@poncikss1234
|
"Her bir yıldız kadar seviyorum seni." Eve geldikten sonra bir güzel duşumu almış, Kağan'ın zoruyla mutfakta bulduğum birkaç malzeme ile sandviç yapıp yemiştim.Yaşanan olayı çok merak ediyordum. Bu olayı Kağan'a gidip de sormayacaktım. Güray'ın kendi anlatımını dinlemek istiyordum. Kağan'ın sesi ile düşündüğüm şeylerden uzaklaştım ve samimi hissetiğim tebessümle ona doğru döndüm. Telefonunu cebine koyduğunda benimle konuşmaya başladı; "Ateş beni aradı, biz hastaneye vardığımızda onlar buraya gelecek, senin için uygun mu?" "Bunu sorduğunu duymamış olayım Enişte" diyip ona bakıp gülmeye başladım. Oda güldü ve birkaç eşya da yanına aldıktan sonra "Hazırsan hadi çıkalım." diye kapıdan bana doğru seslendi. Arabanın olduğu yere vardığımızda sohbet ede ede binmiş, hastaneye yol almıştık. Araba ile beş dakika'da varmış, Güray'ın durumunu da sorduktan sonra Beriz'e anahtarları vermiştim. Güray'ın rengi yavaştan gelmeye başlamış, ağrıları az da olsa hafiflemişti.Doktor normal odaya alacaklarını söylediğinde Kağan ile çok sevinmiştik.Odasının numarasını da öğrendikten sonra yoğun bakım katından ayrıldık. Birinci kata indiğimizde oda numarası üçü görmemle girmem bir olmuştu. Güray pür dikkat kapıya doğru bakarken bizi görünce yüz ifadesi değişmiş, ayağa kalmaya çalışmıştı. Kağan hemen onu durdurmuş, uzanmasını sağlamıştı. Güray'ın yanına ilerlediğimde heyecanlanıyordum. Yatağın baş ucuna geldiğimde Güray elimi tutmuş, yanağımdan hafif bir buse kondurmuştu. -Nasılsın,nasıl hissediyorsun? Bir yerin ağrıyorsa söyle. Güray bu sorularımın ardından kaşlarını çatmış bir sus be bakışı atmıştı. -Üzgünüm. Sadece seni merak ettiğimden dolayı böyle çok soru sordum. "iyiyim güzelim, buradan çıkmak için sabırsızlanıyorum." Güray, Kağan ile bir şeyler konuşurken bende Ateş'e mesaj atmıştım. Çok geçmeden bildirim sesi odayı kapladığında Güray başını ışık hızıyla bana çevirmiş, benden açıklama bekliyordu. Hastanede yatarken bile kıskançlığından kuduran bir herifti. -Ateş'e Mesaj attım. Ne zaman geleceklermiş? diye. Beriz'in uyanmasını bekliyormuş. Güray'ın omzu düştüğünde kaşlarımı çatıp ona baktım. Bana bakmıyor, yere doğru bakıyordu. Yavaşça gözleri gözlerime değdiğinde konuşmaya başladı; "Benim yüzümden hepinizin dengesi şaştı." Kağan "yok öyle bir şey." diye zırvalarken kapı açılmış, doktor ve yanında bulunan hemşire içeriye girmişti. Doktor konuşmaya başladığında hepimiz pür dikkat dinlemeye başladık. "Biliyorsun ki yaran ağırdı, o yüzden seni burada iki gün daha misafir etmek zorundayım." Güray mırın kırın etse de benim onunla kalacağımı söylediğimde hemen doktoru onaylamıştı.Doktor bu haline gülmüş, "Geçmiş olsun." Dedikten sonra da odadan çıkmıştı.Kağan bizi yanlız bırakmak için eve gideceğini söylediğinde, Kağan'ı kapıya kadar eşlik ettim. Odadan çıktığımızdan itibaren Kağan'a ne kadar teşekkür ettiğimin