Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1-Ölüm Sokağı

@poncikss1234


"Beraber ölüm sokaklarında yattık, bizim için ölüm nedir ki?"

-Mahlas Miraç

"İntikam ateşim bittiğinde vücudum beni uyarıyor, bende insanların ateşi ile kendimi doyuruyorum."

-Mihlas Miraç

Geçmiş zaman anlatımıyla;

Mahlas Miraç - Mihlas Miraç birbirleri ile anlaşan iki kardeşlerdi. Mahlas Mihlas'tan bir yaş büyük olsa da Mihras'ın boyundan dolayı Mahlas'tan daha büyük duruyordu.

Mahlas bu konuda onunla dalga geçiyor,beraber kaldıkları sokakta eğleniyorlardı. Mahlas ve Mihlas küçükken evden kaçıyor, sokakta beraber yaşamaya başlıyorlardı.

Bu durumdan memnun olan Miraç kardeşler, kendilerine iş bulmaya çalışıyorlardı. Her gittiği mekanlardan red yiyen Miraç kardeşler, durumu anladığında iş konusunu bir kenara bırakmışlardı.

Ölüm sokağına giriş yaptıklarında kendilerine yatacak bir yer bulmuş, oraya beraber kıvrılmışlardı.

Mihlas Mahlas'ın omzunda uyuya kaldığında Mahlas yerinde mıhlanmıştı. Bu durumdan memnuRahat bir pozisyon bulduğunda kendi kendine gülümsedi ve gözlerini kapattı.

Tam uykuya dalmak üzereyken silah sesleri duyuldu ve Miraç kardeşler uykusunu bir kenara bıraktı. Mahlas ayağa kalkarak etrafı kontrol ettiğinde yaşlı bir adamın yerde kanlar içinde yattığını gördüğünde Mihlas'a döndü. Mihlas kan görmeyi sevmediğinden dolayı onu kontrol etse de Mihlas yerde yatan kişiye gözünü kırpmadan bakıyordu.

Mihlas, Mahlas'a gülümseyerek bakı ve şunları söyledi;

-Yeni işimiz bu olsun mu? Sevmediğimiz insanları biz de sokakta öldürür, onları çöp gibi yere atarız. Ne diyorsun Mahlas?

Şimdi ki zaman anlatımıyla;


-Mahlas gel buraya. Yerde yatan adamın nabzına bir baksana , ölmüş mü?

Yerde yatan adama tekmeyi attığımda cansız bedeni sola doğru savrulmuştu. Bana soruyu soran Mihlas'a başımla onay verdiğimde yüzüme bakıp güldü.

Öldürdüğümüz adamın cansız bedenini Mihlas ile birlikte yattığı yerden kaldırdık. Mihlas ile taşıdığımız adamla birlikte sokağın sonuna doğru yürümeye başladık. Bu sokakta ölümler, boş sıkıldığında gelen silah sesleri, yerde bulunan kurşunlar, birbirlerini bıçaklama gibi durumlar o kadar yaygındı ki herkes her şeyi yapabiliyor, kimse kimseye karışmıyordu.

Mahlas'a başımla ters istikameti gösterdiğimde bir şey demeden hemen o tarafa doğru yürümeye başladı. Son kez arkamı dönüp baktığımda kafamı iki yana sallayıp Mihlas'ı takip ettim.


Sokaktan çıktıktan sonra Mihlas başka bir tarafa doğru yürümeye başladığında onu takip ettim.


O yöne baktığımda bir kızın o sokağa giriş yaptığını gördüm. Mihlas'a "Hemen geliyorum." dedikten sonra hızlı adımlarla geldiğim yöne doğru tekrar yürümeye başladım.


Yavaş yavaş adımlarla onu takip ettiğimde duvarın ardına durdum. Kız az önce öldürdüğümüz adamın yanına doğru eğilmiş nabzını kontrol ederken, yaşadığını anladı.

Hemen duvarın yanından çıktım ve kızın yanına doğru adımladım.

Kız elindeki telefon ile uğraşırken tam arkasında durdum. Gölgemden dolayı bana baktığında bende ona baktım. Sert bakışlarım onu korkutmamıştı.

-Burada ne arıyorsun? Evine gitsene.

Kız bana bakmaya devam ederken hiç istifini bozmuyordu. Boş bakışları sanki onun da bir katil olduğunu düşündürüyordu.

"Evime gidiyordum, bu adamı gördüm ve bakmak istedim. Size ne?"

