@poripella
|
Kafenin sahibi oğlan yanındaki sarışına dönüp " Safir! Seni daha önce de uyarmıştım." Dedi. Kaşları çatıktı. Yüzündeki ifadeden bu olayın daha önce de gerçekleştiğini anladım. Açıkçası diğer kafelerde böyle bir olay olsaydı burada bir dakika bile durmazdım fakat Dünya Kafe, dünya lezzetlerini bu sevimli kafeye getiren bir yerdi. Bu yüzden hayır, kesinlikle dünya nimetlerinin hepsini bu sarışın aptala kaptırmayacaktım. Boğazımı temizledim ve " Acaba bizim siparişimiz ne zaman gelecek?" Dedigimde ismini bilmediğim oğlan " Sen benim kız arkadaşım değilsin. Bana karışamazsın. İstersem... " Islak kekim gelmediği için sinirlenmeye başlamıştım ve tabi ki Rüya yanı başımda sessiz sessiz ağlıyordu. Ece ise çantasından ne ara çıkarıp taktığı gözlükle (Gözlüğü takınca daha da ciddi oluyordu.) "Bayım siparişimizi getirmeyecekseniz eğer biz kalkıyoruz." Dedi tehditkar bir şekilde. Gözlerinden fıskıran ışınları gören Safir adlı kızla kafe sahibi bize nihayet dönmüştü. "Özür dilerim kabalığım için. Hemen siparişinizi getiriyorum." Diyerek yanımızdan ayrıldı. Safir, Ece'ye dik dik baktı ve bir şey demeden bizden uzaklaştı. Ece "Rüya, sen neden ağlıyorsun?" Rüya "Takıntılı bir sapığı var. Hem de zengin. Öldüm ben... Oysa ki hatallerim vardı. Özel Zirve Kolejinin burs sınavına girecek ve limitsiz kredi kartına sahip olacaktım. Tabi onun için birinci falan olmam lazım. Birincilere veriyorlarmış da..." "Limitsiz kredi kartı mı veriyorlar?" Derken resmen çığırmıştım. Rüya kafasını salladı ve "Sadece birinci olanlara." Diye de eklemeyi unutmadı. O sırada Ece gözlüğünü çıkartırken yüzüme alaylı bir şekilde baktı ve sırıtarak "Yani senin için imkansız bir şey." Dedi. Elimi yumruk yaparak " Konu değisik lezzetleri tatma fırsatı ise asla imkansız değildir... Sınav ne zaman?" Rüya " Bir ay sonra. Sınav için basvuru tarihi yarın son gün." Hemen ayaklandım. "Ne?...Elmalı ıslak keki yedikten sonra hemen başvuruyorum. Peki siz girecek misiniz?" Ece"Tabi ki de bu fırsatı asla kaçırmam." Ağzım açık bir şekilde ikiliye baktım. Bunlar nasıl arkadaştılar böyle? "Bunu biliyordunuz ve bana ve Deniz'e söylemediniz mi?" Rüya "Bu bilgiyi ilk bize veren Deniz'di." Aramızda kısa bir süreli sessizlik oldu. Hayal kırıklığına uğramıştım. Omuzlarım düşmüştü. Gözlerim kahverengi masanın üzerinde dolaşıyordu. Ece "İlgileneceğini düşünmedik. Yani sırf yiyecekler için delirip bursluluk sınavına girmek isteyeceğini nereden tahmin edebilirdik ki?" Dediğinde gözleriyle Rüya'ya işaret etmisti. Rüya "Evet, yani normal insanlar bununla uğrasmazlardı." Kafamı kaldırıp kızgınca gözlerine baktım ve öne eğilerek "O limitsiz kredi kartı benim olacak." Rüya "Onun için beni geçmen lazım ki açıkcası bundan şüpheliyim. Diğer yandan hepimiz yeniden bir arada olması harika olurdu, değil mi?" Ece " Bir mucize olurdu. Ama gerçekçi olalım öyle bir