@poripella
|
Bölüm 1 Gözlerimi açtım. Tavandaki çatlaklarla bir süreliğine bakıştım. Dilimi şaklattım. Aklım rüyama gitti. Hep denemek istediğim o bütün lezzetler masada dizilmiş yemem için beni bekliyordu. Çatalımla domatesli pastaya değdirdiğim an uyanmıştım. Sadece uyanmıştım. Beni uyandıran herhangi bir dış etki yoktu. Kendiliğinden gözlerim açılıvermişti. Kendi kendime söylenerek yataktan çıktığımda annem odama dalmıstı. "Uyandın mı?" Ona bos gözlerle baktım. Öyle görünüyor olmalıydım. Beni rahat bırakması için kafamla onayladım. Beni tamamen uyandıran şey ise annemin dünden kalan alman pastasıydı. Çekmeceden bir çatal aldım ve pastanın kesilmis dilimlerini iki dakika icerisinde ağzıma tıktım. Tabi ki tüm dilimini değil sadece yarısını yiyebilmiştim. Annemin telaslı sesini duyunca hemen cantamı omzuma takarak evden çıktım. Evden çıktığımda bir şey almayı unuttuğumu biliyordum ama o şeyin ne olduğunu okula girince anladım. "Ah, hayır!" şeklinde okul bahçesinin ortasında durmuş bağırıyordum. Etrafta dolaşan öğretmenlerden birisi yanıma gelip "Çabuk sırana geç, birazdan İstiklal marşı okunacak." Kafamı sallayıp hemen 10/B'nin bulunduğu sıraya gittim. Kızlar en arkadaydılar. Hemen onlara doğru koşturup boyunlarını kollarımla sarmalayıp ikisini de kendime çektim. "Ece, Rüya... Sizi özledim." Ece "Çek kollarını Rüya, sabahın köründe bu enerjiyi nereden buluyorsun?" O sırada sarı saçlı, mavi gözlü arkadaşım Rüya, benim kollarımda gözlerini kapatmış uyukluyordu. "Ne güzel sıcacık ve yumuşak... Mmm" dedikten sonra bir şeyler daha mırıldandı. 12 lerden bir oğlanın sesini duyduğumuzda Rüya'yı uyandırdık ve hemen İstiklal Marşı için hazır ola geçip müziğin hoparlörden çıkmasını bekledik. Sınıfa geldiğimizde Rüya koluma yapışmıştı. " Niye okulun ortasında bağırdın?" Diye sorduğunda diğer koluma Ece'nin kolu çarptı "Yoksa hiçbir zaman gurme olamayacağını mı fark ettin?" Dedi ve yanımdan geçti. Ona gözlerimi kısarak baktım. "Hayır. Sadece telefonumu evde unutmuşum." Şeklinde homurdandıktan sonra en son sıralardan birine geçtim. Hemen yanıma da Rüya oturdu. Önümde ise Ece oturmaktaydı. Yanında ise ekibin dördüncü üyesi Deniz vardı. Fakat o bugün okula gelmemişti. Kendisi fizik dersi için hazırlamış olduğu projesini sunmak amacıyla İstanbul'a gitmişti. Sanırım Tubitak projesi idi. Ece arkasını döndü. "O zaman sana moral vermeme gerek yok." O sırada Rüya aklına bir şey gelmiş gibi hemen kolumu tuttu ve telefonunu çıkartıp İnstagram da ki bir gönderiyi gösterdi. "Buraya gitmeliyiz. Menü de Dünya mutfaklarının yemekleri varmış." Ece "Pahalıdır orası." Rüya "Biz de tatlı yeriz. Sonucta bir tatlı en fazla ne kadar pahalı olabilir ki?" Derse matematik hocası girdi. Hoca yoklamayı alırken Rüya "E ne diyorsunuz? Dedi heyecanlı bir ses tonuyla. Ben de büyük bir heyecanla "Olur. Ne zaman gidelim? Öğle arası?" Rüya "Çok uzak. Okula zamanında varamayız. Okul çıkışı?" Kafamı olumlu