun? EYLÜL : Sen hâlâ karşıma geçmiş sevgiden mi bahsediyorsun?! Defol git evimden! Kapıyı açtığımda beni görmeleriyle aralarındaki konuşmayı sonlandırdılar. HAKAN : Bir sorun mu var? TUNÇ : Yok kardeşim sen işine baksana! HAKAN : İşime bakıcam ama yaptığınız gürültüden bu çok mümkün olmuyor. TUNÇ : Tamam gir içeri bizde aramızdaki sorunu halledicez zaten şimdi. EYLÜL : Hiçbir şeyi halledeceğimiz yok! Sen defolup gideceksin evimin önünden! TUNÇ : Benim bir yere gittiğim yok içeri geçelim konuşucaz. HAKAN : Konuşmıycam diyor kız anlamıyor musun? EYLÜL : Hakan tamam ben halledebilirim senin karışmana gerek yok. HAKAN : Arkadaş pek laftan anlayan biri gibi gözükmüyor ama sen bilirsin. TUNÇ : Sen neye karışıyorsun ya? Sevgilimle benim aramda bir konu! HAKAN : Sevgilinle? İyi peki sevgilinle çözün o zaman aranızda. EYLÜL : Tunç bak son kez sakince söylüyorum daha fazla şansını zorlamadan git artık! Bak herkesi rahatsız ediyorsun. TUNÇ : Bir yere gittiğim yok. Eylül hadi gel daha sakin bir yerde konuşalım seninle! Eylül'ün kolundan tutup çektiğinde tam ayırmak için araya girecektim ki Eylül ani bir refleksle onun elini ters çevirdiğinde Tunç'un acıyla bağırdığını duymuştum. Sonrasında ise onun elini bırakıp yere düşmesi için bacak arasına bir tekme atmıştı. HAKAN : Oha lan! Ağzım açık bir şekilde onu izlerken yaptığı harekete şok olmamak elde değildi. Tunç yerde acıyla yığılınca bende yanına gelip tek elimle sertçe omzunu sıkmıştım. HAKAN : Ben müdahale edicektim ama sanırım gerek kalmadı. Senin yerinde olsam daha fazla burada durmazdım. TUNÇ : Daha sonra tekrar görüşücez senle Eylül! Hiçbir şey bu kadar basit değil! HAKAN : Lan siktir git hadi!! Tunç denen herif yanımızdan gittiğinde bende Eylül'e bakmıştım. İlk defa onu gözleri dolu dolu görmüştüm. HAKAN : Aranızdaki sorun her neyse bilmiyorum ama az önce yaptığın harekete şaşırmadım desem yalan olur. EYLÜL : Bir ara savunma dersleri almıştım. Oradan hakimim. HAKAN : Baya iyi hareketti yalnız! Yani ben müdahale edicektim ama sen baya iyi hallettin. EYLÜL : Senin yardım edeceğin bir şey yoktu gerçekten. Sanada rahatsızlık vermiş oldum. HAKAN : Sorun değil bence, dünde ben ses yapmıştım ödeşmiş olduk. Bu söylediğime Eylül hoşuna gitmiş gibi hafifçe tebessüm etmişti. EYLÜL : Göründüğü kadar ukala değilmişsin bari. Kendi hatanı anlamışsın. Bu iyi bir şey. HAKAN : Bak ya! Hâlâ dünün konusunu açıyorsun? Sende biraz kincilik var anlaşılan. EYLÜL : Evet var, yaşadığım şeyleri kolay kolay unutan biri değilim. Biraz kafaya takarım. HAKAN : Olsun tak bir şey olmaz. EYLÜL : Neyse ben senin boşu boşuna vaktini almış oldum. Dünkü maçından sonra yorgunsundur hâlâ daha fazla tutmayayım. HAKAN : Aslında vaktim var sayılır. Kahve sever misin? Kahve yapsam biraz sohbet etmiş oluruz. EYLÜL : Neden ki? Eylül o kadar ciddi bir şekilde soruyordu ki onun aksine durumu şakaya vurup cevap vermiştim. HAKAN : Seni misafirliğe davet eden herkese neden diye mi soruyorsun? EYLÜL : Herkese sormuyorum tabi sadece ilk tanıştığımızda bana uyuz olduğunu söylemişken neden beni evine davet ediyorsun ki? HAKAN : Ben belki aramızdaki sorunu halledebiliriz diye dedim. Sonuçta komşuyuz ya hani. Ama gelmek istemiyorsan sen bilirsin. EYLÜL : Yok gelirim.. Şuan