şey olmayacak." Rüya ve ben "Çok karamsarsın, biraz pozitif ol." aynı anda dedik. O sırada önümüze üç tabak kondu. Ece oturduğu yerde dikleşti ve " Biz bir tane istemiştik." Dediğinde garson kafenin sahibine baktı. Kafenin sahibi tekrar yanımıza gelip "Az önce ki kabalığımız için özür dilerim. Bunlar ikramımız." Dediğinde hemen "Ah, harika o zaman bir de ekmekli puding alabilir miyim? Bunu tabi ki de ben satın alacağım." Dedim heyecanlı bir çocuk gibi. O sırada Ece ve Rüya bana onaylamayan bakışlarla bakıyordu. Kafenin sahibi gülümseyerek "Tabi ki de efendim." Diyerek yanımızdan ayrıldı. O sırada kızlara dönüp "Ne?" Dedim ve ikisi de aynı anda kollarını kavuşturmuş bir biçimde "Sen normal değilsin." Dedi. Açıkçası bu yorum benim için iltifat gibi olduğu için kızlara gülümsemekle yetindim. Sonra da çatalımı elmalı ıslak keke bastırdım. Ağzıma atmamla ağzıma gelen yoğun elma hissi gözlerimin kocaman olmasına sebep oldu. O sırada Ece'nin yüz ifadesinden begenmediğini anlamıştım ve Rüya tabağındaki ıslak keki kaşla göz arasında bitirmisti. Rüya "Onu yiyecek misin?" Ece tabağını Rüya'ya ittirdi. "Hayır, benlik değil." Dediginde hemen atıldım " Bende istiyorum." İkisinin de gözlerinde ürkütücü bir ifade belirdi. Tüyler ürperticiydi. ... O günün üzerinden tam bir ay geçmişti. Özel Zirve Kolejinin bursluluk sınavına başvuracağımı söylediğimde ailem ilk kez bana karşı çıkmamış hatta benimle gurur duyduklarını söylemisti. Grubun dördüncü üyesi olan Deniz'e sınava başvuracağımı söylediğimde ise benimle dalga geçti. Ve bu sayede gaza gelmiş her okul çıkışı eve dönüp mola bile vermeden- tamam bu abartı oldu. Tabi ki bende her insan gibi tuvalet, banyo ve yemek molası verdim- sadece ders çalıştım ve şimdi yani sınav günü sınava hazırdım... En azından ben öyle hissediyordum. Sınav Özel Zirve Kolejinin içinde yapılacaktı ve okul binasının bulunduğu konumda sadece okul binası ve etrafında ağaçlar vardı. Hani filmlerde bir yol vardır. Yolun etrafındada ağaçlar vardır sonunda karşınıza uzun büyük demirli kapı çıkar. Aynen öyleydi. Dev demir kapıdan geçmemize rağmen okul binası hemen karşımıza çıkmadı. Onun yerine basketbol sahası, halı saha ve diğer sporları yapabilmen için özel alanlar mevcuttu. Tüm bu alanı geçtiğimizde o okul binasını görebildik. Okul iki binadan oluşuyordu. İki binanın arasında betondan bir köprü mevcuttu. Binanın rengi beyazdı ve bildiğin pastaya benziyordu- yani nasıl desem bizim oturduğumuz apartman pötübörlü pastayken bu okul düğün pastası gibiydi.