Yeni Üyelik
23.
Bölüm

23- Hastane Koridorları

@poncikss1234

"Duygular, size küçük bir dokunuşuyla bile hayatınızı anlamadığınız bir şekilde etkiler."

Dünkü yaşanan olaylar, sanki yıllardır planlanıyormuş gibiydi. Planımız gerçekten işe yaramış, ikisinin de mutlu olmasına çok sevinmiştim. Bunları yatağımda düşünürken gülmüş, daha fazla yatağımın içinde olmak istemediğimden dolayı yatağımdan kalkmıştım. Ayağa kalktığımda bir güzel gerindim. Güne mutlu başlamak, kesinlikle benim için hayra alamet değildi. Beriz'e verdiğim yatak odasına vardığımda kapıyı tıklattım. Ses gelmeyince kapıyı açtım. Beriz'in uyanmış olduğunu, yatağın
toplanmış olmasından anladım. Mutfakta olacağını düşünüp odadan çıktım ve mutfağa doğru yürürken "Beriz." diye bağırmaya başladım.

Evde çıt sesi yoktu.Meraklanmaya başladığım zaman çok geçmeden kapı çaldı. Koşarak kapıya doğru vardığımda kapıyı açtım. Beriz'e baktığımda Beriz'in elinde poşetler vardı.

-Neredeydin? Seni çok merak ettim. Elindeki poşetler de ne?

Beriz ayakkabılarını çıkartıp içeri doğru yürümeye başladı.

"Dolapta eksikler vardı, Hem Kağan'a da uğradım. Kağangil evde yoktu. Çok erken uyandım, sen yatıyordun. Bizimkilerin evine de marketten önce uğradım. O yüzden seni uyandırmak istemedim."


Başımı salladığımda aklıma Beriz'in yemek yemediği gelmişti.

-Beriz yemek yedin mi?

Beriz "Hayır" dedikten sonra beraber mutfağa gidip kahvaltı hazırlamaya başladık. Masayı hazırladığımızda Beriz'e dönüp;

-Kağangili çağıralım mı? Ne dersin, belki işleri bitmiştir. Hem onlar da kahvaltı etmemişse hep beraber kahvaltı etmiş olur.

"İyi fikir, çağıralım."

Telefonumu almak için sandalyeden kalkıp salona doğru ilerledim. Sehpanın üzerinde bulunan telefonumu aldım ve kişilerimden Kağan'ı bulmaya çalıştım. Numarası ben de yoktu.

Güray'ı aradığımda ise "Aradığınız kişiye şuan da ulaşılamıyor daha sonra tekrar deneyiniz" demişti.

Salondan mutfağa doğru Beriz'e Bağırarak;

-Beriz, Kağan'ın telefonu bende yok. Güray'ı aradım ama ulaşılamıyor. Sen Kağan'ın telefon numarasını ezbere biliyor musun?

Beriz elindeki bıçağı bırakmadan salona geldiğinde şaşkındı.

"Güray'ın açmadığına şaşırdım Elmas, Acaba bir şey mi oldu?"

Dudaklarımı bilmiyorum manasında büzdüm ve Beriz'e telefonu verdim. Kağan'ın telefon numarasını yazdıktan sonra bana uzattı. ilk başta kaydettikten sonra arama tuşuna bastım. Hapörlere aldığımda çalıyor simgesini gördüm. Kağan'da açmıyordu.

"Gel biz kahvaltımızı yapalım. Hem onlar görünce zaten bize döner."

Beriz'in bu konuşmasıyla tekrar masaya oturmuş kahvaltımızı yapmaya başlamıştık. Çatalı elimden bıraktığımda Beriz'e dönüp konuşmaya başladım;

-Bugün dışarı çıkalım mı? Hem hava almuş oluruz, ne dersin?

"Olabilir. Son günümüzü dışarıda geçirelim, yarın eve dönmem gerekiyor. Sen de biliyorsun ki sadece iki gün izin alabildim."

-Kahvaltımız bittikten sonra hemen masayı toplayalım. Sonra beraber hazırlanır dışarıya çıkarız.

