@poncikbirpanda21
|
Dün o kadar yorucu bir gün geçirmiştim ki maçların başlaması öncesi oldukça yoğun bir tempoda çalışıyordum. Hem ülkemi gururlandırmayı, hemde milli takımın kaptanıyken bunu başarmayı yürekten istiyordum. Son zamanlarda kendi evimde yaşamış olduğum bir aksaklıktan dolayı geçici bir süreliğine başka bir eve yerleşmek zorunda kalmıştım. Nasıl olsa çok kalmayacağım için ev konusunda pek özen göstermeyip ilk bulduğum apartman dairesini tutmuştum. Bugün sabahın çok erken saatlerinde yeni evime yerleşmeye çalışırken bir yandanda olması gerekenden fazla ses yaptığımı farkındaydım. Anahtarla kapıyı açmaya çalışırken elimde tutmaya çalıştığım eşyalardan birinin yere düşmesiyle oldukça fazla bir ses yankılanmıştı. HAKAN : Hay elimin ayarını sikiyim! Kendi kendime söylenip yere düşen eşyamı almak için eğildiğimde karşı dairenin kapısı hızla açılmıştı. Karşımda gördüğüm kız hâlâ gözleri uykulu bir şekilde, üzerindeki pijamalarla duruyordu. EYLÜL : Beyefendi saat şuan sabahın yedisi farkında mısınız?! Bu ne gürültü Allah aşkına! Pazar günü bile kendi evimizde uyuyamayacak mıyız? HAKAN : Kusura bakmayın ama gördüğünüz gibi bende taşınmaya çalışıyorum şuan. Keyfimden yapmıyorum gürültüyü. EYLÜL : Bu saati mi buldunuz taşınacak? İnsanlar evlerinde uyuyorlar hiç akıl edemediniz mi gerçekten? HAKAN : Hanımefendi özür diledim ya ne uzatıyorsunuz hâlâ? Zaten canım burnumda onca işimin arasında birde taşınmakla uğraşıyorum. Sabah sabah birde sizinle tartışamıycam gerçekten. EYLÜL : Ukalaya bak ya! Bak senin sayende bende çok güzel bir güne uyanmadım. İki gündür dört saatlik uyku ile duruyorum ve evimde güzelce uyumak istiyorum. Ama ne yazık ki o bile mümkün görünmüyor! Sabah sabah çattık resmen ya! Sanki ben hiç yorgun değilim tek yorgun insan kendisiymiş gibi iki saattir konuşuyor. HAKAN : Bakın şöyle yapalım siz kapınızı kapatın ve uyumanıza devam edin. Benide rahat bırakırsanız çünkü evime yerleşip dinlenmem lazım. Yarın akşam önemli bir gün olacak. Zaten sizde anlarsınız ki benim için çok zor bir hafta geçiyor. Kız suratıma anlamsızca bakıp sonrasında siniri bozulmuşcasına sırıtmaya başlamıştı. EYLÜL : Kabus musun sen ya? Ben nereden bilicem senin için nasıl bir hafta geçiyor? Ayrıca banane kardeşim senin ne yaşadığından?! HAKAN : Bir dakika ya! Sen beni tanımıyor musun cidden? EYLÜL : Seni tanımam mı gerekiyor? HAKAN : Yani genelde beni tanımayan insanlara nadir rastlarım da şaşırdım sadece. Hakan ben! Hakan Çalhanoğlu! Soyadımı neden ekleme gereksiminde bulundum bilmiyordum ama sanırım alışkanlıktan olmuştu. Genelde biriyle tanışırken kendimi adım ve soyadımla tanıtırdım. Böylelikle çoğu kişi beni tanırdı. Nezekat edip elimi uzattığımda sıkmasını beklerken sadece ona uzattığım elime tersce bakmakla yetinmişti. EYLÜL : Doğruyu söylemek gerekirse tanıştığıma pek memnun olduğumu söyleyemiycem Hakan. HAKAN : Sanırım aynı düşüncedeyiz. Çünkü benimde pek memnun kaldığım söylenemez. Sahte bir tebessüm edip arkamı döndüğümde evimin kapısını açıp içeri girdiğimde derin bir nefes almıştım. Ne çeşit insanlar vardı ya? Nezaket gösterip elimi uzatmışım insan gibi tepki vermekten bile acizlerdi. ** Saat : 11.20 Birkaç saat geçtikten sonra eve az çok yerleşebilmiştim. Ev o kadar sıcaktı ki üstümü çıkarıp öylece geziniyordum. Bir yandanda mutfakta yemek yaparken motive