biriyle konuşmak banada iyi gelir. Eylülle beraber bana geçtiğimizde mutfağa gidip ikimize kahve yapmıştım. Ondan hâlâ pek fazla hoşlandığım söylenemezdi ama az önceki halini gördükten sonra da umursamazca davranıp arkamı dönemezdim. Kahveleri yapıp getirdiğimde Eylül'e uzatmıştım. HAKAN : Afiyet olsun... Bende onun yanıbaşına oturduğumda kendi kahvemden bir yudum almıştım. HAKAN : Bana düşmez ama yinede merak ediyorum. O dövdüğün çocukla ne sorunuz vardı? EYLÜL : Sen biraz dengesiz birisin bence. Daha kapıda karşılaştığımızda 'senden önemli sorunlarım var' demiştin, şimdi niye bunu merak ediyorsun? Sevgilisiyle alakalı sorduğum soruya cevep vermeyip geçiştirtişmişti. Bende bu konuda daha fazla üstelememiştim. Sonuçta beni daha ne kadardır tanıyordu ki? Neden özelini anlatmasını bekliyordum? HAKAN : Bak sana olan tavırlarımdan dolayı beni bencil veya egolu biri olarak görüyor olabilirsin ama inan alakam yok. Sadece ben ilk tanıştığımızda sana çok uyuz olmuştum. O yüzden maçtayken seni görmezden geldim. Normalde böyle biri değilimdir. Özür dilerim senden. EYLÜL : Özür dilemene gerek yok. Senin yerinde kim olsa aynı tepkiyi verirdi. HAKAN : Yinede normalde bu tarz şeyler yapmam. Beni yanlış tanımanı istemem onun için diyorum. EYLÜL : Tamam sıkıntı değil. Bende zaten senin için gelmemiştim maça. Zaten söylediğim gibi benim futbolla pek aram yok. HAKAN : Belki bundan sonra olur. Yarınki maça gelirsin diye düşünüyorum. EYLÜL : Teşekkür ederim ama pek geleceğimi düşünmüyorum. HAKAN : Bence gelirsin, benim davetlim olarak... EYLÜL : Eğer dünkü maçta tanımamazlıktan geldiğin için böyle bir tepki veriyorsan inan gerek yok. HAKAN : Gelmek istemezsen zorlamıyorum tabi ama ben orada olmanı isterim. Onu ısrarla davet etmemin en büyük nedeni onu tanımamazlıktan geldiğim için bu bana kendimi aşırı egoist hissettirmişti ve bir insanı sevmesem bile bu şekilde davranmamın hatssını ödemek istiyordum. EYLÜL : Söz vermiyorum ama bakarız o zaman. HAKAN : Öyle olsun bakalım... EYLÜL : Kahve için teşekkürler ben kalkayım artık. Eylül elindeki kahbeyi bitirdikten sonra kapıya kadar ona eşlik etmiştim. HAKAN : Bir şeyi unuttun sanırım. Kendi telefonumdan rehber kısmını açıp ona uzatmıştım. HAKAN : Bana ulaşmak istersen diye... Numaranı yazarsan kaydetmiş olurum. Kayıtlı olmayan bir numara aradığında açmıyorum çünkü. EYLÜL : Seni arıycağım bir durum olacağını pek zannetmiyorum. Sadece aynı apartmanda oturuyoruz diye sık karşılaşacağımızı sanmıyorum. HAKAN : Bence o belli olmaz ya! Ben yinede numaramı vermiş olayımda. Sonra egolu davrandın numaranı bile vermedin demezsin bana. EYLÜL : Demem merak etme. Dünün aksine bir gelişme görüyorum sende. Daha insanlıklı davranmaya başlamışsın mesela. Artık birbirimize laf sokarken bile bunu kırmadan yapmaya başlamamız da bir gelişmeydi. Zor olsada telefonunu aldıktan sonra sırıtarak ona bakmıştım. Bugün birkaç saat vakit geçirince bile Eylül'e karşı olan önyargılarımdan çoğunun kırıldığını hissetmiştim. Maça gelmesini gerçekten istiyordum. Benim oradaki başarımı görmesini de öyle... ** 1 GÜN SONRA Maç günü geldiğinde takımca inanılmaz heyecanlıydık. Soyunma odasındayken tüm takımı toplayıp güzel bir moral konuşması yapmıştım. Ardından sahaya çıktığımızda