On dakika sonra;

"Elmas. Ben hazırım. Nerede kaldın?"

-Geldim, sadece cüzdanımı odamda bulamadım.

Ayakkabılarımızı giyindikten sonra ayakkabılığın en üst çekmecesini açtım. Cüzdanımı orada bulduğumda çantama attım. Beriz ile beraber son kez eşyalarımızı kontrol ettik.Merdivenlerden indikten sonra demir kapıyı biraz zorlanarak açtım ve Beriz'in geçmesini söyledim. Birazcıkta olsa evden uzaklaşmak huzur vericiydi. Havalar da eskisi kadar soğuk değildi. Durağa doğru yürümeye başladık. Sohbetimiz güzel ilerlediğinden dolayı durağa hızla vardık. Otobüse bindiğimizde en arkaya oturup sohbetimize devam ettik.

Alışveriş merkezinin önüne geldiğimizde otobüsten indik ve kapıya doğru yürümeye başladık. İçeriye gittiğimizden itibaren Beriz'in gözü vitrinlerden ayrılmıyor, oradan oraya koşuşturup duruyorduk. Beğendimiz kıyafetleri satın aldıktan sonra yorulduğumuzu fark ettik. Alışveriş merkezinin içinden çıkıp dış kapıya doğru yürümeye başladık. Oradan tamamen ayrıldıktan sonra ise durakların olduğu yere doğru yürümeye başladık.

Ateş'in ağzından;

Hastane koridorunda otururken kızlara nasıl bir açıklama yapacağımızı Kağan ile kara kara düşünüyorduk. Her şey aniden gelişmiş, Güray abim yaralanmıştı. Ne olduğunu anlamadığımız silah sesleri ve yere kanlar içinde düşen Güray abim vardı.
Düşüncelerimi bir kenara bırakıp Kağan'a dönüp konuşmaya başladım;

-Kağan bizim kızlara nasıl söyleyeceğiz? Güray abimin hastanede olduğunu Elmas'a söylediğimizde sence bize ne yapacak?

"Bilmiyorum, bir numara aradı beni sabah, saatlerinde. Galiba Elmas'tır diye bilerek açmadım."

-Bence söylemeliyiz, aynı numarayı bir daha ara dediğin gibi Elmas olabilir o değilse bile Beriz'dir.

"Tamam, arıyorum o zaman."

Elmas'ın ağzından;

Koltuğa kendimi attığımda telefonumun çaldığını duydum. Cebimden çıkardığımda Kağan'ın aradığını gördüm.

-Alo Kağan naber? Ben Elmas.

"Kusura bakma yenge açamadım, bir sorun mu var?"

-Sizi kahvaltıya çağıracaktık ama telefonu açmadınız. Sesin neden üzgün gibi geliyor, bir şey mi oldu?

-Şey, Elmas biz şimdi şeydeyiz.

-Nerdesiniz söyle.

"Hastanedeyiz Elmas."

Hangi hastane olduğunu öğrendikten sonra yorgunluğumu unutup ağlayarak Beriz'e söyledim. Beriz sakin olmam gerektiğini söylediğinde evden vardığımız gibi geri dışarı çıkmıştık.Koşarak taksi duraklarının olduğu yere geldik. Boş bir taksi bulduğumuzda hemen binmiş, hastanenin ismini vermiştim.Adam sağolsun arabayı hızlı kullanmış, bizi hastaneye çabucak yetiştirmişti.
Parayı uzattığımda şoför almamıştı.Şuan hiçbir şey umrumda değildi. Çünkü Güray ile yeni kavuşmuştum ve bir daha da ayrılmak istemiyordum.Hastanenin içine girdiğimizde Beriz hemen danışman bölümüne vardı. Kadına oda numarası sorduğunda, kadın konuşmaya başladı;

Danışman; "Hanımefendi söylediğiniz bu hasta şu an ameliyathanenin olduğu bölümde."

Beriz;" Ameliyathane kaçıncı katta?"

Kadın sessiz kaldığında "Hızlı cevap versene" diye tısladım.

