@poncikss1234
|
"Sevmeyi öğrendiğin zaman bir gözyaşı bile değerli olur" Beriz ile salonda oturmuş, kız kıza sohbet ederken evdeki durumları ona sordum. Heyecanlı bir şekilde bana dönüp elinde var olan cipsi bana uzattı.Gülerek açtığım ağzıma Beriz cipsi tıkıştırırken konuşmaya başladı; "Buraya gelmem için biliyorsun ki Güray abimden izin almam gerekiyordu." "Evet." diye bir şeyler mırıldandığımda devam etti; "Güray abimin buradan eve geldiğini tahmin etmediğim için açıkçası, eve geldiği zaman onun sinirli olduğunu düşünmüştüm." -Niye, Sana bağırdı mı? "Hayır hayır, ondan bahsetmiyorum, çok çökmüş gözüküyordu." Ben de onu fark etmiştim. Buraya geldiğinde göz altları uykusuzluktan dolayı morarmış, yemek yemediği için kısa süre de zayıflamıştı. "Elmas, Biliyor musun? Bize karşı artık daha nazik. Bunu da sana buradayken söyleyeyim dedim." Beriz'in dediği cümleye çok şaşırmıştım. Şaşırmamı bir kenara bırakıp Konuşmaya başladım; -Beriz, Sana bir şey söylemem gerek, lütfen fazla bir tepki verme, olur mu? Cipsi yerken gözlerini kırptı. -Galiba Güray benden hoşlanıyor. Beriz öksürük krizi geçirirken endişelenmiştim. Beriz "Sonunda" diye resmen bağırmıştı. "Sen, sen Güray abimden hoşlanıyor musun?" Gerçekten Güray'dan hoşlanıyor muydum? Onun yanında baya mutluydum. Onunla huzurluydum. Galiba bende ondan hoşlanıyordum. -Evet, ben de Güray'dan hoşlanıyorum. Beriz kahkaha attıktan sonra bende onunla beraber güldüm ve konuşmaya devam ettim; -Beriz son bir şey daha söyleyeceğim sana, ama bunu sakın eve gittiğinde ağzından falan kaçırma. "O nedir?" -Güray benim galiba, ilk aşkım. Beriz ağzı açık bir şekilde bakarken; -Güray ile çocukluk fotoğraflarımız vardı hatırlıyor musun? Kafasını onaylayarak dinlemeye devam etti. -Bir rüya gördüm Beriz. Annem, babam ve Güray ile beraber parka gidiyorduk. Beriz ağzı açık bir şekilde söylediklerimi sindirmeye çalışıyordu. Kafasını iki yana salladıktan sonra hemen ayağa kalktı ve odanın kapısını hızla çarptı. Adım seslerinden anladığım kadarı ile mutfağa gitti. Güray'ın bana getirdiği telefonum komodinimin üstündeydi. "Elmas, Güray'ı ara. Güray buraya gelsin. Fazla vakit kaybetmeden rüyanı ona anlat." Kafama olmaz anlamında salladım. Bu hareketimi Beriz gördüğünde sesli bir nefes verip, bıkkınca konuşmaya başladı; "Eğer geç kalırsan Güray'ı kaybedersin. Elmas bunu sakın unutma. Ha olmayacaksa bile Güray abim ile konuşup yüz yüzeyken içindekileri ona dök, artık her şeyi senin halletmen gerekeceğini düşünüyorum." Beriz aslında çok haklıydı. Beriz gözüme sokarcasına uzattığı telefonu elinden aldım ve telefonun şarjının olmadığını fark ettim. Beriz ayağa kalktı. Komodinin yan tarafında bulunan çantasını eline alarak fermuarı açtı. Kendi kullandığı telefonunun şarjını bana getirdi. Elimde bulunan telefonu benden aldı ve yatağımın oradaki prize taktı. Birkaç dakika bekledikten sonra telefon açılmış, şifre istiyordu. "Şifreni unutmadın değil mi?" Hayır manasında cıkladım ve telefonun kilidini açtım.Kişiler kısmına girerek Güray'ı aradım.Hapörlere alarak Beriz'inde duymasını sağladım. İkinci çalışta açmıştı. "Alo, Elmas bir sorun mu var?" -Müsaitsen bana gelir misin? Seninle konuşacaklarım var. "İki dakikaya ordayım.""dedikten sonra telefonu kapattık. Heyecandan ellerim terliyordu. Çok geçmeden kapının zilini duymuştuk. Beriz hemen "Ben mutfağa giderim, sen de Güray abimi odaya çağırırsın." dedi. Kapıyı açtığımda Güray her zamanki gibi simsiyah kıyafetleri ile karşımda dimdik duruyordu."Hoşgeldin." dedikten sonra Güray ile odama doğru yürümeye başladık. Güray yatağın üstüne oturduğunda ben de ona baktım. Kahve isteyeceğinden emin olduğun için ona sorumu sordum; -Aynısı mı? "Aynısı." Odamdan çıktığımda salonda duran Beriz'e baktım. Göz kırptıktan sonra mutfağa geçtim. İkimize de kahveyi kahve makinesine koyduktan sonra biraz beklemeye başladım.Taşmaya yakın fincanlara koydum ve tepsiye bir güzel dizdim.Merdivenlerden yukarıya dikkatle