hep beraber maçın başlamasını bekliyorduk. O sıralarda gözlerim sürekli trübünlerdeydi. Acaba gelmiş miydi diye merak ediyordum. HAKAN : Harbiden gelmemiş ya! İnat şey işte... FERDİ : Hako sen niye sürekli etrafa bakıyorsun? HAKAN : Bir arkadaşım gelmiş mi diye baktım ama tahmin ettiğim gibi gelmemiş. Artık daha fazla etrafa bakmayı kesip maçıma odaklanmak istemiştim ama modum şimdiden bile düşmüştü. Daha sonra maç başlamıştı ve biz durumu 1-0 yapmıştık. O an aşırı mutlu olmuştum ki hayatımda bu kadar içim içime sığmayan çok az an olmuştu. İlk molaya gittiğimizde biraz olsun su içip soluklanmıştım. Nefes nefese kan ter içinde kalmıştım. Ardından etraftaki insanlardan bize gelen tezahüratları duyabiliyordum. Kafamı tekrardan kaldırıp yukarı baktığımda onu görmüştüm. Eylül gerçekten maçıma gelmişti... Geldiğini görmemle yüzümde istemsizce koca bir tebessüm oluşmuştu bile. Neden mutlu olduğumu bilmiyordum ama o an orada birinin beni desteklemeye geldiğini görmek bana inanılmaz bir moral olmuştu diyebilirdim. İkinci yarıya başladığımızda her şey iyi giderken ne ara durumun 2-1'e geldiğini anlamamıştım. Son dakimalarda ben bile çileden çıkmış durumdaydım. HAKAN : KENAN!! Şu pası bana at!! Kenan beni dinlemeyip kendisi gole doğru gittiğinde top direkten dönmüştü. Artık son dakikalara girdik derken bir anda maçın bitme düdüğünü duymuştuk. Ve yarı finale bile çıkamadan elenmiştik. Ağlayarak dizlerimin üzerine çöktüğümde aklımdan geçen tek şey benin başarısızlığım yüzünden bu hale gelmemizdi. Her zaman ben takımı ayağa kaldırırken bu sefer arkadaşlarım gelip bana destek olmuşlardı. BARIŞ : Kalk hadi yerden elimizden geleni yaptık biz kaptan! HAKAN : Olmadı lan!! Bir gol bile atamadım amına koyayım! Normalde diğer arkadaşlarıma göre daha az küfür eden biri olmama rağmen şimdi ağız dolusu küfür etmek geliyordu içimden. Belki anca o zaman rahatlayabilirdim. Tüm taraftarlarımızdan inanılmaz bir moral alkışı alırken biz tüm moral bozukluğumuzla soyunma odasına gitmiştik. HAKAN : Takım kaptanınız olarak hepinizden özür dilerim. Takımı ayağa kaldırmayı başaramadım. CENK : Saçma sapan konuşma! Tek senin suçun değil bu. Başaramadıysak beraber başaramadık. ALPER : Aynen abi kendini üzmeye değmez. EYLÜL Maçın bitiminde Hakan'ı en son gördüğümde perişan haldeydi. Ben yenilselerde gayet iyi bir mücadele verdiklerini görmüştüm. Hakan'ın bu kadar çok yıkılacağını asla düşünmemiştim. Askında maç bitiminde arayıp yanına gitmek istemiştim ama bu durumdayken benim telefonumu bile açmaya vaktinin olacağını sanmıyordum. Bu yüzden daha sakin bir anında gitmeye karar vermiştim. Eve gittiğimde saat gece bir olmuştu bile ama uyumak bile gelmiyordu içimden. Birkaç saat Hakan'ın eve gelmesini beklediğimde gece üç gibi sonunda evine gelmişti. Eve girer girmez bir süre sessizlik olmuştu. Ardından bir takım eşya kırılma sesleri gelince onun adına endişelenmeye başlamıştım. Napıyordu bu? Sinirle eşyalarını yere mi fırlatıyordu? Daha fazla beklemek istemeyip Hakan'ın evine gidip kapısını çalmıştım. Kapıyı açtığında elinde bir içki şişesi ve ağlamaktan kıpkırmızı olan suratını görmüştüm. EYLÜL : Hakan sen iyi misin? Ben sesleri duyunca merak ettim o yüzden geldim. HAKAN : Yalan söylemiyim pek iyi