sayısını hatırlamıyordum bile.Kağan gözden kaybolduğunda Güray'ın kaldığı odaya vardım. Kapıyı açtıktan sonra Güray kafasını kapıya doğru eğip,yüzüme yüzüme sırıtmıştı. Onun gülüşünden dolayı İçim ısınırken hızlı adımlarla yanına vardım. Yatağı dik pozisyonda olduğundan emin oldum ve ellerimi dikkat ederek boynuna sardım. "Elmas, Biliyor musun? ben derin bir uykudayken benimle birisi konuşmaya geldi. Beni çok sevdiğini, yanlız bırakmayacağını söyledi. O an bir şeyler söylemek istedim, yapamadım. O kadar uykumun derinlerindeydim ki bembeyaz bir ışığın ardından bu sesin kimin olduğunu çözemedim." -Kim konuştu, benim sevgilimle? "Huriler Elmas. Ne bileyim, ben de sana soruyorum." Kahkahalarım tüm odayı doldurduğunda Güray da dediğine gülmeye başlamıştı. -Bendim sevgilim. nasıl dediklerimi hatırlamazsın? "Hastaneden o kadar sıkıldım ki biraz hava almak istiyorum." Güray'ın yüz ifadesinden anladığım kadarıyla bu odadan tiksinmiş, kaçmak için zaman kolluyordu. Kontrol etmeye gelen doktor ile konuşmuş, yarım saat bile olsa izin alabilmiştik. Güray ile hastaneden çıktığımızda Güray gökyüzüne bakmış, derin bir nefes almıştı. "Şuan sigara yakıp gökyüzüne işaret vermem gerekirdi." -Ne işareti, ne sigarası? Sen şu an hastanedesin, farkında mısın? "Gökyüzüne her gri dumanı üflediğimde yıldızlar daha da çoğalıyor Elmas." Gökyüzüne baktığımda güneş batmaya başlamıştı. O görüntünün verdiği huzur ile birlikte gülümsemiştim. Yarım saatimiz dolduğunda Güray'a bakan hemşire yanımıza gelip sürenin sonuna geldiğimizi söyledi. Güray ile beraber hastanenin içine girdik. Odasına vardığımızda onu yatağına yatırmış, hemşire de serumunu takmıştı. Hemşire bize doğru bakıp "Geçmiş olsun." dedikten sonra kapıya doğru ilerlemeye başladı. Aç olduğumu hissettiğim için hemen hemşireyi durdurdum ve onunla konuşmaya başladım; -Pardon bir şey sormak istiyorum. Biz biraz açız, nereden yemek alabiliriz? Hemşire güler yüzlü bir şekilde bir saatten az kaldığını ve kendisinin buraya getireceğini söyledi.Ona gülümsedikten sonra Güray'ın yanına vardım. Onu biraz inceledikten sonra yana doğru kaymasını söyledim. Kendisi de bunu bekliyormuş gibi bana yer açtı ve bende oraya hemen kıvrıldım. Sağ elinde serum olduğu için sol tarafa yatmıştım ve rahat edemiyordum. Kafamı göğüsüne koyduğumda, hastanede bu kadar zamandır kalmasına rağmen kendisine has olan kokusunu hiç kaybetmemişti. Bu düşüncelerimden uzaklaştım, durumu sormak için derin bir nefes aldım. "Güray." Diye seslendiğimde "Hım." Cevabını vermişti. Ben de konuşmayı devam ettirdim. -Olayı Kağan'a ya da Ateş'e sormadım. Senin ağzından duymak istiyorum. Bana başından geçen olayı anlatır mısın? Güray'ın homurdanmalarını duyduğumda birazcık üstüne gittim ve sonunda Güray ısrarlarıma dayanamamış olacak ki konuşmaya başladı. "Elmas Hatırlıyor musun? Bana birkaç zaman önce mektup gelmişti." Kafamı