Üçüncü kat dediğinde bir şey demeden hızla merdivenlerden yukarı doğru çıkmış, üçüncü kata geldiğimizde Ateş ve Kağan'ı sandalyede otururken görmüştük.Beriz hemen Kağan'a sarılırken, Ateş'te bana sarılıyordu.Ateş'in bana sarıldığını Güray görse kıyametler kopardı. Bu düşüncelerim gözlerimdeki yaşları hızlandırmış hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Ateş sırtımı sıvazlarken onunda gözlerinin kan çanağı gibi olduğunu gördüm. Ateş'e dönüp sessiz çıkan sesimle konuşmaya başladım;

-İstersen biraz dinlen. Ne zamandır buradasınız? Hem biz artık buradayız.

Ateş kafasını olumsuz salladıktan sonra üstelemedim ve ağlamamı durdurmaya çalıştım.

Kendi kendime iyi olacak diye tekrarlanırken ameliyathanenin kapısının açıldığını gördük.

Hemen hepimiz ayağa kalktık fakat doktor hızlıca yoğun bakıma alınması gerektiğini söylediğinde hemşireler sedyeyi hızlı ama bir o kadar dikkatli sürmeye başladılar.Kağan bir hemşirenin koluna dokunup durumunu öğrenmeye çalışmıştı. Hemşirenin dediğine göre ameliyat normal geçmiş fakat bazı fonksiyonların düzelmesi için yoğun bakıma alınması gerektiğini, şuan nefes düzeğinde sıkıntı yaşadığı için makineye bağlanması gerektiğini söylemişti.

Kağan hemşireye teşekkür ettikten sonra Ateş ayağa kalktı ve;

"Burada durmanın anlamı yok yoğun bakım ünitesine gidelim orada da oturacak yerler vardır."

Hepimiz sessizce ayağa kalkıp yerdeki okları takip ettik.Yoğun bakım ünitesini bulduktan sonra camdan görebileceğimizi Kağan söyledi. Sıra sıra camdan bakıp Güray'ı gördük.Tekrar ayağa kalkıp cama doğru ağır adımlarla yürüdüm.Göz gezdirdiğimde solda yatanın Güray olduğunu gördüm ve kalp atışlarını izlemeye başladım.Kaç saat izlediğimi sayamazken doktor kontroller için yoğun bakıma girdi.Pembe deftere birkaç şey yazdıktan sonra kapıdan dışarı çıkıp buraya doğru yürümeye başladı. Ben de ayağa kalkıp doktorun yanına vardığımda konuşmaya başladım;

-Lütfen beş dakika görmeme izin verin. Sadece elini tutayım.

Doktor bana bir süre baktıktan sonra sadece beş dakika dedi ve hemşireyi yanına çağırdı. Hemşireyle bir şeyler konuştuktan sonra hemşire beni çağırdı ve giyinme odasına gittik. Beni hazırladıktan sonra onu göreceğimden dolayı gözlerim aniden yanmaya başladı.Yoğun bakımın kapısı otomatik açıldığında kalbim çok hızlı atmaya başladı. Hemşire eliyle sol tarafta üçüncü yatakta yatıyor dedikten sonra bizi yanlız bıraktı. Diğer hastaların yataklarına dokunmamaya özen göstererek Güray'ın yattığı yere doğru yürüdüm. Yanına çömeldiğim zaman koluna göz yaşım düşmüştü. Ağladığımı görse bana kızardı. Elini tuttuğumda konuşmaya başladım;

-Güray ben geldim. Seni o kadar merak ettim ki aklımı kaçıracaktım neredeyse. Şuan ağladığımı görsen bana kızardın. Ateş,Kağan ve Beriz'de buradalar ve seni çok merak ediyorlar. Seni o kadar çok seviyorum ki keşke biraz daha hissettirip, sık sık dile getirseydim.

Ağzımdan küçük bir hıçkırık kaçtığında kendimi toparlamam gerektiğini söyledim ve gülümsemeye çalıştım.

