Yeni Üyelik
19.
Bölüm

19- Eski Ev

@poncikss1234

"Kırılmış olan kalbi onarmaya çalıştığımız andan itibaren, sadece o an için yapıştırırız. Gerisini düşünmeyiz."

Kalbim o kadar yerden kırılıp onarılmış ki ben bile artık yapıştırmaya çalışmıyordum. Güray'ın bana söylediği o ağır sözlerden sonra, Güray'ın yüzüne bile bakmadan merdivenlerden ikişer ikişer çıkıp odaya doğru koştum. Merdivenlerden inen Ateş ve Beriz şaşkın bakışlarını benden çekerek, aşağıda bulunan Güray ve Kağan'a doğru bakmışlardı. Ateş konuşmaya başlamadan, Kağan ona anlatmış, Beriz'de şaşkınlık içerisinde kalmıştı. Kapımı kilitledikten sonra aynada kendime baktım. Ne kadar çökmüş ve güçsüzleşmiştim.

Gözlerimdeki yaşları silerek gülümsemeye çalıştım ve dolabımın en üstünden valizimi alarak yatağa koydum. Kendi kıyafetlerimi ve Güray'ın bana aldığı kıyafetleri ayırdım ve onlara bakarak o günleri hatırladım. Kendi kıyafetlerimi güzelce valize yerleştirdikten sonra makyaj masama doğru ilerledim. Tarağımı koymadan önce saçlarımı taradım ve güzelce at kuyruğu yaptım. Makyaj çantamdan gerekli eşyaları da kullandıktan sonra eskisinden daha iyi göründüğümü aynadan gördüm. Her şeyimi yerleştirdikten sonra valizimi kapattım ve ayakkabılarımı elime alarak kapının kilidini güçlükle açtım. aşağıya inmeye başladığımda, valizden çıkan sesler herkesin ilgi odağı olmuş, Ateş ve Beriz hemen ayağa kalmıştı.

Beriz'in gözleri dolu dolu bir şekilde bana bakarken , Ateş omzuma elini koymuş kafasını bana doğru döndüremiyordu.Gözlerindeki hüznü bana göstermek istemese de ben onun hüzününü görebiliyordum. Beriz'e kocaman sarıldıktan sonra kulağına eski evimin adresini söyledim. Arada kaçıp geleceğine söz verdi.Ateş'e sarıldığımda bir kardeş edasıyla sarılmış,Kağan'a sıra gelmişti.

Kağan'a üzgün olmamasını, senin bir suçun olmadığını söylesem de kendisine yedirememişti.Güray'a nefret bakışlarımı da attıktan sonra yanından geçtim ve dış kapıya vardım. Güray'ın evi ile benim eski evim arası on dakika olduğundan bırakma itirazlarını görmezden gelmiştim.Buraya taşındığımda kendimi çok değerli hissetmiştim. Onlar gerçekten ailem olmuştu. Bunları aklımdan geçirerek benim oturduğum eski evimin önüne geldim.

Zili çaldığımda kapıyı bir kadın açmıştı. Ona boş ev sorduğumda üst katın kiralık olduğunu söylemişti.Hemen ceplerime baktım. Doğru ya telefonum Güray'ın odasındaydı.Kadın'dan telefonunu rica ettim ve emlakçıyı aradım.Evi de ayarladıktan sonra kadın bana yedek anahtarını vermişti. Ona teşekkür ettikten sonra valizimi elime aldım ve merdivenden hemen yukarı çıktım.

Anahtarı kapı deliğine soktuktan sonra çevirdim ve biraz zorlayarak kapıyı açtım.Işıkları açtıktan sonra benim evim ile aynı büyüklükte, aynı dizayn edilmiş salon ve diğer odalarla karşılaştım. Benim zevkime çok benziyordu. Eski evimde olan odamın yeri, bu dizayna göre daha değişikti. Kıyafetlerimi dolaba güzelce yerleştirdim, makyaj masasına makyaj çantamı boşaltıp dizdim.Yatakta uzun süre kalan nevresimleri de çıkarttım.Yatağın yanında küçük komodinler vardı.Onları açtığımda yastık kılıfları, katlanmış nevresimler vardı. Siyah bende de alışkanlık yaptığı için yatağı siyah nevresim takımı ile kapladım.

