@poncikss1234
|
"Bir kar tanesi ol, kon dilimin ucuna." Kötü yaşanmışlıklar hayatımızda olsa da bir insan tarafından o kötü yaşanmışlıklar bir süreliğine de olsa süngere çekilebiliyor. Birisi hayatımıza giriyor ve kafamdaki kötü düşüncelerimden uzaklaştırmaya çalışıyor. Güray benim hayatımda olduğu zaman kötü düşüncelerimi bir nebze de olsa unutuyordum. "Beni duymuyor musun Elmas, seni kaç kere çağırdım haberin var mı?" İrkildim ve hemen yattığım yerden kalkıp karşısına geçtim. Aniden kalktığım için başım döndüğü için Güray'ın kolunu tuttum. Hemen Güray hızla beni daha sıkı tuttu ve endişeyle gözlerime baktı. Ben de ona iyi olduğumu söylemek için konuşmaya başladım; -İyiyim, sadece sen aniden bana seslendiğin için ayağa kalktım. Ayağa kalktım diye başım döndü bir şeyim yok. Güray'ın biraz daha endişesi azalmıştı. Bana bakarken konuşmaya başladı; "Kusura bakma. Sana bir şey oldu sandım. O yüzden seslenmek zorunda kaldım." Kafamla onayladım ve "Bir şey mi oldu?" diye sordum. "Yanıma gelir misin? Seninle birkaç konu hakkında konuşalım." Beraber odamdan çıktık. Kısa merdivenlerden aşağıya indik. Güray'ın çalışma odasına gittik ve çalışma odasının içinde bulunan büyük siyah deri koltuğa beraber oturduk. Güray direkt olarak konuya girmiş, bende onu dinlemeye başlamıştım. "Bak Elmas, Tanrus'un sana yaptığı her ne varsa bir kenara bırakalım. Hayatında sadece ben,Ateş,Kağan ve Beriz olsun. Gerisine takılmayalım. Geriye takıldığımızda ileriyi göremiyoruz." Konuşmasında yanlış olan hiçbir şey yoktu. Ben de bu konuşmaya cevap verdim. -Benim sizden başka kimsem yok. Sizden kaçacağımı falan mı düşünüyorsun? Direkt cevap vermişti; "Öyle bir şey olmayacağı için?" -Neden olmasın Güray? Her saniye yanında olmayabilirim. Bunu sende iyi biliyorsun. Herkes herkesin hayatından çıkabilir. Ailemiz bile hayatımızda değilken yakın arkadaşlarımız mı hayatımızda kalacak? "Bundan anladığım kadarıyla kaçmayı mı düşünüyorsun? Ya da daha basit bir soru sorayım; Ailemsiniz dediğinde bize yalan mı söylüyorsun?" Yavaş yavaş sinirlenmeye başlıyordu. Sinirli hâlini görmek istemiyordum. -Sakinleşir misin lütfen? Bu sadece bir öngörü. Her şeyi düşünmemiz gerekiyor. Yarının ne olacağı belli değil. Belli olsaydı eğer ona göre yaşardık öyle değil mi? "Öngörüymüş falan ben bilmem bu işleri. Öyle bir şeyler olmayacak. Elmas yarının ne olacağı belli değil ama yarının sana ne getireceğini, kiminle olup olmadığını çok iyi biliyorsun. Bu konu hakkında beni çıldırtma." Sinirle konuşmaya başladığı için koltuktan kalkmış ondan uzaklaşmıştım. "Nereye gidiyorsun? Konuşmamız daha bitmedi." -Sakinleştiğin zaman bol bol konuşuruz. Ne zaman sakinleşirsek o zaman tekrar bir araya geliriz. Onun çalışma odasından çıktıktan sonra yan tarafında bulunan mutfağa gidip bir bardak su aldım ve dudaklarıma bardağı yaklaştırıp yavaş yavaş suyu içmeye başladım.Hayır, benim anlamadığım bir şey vardı, neden beni yanında tutuyordu? Bana aşık mıydı? Hayır. Beni seviyor muydu? Bütün bunlar hayırken beni yanında tutması çok saçmaydı.Mutfağın penceresinden dışarıya baktığımda, bembeyaz bir manzara ile karşılaştım. Evet oluk oluk kar yağıyordu. Bardağı tezgaha bıraktıktan sonra kendime ve Güray'a nescafe yaptım. Benim ve onun kupasını küçük bir tepsiye koydum ve çalışma odasına gittim. Kapıyı çalmadan girdiğimde gördüğüm manzaraya ağzım açık kalmıştı. Her yer dağılmış vazolar kırılmış,kağıtlar yırtılmış, her şey birbirine girmiş,dosyalar her yerdeydi. -Güray burada ne oldu? Güray sinirden dolayı kırmızıya çalan gözleri ile bana bakarken gerçekten ondan çok korkmuştum.Sinir krizi geçirmiş ve ben hiçbir şey yapamamıştım.Güray elleriyle saçlarını dağıtıp bana bakmaya başladı. "O yüzük senin elinden çıkana kadar sen benimlesin Elmas. Hele bir çıkar o yüzüğü o zaman ben sana neler yaparım, daha kötü olmasını istemiyorsan sessizce bardağı al ve odamdan dışarı çık." Sinir ile söylenen cümleleri onayladıktan sonra kupayı tekrar Güray'a uzattığımda kabul etmedi, masasının yanındaki vodka bardağını gösterdi.Ben de irdelemeden kenarda duran tepsinin üzerine bardağı koydum ve