sallağımda devam etti. "O büyük iş adamı dediğimiz kişi iflas etmiş. Benim yaptığımı düşünerek adamlarını bizim eve yollatmış. Bende tek olmadığımdan beni hep takip etmişler. Sonrasına gerek yok, buradayım işte." -Bu kadar zaman geçmesinden sonra hâlâ senin peşinde olması, biraz garip değil mi? "Sen varsın ya yanımda. O yüzden seni benden almak istiyor. Ona tek bir şey diyeyim; nah alır." Kıkırdadığımda Güray alnıma öpücük kondurmuş , "Hadi biraz yat. Yemek geldiğinde ben seni uyandırırım." demişti. Onunla yatmayı özlediğimden dolayı bende kabul ettim ve iyice yattığım yere yayılarak gözlerimi kapattım. Boyun girintisinde kokusunu koklarken kendi kendime sırıttım ve orayı öptüm. Güray'ın "Vay haşin." dediğini duyduğumda yarı açık gözlerim ile orayı ısırdım ve "Şimdi haşin oldum." diye mırıldandım. Kapının şiddetle açıldığını duyduğumda, gözlerimi hızlıca açmış ve yataktan doğrulmuştum.Güray'a baktığımda uyuduğunu gördüm ve derin bir nefes aldım.Bu seste hâlâ nasıl yattığını çok merak ediyordum. Ani sesten dolayı şokta olduğumdan, kapıya bakamamıştım.Güray'ı incelediğimde elindeki serum değişmişti. Demekki biz uyurken hemşire gelmiş, yarasına da gerekli işlemler yapmış ve sessizce odadan çıkmıştı.Kapıdan Beriz, Ateş ve Kağan'ın girdiğini gördüğümde, hemen ellerimle sus işareti yaptım ve konuşmadan hemen oturduğum yataktan aşağıya indim.Onları dışarı çıkarttığımda, ayakta sohbet ederken, çok yorgun olduğunu ve yarası iyileşmeye başladığı için de hafif sızı ve kaşıntı verdiğini söylemiştim.Hastanenin kantinine gittiğimizde dışarıya göz gezdirdim.Sahi kaç saattir uyuyordum? Beriz'in "Ne içersin?" dediğini duyduğum da Beriz'e döndüm ve "Hahve." dedim. Hepimiz siparişleri Beriz'e söyledikten sonra Ateş ve Kağan'a döndüm. -Biliyorsunuz ki Güray yıldızları çok seviyor. İkisi de başını sallayarak beni dinlemeye devam ettiler. -Bugün sabah doktordan izin almıştık. Kağan biliyorsun ki doktor, bir daha da Güray'ın dışarıya çıkması için izin vermeyebilir. Ben de düşündüm ki akşam Güray'ı mı kaçırsam? Kağan kahkaha attığında "ne oldu." Bakışılarımı attım. "Yenge, Güray'ın seni kaçırması lazım. Senin onu kaçırman değil. Rol mü değişti? Ben anlamadım ki." Kıkırdadıktan sonra hastanenin damına çıkma kararı almıştım. Bizimkiler zaten eve gideceklerdi. Ben de Güray'ın odasına geçmeyip, hastanenin damına bir göz gezdirecektim. Kahvemi içtikten sonra bizimkilerle beraber hızlıca kantinden ayrılmış, merdivenlerden yukarı çıkmıştık. ilk kata geldiğimizde odaların numaralarına bakınmıştık. Üç numarayı bulduğumda sessizce kapıyı açtım ve uyuyor mu diye baktım. Odasında yoktu.Lavaboda mı diye düşünürken lavabo kapısı açıldı ve Güray yavaş adımlarla yanıma doğru gelmeye başladı. Bir adım da ben attığımda karşı karşıya geldik. Elini belime atarak beni kendine doğru çekti. Biz sarılırken aklımdan yaptığım sinsi planı, Güray'a