@poncikss1234
|
Not; Bu bölümde texting yoktur. Yaprakların yemyeşil tonları, hafif sıcak esen rüzgara eşlik eden ağaçlar ve karşımda oyun oynayan çocuklarla beraber dışarıda kahvaltı yapıyordum. Bankın üzerine koyduğum ayranım ve elimde poşete sarılmış olan simidimle beraber Mahir'in takıldığı parktaydım. Bu park o kadar güzel bir konumdaydı ki gideceğim her yere yakındı. O yüzden buranın adı "Göbekli Park'tı." Simitten bir ısırık aldığımda, karşıda futbol oynayan çocukların topu ayağımın dibine gelmişti. Sapsarı saçları, bembeyaz tenli ve yaşına göre uzun boyu olan çocuk yanıma geldiğinde ona gülümsemeye çalıştım. Simitten dolayı zor olduğu için surat ifadem komik bir hâl almıştı. Çocuk gülmemeye çalışırken arada çıkarttığı sesler ile ben de gülmeye başladım. Topu alıp el salladıktan sonra ben de el salladım ve biten simidin poşedini kalkıp çöpe attım. Ayağa kalkıp ayranı da yolda içtikten sonra kafeye geldim. İki günlük iznimden sonra çalışmak bana ağır geleceğini düşünürken, düşüncemi bozan mutfaktaki sesleri, dışarıdan bile duyuyordum. Sessiz olmaya özen göstererek konuşulanları dinlemeye başladım. "Ya Cemre sen ne dediğinin farkında mısın? Neden ayrılmak istiyorsun ki?" "Burada yaklaşık beş yıldır çalışıyorum ve bir zaman sonra insanda bıkkınlık yaratıyor. Hem benim kendi mesleğim var. Sadece atanamadığımdan dolayı burada çalışmak zorunda kaldım. Bazen hayat istediğimiz gibi gelişmiyor Mahir." "Bazen ister istemez insanlar birbirlerine alışıyor. Mahize'nin de senin yakın arkadaşın olduğunu biliyorum. O geldiğinde, nasıl söyleyeceksin?" "Onun anlayışla karşılayacağını biliyorum. Şaşıracağını da biliyorum fakat olması gereken benim artık kendi mesleğimi yapmak." Mutfağa girdiğimde, Cemre bana bakıp tebessüm etti ve "Günaydın, beş dakika önce gelseydin kahveyi beraber içerdik. Kahve içer misin?" diye sordu. Kafamla onaylamaz bir şekilde salladım ve Cemre'nin karşısına oturdum. Mahir ile konuşmamaya özen gösterecektim. Cemre'ye bakıp göz kırptığımda "Ne oldu, neden böyle manalı bakıyorsun?" dedi. -Ufak bir kulak misafirliği yaşandı. Buradan ayrılmaya karar vermişsin. Bence de en doğrusunu yaparsın. Eğer kendi mesleğinden memnunsan oradan ilerlemen daha güzel olur. Hem sadece buradan ayrılıyorsun, arkadaşlığımız bitmiyor ki. "Bak Mahir gördün mü? Mahize sıkıntı yaşatacak bir insan değil. Sen, Mahize'yi nasıl tanıyorsun bilmiyorum ama yanlış tanıyorsun." Yanlış değil, eksik tanıyordu. Eğer kendimi ona tam açabilseydim o zaman benim, onu sevdiğimi de öğrenecekti. Bu büyük bir risk olacaktı. Riskin bu kadar erken almak ne kadar doğruydu bilmiyorum ama şu an zamanı değildi. -Ne eksik Cemre? Ona göre ayarlama yapacağım. "Eksik bir şey yok. Mahir herkesten önce gelmiş, kontrol etmiş. Merak etme." -Mahir'in bakıp bakmaması beni ilgilendirmiyor. O bana verilen bir iş ve benim de kontrol etmem gerekiyor. "Bugün tersinden kalktığını düşünüyorum ve tartışmak da istemiyorum." diyen Mahir'e bakıp göz devirdim. Onu ne kadar sevsem