Sert cevapları beni iyice sinirlendirmişti. Derin bir nefes alıp ona baktığımda kız son kez yan tarafında bulunan adama baktı ve bana doğru döndüğünde konuşacağını anladım.

-İyi günler dilerim.

Şaşkınlıkla baktığımda hiçbir şey demeden yürümeye devam etti. Arkasından baktığımda ne kadar umursamaz olduğunu, bu sokakta ne yaşanırsa yaşansın aynı tepkiyi vereceğini düşündüm.

Mihlas'ın eve varacağını düşündüğümden hızla eve doğru adımlaya başladım. Her adımım o kızı düşündürürken "Bir daha ne zaman karşılaşırız?" diye kendi kendime sordum.

Bunun cevabını az çok tahmin edebiliyordum. Cevabını tamamen verebilmem için, her zaman o sokaktan geçmem gerekiyordu. O zaman onu o sokakta gördüğümde onunla konuşmaya çalışacaktım.

Bunları düşünürken Mihlas ile birlikte kaldığımız gecekondu evinin giriş kapısının önüne geldim.

Giriş kapısının kilidini elimle açtım. İçeri girdiğimde bahçeden yürümeye başladım, evin kapısının önüne geldim.

Kapıyı birkaç kez tıkladığımda Mihlas kapıyı açtı. İçeriye girdiğimde ayakkabılarımı soydum, ayakkabılığa yerleştirdim. Mutfağa doğru adımlarımı yönlendirdiğimde Mihlas telefondan bir şeyler bakınıyordu.

Onu umursamadan mutfağa giriş yaptım ve hemen kapının karşında duran buzdolabına doğru yürümeye başladım.

Buzdolabını açtığımda Mihlas'ın yaptığı dünden kalan köfteyi gördüm. Tavayı elime aldım ve ocağa koydum. Ocağı yaktıktan sonra tahta çatal ile çevirmeye başladım.

Birkaç dakika sonra ısındığında ocağı kapattım ve tabağı dolaptan aldıktan sonra köfteleri tabağa koydum. Masaya oturduğumda Mihlas, mutfağa giriş yapıyordu. Beni gördüğünde karşımdaki sandalyeye oturdu ve elindeki telefonu bana doğru döndürdü. Bir metin vardı ve o metnin altını çizmişti.

Metinde şunlar yazıyordu;

-Bazen bir zorluk yaşadığında, hayattan soğursun. Hayattan soğudunda kişilerden de soğur, onlardan hiçbir neden yokken intikam almaya gidersin. İntikam'ı aldıktan sonra övünür, daha çok yapmak istersin. İntikam ateşinin ne kadar yüksek olduğunu anlamak için de ölümle tanışırsın. İçindeki çocuğu öldürdüğünde, artık insanları da öldürürsün. Ölüm, hangi durumda var? İntikam Ateşi durumunda mı? İçindeki çocuğun ölüşü durumunda mı? Sizce hangisi?

Mihlas'a sırıttığımda o da bana sırttı. İçimizde aynı soruyu cevapladığımızı tahmin ettiğimde konuşmaya başladım;

-Hangi sorunun cevabını verdin?

Mihlas hiç düşünmeden şu cevabı verdi;

"İçimdeki çocuğun ölüşü."

Ona bakıp kafa salladığımda masaya koyduğum çatalımı alıp tabağın üstündeki köfteye batırdım. Köfteye çatalı batırdıktan sonra Mihlas'a uzattım. Mihlas ağzını açtığında köfteyi ona verdim.

Tabaktaki köfteler bittiğinde ayağa kalkıp bulaşık makinesinin yanına doğru adımladım. Tabağı ve kullandığım çatalı sudan geçirip makineye yerleştirdim.

Eskiden olsaydı eğer, herhangi bir sokakta gizli bir yer bulurduk. Mihlas yerimizi tutar ben de kapanmaya yakın olan marketleri gözetlerdim. Marketin kapanma saati geldiğinde Mihlas'ı tembihler, olduğumuz yerden ayağa kalkarak marketin önüne gelirdim.

Kapanan marketin sahibinin gittiğini gördüğümde sevinir, marketin camına taş atıp oradan içeriye girerdim. Almak istediğim ne varsa alır, poşetlere doldurur oradan gülerek kaçardım. O günler aklıma geldiğinde gülümsedim. Yaptığımız hiçbir şey doğru değildi.

Zaten biz de doğru insanlar değildik.

"Neye gülüyorsun abi? Aklında hangi planlar var?"