-Zamanım çok kısıtlı o yüzden birazcık yüzünü inceleyeceğim, o kadar özledim ki yüzünü bir daha yüzüne bakmaktan utanmayacağım.

Böyle konuştuktan sonra son kez elini sıktım ve yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Hiçbir tepki vermediğinden dolayı moralim bozulmuştu. Moral bozukluğumu bir kenara attığımda elimi Güray'ın yüzünde gezdirdim. Hemşirenin sesi ile çömeldiğim yerden kalktım. Bana gülümsediğinde ben de ona gülümsemeye çalıştım. Hemşire önden, ben arkasından yürürken yoğun bakım ünitesinden dışarı çıktık. Hemşireye teşekkür ettikten sonra bilincinin açık olup olmadığını sordum.

"Bilincinin açık ama cevap verme, ellerini hareket ettirme gibi hareketlerinin şuanda olmayacağını" söyledi.

Hemşireye gülümsedikten sonra bizimkilerin yanına doğru adımladım. Hepimiz bir kaç saat içerisinde aniden çökmüştük. Hayat da böyleydi. Ne zaman kendini mutlu hissetsen o zaman bir pürüz çıkıyordu. Beriz Kağan'ın omzunda uyurken Ateş'te kafasını duvara koyup uyumuştu. Onları rahatsız etmemek için karşı sandalyelerin birine uzandım ve uyumaya çalıştım.

Sabah;

"Elmas kalk, Güray abim uyanmış."

Gözlerimi yavaşça aralandığında kocaman gülümsemesi ile bana bakan Ateş'i gördüğümde hemen ayağa fırladım.

-Uyanmış mı, Nereye aldılar? Bana cevap versenize.

"Sakin ol yenge, Güray abim hâlâ yoğun bakımda ama kendine gelmeye başlamış."

Hastane koridorlarında beklemek gerçekten yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgiyi koruyor, bize de hatırlatıyordu. O kadar sevinmiştim ki, mutluluktan ağlamaya başlamıştım. Hemşire her birimize iki dakika verdiğinde ilk başta Kağan içeriye girdi. Camdan izlediğimizde Güray'ın, Kağan ile konuşurken hafif sırıtmalarını görmüştük.

Kağan dışarıya çıktıktan sonra Ateş içeriye girdi. Yanına vardığında Güray ile selamlaştılar ve Güray Ateş'in elini tuttu.Ateş abisinin saçlarını düzelttiğinde gülümsemiştim. Ateş kapıdan çıktığında Beriz hemen girmiş, fazla durmadan dışarıya çıkmıştı. Sıra bana geldiğinde koşar adımlarla içeriye girmiş, Güray'ın beni görmesiyle gözlerim tekrar yaşarmıştı. Yanına oturduğumda elini tutup dudağıma götürdüm.

-Nasıl hissediyorsun? Seni o kadar merak ettim ki aklımı az kalsın yitiriyordum.

"iyiyim güzelim. Bak sadece ufak bir sıyrık."

Dediği şeyle gülmeye başladım ve hastaneden çıktığı zaman bana hesap vermesini de şaka ile karışık bir şekilde söyledim.

Zamanımın az bir süresinde hemen Güray'ın yüzüne doğru eğildim ve dudağından öptüm. Birbirimize bakarken gülümseyip "Seni seviyorum" dedim. O da "Seni seviyorum" dedikten sonra el sallayıp üniteden çıktım. Bizimkilerin yanına gittim. Kağan eve gidip duş alacağını söylediğinde bende onunla birlikte geleceğimi söyledim.Beraber hastaneden çıktığımızda arabanın olduğu park yerine gittik. Kağan arabanın kilidini açtı. Arabaya bindikten sonra Kağan vakit kaybetmeden arabayı çalıştırdı ve biz hastaneden uzaklaştık.

Selam Siyah ailesi nasılsınız? Ben çok iyiyim. Nasıl gidiyor hayat? Umarım keyiflisinizdir. iyi okumalar diliyorum❤️
Yeni yılınız kutlu olsun ❤ İyi okumalar❤ Sizi çk seviyorum ❤

 

Loading...
0%