Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12-Kalp

@poncikss1234

"İkimiz de geçmişi kırık kalpler mekânıydı sanki."

"Kopan bir gülün dalında durması ne kadar zorsa kırılan kalbin de onarılması o kadar zordur."

İnsanları en küçük bir sözümüz veya en basit bir kötü davranışımızla kırmak gayet basittir. En sabırlı, en hoşgörülü insana dahi kötü bir söz söyleseniz, istese de istemese de alınıp üzülecektir. Duygularına hakim olmayı bilen biriyse belki de bunu size belli etmeyecektir; ancak yine de kalbinin derinliklerinde mutlaka bir hasar oluşacaktır.

Oysa insanların kalbini kazanmak öyle kolay değildir. Bir insana kendinizi gerçek anlamda sevdirmek, onun kalbini kazanmak için çok çabalamanız gerekebilir. Ona her zaman güzel davranıp onu hoş sözlerle mutlu etmeli onun için çaba harcayıp emek vermelisiniz ki onun gönlünü kazanabilesiniz. Kalbini kırdığınız insanı tekrar eski haline getirmeniz çok zordur. O, sözleri ile sizi affettiğini bildirse de kalbinin bir köşesinde bıraktığınız kırık, belki de hayatı boyunca ona batacak ve onda bıraktığınız kötü duyguyu asla unutmayacaktır.

(Alıntıdır)

Benim düşündüğüm kalp;
Her zaman kırılan, kırıldığında eskisi gibi olmayan, hiç ummadığımız kadına ya da bir adama karşı hislerinin ortaya çıkması bana göre hep kalbin işidir. Kalp bunları yapmasaydı biz duygularımızı öğrenebilir miydik?

Odamdan bugün hiç çıkmamıştım.Güray'ın bana aldığı puzzleyi yapmak için komodinin üzerindeki poşeti aldım ve onu açtım. Kutusunu açtıktan sonra yattığım yerden kalkıp yere oturdum ve birleşmemiş parçaları halının üstüne döktüm. Puzzleye gerçekten kafa yormam lazımdı ve en önemlisi puzzlenin parçalarını bulmak için de dikkatli olmam lazımdı. İlk üç tanesini şimdiden bulmuştum. Yavaş ama bir o kadar da heyecanlı birleştiriyordum.

Kaç saat geçti bilmiyorum ama puzzleye zaman ayıra ayıra başıma ağrılar girmişti. Günlük yazmak için oturduğum yerden ayağa kalktım ve dolabımın olduğu yere doğru ilerlemeye başladım. Dolabımın önüne geldiğimde, dolabımın kapağını açtım. Kıyafetlerimin arasına elimde tuttuğum fotoğraf albümünü yerleştirdim. Yatağın üstüne de komodinimin üstünden almış olduğum günlüğümü koydum.

Kapının oraya doğru ilerleyip kapının kilidini birkaç kere çevirip kilitledim. Yatağımın üstünde oturduktan sonra defterimin arasından kalemimi çıkardım. Hemen aklıma gelen ilk şeyleri yazmaya başladım.

Sevgili günlük;

Sabah uyandığımda kendimi biraz huzursuz hissediyorum. Bu huzursuzluk sürecimin hemen geçmesini istiyorum. Ben huzursuz olduğumda, başkalarının da huzurunu bozmak istemiyorum.
Güray Kaya hakkında yazmak istiyorum. Güray Kaya; benim için çok değerli bir insan. Değeri, değerimi keşke daha önce hissettirebilseydim. Uyandığımda, yattığımda, yemek yediğimde hatta duşta bile onu düşünüyordum. Bana neler oluyordu? Kapı sesini duyuyorum. Benim kapın çalınacak gibi hissediyorum. Bir heyecan bastı.
Güray geldiyse eğer, yüzüne bakmaktan yüzüm yanıyor. Ona baktığımda çok utanıyorum, çok kızarıyorum. Aşık mı oluyorum? Bunun cevabını kendime vermem için, onun cevabına bakmam gerekiyor. Puzzle hakkında da diğer sayfama düşüncelerimi yazarım. Sevgili günlük, biraz sonra gelirim. Görüşürüz...