Elimle boşver gibisinden salladığımda oturduğu sandalyeden ayağa kalktı. "Ne oldu?" Diye sorduğumda ise sıkıldığını, dışarıya çıkmak istediğini söyledi. Ben de ona hak verip "Beraber çıkalım." dedim.

Üstümüz zaten hazır olduğundan dolayı hemen ayakkabılığın önüne geldik. Mihlas ayakkabılarını giyindi, dışarı çıktı. Ben de ayakkabılarımı giydim ve onun olduğu yere doğru baktım. Kapıyı kapattıktan sonra onun yanına yürümeye başladım.

Beraber sokaklarda gezerken "Ölüm sokağının" olduğu yere doğru adımlarımızı attık. Sokağın başına geldiğimizde yerler temizdi. Mihlas şaşkınlıkla yere bakarken, ben de umursamadan Mihlas'a bakmaya başladım. Mihlas bana doğru döndüğünde ona "buradan çıkalım" diye seslendim.

Mihlas bir şey demeden adımlarını bana doğru adımlamaya başladı. Ben de ona doğru adımlarımı attığımda beraber ters istikamete doğru yürümeye başladık. Sokak lambaları Mihlas'ın yüzüne vururken onu inceledim. Mihlas'ın kıvırcık saçları, ela gözleri, çatlamış burnu, elmacık kemiğinin üstündeki morluğu ben buradayım diye bağırsa da Mihlas bunu umursamıyordu.

-Yanağındaki morluk, acıyor mu?

Mihlas yürürken konuşmayı sevmezdi. O yüzden cevap vermedi. Ben de umursamadım. Ölüm Sokağından çıktıktan sonra birkaç dakika yürüdük. Çerkez Sokağının tabelasını gördüğümde oraya doğru adımladım. Mihlas'ta peşimden geldiğinde sokağa giriş yaptık. Sokağın ortasında iki kadın ve iki erkeğin kavga ettiklerini gördüm. Mihlas'a hemen oraya gideceğimizi söylediğimde o da anlayışla karşılamış, hızlı adımlar ile sokağın ortasına doğru yürümeye başlamıştık.

Yanlarına vardığımızda dün akşam gördüğüm kızı burada kavga ederken gördüğümde şaşkınlığımı gizleyemedim. Burada ne arıyordu?

Mihlas da şaşkın bakışları ile kızın olduğu tarafa doğru baktığında yerimizden kıpırdayamıyordu.

Yürümeye başladığımda kız elinde tuttuğu biber gazını karşısında duran çocuğa sıktığında olduğum yerde durdum.

Bu kız kimdi?

Daha fazla izleyemeyeceğimi anladığımda koşar adımlar ile kızın yanına vardım. Kız bana doğru döndüğünde kahverengi gözleri gözlerime buluştu. Kahverengi gözlerindeki intikam ateşi ben buradayım diye bağırırken neler yaşadığını merak etmeye başladım.

Mihlas kızın yanına doğru geldiğinde, Mihlas konuşmaya başladı;

"Sen kimsin? Her sokakta seni görüyorum, bize kendini tanıtır mısın?"

Mihlas'ın şu durumda bile kızı merak etmesi, olacak şey değildi. Kahkaha atmaya başladığımda Mihlas "Ne var?" bakışlarını bana atmaya başlamıştı.

Kız soluklandı. Soluklarının arasında cıkladı ve Mihlas'a boş bakışlarını yolladı. Mihlas kızın ne diyeceğini merak ettiğinden dolayı susmuş, konuşmasını bekliyordu.

Kız daha fazla sessiz ortama dayanamayarak konuşmaya başladı;

"İleride park var, oraya gidelim. O zaman beni tanırsınız, ne dersiniz?"

Benim için farketmez olduğundan kafamla onay verip kızı takip etmeye başladık.

Kız ağır ağır yürüdüğünden dolayı Mihlas sıkılmış olacak ki kıza "Daha hızlı adımlarla yürür müsün?" dedi.

Kız konuşmadan kafasını salladığında hızlı adımlar atmaya başladı. Birkaç dakika sonra parka doğru geldiğimizde Mihlas boş bir bank buldu ve oraya doğru adımlamaya başladı.


Mihlas'ı takip ettikten sonra bankın oraya geldik ve oturduk. Mihlas cebinden çıkardığı sigarasını bana uzattı. Ben de içinden bir dal aldım ve Mihlas'a tekrar uzattım. Mihlas kıza da uzattığında kız, kafasıyla iki yana sallayıp "Hayır." dedi.