çıktım. Odama çıktığımda kapıyı açtım ve içeriye girdim. Tepsiyi komodinimin üstünde koyduğumda Güray yataktan kalkıp komodinin orada duran armut koltuğuma kendisini bıraktı. Ben de komodinimin üstündeki tepsiden fincanları aşağıya indirdim. Fincanın bir tanesini Güray'a uzattım. Kendime de aldıktan sonra Güray'ın oturduğu yerin karşısına geçip oturdum. Güray kahveden bir yudum aldıktan sonra konuşmaya başladı; "Elmas, Benimle ne konuşmak istiyorsun?" -Açıkçası sana her şeyi söylemek istiyorum, rüyamda gördüm seni. "Ne rüyasımış bu? Merak ettim, anlat bakalım. Bu rüyan neymiş, öğrenelim." -Seninle küçükken, evin oradaki parka gitmiştik. Salıncaklara binip beraber sallanmıştık. Hatta birbirimize söz vermiştik Güray, "Hiç ayrılmayacağız" diye. Güray'ın yüz ifadesi bunları duyduğunda değişmeye başlamıştı. Demek ki o da hatırlıyordu. "Evet o zamanı hatırlıyorum." -Güray, sen benim ilk aşkımsın. Bunu hemen nasıl söyledim bilmiyordum. O kadar utanmıştım ki yüzüne bakamıyordum. Güray utandığımı gördüğümde kahkaha atıp beni omzuna yatırmıştı. Omzunda yatırdığında konuşmaya başladı; "Biliyorum küçük civciv, sende benim ilk aşkımsın. Nasıl unuturum? Ben kendimi unuturum, seni asla unutmam. Bunu bil, anlaştık mı?" Gözlerim duyduklarım karşısında dolarken nasıl bir tepki vereceğimi düşünemiyordum.Gözyaşlarım ardı ardına kesilmiyor şaşkınlıktan beynim error veriyordu. Güray elini yüzüme doğru uzattıktan sonra gözyaşlarımı teker teker silmeye başladı. Güray'ın omzundan ayrıldıktan sonra, Güray yanına bıraktığı kahveyi bitirmiş, bana bakıp duruyordu. "Bunu burada söylemek ne kadar doğru bilmiyorum. Ben seni ilk gördüğüm andan itibaren seviyorum. Geçmişten, şimdiye ve gelecekte de hep sevmiş olacağım. Sevgim hiçbir zaman eksilmeyecek." Gözlerimdeki yaşlar birkaç dakikaya dinmiş, artık konuşmaya kendimi hazırlamıştım. -Ben de sana bir şey söylemek istiyorum, bende seni seviyorum. Sevgim azalır mı? Bilmiyorum, şu andan itibaren de bilmek istemiyorum. Güray bu dediklerimin karşısında çok içten bir şekilde gülmüş, bana sıkı sıkı sarılmıştı. Güray'ın kollarından ayrıldıktan sonra ayağa kalktım. "Salona geçelim mi?" diye sordum. Güray'ın bana anlamsız bakışlarından sonra o da ayağa kalkmış, beraber salona doğru adımlamıştık. Televizyonu açtığımda Güray bana bakmaya başladı. Bende ona bakıp "Beraber şarkı söyleyeceğiz!" diye bağırmıştım. Kafasını iki yana sallayıp gülen Güray şarkıyı kendisinin seçmek istediğini söyledi. Şarkının adını göremezsem de ritimden hemen hatırlamıştım. "Bu şarkı sana, güzel kızım." Güray birden şarkıyı söylemeye başladı; Güray Kaya: Her veda edişimde düşünürüm. Bende devam ettirmeye karar verdim. Elmas Yakan; Yine seni düşünürken yağmur çiseledi. Küçük civcivim, güzel kızım dünyam benim Küçük civcivim güzel kızım dünyam benim Şarkı bittiğinde Güray, bana yaklaşmaya başladı. Ben de ona bir adım daha atarak mesafemizi daralttım. "Seni seviyorum, güzel kızım." -Ben de seni seviyorum. Güray dudaklarıma kapandığında bende ona karşılık verdim. Ama bu birkaç saniye sürmüştü. Çünkü Beriz... "Hop aile var burada." diyip kapıdan içeriye girip koltuğa oturdu. Güray'ın "Ben, Beriz'i unuttum bakışı" atarken ben de Beriz'e içten içe saydırıyordum. Beriz'den özür dileyerek onun da gönlünü almıştık. "Bir sorun mu var? Yoksa hata mı yaptım?" "Hayır ama sormak istediğim bir şey var." Beriz "Seni dinliyorum" dedikten sonra Güray sırıtarak şu soruyu sormuştu; "Sen Kağan'dan mı hoşlanıyorsun?" Yazarın ağzından; Gerçekten o senin kısmetinse, bir zaman sonra o kısmet er ya da geç seni bulur. Hayattaki bazı zorluklara karşı göğüs geren iki insan, birbirlerinin yaralarına pansuman yaparak büyüyecekler. Birbirlerine kızmaya, birbirlerine bakarken bile bakmaya kıyamayacaklar. Güray "Elmas" için "Güzel kızım" Elmas "Güray" için " Dünyam Benim..." Selam siyah ailesi, nasılsınız iyi misiniz? Ben çok iyiyim. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum ❤️
|
0% |