Mutfağa ağır ağır yürüdüğümde görüş alanıma giren mutfak, bana biraz daha geniş görünmüştü. Kafamı belli belirsiz beğenme edasıyla salladım. Dolapları açtığımda hiçbir şeyin olmadığını gördüm.
Burada uzun bir süre yaşadığım için , marketin de yerini bildiğimden dolayı dışarıya çıkma kararı aldım.

Ayakkabılığın oraya gittim ve boy aynasından kendime baktım. Gürayların evinden ayrıldığım kıyafetler ile kalmıştım.Anahtarı hırkamın cebine koyup,Beriz'in kendi biriktirdiği parayı da hırkamın cebine sıkıştırdım.
Ben oradan ayrılmadan önce bana bir miktar para vermişti. Beriz; Hayatımın en iyi arkadaşı, sırdaşı, kız kardeşim gibiydi. Marketin kapanmasına bir saat kala geldiğim için şanslıydım.

Kafamda nelerin eksik olduğunu hafızama yazıp o raflara doğru yürümeye başladım.Sebze bölümünden çıkıp kahvaltılık bölümüne, oradan çıkıp kişisel eşya bölümüne derken alacaklarım tamamlanmıştı.Kasaya gittiğimde aadece önümde iki kişi vardı.Arkasına geçip sıra beklediğimde etrafı göz gezdiriyordum.Gözüm tanıdık birisi ile kesişmişti. Güray Kaya.Bunun burada ne işi vardı? Beni mi takip ediyordu? Sıra bana geldikten sonra kasiyer aldığım ürünleri kasadan geçirdikten sonra bana poşet verdi.

Eşyaları özenle poşete yerleştirdikten sonra "Ne kadar?" diye sordum. Bana gelen cevap ile aniden bana bir gülme geldi.

"Hanımefendi, aldıklarınız ödenmiştir iyi akşamlar."

Güray mı ödemişti?Kafamı iki yana salladıktan sonra sinirlerim yavaştan tepeme doğru çıkmıştı.Bende "iyi akşamlar." dedikten sonra hızlıca marketten çıktım. Kendi kendime konuşurken evin dış kapısına geldim. Elimdeki poşetleri yere bırakıp cebimden çıkardığım anahtar ile kapıyı açtım ve poşetleri elime almak için eğildim.
Benden önce birisi davranmıştı. Tahmin ettiğim kişi, tabiki de Güray Kaya'ydı. Hiçbir şey demeden beraber ikinci kata geldiğimizde kapının önünde durduk. Ona dönüp; "Ona neden buradasın, İşin yok mu? sorusunu sordum.

O da bu sorduğum soruya şu şekilde cevap vermişti; "Böyle veda etmek istemiyorum." demişti.

Ne demek istiyordu?

Onu içeri davet ettiğimde gözlerinde "Girsem mi, yoksa girmesem mi ? İkilemesini görmüştüm .

"Geç, hava soğuk." dedikten sonra Güray ayakkabılarını çıkartmaya yeltenmişti.Hemen durdurdum ve temizlik yapmadığımı söyledim.Kendisi çıkarttığında bende çıkartmak zorunda kalmıştım. Terliklerin nerede olduğunu bilmiyordum. Ayakkabılığın sağ düğmesine bastığımda sekiz çift ev terliği gördüm. İçten içten sevindim ve "Buradan seçebilirsin." dedim.

Ben kendime seçtiğim paticiklerimi giydiğimde Güray'ın güldüğünü duydum.Elindeki poşetleri alıp mutfak tezgahına koydum.Onunla kısa sürede olsa yaşadığım için ne içeceğini biliyordum. Kendime sıcak çikolata, ona da Kahve yaptım. Küçük tepsiye koyduğumda, Güray salonun ortasındaki şomineyi yakmıştı. Ev yavaştan ısınırken "Neden ilk geldiğimde şömineyi yakmadım." diye kendime kızmıştım. Küçük masaya tepsiyi koyduktan sonra ona döndüm ve konuşmasını bekledim.

"Elmas sana tek bir şey soracağım ve sen de doğru yanıt vereceksin anlaştık mı?"

Kafamı salladım.

"Çalışma masamdaki mektubu okudun değil mi?"

Kafamı salladım.Onunla şu anlık muhatap olmak istemiyordum.

"Onu sana kısaca anlatacağım, beni iyi dinle."