Kız derin bir nefes aldığında konuşmaya başladı;


"Kısa ve öz anlatacağım, Adım Mahfer. 24 yaşındayım ve Ölüm sokağının son yerinde oturuyorum. Siz de biliyorsunuz ki Ölüm sokağı dediğimiz yer bir lanet. O lanetli yerde yaşıyorum. Bu kadar bilseniz yeterli."

Mihlas anladım derecesinde kafasını sallarken konuşmaya başladı;

"Benim adım Mihlas, 25 yaşındayım ve biz de ölüm sokağının girişinde oturuyoruz. Evet lanetli bir yer olabilir lakin orayı lanetleyen de bizleriz. Öyle değil mi? Mahlas?"

Mihlas'ın sorduğu soruya yönelik ben de konuşmaya başladım;

-Mihlas'a katılıyorum. Bu arada Mihlas benim öz kardeşim. Ben de kendimi tanıtayım: Adım Mahlas, 26 yaşındayım. Mihlas ile beraber yaşıyoruz.

Mahfer sessiz bir şekilde bizi dinlerken aklında bir sürü soru varmış gibi düşünceliydi.

-İstediğini sorabilirsin, bizden çekinmene gerek yok.

Mahfer derin bir nefes alıp konuşmaya başladı;

"Dün akşam ölüm sokağında sizi gördüğümü hatırlıyorum. Doğru muyum? Yüzünüzü tam seçemesem de Mahlas'ın sesini duyduğum için hemen tanıdım. Yanılıyor olabilirim. Dün akşam siz mi o adamı öldürdünüz?"

Mihlas aniden böyle bir soru geldiğini tahmin etmediğinden dolayı öksürmeye başladı. Sakin olmaya özen göstererek ona cevap verdim.


-Her ölüm sokağından geçen birileri, adam öldürmeye gelmez. Biz adamı öldürmedik.


Yalan söylüyordum. Yalanımı yakaladığında neler olacaktı? Mahfer başıyla onay verip oturduğu yerden kalktığında bizim tarafa doğru döndü.nBiz de ayağa kalktığımızda Mahfer yan tarafında bulunan çantasını eline alıp bana doğru döndü.


"Tekrar karşılaşır mıyız? Bilemem, tanıştığımıza memnun oldum. Mahlas ve Mihlas.


Mihlas elini Mahfer'e uzattığında Mahfer nazikçe elini sıktı ve bana doğru döndüğünde elini uzattı. Elini sıktığımda birkaç saniye göz göze geldik ve elini elimden çekti.

El salladığında biz de ona el salladık ve bizden ters olan istikamete doğru yürümeye başladı. Mihlas tekrar oturduğumuz yere oturdu ve benim de oturmam için eliyle işaret yaptı. Banka doğru adımlarım atılırken başımı hep ters istikamete doğru çeviriyordum.

Mahfer'de mi katildi? Yoksa ölen insanları mı kontrol ediyordu? Bu sorunun cevabını çok merak ediyorum. Mihlas'ın yanına oturduğumda fazla sessizliğini koruyamadan bana doğru döndüğünde ona baktım.


"Mahlas, kızın ismi ne güzel öyle değil mi? Anlamını biliyor musun?"

Başımı iki yana sallayıp onun söylemesini bekledim.

"Bir yazı okunuştum. İsimlerinin anlamları yazıyordu. Mahfer ismi de denk gelmişti. O yüzden kız adını söylediğinde fazla şaşırmadım. İsminin anlamı "Ayın ışığı, Aydınlık." Demek."

-Ne güzel anlamı varmış. Yüzünden de belli oluyor öyle değil mi? Ay gibi parlıyordu.

Mihlas kahkaha atmaya başladığında omzuna vurdum. "Ne oldu?" derecesinde bana baktığında ben de ona bakıp konuşmaya başladım.

-Sen ne dediğinin farkında mısın? O kızın ne olduğunu bilmiyoruz. Ya bir örgüt ile birlikte çalışıyorsa, ya da bizi takip edip de polise şikayet ederse ne olacak? O zaman da "Ay gibi parlıyor" mu diyeceksin?

Mihlas birkaç saniye bu dediklerimi düşündü ve başıyla onay verdi. Haklı olduğumu bildiğinden sessiz olmayı tercih etmişti.

Banktan beraber aynı anda kalktık ve ölüm sokağına doğru yürümeye başladık.

Ölüm sokağına doğru yürüdüğümüzde etrafı incelerken bir kadının bir adamı dövdüğünü gördüm. Mihlas'a elimle o tarafı gösterdiğimde Mihlas belini kontrol etti ve bana bakıp göz kırptı. Emaneti yanındaydı.