kendi nescafemi içmeye başladım. İnsanlar hayatları boyunca kırılır,sinirlenir,ağlar, güler... Bizde bu duyguların hepsi vardı. İnsanlar kırıldıkça güçlenir güçlendikçe sertleşir, sertleştikçe duygularını kaybederlerdi. -Güray bak, dışarıda kar yağıyor. Güray'da pencereye baktığında benimle konuşmaya başladı; "Karı bu kadar çok mu seviyorsun?" -Evet şuan tam karın içinde olup yatmak isterdim. "O zaman hazırlan." Bunu duyduğumda ilk başta idrak edememiştim.Ne yani Güray benimle beraber kar izlemeye mi gelecekti?Hemen benim odammış gibi kullandığım, aslında Ateş'in olan odaya girdim.Valizimden en kalın olan kıyafetleri üstüme geçirerek montumu,eldivenimi ve atkımı da takarak kendime aynadan baktım.Son olarak botumu da giyindikten sonra "Ben hazırım." diye bağırdım. Birazcık heyecan yapmış olabilirim. Güray'da hazırlandıktan sonra evden dışarıya çıktık. Bahçe kapısına geldiğimizde orayı kitlemiş olduğunu gördüm. -Güray bu kapıyı açmayacak mısın? "Hayır, bahçede ne yapıyorsan yap." Ne sinir bozucu bir adamdı.Kara dokunduğumda gülmeye başlamıştım.O soğukluğu, yumuşaklılığı beni çok heyecanlandırmıştı.Karı elime alıp onu top şeklinde yaptım ve Güray'a attım.Güray affallamış bir şekilde bana baktı ve o da eğilerek eline kar aldı.Bana attıktan sonra ben kaçmaya çalışırken ayağım kaydı ve kara kapaklandım.Kulaklarımdaki kahkaha sesi kalbimin ritmini saniyesinde değiştirmişti.İçimden "Kendine gel Elmas"dedim. Zorla da olsa kalktığımda, saçım başım hep kar olmuştu.Güray yanıma yaklaştı ve elleri ile saçımdaki karı temizledi. Bana o kadar yakındı ki bu buz gibi havada, beni bir hareketi ile ısıtıyordu. Saçlarımdaki karı temizlediğinde kendisini kara bırakmış, gökyüzünü izliyordu. Bende temizlenen saçlarımı umursamadan, hemen kendimi kara bıraktım ve beraber karda yatıp gökyüzünü izlemeye başladık.Küçük küçük yağan kar beni huzura davet ediyordu.Güray bana döndü ve beni izlemeye başladı. Beni izlediği için utanmıştım. Utanmamı bir kenara bırakıp bende onu izlemeye başladım. Benim izlediğimi gören Güray benimle konuşmaya başladı; "Bu kadar güzel olmayı nasıl beceriyorsun?" Bunu soran gerçekten Güray mıydı? Yoksa öğlen vakti içtiği için kafası mı güzeldi? Kalbim onun dedikleri cümlelere deli gibi atarken hiçbir şey demeden ona bakmaya devam ediyordum. Hayır onunla aramızda bir şey yoktu. Ya da ben kendimi öyle şartlandırmıştım. -Güzellik göreceli bir kavramdır Güray. -"Evet güzellik göreceli bir kavram, sadece ben sana güzel diyebilirim, başkaları asla buna cüret dahi edemez. Bunu zaten kar taneleri bile biliyor." Bunu dediğinde kahkaha atmıştım.Kıskanıyor muydu beni?Hayır hayır ne kıskanması? Beni yanında tutmaya çalışıyor, sabah ki olan olayları unutturmaya çalışıyordu. "Kar tanesi gibi güzel, kar tanesi kadar temiz ,kar tanesi kadar minik, kar tanesi kadar özelsin Elmas." Her an ağlayabilirdim. O kadar güzel konuşuyordu ki... -Sen de kar tanesi kadar tek, kar tanesi kadar, özel, sende kar tanesini bekleyecek kadar değerlisin benim için. Bunları bir çırpıda ağzımdan çıkması hem beni hem de Güray'ı şaşkına uğratmıştı. Dediğim cümleye bir şey demeden ayağa kalktı. Elini uzattığında konuşmaya başladı; "Hadi eve geçelim, hasta olma." Başımı ona çevirerek tamam dedim ve onun elinden tutup ayağa kalktım.Karda yattığımız için izlerimiz çıktığında, parmağımla ona gösterdim ve gülümsedim. O da tebessüm ettikten sonra tam karşıma geçip konuşmaya başladı; "Elmas, sana kar taneli kolye alma sebebim neydi biliyor musun?" Onu dinlerken konuşmaya devam etti; "Annemde senin gibi karı çok severdi. Her kış beraber kardan adam yapıp onu o istediği için süslerdik. Beraber kardan toplar yapardık, birbirimize savaş açar hep beraber eğlenirdik. Bunları duyduğumda gözlerim dolmuş hemen elim, boynumda takılı olan kolyeye gitmişti.Bana annesini anlatmış, bana değer verdiğini üstü kapalı bir şekilde söylemişti. Kar tanesini seven kadın, adamın yağmasını yıllarca bekledi. Kar tanesini seven adam, yıllarca yağmayı bekledi. İlk kar, ilk aşk gibidir. İlk karını hatırlıyor musun? Merhaba siyah ailesi, nasılsınız? Ben çok iyiyim.
|
0% |