de en son bana "Seni olmayan kız kardeşim olarak görüyorum." lafından sonra ondan soğumaya çalışıyordum. Ne kadar yapabilecektim, orası tartışılırdı. "Size ne oluyor? Geçen gün o sarışın çocuğun numara istemesi yüzünden tartıştınız. Bugün de eksik var mı yok mu diye tartışıyorsunuz. Siz birbirinizle uğraşmaktan haz mı alıyorsunuz?" Cemre'nin sorusu üzerine Mahir'e bakıp dalga geçercesine tebessüm edip başımı onaylar bir biçimde salladım. Mahir de "Mahize bu aralar uğraşacak kişiler ya da olaylar istiyor. Hedef de benim. Hedefi geçtikten sonra normale döneriz gibime geliyor." Bana bakmadan direkt ciddi bir şekilde Cemre'ye açıklama yaptığında, ağzımı açıp bir şey söyleyecekken dışarıdan gelen zil sesi bütün ortamı bozmuştu. Cemre; "Ben müşteriye bakarım. Zaten yarın burada olmayacağım. Son kez yorulayım." deyip güldüğünde, ona bakıp ben de ayağa kalktım ve mutfağın kapısının önünden masaları kontrol ettim. Cemre'nin dediği gibi Mahir hepsini düzenle hazırlamıştı. Enseme gelen sıcak nefesle irkilmemeye dirayet edip gözlerimi kapattım. O, ne kadar yanımda olursa o zaman unutmam zorlaşacaktı. -Arkamda duracağına yanıma gelsene. Hava sıcak zaten bir de sen arkamda durduğunda, havayı da kesiyorsun. o kadar saçmalamıştım ki o da bunu anlayıp kısık bir kahkaha atmış, yanımda durmuştu. "Sen herkesten bir şeyler saklıyorsun. O kadar tedirginsin ki herhangi birimizin arkanda ya da yanında olması önemli değil. Vücudun geldiğinden beri kaskatı kesilmiş." diye bana bakmadan konuştuğunda, içimden yelkenleri suya indirmemek için dualar ediyordum. Ona bir şey demek istemediğimden dolayı masaların çaprazındaki sandalyeye oturdum. Dikkatlice insanları izlerken o sarışın ve arkadaşının kapıdan girdiğini gördüm. Mahir'e göz ucuyla baktığımda, pür dikkat onların içeriye girmesini izliyordu. Kısık ama benim duyabilecğim bir şekilde "Yine güne agresif başlayacağım." Bunu demesinin sebebi neydi? Esmer, çok da uzun olmayan çocuk bana bakıp sarışını dürtüklediğinde, göz göze gelmiştik. Benden sonra Mahir'e baktıklarında, gözlerini hızlıca ayırıp eski oturdukları masa on ikiye geçmişlerdi. Eski yaşanan olayları bir kenara bırakıp onların masasına gittim. Ecelime mi susamıştım, orasını birazdan görecektim. -Hoş geldiniz. Menü getirmemi ister misiniz? Esmer olan "Teşekkürler, menü alabiliriz." dediğinde, Mahir'e menülerin olduğu tarafı gösterdim. Menüyü alıp verdiğinde, Mahir "Siparişleri ben alıyorum beyler. Hanımefendi bugün mutfakta olacak." açıklamasından sonra ona bakıp gözlerimi açtım. Ne diyordu bu? "Ben tek kişilik kahvaltı tabağı alacağım. Yanında da iki kişilik semaver getirebilir misiniz?" sarışın olan "Ben de kahvaltı tabağı alacağım yanında da tek kişilik az pişmiş tereyağlı yumurta alabilir miyim?" siparişleri aldıktan sonra hazırlamak için mutfağa geçtim ve çay bölümünde oturan Selma ablaya demlemesini rica ettim. Az pişmiş yumurtayı da yaptıktan sonra tabak kahvaltıyı hazırlayıp tepsiye doldurdum. İçeriden zili aldığımda, Mahir