Mihlas o tarafa doğru koşmaya başladığında ben de onu takip ettim. Birkaç saniye sonra kadının yanına vardığımızda Mihlas kadının kolunu tuttu.

Kadın hiddetle Mihlas'a bakıp kafa attığında şok olmuştum. Bu kadında kimdi?

-Hanımefendi sakin olur musunuz? Neler oluyor? Anlatın da beraber çözelim.

Aslında beraber çözmeyecektim, ya onun kafasına sıkacaktım ya da adamı alıp buradan uzaklaştıracaktım. Kadın'ın gözleri dolmuş bir şekilde Mihlas'a doğru döndü ve yerde yatan adamın karnına basarak Mihlas'a doğru adımladı. Yerde bayılmış bir şekilde yatan adam, basılmanın etkisi ile refleks olarak zıplamış, kafasını da betona çarpmıştı.

Kadın bunu umursamadan Mihlas'a baktı ve alnına doğru elini uzattı. Mihlas merakla kadına bakarken kadın Mihlas'ın alnını inceledi ve başını eğdi.

Mihlas durumu anlamak için konuşmaya başladı;

"Neler oluyor? Bu tantana da ne böyle? Adama ne yaptın? Neden öldürdün, açıklar mısın?"

Eğer sen de katilsen, katille iyi bir iletişim kurman gerekiyordu. Mihlas da tam anlamıyla kadının katil olup olmadığını ölçüyor, ona göre nasıl davranması gerektiğini kendisine uyarlıyordu.

"Bu kocam olacak haysiyetsiz adam benim yavrumu öldürdü. Kendi çocuğu olmadığını iddia etti. Yavrumun intikamını aldım."

Mihlas çocukları çok seviyordu. Çocukların kılına zarar gelse, yapan kişileri buluyor, onlara türlü türlü eziyetler yapıyordu.

Mihlas bana bakıp "Yerdeki adamı kaldıralım." dediğinde onay verip adamın bacağını tuttum. Mihlas adamın kollarını tuttu ve kadına çekil dedikten sonra birkaç adımlık olan bahçeye doğru yürümeye başladık. Adamın ağırlığı yüzünden belimiz ağrısa da sonunda bahçeye varabildik.

Bahçeye doğru fırlattığımızda vakit kaybetmeden hemen kadının olduğu yere geldik.

Kadın "Teşekkür ederim." dedikten sonra bir şey demeden olduğu yerden uzaklaştı. Arkasına bile bakmadan çekip gitti.

Daha fazla vakit kaybetmeden Mihlas ile birlikte eve doğru yürümeye başladık. Mihlas aniden kafasını sola doğru çevirdiğinde elini beline atıp silahını çıkardı. Mihlas daha fazla dayanamayarak çocuğa ateş ettiğinde olduğum yerde durdum.

Ona neler oluyor bakışı attığımda Mihlas çocuğun yanına doğru yürümeye başladı. Çocuktan akan kanlar bütün yolu boyarken Mihlas kanların üzerine basıyordu.

Mihlas çocuğun yanına doğru eğilip nabzını kontrol ettiğinde "Neler oluyor?" diye bağırdım. Mihlas hiddetle ayağa kalkıp bana doğru döndüğünde bir adım gerilemiştim.

"Bu çocuk sabahtan beri bizim peşimizde takılıyor. Mahfer ile parkta oturduğumuzdan beri bizi ağaçların orada gizli gizli seyrediyor. Bir bokluk olduğunu anlamıştım, Boku da temizledim. İyi yapmış mıyım?"


Mihlas çok dikkatliydi. Bu özelliğini çok seviyordum. Ona baktım ve bir adım ilerledim. Omzuna dokundum ve başımla onay verdim. Çocuğu orada bırakmak istediğinde onu zorlamadım ve eve doğru yürümeye başladık.


"Bir insan sizin hayatınız olsa bile, o insanın ölümü de sizin elinizde olabilir."


Merhaba arkadaşlar bugün sizlerle beraber yeni kurguma hoş geldiniz diyorum ve sizlere "Ölüm Sokağını" takdim etmek istiyorum.


Umarım beğenirsiniz, şimdiden vote ve yorumlarınız için teşekkür ederim.

Watty yüzünden buraya taşındık. Buradaki düzenlemeleri bilmiyorum o yüzden sıkıntı oluyor. Umarım Watty düzelir de oraya tekrar döneriz. Sizi seviyorum 🤍 Kitaplarımızın yükselmesi dileğiyle 🫶🏻🤍


Loading...
0%