değilim. İçeri gelsene öyle konuşalım. İçeri geçtiğimde her yerin boş içki şişeleriyle dolu olduğunu görmüştüm. Maçı kaybettikleri andan beri içki içmiş olmalıydı. HAKAN : Geldiğine pişman oldun dimi? Bir bok yapamadım resmen. EYLÜL : Hakan saçmalama gayet iyiydiniz. Yani ben pek anlamam ama yinede çok heyecan vericiydi. HAKAN : Kendimizi kandırmayalım bir haltı başaramadık ama suç takımda değil bende... Ben başaramadım güzel bir şekilde takımı yönetemedim. Beraber kanepeye geçip oturduğumuzda Hakan tekrardan elindeki içkiyi alıp kafasına dikmişti. EYLÜL : Hakan bence yeter artık! Kendini boşu boşuna bu kadar üzüyorsun. HAKAN : Ne hissettiğimi anlayabildiğini sanmıyorum. Bugünkü maçın benim için önemini sen tahmin bile edemezsin. EYLÜL : Senin ne hissettiğini anlayamam haklısın ama ne kadar üzgün olduğunu farkındayım ve elimden geldiğince destek olmak istiyorum. HAKAN : Gerçekten birkaç gündür tanıdığın biri için niye bu kadar endişeleniyorsun. EYLÜL : Bunun nedenini bende bilmiyorum ama sadece senin yanında olmak istiyorum. Ne kadar üzgün olduğunu görmüşken yalnız bırakmak istemiyorum. HAKAN : Bugün gelmeyeceğini düşünmüştüm ama sonra izlemeye geldiğini gördüğümde çok mutlu oldum. Teşekkür ederim... Ağlamaklı ses tonuyla benimle konuşunca ona destek olmak için bir anlık reflekse eline dokunmuştum. Sonrasında hemen çekmek istemiştim dakat Hakan benim elimi sıkıca tutup geri çekmeme izin vermemişti. Bu aramızdaki temas gereksiz bir yere gidiyor gibiydi ve şuan yeni tanıştığım biriyle bulunduğum durum bile beni fazlasıyla geriyordu. EYLÜL : Ben artık kalksam iyi olacak. Sende uyuyup dinlenmiş olursun. HAKAN : Gitmesen olmaz mı? Bana iyi geliyorsun sanırım. Hakan gerçekten çok fazla sarhoştu ve cümlelerini seçerken bile saçmalayıp zorlanıyordu. EYLÜL : Sadece birkaç dakika daha kalırım ama... HAKAN : Peki o da yeter... Hakan bir süre daha kendi kendine konuştuktan sonra bense sadece onu dinlemekle yetinmiştim. EYLÜL : Bak hem bu maç hiçbir şeyin sonu değil ki ilerleyen yıllarda tekrardan bir şansın olacak. Kendini mahfedecek kadar kafaya takma. HAKAN : Kafaya takma mı? Önümüze kadar gelen şampiyonluk fırsatını kaçırdık. Eylül moral vermeye çalışıyorsun anlıyorum ama sen ne desen moralim düzelmeyecek. EYLÜL : Napıyım peki? Hiçbir şey demeyip susup senin kendini mahfetmeni mi izliycem? HAKAN : Yapamaz mısın? Sadece yanımda olup beni dinlesen. EYLÜL : Benden susmamı istiyorsun ama o kadar kolay kolay susan biri değilim. Hiç kusura bakma. HAKAN : Öyle mi diyorsun? Hakan elini benim yanağıma koyduktan sonra yavaşça aramızdaki mesafeyi kapstıp dudaklarını benimkilere bastırmıştı. Alt dudağımı hafifçe ısırmasıyla bir anlık kendime engel olamayıp Hakan'ın öpüşüne karşılık vermiş olmuştum. Bir süre onunla öpüşmeye devam ettikten sonra da ilk geri çekilen taraf ben olmuştum. Beni uzun bir süre öpmesinin ardından nefes nefese kalmıştım. Sonrasında aramızda derin bir sessizlik olmuştu. Nasıl bir anlık boş bulunup böyle bir şeyi yapabilmiştim? Başka hiçbir şey söylemeden onun evinden çıktığımda derin bir nefes almıştım. Az önce yeni tanıştığım biriyle öpüşmüştüm. Ve daha kötüsü onun yarın olunca bunlarım hiçbirini hatırlamayacağını bildiğim halde bu salaklığı yapmıştım... |
0% |