@poncikss1234
|
"Anlaşma iki insanın birbirine olan saygısıdır pişmanlığı değil." -Neden beni rahat bırakmıyorsunuz? Ben buraya ait değilim. Benim evim orası biliyorsun değil mi? "Seni kendi evimde rahat ettireceğim. Buradaki evi sattım, artık orası senin evin değil. Yarın sabah buraya yeni kişiler taşınacak." Ağzım açık kalmış, şaşkınlıktan konuşamadım. Kafasıyla yarı açık olan kapıyı gösterdi, elimdeki valizi sertçe çekerek beni de dışarı çıkardı. Diğer eve gideceğimizi biliyordum. Çok da uzak değildi. Neden arabayla geldiğini de anlamamıştım. Valizim çok da ağır değildi. Yürümek istiyordum. Ilık havanın verdiği o güzel hissi tatmak istiyordum. Güray'a bu teklifimi söylesem, ne diyecekti? Çok merak ediyordum. Denemekten zarar gelmez mantığı ile konuşmaya başladım; -Araba ile gitmek istemiyorum. Valizim ağır değil. Yürümek istiyorum, sen istersen arabanla git. Bana bir şey dememişti. Bakışları susmam gerektiğini belirtircesine hissettirdiğinde konuşmaya devam ettim; -Beni duyuyor musun? Yoksa tekrar edeyim mi? Ben yürümek istiyorum. Bağajı açtıktan sonra valizi yerleştirmiş, arabaya binmediğim, ayakta kaldığım içinde "bin." Diye emir vererek seslenmişti. Arabanın kapısını açtığım zaman deri koltukların kokusu burnuma dolmuştu. Kendisi de şöför koltuğuna oturduğu zaman arabayı çalıştırdı ve eski evimden uzaklaştık. Yol boyu sadece bir kere göz göze geldik ve bende utandığım için sol kısma bakamadım. Arabadan indiğimizde valizi almadan önce Güray'ın önünde durup sinirle konuşmaya başladım; -Sen normal bir insan değilsin. Sen zorbasın, sen delisin anlıyor musun! Güray bana sadece baktığında susmuştum. Cevap vermemesi beni strese sokuyordu. Odama çıkıp yatağıma girdiğimde direkt uyuya kalmıştım. Gözlerimi araladığımda herkes bir yere koşuşuyordu. Neden stresli olduklarını anlayamamıştım. Bu evde ne döndüğünü zaten hiçbir zaman anlayamacaktım. Kağan hazırlanıp dışarıya çıkmıştı. Anlamıştım ki şirkette bazı sorunlar vardı. Kağan ve Ateş şirkete bakmasaydı eğer, gerçekten Güray'ın işi çok zor olurdu. Güray belli vakitlerde şirkete gider, durumu kendince çözer ve vakit kaybetmeden eve gelirdi. Evde tek olduğumu düşündüğümden dolayı mutfağa geçtim. Beriz'i gördüğümde selam verdim. Masaya oturduğumda sıkıldığımı kendime söyledim ve dışarıya çıkmaya karar verdim. Güray'ın sessizce evden çıktığını Beriz'den öğrendiğimde ne olduğunu sordum. Beriz soruma cevap vermişti; "Bugün Güray'ın annesinin ölüm yıldönümü. Mezarlığa tek başına gidiyor." Yani Güray beni eve bıraktıktan sonra kendisi mezarlığa doğru yola çıkmıştı. Ben de odama tekrar çıktıktan sonra bir güzel duş aldım ve yeni kıyafetlerimi giyindim. Saçlarımı kurularken dışarıdan sesler geliyordu. Ayak sesleri kapımın oraya geldiğinde, kapım birkaç kez çalındı. "Gel" dediğimde kapı açıldı ve Ateş'in kapıda dikildiğini gördüm. Ona doğru baktığımda kafasını kaldırıp bana baktı ve sırıttı. "Hayırdır ne sırıtıyorsun?" demek istesem de onunla yeni yeni arkadaşlık kuruyordum, gerek yoktu. Düşüncelerimin ardından Ateş konuşmaya başladı; "Aşağıya inmek gerekiyor, Güray abim geldi. Seni odasında bekliyor. Konuşacakları varmış." - Acaba ne konuda konuşacakmış Ateş öğrenebilir miyim? Ateş omuzlarını kaldırıp ben suçsuzum hareketinden sonra odadan çıkmış, benim kafamdaki binbir türlü sorular ile baş başa bırakmıştı. Fön makinesini masaya bıraktım. Odamın kapısını açıp paytak adımlar ile dışarıya çıktım. Devam ettiğim Paytak adımlarla merdivenlerden aşağıya indiğimde, Beriz kafasını koltuğa koymuş uyukluyordu. Ciddi anlamda yorulduğunu hissetmiştim. Beriz'i koltuktan kaldırdıktan sonra salonun sağ tarafındaki çalışma odasının