"Elmas Yakan"

Günlüğümün sayfasına son kez baktım ve kalemini arasına koyarak, günlüğümü kapattım. Günlüğümü her gün yazan ben, sadece müsait olduğum zamanlarda yazıyordum. Günlüğü elime alıp komodinimin çekmecesine koydum. Dolabımın aynasına baktığımda biraz kendime bakmam gerektiğini, kendime bakım yapmam gerektiğini düşündüm. Makyaj komodinimin aynasının karşısına geçtim, taburesine oturdum. Kuru olan saçlarıma sprey sıktım ve ıslanmasını sağladım. Tarağımı aldım ve sakince saçlarımı taradım. Saçlarımı iki yana ayırdım ve ikisini de ördüm. Ördüğüm saçlarımı dolayıp topuz yaptım.

Kapı tıklandığında ne yapacağımı bilemedim. Beriz'in olduğunu düşündüğümde "Gel" diye seslendim.

Beriz'i beklerken kapıdan içeriye giren kişinin Güray olduğunu gördüm.

Ben makyaj masamda oturuyordum ve karşımda duran Güray vardı. İstifimi bozmadan ona bakmaya başladım. Güray bir şey söylemeden yarım açık olan kapıdan dışarıya çıktı. Acaba ne düşünmüştü? Aklımı kaçırdığımı düşündüyse, doğru düşünmüştü. Kapının kapanma sesini duyduktan sonra kalbim çok hızlı atıyordu.
Heyacanlanmış mıydım?

Hemen vakit kaybetmeden üstümdekileri de değiştirdikten sonra merdivenlerden aşağıya indim. Kağan ve Ateş yoktu, Beriz kendi odasında olduğunu düşündüm. Güray ise koltuğa oturmuş, kucağında birkaç dosya vardı.

Güray geldiğimi görünce ilk önce beni baştan aşağıya süzmüş daha sonra kafasını eğmişti.

Utanmış mıydı?

İç sesim; "Saçmalama istersen o sadece giyimini süzmüştür." dediğinde ikilimde kalmıştım.

Bilmiyordum. Ben neyi biliyordum ki? Karşı koltuğa geçtikten sonra Güray konuşmaya başladı;

"Kusura bakma, senin bu saatte kendinle ilgileneceğini düşünmemiştim. Utandırdıysam kusura bakma."

-Aniden verdiğim bir karardı. O yüzden senin de düşünmemen normal. Ha bu arada sana ne diyeceğim, bana verdiğin puzzleyi de yapmaya başladım.

"Ne çıkacağını o zaman bana Elmas."

Sanki bilmiyordu. Sanki kendisi onu alırken bakıp seçmemişti.

-Sanki sen ne çıkacağını bilmiyorsun Güray.

Bana boş bakış attıktan sonra ayağa kalktı ve sehpanın üzerine dosyaları koyarak bana döndü. Güray bana bakarak "Ben yatıyorum" dedi.

Bende baş salladıktan sonra Güray'ın kalkışını izledim. Hava beklediğimizden soğuktu. Pencerenin önünde geldiğimde yağmurun çiselemesini görmüştüm. Ben gök gürültüsünden haz etmezdim. Gök gürültüsü içimdeki fırtınaları hatırlatıyordu. Gök gürültüsü kafamdaki düşüncelerin patlamasıydı. O yüzden sevmezdim.

Ben de ayağa kalkarak merdivenlere yöneldim. Merdivenlerden yukarıya çıktım. Odamın önüne geldiğimde kapımı açıp içeriye girdim. Gece lambasını da açtıktan sonra yatağıma yattım. Yağmur baya hızlanmış, gök gürültüsü gökyüzünü delmeye başlamıştı. Yatağımda bir sağa bir sola dönüyor, uyuyamıyordum.

Güray'ın yanına mı gitseydim?

Sessizce yattığım yataktan çıktım ve kapıyı açtım. Yan tarafımda Güray'ın odası bulunuyordu. Kapıyı tıklattım ama ses gelmedi. Hemen mi uyumuştu?

Gökgürültüsü çok şiddetli çaktığında odaya direkt daldım. Yan tarafa dönmüş diğer yan tarafı bomboştu.
Yan tarafa sıvıştım ve yorganı kaldırdım. Gök gürültüsü ve yağmur sesi kulaklarıma dolduğunda, sesler birbirine karışınca, kalbim ağzımda atıyormuş gibi hissediyordum.

"Güray." diye fısıldadım.

Ses vermemişti. Tekrar fısıldadığımda bana doğru bir gözü kapalı bir gözü açık şekilde dönüp mırıldanmaya başladı;

"Gece gece ne istiyorsun?"

-Ben gök gürültüsünden çok korkarım. Yanında bugünlük yatsam, senin için sıkıntı olur mu?