söylemeye karar verdim. -Güray sana bir süprizim var. Önce bu odadan sessizce kaçmamız lazım. "Güzelim ne kaçması? Saçmalıyorsun. Bu hastaneden çıktığımız an bizi hemen bulurlar." -Güray, bulamazlar. Kendini iyi hissediyorsan buradan şimdi çıkalım. Güray, süprizimi çok beğeneceksin. Odadan sessizce çıktığımızda Güray'a bizimkilerin de burada olduğunu söyledim. Ateş, Kağan ve Beriz yarın tekrar uğrayacaklarını söylediler. Ha bu sefer benimle değil, kendileri ile ilgilenmelerini de yürürken söylediler. Güray onlara geldikleri için teşekkür ederken hep beraber birinci kattan çıktık. Onlar sağ taraftan gideceği için bizimle vedalaşmış, biz de vakit kaybetmeden soldan yürümeye başlamıştık. -Sakın ses çıkarma. Yakalanmayalım, yoksa çok fena olur Güray. Sessizce asansörü çağırdık ve beklemeye başladık.Heyecanlandığım için dudaklarımı ısırmış, neredeyse kanatma raddesine gelmişti.Asansör geldiğinde açılmasını bekledim. İçinde kimsenin olmadığını gördüğümde çok sevinmiş,Güray'a onay vermiştim.Hemen Güray ile beraber asansöre bindik. Ben de vakit kaybetmeden on ikinci katın tuşuna bastım.On ikinci kata geldiğimizde iki tane kapıyla karşılaşmıştık. Sol kapıyı açtığımda atıkların olduğunu görmüştüm. Güray kısık bir kahkaha attığında omzuna vurmuştum. Güray bu durumdan keyif aldığını belirten bir konuşma yaptı. "Ne o? Yoksa atık odasında iş mi pişireceğiz? Neden burası, onu anlamadım ki." Kafamı iki yana sallayıp güldükten sonra sağ kapıya doğru gelip kapıyı itekledim.Hastanenin damını sonunda bulmuştuk. Artık gece yarısı olmuş, etrafta kimsecikler yoktu. Kapıyı sessizce kapattıktan sonra el ele yavaş adımlarla yürümeye başladık. En uca geldiğimizde, oturacak yer bulduk. Güray'a oturması için yardım ettim ve sonunda beraber oturduk. Gökyüzüne birlikte bakmaya başladık. -Biliyor musun Güray? İyi ki hayatıma girmişsin, seni çok seviyorum. "Ben de seni çok seviyorum. Biliyor musun? Sonsuz yıldızlar gibi. O kadar özel ve eşsizsin ki, bazen kendime diyorum, nasıl sana yaptıklarımdan dolayı bile, bana bakabiliyorsun?" Omzuna uzandıktan sonra bende bir kaç şey söylemek için dudaklarımı araladım. -Güray bu konuları kapattığınızı düşünüyorum. Hem sana bir soru sorayım. Bizim aşkımız sence, yıldızlar gibi özel olacak mı? "Tabii ki de olacak Elmas. Şu ana kadar bile kimse bizi ayıramadı, Ayıramaz da ,çünkü Sen benim en özel yıldızımsın ve sonsuzumsun." Güray'ın ani değişiminden dolayı çok memnundum. Hani derler ya; İnsan sevdiği kişi için değiştiğinde, hayat da kendiliğinden değişir. O denilen şey gerçekten de doğruydu. Bir sevgi bir adama nasıl da yakışabiliyordu? Onu Güray sayesinde yakıştığını anlamıştım. Güray benim gökyüzümdeki en parlak yıldız, en güzel pusulamdı. Merhaba siyah ailesi, nasılsınız? Ben çok iyiyim. İyi okumalar diliyorum 🖤 Yıldızlar kadar seviyorum sizi ❤🌟 Soldaki yıldızı parlatmayı unutmayın ⭐️
|
0% |