çevik hareketlerle tepsiyi alıp masa on ikiye verdi. Benim işim şu anlık bittiğinde, Selma ablanın yanındaki boş sandalyeye oturdum. Gözlerimi bir- iki dakika kapattığımda, omzumda bir el hissettim. Göz ucuyla baktığımda, Selma ablanın yanımda dikilmiş olarak gördüm. Oturduğum yerden dikleştiğimde, "Seninle biraz konuşalım. Bu aralar kendinde değilsin. İşine de yansıyor ve ben üzülüyorum." diye yüzündeki meraklı ifadesiyle bana bakmaya devam etti. -Bu aralar kendimi çok yorgun ve hiçbir şeye yetişemiyormuşum gibi hissediyorum. Beni bilirsin abla birkaç gün kendimi toparlamak için yaptığım bir yöntem bu. Kimseyle fazla muhatap olmak istemiyorum. "Ailen seni ziyaret ettikten sonra sen de bir durgunluk sezmiştim de aile arasına da girmek istemedim." -Annemin habersiz gelmesi, Cevher teyzenin hastalığının arada nüksetmesi beni biraz yordu. Cevher teyzenin kontrolleri olacak haftaya. O zaman Mahir'de burada olmayacak. Bütün yük benim omzumda olacak. Cemre'de zaten yarın çıkıyor. Kalakaldım bir başıma. "Anladım." dedikten sonra yanımdan kalkıp tezgahın başına geçti. Açtığı börekleri bir kaba koyup dolaba yerleştirdi ve bana bakıp dışarıyı işaret etti. Hiçbir şey demeden masa bölümüne geçip eski yerime oturdum. Mahir'e baktığımda, telefonla uğraştığını gördüm. Klavyedeki elleri sanki birisiyle kavga ediyor da ona laf yetiştirmeye çalışıyormuş gibiydi. Daldığımı fark ettiğimde, kendime gelip masaları tek tek gezmye başladım. Boşları aldım, yeni gelenleri selamlayıp siparişlerini aldım. Kasada durdum. Hepsine ben koşuştururken Mahir'in uzun bir süredir aynı yerde durup mesaj yazmasına sinirlenmeye başlıyordum. Kötü düşünmemem gerekiyordu çünkü Cevher teyzenin sözü sadece Mahir'e geçiyordu. Tek evladı olduğu için onun bir nevi yakasına yapışmıştı. Ya Melekse diye düşünmeden edememiştim. Sonuçta çalıştığını biliyor, rahatsız etmemesi gerekirdi. Bunları ben niye düşünüyordum ki? Benim düşünmem gereken kendi hayatımdı. Masa sekize gelen dört kız, beni çağırdıklarında onların yanına gittim. Bana bakıp dudaklarını büzdüğünde, onu anlamaya çalıştım. Yüzünde tiksinme ifadesini çözdüğümde, ona bakmadan diğer kıza baktım. Sipariş verdiklerinde, onlarla bir daha karşılaşmamak adına Cemre'ye söyledim. O da bir şey demeden elimdeki kağıdı aldı ve mutfağa geçti. On dakika sonra masa sekize siparişler gittiğinde, önündeki tabakla oynayan kız dikkatimi çekti. Memnun olmamış gibi hareketler sergiliyordu. -Cemre, masa sekiz seni çağıracak gibi hissediyorum. Tabaktan memnun olmamış gibi. Sence de öyle mi? "Mahir uğraşsın. Baksana yolun ortasında birisiyle kavga eder gibi yazışıyor. Tüm odağı telefon olmuş." ona baktığımda, haklıydı. Yaklaşık yirmi beş dakikadır aynı yerde durmuş yazı yazıyordu. -Mahir! Ona seslendiğimde, irkilip bana baktı. Masa sekizi gösterip ellerimi göğsümde birleştirdim. Telefonu cebine koyup seri adımlarla masaya gidip sorular sormaya başladı. Kız, önündeki tabağa bakıp bir şeyler anlatırken Mahir'de tabağı önünden aldı