önünde durdum. Bana göre gizlice neden kaçtığımı soracaktı. İç sesim; "Kaçmasaydın sende kızım. Çok iyi bir hayatın olmasa da çok iyi arkadaşların var." Kapıyı çaldığım saniye, "gel" sesini beklemeden içeri girmiştim. Elindeki dosyalarla başka dünyaya dalan Güray'a baktım ve öksürmüş gibi boğazımı temizledim. O da önündeki dosyalardan kafasını kaldırdığında, gözlerinin kan çanağı olduğunu gördüm. -Beni çağırmışsın Güray Bey, konuşacaklarınız varmış. Ne konuşacağınızı öğrenebilir miyim? "Seninle konuşmak istediğim şeyleri az çok tahmin ediyorsundur. O yüzden ben konuşacağımı konuşayım, sende konuşmak istersen konuşursun." Kafamı isteksizce salladığımda tekrar konuşmaya başladı. Bu kadar konuşmayı neden severdi ki? "Bir daha buradan kaçmayacaksın. Ateş ve Kağan ile fazla yakınlığın olmayacak. Senin konuştuğun kişi sadece Beriz olacak. Benimle özel olan her şeyini paylaşmak istersen de bir kapı uzağında olduğumu bil." -Ne demek istiyorsunu? Neden sizinle özelimi paylaşayım? Ateş ve Kağan ile olan yakınlığım sizi de ilgilendirmiyor. "Özelimi paylaşmak" ile ilgili sorumu es geçip derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı; "Bu zamana kadar yapmak istediğin herhangi şeylerin ilk izni benden olacak anlaşıldı mı?" Kafamı yana yatırıp ona baktığımda o da bana baktı ve çıkabilirsin dedi. Bu davranışları anlayamıyordum. Ya çok iyi duygularını gizliyordu ya da her şey düşündüğümün aksineydi. Salona dalgın dalgın girerken Beriz'in sesini duydum. -"Ateş, bence Elmas'a söyleyelim, benim içimde kalmasını istemiyorum." "Sonra ağabeyim de seni içinde tutar Beriz merak etme." "Tanrus ile Güray anlaşma yapmışlar, evet anladım onu, neden Güray, kızı Tanrus'a verecek?" "Çünkü Tanrus yüzünden Elmas'ın annesi ile babası öldü. Beriz, şimdi kes kesini. Kimse duymasın anlaştık mı?" Duyduklarım karşısında gözyaşlarımı tutamayıp, dudaklarımın arasından hıçkırık çıktığında, ikisi oturduğu koltuklardan fırlamışlardı. - Benim annem ve babam öldü. Sizler bu durumu benim arkamdan konuşarak duyurdunuz, hadi tamam onu geçtim, neden Tanrus ile Güray'ın anlaşma yaptıklarını benim arkamdan niye konuşurken duyuyorum! Normalde Güray'ın telefonla konuşması sırasında duymuştum fakat kendime yedirememiştim. - Benim annem ile babamın öldüğünü hemen açıkla Güray!Bitmedi! Tanrus ile senin anlaşma yaptığını neden senden değil de Beriz ve Ateş'in gizli konuşmasından duyuyorum? Hemen bunların hepsini bana açıkla! "Birincisi bana bağırma, ikincisi annen ile baban öldüğü için üzgünüm. Tanrus hakkında bir bilgi edinmek istiyorum. Bu bilgiyi sadece senin sayende öğrenebilirim." - Benim ne yapmam gerekiyor o zaman Güray bey! Beni tehlikeye ata ata bir hâl oldunuz. Bir daha böyle bir durumda kalmam. Kalmak istemiyorum, anlıyor musun beni? "Onun kaldığı gecekondu evinde iki gün kalacaksın. Tehlikeli olduğunu ben de biliyorum. Bilmiyor değilim. Biraz düşün Elmas. Bu son şansım olabilir." Dedikleri o kadar şakaydı ki ağlarken gülmeye başlamıştım. "Şakan güzelmiş." dedikten sonra kapıya geldim ve açık olan yerden dışarıya çıktım. O bilgi eğer gerçekten ikimiz için yararlı ise kalırdım. Kendimi bir kere daha tehlikeye atardım. Benim de öğrenmek istediğim durumlardan dolayı, bir kez daha kendimi feda ederdim. Bu anlaşmayı Güray'ın anlaşması üzerine değil, kendim için bir anlaşma yapacaktım. Annem ile babamın bir kere bile bir araya gelmemesinden dolayı nasıl öldüğünü öğrenmek için, Tanrus ile anlaşmayı yapacaktım. Bana göre iyi bir fırsattı. Ama nasıl yapacaktım? Selam canlarım, yeni bölüme hoş geldiniz dedikten sonra iyi okumalar diliyorum 🖤 Medya; Güray ve Elmas sarılması 🖤 İYİ OKUMALAR 🖤
|
0% |