Gözünü kapattıktan sonra kolunu bana uzattı ve "Koy kafanı." dedi.
Koluna başımı koyduğum zaman çok heyecanlanmıştım. Gözlerim kapanmaya başladıktan sonra Güray başımı göğsüne koymuştu. Onun da kalbi hızlı atıyordu.

Sabah uyandığımda Güray'ın yanımda olmadığını gördüm. Bende vakit kaybetmeden yataktan kalktım ve yan tarafta olan odama doğru yol aldım. Odamın kapısını açtığımda direkt banyoya doğru yürümeye başladım. Banyoda hızla işlerimi bitirdim ve banyodan çıktım. Kahvaltı yapmak istemediğim için yatağımın yan tarafında bulunan çekmecemin yanına doğru yürümeye başladım. Çekmeceyi açtığımda en altta bulunan günlüğümü elime alarak masaya doğru yürümeye başladım. Masama oturduğumda günlüğümün yan tarafında konulmuş kalemimi de elime alarak yazacağım sayfayı açtım. Biraz düşündükten sonra günlüğüme yazmaya başladım;

Sevgili günlük;

Dün akşam üstü Güray elinde iki poşet ile yanıma geldi ve bana poşeti uzattı. Poşetlerin içinde bir puzzle ve bir fotoğraf albümü çıktı. Puzzle sevdiğimi küçükken beraber olduğumuz sürece öğrenmiş, bu yaşına kadar unutmamıştı. Fotoğraf albümünde annem ile babamla olan fotoğraflarımı gördüğümde eskiden olsa gözlerim dolar, ağlardım ama hiçbir şey hissetmedim. Alışmış olabilirim. Güray ile beraber küçüklük fotoğrafını gördüğümde çok şaşırdım. Biz tanışıyorsak, ben neden hatırlamıyorum? Neden bana daha önce söylemedi? Bunu öğrenmeyi çok istiyorum. Öğrendiğim an da ne olursa olsun buraya gelip yazacağım.


Sevgili günlük;


Evet bugün de uyandığım an yağmuru gördüm.
Bugün hava yağmurlu olduğunu bilmiyordum. Sen de Biliyorsun ki ben yağmurlu havaları pek sevmem. Gökyüzü sanki bir hata yapmış gibi geliyor, durumu kurtarmak için ağlıyormuş gibi geliyordu. Gök gürültüsü de onun yanında oluyor, teselli etmek için bütün dünyaya bağırıyor gibi geliyordu. Şiddetli gelen yağmuru gördüğümde yatağımda uzanıyordum. Koyu mavi gökyüzü birden aydınlandığında çok korkmuştum. Hiç düşünmeden Güray'ın odasına doğru gittim. Güray erken yattığı için beni göremedi. Onun yanına doğru uzandığımda uykusunun arasında bana sarıldı. Güray'ın sarılışından dolayı kendimi rahat hissettim. Sanki ait olduğum yere gelmiş gibi oldum. Puzzleyi çözdüğümde bana birkaç ip ucu vereceğini söyledi, acaba doğru mu söylüyor? Bunu öğrenmem gerekiyor. Diğer arkadaşlarım ile ilgili hiçbir sorunum yok. Onları çok seviyorum, güvenmeye de başladım. Şimdilik ben gidiyorum, işim var. Yarın akşam üstü olduğunda tekrar yazmaya gelirim.
"Elmas Yakan"

Bir kalp kendisi için çalışıyorsa, birkaç zaman sonra çökmeye başlamaz mıydı?
Bir kalp başkaları için çalışıyorsa kırılmaz mıydı?

Bir kalp artık çalışmamaya başlıyorsa eğer, kırıldığı yerleri belki de onaramadığından dolayı çalışmıyordur.
Kalp kalbe karşı dediklerinde hiçbir zaman inanmamıştım. Kalbimin kalbine karşı olduğunu gördüğümde dedikleri o cümleye inanmaya başlamıştım.

Ne kadar kalp kırıklarını toplamaya çalışırsak çalışalım bir yerden hep dağılmış parçalarını buluyorduk. Yapışmayan bu parçaları artık bir zaman sonra kendimiz dağıtmaya başlıyorduk.

Kalp her zaman ki gibi bize olan acımasızlığını koruyordu. Kendi bildiği ne varsa bize gösteriyordu.

Sizi seviyorum 🖤
İyi okumalar ☺
İyi geceler 🌌
Vote ve yorum 👈🏻

 

Loading...
0%