ve beni mutfağa çağırıp tabağı bulaşıklığa koydu. "Kızın cevize alerjisi varmış. Kim hazırladı tabağı?" Sipariş verirken bana söylememişti. -Bana alerjisi ile ilgili bir şey demedi. Tabağı hazırlayan Cemre'ydi. "Bu tabağın aynısını istiyor. Unutma ceviz olmayacak." bunu dedikten sonra mutfaktan ayrıldı. Ben de yeni tabağı çıkartıp zoraki gülümsememle kızın önüne koydum. -Kusura bakmayın. Belirtmediğiniz için cevizli yaptık. Umarım bir şey olmamıştır. "Belirtmem mi gerekiyordu? Menüde cevizli olarak belirtilmemiş. Kendi kafanıza göre koyuyorsunuz. Ya bana bir şey olsaydı?" önündeki menüyü alıp sipariş ettiği tabağa baktım. parantez içinde cevizli olduğu yazıyordu. -Hanımefendi, parantez içinde zaten cevizli olduğu yazıyor. Buyrun size vereyim bakın. "Geçti artık. Bu tabağı da beğenmedim zaten. Kalkalım Nevran." arkadaşı da bana mahcupça bakıp ikna etmek için konuşmaya başladı. Sabrımın son demlerinde olduğumdan ufak bir hareketini bekliyordum. "Ya çıkarttıkları tabağa baksana. Güya cevizli olduğu yazıyormuş, yersen. Normalde parasını bile ödemem de işin içinde emek var." dediğinde, sabrım taşmıştı. Önündeki tabağı alıp bir şey demeden mutfağa koydum ve sadece içecek içen kıza adisyonunu verdim. Kız ödedikten sonra kalkıp özür diledi ve hızlıca kafeden ayrıldılar. Yarım saat kaldığını kol saatimden baktığımda, derin bir nefes aldım ve önlüğümle oynamaya başldım. Yarım saat sonra; Kafeden hızlıca kimseye bir şey demeden çıktığımda, eve gidip direkt duş alacaktım. Soğuk duşun vücuduma etkisi gerçekten güzeldi. Eve vardığımda, çantamı koltuğun üzerine attım ve direkt odama geçtim. Dolabımın karşıısna geçip en rahat kıyafetlerimi seçtim ve duşa girdim. Yaklaşık bir saatin sonunda istemeye istemeye çıktığımda, üzerimi giyindim ve mutfağa geçip yemek hazırladım. Aç olduğumu, yemeğin kokusundan anlayabilmiştim. Hızlıca yemeği bitirdikten sonra yarım bıraktığım dizimi izlemeye koyuldum. Gerektiği yerde güldüren gerektiği yerde düşündüren bir diziydi. Ona dalmışken kapının tıklatılmasıyla dizimi durdurup kapıyı açtım. Bu sıralar kapıma çok gelen Mahir' şaşırmamıştım. Bir şey demeden kapının kenarına geçtim ve içeriye geçmesini bekledim. Salona geçtiğimizde, eski oturduğu yere oturdu ve benimde oturmamı bekledi. Oturduğumda, ellerini saçlarına götürüp arkaya attı ve alnını sıktı. -Bu aralar evime çok uğruyorsun. Önemli bir şey de anlatmıyorsun. Yanlış düşüneceğim. Güldüğünde, dikleşti ve gözlerimin içine baktı. "Masa sekizdeki kız Melek'in kuzeniydi. Sana galiba iyi bir üslupla konuşmamış. Kusura bakma cidden. O, hep böyleymiş. Yurt dışında olduğundan buraya alışık değil. Bir de ceviz mevzusu olunca da sana patladı." -Herkes bu aralar bana patlıyor bakalım hayırlısı. "Bana neden söylemedin? Sonuçta birbirimize yardım etmek için varız." -Telefondan kafayı kaldırabilseydin zaten bir anormallilik olduğunu anlardın. "Bir daha böyle bir şey yaşanmaz. Önemli bir haber aldım o yüzden biraz sinirliydim. Dışarıdan bile belli olmasına