- Arabadan indim. O sırada annem "Allah zihin açıklığı versin yavrum.Sınavdan çıktığında ara, tamam mı? Dualarını da oku tamam mı?" Dediğinde anneme dönüp "Tamam, sende benim için Fetih oku anneciğim." Diyerek oradan ayrıldım. Okulun bahçesinde tanıdık yüz aradım. Fakat yoktu. Bende elimdeki kağıda bakıp okulda bulunan görevlilere sınıfımın yerini sordum. Sınıfa girdiğimde yine bizimkilerden birini görmeyi umut etmiştim. Fakat anlaşılan o ki aynı sınıfta da değildik. Kağıtta yazan sıra numarama baktım ve yerimi görevliye söyledim. Sıramı gösterdi. Sıraya gectim ve kimliğimle sınava giriş belgemi sağ tarafa koydum. Küçük çantamdan çıkartmış olduğum kalem kutumu sırama koydum. Sınavın başlamasına son beş dakika görevliler telefonların kapatılmasını istedi. Sonra da telefonları toplayıp bir kutuya doldurdular. Son bir dakika deneme kitapçıklarını ve optik kodlama kağıdını dağıttıktan sonra hızlı bir şekilde kuralları anlattılar ve nihayetinde sınav başladı. Sınavdan çıktığımda kendimi elimden gelenin en iyisini yapmışım gibi hissediyordum. Çevrede tanıdık bir yüz görmeye çalıştım. Yine yoktular. Bende telefonla... Bir dakika! Telefonum nerede? Pantolomun cebine ve küçük çantama bakmama rağmen telefon ortada yoktu. Hemen sınava girdiğim sınıfa doğru koşturmaya başladım. O sırada karşıma gözlüklü bir oğlan çıktı ve çarpıştık. Ayağa kalkarken oğlana doğru baktığımda onun benden önce ayakta dikildiğini gördüm. "Özür dilerim... Senin kafan mı..." Sorumun cevabını beklemeden oradan koşarak uzaklaştı. "Neşe yerde ne yapıyorsun?" Dedi tanıdık bir ses. Gelen Ece idi ve şuban tepemde dikiliyordu. "Az önce koşan çocuğun kafası kanıyordu." Dedim şaşkın bir edayla. Ece elini uzattı kalkmam için. Elini tutarak ayağa kalktım. "Ah, sahi telefonum... Sen git, ben telefonumu unutmuşum." Dediğimde Ece "Of, Neşe... Pazartesi görüşürüz o zaman." Telefonumu tabi ki de sınav yerinde bulamamıştım. Okulun güvenlik görevlisine telefonumu bulamadığımı söylediğimde sınav görevlisinin telefonumu güvenliğe teslim ettiğini öğrendim. Güvenlik " İşte burada." Telefonumu alıp güvenliğe teşekkür ettim ve oradan ayrıldım. Annemi arayıp beni okuldan almasını istedim. *** Sınavın üzerinden bir ay geçmişti. Bu hafta içerisinde sonuçların açıklanması gerekiyordu. Teneffüs zili çaldığında Deniz kantine gitmeyi önerdi. Açıkçası sabah kahvaltımı çoktan yapmıştım fakat diğerlerine uyum sağlamak için onlarla birlikte aşağıya indim. Kantin sırasında beklerken Rüya bu konuyu açtı. "Açıkçası bursu kazanamazsam üzülmem, okul hakkında yapılan yorumları gördükten sonra... Açıkçası Uzay'dan vazgeçtim." "Uzay da kim?" Diye sordum. Ece "Gittiğimiz kafenin sahibi var ya o." Diye cevap verdi. "Ne tür yorumlar yapılmış ki?" Diye sordum merakla. Ama sorunun cevabını alamadım. Çünkü Deniz birden bize dönüp "Sınav sonuçları açıklanmış." Dedi.
Neşe'nin bu sınavı kazandığını biliyoruz. Ups, eğer açıklamayı okumadan geldiysen az önce spoi yedin. Peki sence Neşe'nin ekibi de sınavı kazanmış mıdır? Neşe'nin görmüş olduğu kafası yaralı olan oğlana ne oldu? Okul hakkında yapılan kötü yorumlar ne? Bu soruların cevabını merak ediyorsan bu kitabı takip et ve sıradaki bölümde cevabı öğren. 😊
|
0% |