-Anlatacak bir şey yok. Bir anlaşma daha gerçekleşecekti, sen de anlaşmanın verdiği ödülü de almış olduğun için beni direkt hayatından çıkarttın.

Güray kahvesinden bir yudum aldı ve kabanından sigara paketini çıkardı. Ayağa kalktım ve mutfağa geçtim. Çekmeceleri karıştırdığımda küllükleri buldum. Salona geçtiğimde ona küllüğü uzattım. Eski oturan kişide sigara içiyormuş diye düşündüm.

"Olay öyle değil. Ödül falan hikaye. Beni dinler misin? Benim yurt dışına çıkma ihtimalim vardı."

-Ne?

Beni susturdu.

"Eğer seni kurtarmasaydım şu an hiçbirimiz burada değildik. Ben buraya ait değilim Elmas. Dünkü söylediğim sözler için de bir şey demek istiyorum."

-Özür falan dileyeceksen kabul etmiyorum.

Güray kafasını iki yana sallayıp güldü. Ben de onun neye güldüğünü merak ederken sol elimi kendisine doğru çekti. Bana aldığı yüzüğü tekrar taktı.

"Benim hayatım, sensin."

Ona şaşkın bakışlar atıyordum.

-Ee o cümleler ney-

Beni susturarak, kendisi konuşmaya başladı;

"Son olarak sana açıklama yapmam gerekiyor. Dün biz de o evde kalmadık. Çünkü mektubu sen de okuduğun için biliyorsun ki büyük bir iş adamı o mektubu yazdı."

-Evet. Peki o evde neden durmadınız?

"Hiçbirimiz kabul etmedik."

-Neyi?

"Anlaşmayı."

-Bu anlaşmanın benimle ne ilgisi vardı?

"Çünkü sen bizim için değerlisin. Ha unutmadan şunu da sorayım bu evde kim oturuyordu, biliyor musun?"

Ona boş bakışlar attığımda cevap verdi.

"Ben oturuyordum Elmas."

Yaşadıklarım ya dejavu ya da gerçekten aklımı yitirmiştim. Peki bu evde neden ben oturuyordum? Güray neden kabul etmemişti? Yurt dışına neden çıkıyordu? Güray biraz daha oturduktan sonra ayağa kalkıp bana gideceğini söyledi. Güray evden gittikten sonra bardakları masanın üstünden alıp mutfağa bıraktım ve odama çıktım.

Yorganın altında konuşmaları zihnimde canlandırırken Güray'ın yüzünün çökmüş olduğunu fark etmiştim. Göz kapaklarım kendiliğinden kapanırken uykuya daldım.

Annem,babam ben ve yanımda küçük bir siyah giyinimli çocuk vardı. O siyah giyinimli çocuk benim ilk aşkımdı. Onunla vakit geçirmeyi çok seviyordum. Annem ile babama yalvarmamız sonucu bizi parka bırakmışlardı. Sonra ben ve siyahlı olan çocuk ile salıncaklara binip sallanmaya başladık. Yukarlara doğru çıktığımızda siyahlı bağırmaya başladı. "Biliyor musun Elmas ben senden hiç ayrılmayacağım." Küçük Ellerim, gökyüzüne doğru çıkmış, yıldızlara dokunmaya çalışarak;

-Bende senden ayrılmayacam Gür-

Nefes nefese uyanmıştım. O gördüğüm rüya neydi öyle? Benim çocukluk aşkım Güray mıydı?

"Hayır hayır olamaz." dedikten sonra hemen yatağımdan kalktım. Nefes alışverişlerimi düzene soktum. Daha sonra Güray ile konuşmalarımızı hatırladığımda yurt dışı konusu geçmişti.

Lisede Güray ile ayrılmıştık. Daha sonra üniversiteyi bitirip Ankara'ya taşınmıştım.O zamanlara dönüp baktığımda, Güray yurt dışına gitmemiş...Sadece oradan buraya taşınmışlardı. Yani çocukluk aşkım, çocukluğumun unutulmazı Güray mıydı?

Eski anıların mazileri o kadar derindir ki ... Yıkıl dersen yıkılmaz, yıkılmaz ya dediysen, enkaz altında bile kalırsın. Hayat tesadüfleri sever...

"Yıldızlara bak, biz küçüktük... "

Selam siyah ailesi, nasılsınız? Ben çok iyiyim.
Umarım beğenirsiniz.
Sizi seviyorum iyi okumalar

 

Loading...
0%