şaşırmadım." daldığında, ona sorup sormamak arasında kalmıştım. İsteseydi kendisi anlatırdı. "Annem benden habersiz Melek'in annesini çağırıp nikah tarihini konuşmuşlar. Nikah iki kişilik yapılmaz mı? Ben yokken her şeyi ayarlamaya bayılıyorlar. Belki bana göre erken, neden bana sormuyorlar?" Şok olmuştum. Melek ve Mahir... Nikah... Mahir'i damatlıkla görmek benim sonum olabilirdi. Bunu engellemenin tek yolu onun kafasını karıştırmaktı. Aniden ona sevdiğimi söylersem o zaman nikahı düşünür müydü? -Mahir bu konular özeldir. Evet çok sinirlenmiş olabilirsin ama bunu sakince Cevher teyze ile konuşman gerekiyor. Hem ite kalka bir ilişkin varsa da o zaman bu evlilik senin açından zor olabilir. Klasik monotonlaşmış bir evlilik mi istiyorsun? O zaman ailenle konuşmadan Melek'i nikah masasına oturt. "Evliliğe hazır değilim tabii ki de. Bu konuyu sana açmamın sebebi kimseyle konuşamıyorum. İçimde birike birike taşlaşacağım az kaldı." -Dediğim gibi sakince konuş, görüşlerini bildir. Hem sen istemedikten sonra Melek zorla mı seninle evlenecek? Konuştuğum konular aslında beni aşıyordu. Benden yardım istemesinden dolayı onu kırmamak için konuşuyordum. Mahir'in evleneceğini hayal ettiğimde, ister istemez hüzünleniyordum. Bu zaman içinde her şey olabilirdi. Cevher teyze duygu sömürüsü yapıp Mahir'in aklına girebilirdi. Melek'in ailesini tanımıyordum fakat onlar da araya girip ikna ederlerse işte o zaman Mahir'i kaybederdim. Anlık kelen cesaret kırıntılarıyla anonimin benim olduğumu söyleyecektim. Ya bu işten çıkardım ya da bu işin sonunda herkes kendi yoluna giderdi. -Mahir sana bir şey söylemek istiyorum. Tam ağzımı açıp anonim diyecektim ki Mahir'in telefonu çalmıştı. Kısacası Allah kurtarmıştı. Deli cesaretlerim hep beni yanlışa sürüklüyordu. Mahir, mutfağa geçtiğinde kiminle konuştuğunu merak etmiştim. Yaklaşık on beş dakikalık konuşmadan sonra Mahir'in dıiş kapıya yürüdüğünü gördüm. Ona eşlik ederken bana "Bir şey söyleyecektin. Ben gitmeden söyle." dediğinde, ona boş ver gibisinden geçiştirdim ve Mahir'i yolcu ettim. Ben neye kalkışmıştım? Ona daha yeni yakınlaşmışken onu benden uzaklaştırmak için yol yapıyordum. Mahir'in durumunu detaylı öğrenmem gerekiyordu. O yüzden yarın akşamüstü onların evine gidecektim. Bakalım beni neler bekliyordu? Merhabalarrr, nasılsınız? Ben çok iyiyim. KPSS sınavı var ve ben de size yeni bölüm yazdım.🤍 Birkaç gün belki yeni bölüm gelmeyebilir. (Belli de olmaz.) Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Beni takip ederseniz de geri dönüş yapıyorum. 🤍 Şimdiden iyi okumalar diliyorum. 1 Eylül'de KPSS'ye girecek bütün arkadaşlarıma da şimdiden başarılar diliyorum.🤍 Ölüm Sokağına da birzdan yeni bölüm gelecektir. Ona da vote ve yorum yaparsanız sevinirim. Kapı kitabımı Wattpad'den kopyalıyorum o yüzden geç kalıyor. Onu da sınavdan sonra okuyup birkaç değişiklikle beraber bütün bölümlerini buraya kopyalayacağım ve buradan yazmaya devam edeceğim.🤍 Sizi seviyorum, iyi geceler diliyorum 🤍
|
0% |