olmak için müzik açmıştım. Mutfağa gidip kendime yiyecek bir şeyler hazırlamaya çalışırken yarın akşam maçta atmak istediğim golleri hayal edip kendimi gaza getiriyordum. Müziği açmamın üzerinden çok geçmeden kapımın tekrardan çalındığımı duyduğumda sinirle ağzımdan bir küfür savurup müziğimi kapatmıştım. HAKAN : İnsana kendi evinde bir rahat vermiyorlar ya! Kapıyı açtığımda sabah tartıştığım kızı görmemle bende sinirle derin bir nefes alıp konuşmaya başlamıştım. HAKAN : Buyrun? Sabah sabah ikinci kez konuşmamızı gerektirecek ne olmuş olabilir çok merak ediyorum. EYLÜL : Dalga mı geçiyorsunuz benimle? Sabah zaten saygısızlığı yapan sizsiniz. Birde hâlâ özellikle yapar gibi son ses müzik dinliyorsunuz. HAKAN : Saat neredeyse öğlen oluyor. Ayrıca kendi evimde müzik dinleyemeyecek miyim cidden? EYLÜL : Kendi evinizde naparsanız yapın! Ama insanları rahatsız etmeyecek şekilde. Bu şekilde saygısızca değil. HAKAN : Saygısız? Bakın yeterince ileri gittiniz zaten. Daha fazla benim sinirlerimle oynamadan gidebilirsiniz. Tam kapıyı kapatmak üzereyken ocağa pişsin diye koyduğum çorbanın taşma sesini duymamla kapıyı öylece bırakıp hızla mutfağa gitmiştim ama gittiğimde çorba çoktan yerlere kadar dökülmüş ve her yer batmıştı. Daha 10 dakika önce yerleri yeni silmişken şimdi yine her yer batmıştı. HAKAN : Ya hayır ama! Bugün başıma gelmeyen bi bu kalmıştı! O kızın da benim arkamdan mutfağa kadar yanıma geldiğini görünce gözlerimi devirip ona bakmıştım. HAKAN : Evime girmene kim izin verdi? EYLÜL : Ben sesi duyunca merak ettim. Ondan direkt girdim kusura bakma. HAKAN : Tamam gördüğün gibi işim başımdan aşkın. Hadi çık sende! EYLÜL : Aslında evin haline bakılırsa yardıma ihtiyacın varmış gibi görünüyor. HAKAN : İnanın ihtiyacım olan tek şey evimde huzurlu ve yalnız başıma kalmak. Cümlemi bitirdikten sonra yeri silmek için bir peçete kopartmıştım. EYLÜL : Napıyorsun sen ya? Onunla mı sileceksin yerleri? HAKAN : Siz hâlâ neden buradasınız? Bana cevap vermeden benim elimdeki peçeteyi alıp kenera koymuştu. EYLÜL : İnsanlık ediyorum sadece. Bana bir bez verebilir misiniz? İçimden sabır çekip çekmeceden temiz bir bez çıkarıp ona vermiştim. Önce bezle etrafı sildikten sonra çoğu gitmişti zaten. EYLÜL : Sende bir paspasla silersen daha iyi olur. HAKAN : Teşekkür ederim ama ben hallederdim zaten. EYLÜL : Önemli değil size kalsa etraf dahada batacak gibi duruyordu. HAKAN : Hanımefenfi ben yıllardır yalnız yaşıyorum. Etrafı temizlemeyi de biliyorum. Yardımınıza pek ihtiyacım yoktu. EYLÜL : Sizin gibilere insanlıkta yaramıyor gerçekten. HAKAN : Yardım etme ya! Senden yardım mı istedim ben kardeşim? Kız mutfaktan çıktığında duvara astığım milli takımla ilgili posterlerimi görünce kısa bir süre duraklayıp bakmıştı. Posterlerden tanımış mıydı acaba beni? HAKAN : Milli takımda kaptanım ben. Fotoğraflarda bu seneye ait. Sen belki yine tanımamışsındır açıklayayım dedim. EYLÜL : Sen futbolcusun diye mi sabahtan beri böyle ukala davranmayı kendinde hak buluyorsun? HAKAN : Anlamadım bir dakika! Sen sabahtan beri bana verdiğin rahatsızlığı fark etmeyip bana mı ukala diyorsun? EYLÜL : Pardon? Sabahtan beri sana ben mi rahatsızlık veriyorum? Yok beni tanımadın mı? Üstten üsten konuşmalar ukala ukala tavırlar. HAKAN : Bir dakika! Adını öğrenebilir miyim? EYLÜL : Adımı napıcaksın? HAKAN : Rehbetden