anlamda salladım. O sırada Ece'nin homurdanmasını duyduk. "Kimse fikrimi duymak istemiyor mu?" Rüya "Çoğunluk kabul ettiği için fikrini sorma gereği duymadım." Diyerek cevabı yapıştırdı. Ece gözlerini devirdi. Derin bir iç çektikten sonra "Bundan kaçamam, değil mi?" Şeklinde söylendi. Rüya veben kafamızı birbirine yaklaştırarak aynı anda "Hayır." Dedik. *** "Kim tatlının daha ucuz olduğunu söylemisti?" Seklinde sorguladı Ece. O sırada elinde gitmeye planladığımız Dünya Kafesinin menüsü bulunmaktaydı ve bilin bakalım fiyatlar nasıldı? Evet, yemeklerden daha ucuz olduğu kesindi. Fakat bir lise öğrencisinin bütçesini aşıyordu. "Bir tatlıyı üç kişi bölüşsek?" Şeklinde bir çözüm ortaya attım. Ece menüyü kapattı ve bana bakarak "Olur." dedi. Rüya ise kafasını eğerek "Böyle elit bir yerde mi kafayı mı yediniz siz?" Şeklinde fısıldadı. Ece "Madem elit bir yer bizi buraya niye getirdin?" Rüya "Tamam, şöyle ki... Bir oğlan var. Sakın dönüp bakmayın... Bizim hemen sağ tarafımızda ki masa.. orada sarı saçlı, mavi gözlü bir oğlan var. Özel Zirve Kolejinde okuyor ve ben ondan hoşlanıyorum. Kendisini İnstagram dan takip ediyordum ve genelde bu tür yerlerde takıldığını öğrendim." "E? Bunun bizimle alakası ne?" "Yemekler..." Dedikten sonra gözünü bana dikmişti. Tam olarak ne yapmam gerektiğini anlamamıştım. "Çok pahalı... Başka zaman paramızı biriktirince geliriz." Rüya dudaklarını büzdü. "Ya ona kadar sevgilisi olursa?" Ona boş gözlerle baktım. Ece ise "O zaman fırsat kaybetme ve onunla tanış." Rüya "Nasıl?...Tamam, bana şans dileyin." Diyerek masadan kalktı. Oğlanın masasına gitti ve bir süre konuştuktan sonra oğlanla birlikte masamıza geldiler. "Merhaba kızlar. Duyduğuma göre hangi tatlıyı seçeceğinizi karar verememissiniz. Neyse ki kafenin sahibi olarak size yardımcı olabirim." Dediğinde bunun nasıl olabileceğini sorguladım. Bu bizimle yaşıt değil miydi? "İrlanda usulü elmalı ıslak kek... Siz hanımların seveceğini düşünüyorum." Dediğinde fiyata şöyle bir gözüm kaydı. O sırada Ece "Biz bir tane söyleyelim. Beğenirsek kendimize alırız. E Neşe ne diyorsun?" Kafamı Rüya'ya baktım. "Ekmekli puding güzel gözüküyordu ama." Kafe sahibi yakışıklı oğlan " Yani o da güzeldir ama en güzeli elmalı ıslak kek... Hem keki yapan şef has İrlandalı." 800'ü 3'e bölmeye çalıştım. Herkese 267 tl bir şey düşüyordu. Kafamla onayladım. Kafenin sahibi olan yakışıklı oğlan "Bir tane istediğiniz için pişman olucaksınız ama..." "Beğenirsek bir daha ki sefere tadımlık almayız." Dediğimde kafenin sahibinin yanında sarısın güzel bir kız belirmişti. Kız bize küçümseyerek baktı ve "Kıyafetlerinize bakarsak bir daha buraya adımınızı atacağınızı düşünmüyorum. Ah, tabi çalışan olarak belki." Dediğinde "Ne varmıs kıyafetlerimizde?" Şeklinde hesap sordum. O sırada Ece bileğimi tutmustu. Rüya'nın ise gözleri dolmuştu. Peki ya sonra ne olmuştu? Devamını merak ediyorsanız bu kitabı takip etmeyi unutmayın!
|
0% |