numaranı bulup gece rahatsız edicem. Adını napıcam, adınla hitap edicem. EYLÜL : Eylül... HAKAN : Bak Eylül sana samimiyetle çok uyuz oldum. Ama şunu bilmeni isterim ki ben hiçbir zaman futbolcu olduğum için kimseye üstten bakmam ya da ukala davranmam. Önce bunda bi anlaşalım. Cümlemi bitirdikten sonra elimden geldiğince sakin kalmaya çalışıyordum çünkü bugün sinirlerim olması gerekenden fazla zorlanmıştı. HAKAN : İkinci olarakta lütfen evimden çıkıp bir dahada beni rahatsız etmek için kapıma gelmezsen çok sevinirim. Kızı nazikçe evden kovduktan sonra kapıyı arkasından sertçe kapatmıştım. HAKAN : Allah'ım ben nereye düştüm böyle ya! 1 GÜN SONRA EYLÜL Dünden beri yeni komşum olan o çocuğu hiç görmüyordum. En son birkaç eşya alıp arabasına binerken görmüştüm sonrasında da hiç eve uğramamıştı. Bizim kızlarla buluştuğumuzda onlara kısaca bugün olanları anlatmıştım. Başta Hakan Çalhanoğlu'nun benim komşum olmasına aşırı bir tepki vermişlerdi. Neden bu durumu bu kadar abarttıklarını bir türlü anlayamıyordum. Biri sırf tanılıyor diye bizden neyi farklıydı? Sonuç olarak herkes insan... YAZGI : Hayır benim anlamadığım onun gibi biri neden bu apartmana taşınsın ki? Dünyanın parasını alıyorlardır. EYLÜL : Bilmiyorum Yazgıcım adamı görür görmez sen çok zenginsindir niye buraya taşındın diye soramadım. Zaten o kadar sinir etti ki beni. IŞIK : Bence sen biraz fazla abartıyorsun. Ne yani adam apartmana taşındı ve çok gürültü yaptı. Bu mu? EYLÜL : Hayır canım! Adam apartmana taşındı ve apartmanı başıma yıktı! IŞIK : Bak bu fırsat ayağımıza kadar gelmişken kaçırmayalım. Hazır bende akşamki maça bilet almışken beraber gidelim işte. EYLÜL : Işık dalga mı geçiyorsun benimle? Ben adamın yüzünü bile görmek istemiyorum diyorum sen maçına gitmekten bahsediyorsun. YAZGI : Yani bencede Işık, biz niye durup dururken ayağına gidelim ki? IŞIK : Arkadaşlar siz dalga mı geçiyorsunuz şuan? Koskoca milli takım kaptanı senin komşun olmuş ve sen şuan böyle mi konuşuyorsun? EYLÜL : Ya benim için önemli olan statüsü değil zaten ama bana o şekilde davranan bir insanın maçını izlemeye asla gitmem. Birkaç saat sonra... O kadar dediklerimde ısrarcı olmama rağmen Işık'ın çenesinden kurtulmak için milli maçı izlemeye gelmiştik. EYLÜL : Niye seni dinledim ki zaten? IŞIK : Birazcık somurtmasan diyorum. Bak etraftaki insanlara uyum sağla birazcık. YAZGI : Ya hadi buraya geldik onca insanın içinden Eylül'ü nasıl görmesini bekliyorsun acaba? IŞIK : O da doğru... Eylül sen en iyisi bir arasan mı? Belki görmeye gelir. EYLÜL : Işık dün gördüğüm adamın numarası bende niye olsun? Hem olsaydı da aramazdım zaten! IŞIK : Birazdan soyunma odalarından çıkıp sahaya inecekler. Belki o arada görür. Birkaç saniyeliğine acaba görse beni tanır mıydı onca insan arasından diye düşündüm. Bir süre bekledikten sonra tüm futbolcular teker teker sahaya inmeye başlamışlardı. Herkes alkışlayıp tezahürat yapıyorlardı. Sonrasında Hakan'ın da çıktığını görmüştüm. Etraftaki insanlara hafifçe gülümsüyordu. Sahaya doğru ilerlerken o çok düşük ihtimallerden biri gerçekleşmişti ve Hakan benimle göz göze gelmişti. Ama sonrasında hızla gözlerini kaçırıp yüzündeki gülümseme solmuştu. Hakan Çalhanoğlu beni görmüştü ** Nasıl buldunuz? Devamının gelmesini istiyorsanız yazabilirsiniz. Bir sonraki kurgumuzda Kenan Yıldız kurgusu olacak 🥰 |
0% |