@poripella
|
"Hayır." Dedim otomatikman. En yakın arkadaşlarımdan nasıl vazgeçmemi isteyebilirlerdi ki? Bunu yaamazlardı.
Uzay ellerini cebine sokmuştu. Omuzlarını silkerek "O halde özür dilemiyorum. Ha bu arada onlarla takılırken sınıf puanımızı düşürürsen fena halde canını yakarım." Dedi ve okulun giriş kapısından içeri girdi. Marsel'e anlamayan gözlerle baktım. Ne diyorlardı bunlar?
"Geç içeri. Sınıfa varana kadar sana her şeyi anlatacağım. Ama sadece bir kez. Bu yüzden dikkatle dinle." Dediğinde benim için açmış olduğu kapıdan içeri girdim.
Bir elin açılmış olan ağzımı kapattığını fark etmemle kendime geldim. Beyaz mermerlerden oluşmuş merdivenler direkt karşınıza çıkıyordu.
"Etrafı incelemek için yeterince vaktin olacak. Şimdi dikkatini bana ver. Ah, bu arada biz merdivenleri kullanmıyoruz."
Nasıl yani?
" Biz bu okuldaki en elit sınıfız. Başka deyişle S sınıfı. Her yılın kendisine ait bir S sınıfı vardır." Soru dolu gözlerimi fark etmiş olacak ki açıklamaya başladı.
"Dokuzuncu sınıfların kendine ait bir S sınıfı var. Onlarında, onbirlerinde ve onikilerinde öyle."
Kafamı yukarı aşağı salladım. O sırada asansöre doğru ilerliyorduk. Asansör camdan yapılmıştı. Yukarı çıkarken etrafı izleyebiliyordunuz.
"D sınıfında olanlar başarısız öğrencilerdir. Bu yüzden birinci kattadırlar. C sınıfı olanlar kıl payı derslerini geçen öğrencilerle doludur. B sınıfındakiler ortalama seviyede öğrencileri gösterir. A sınıfındakiler çalışkan öğrencilerdir. Ama yine de yüz alamazlar. 90 da takılırlar... Ah, arkadaşlarında buradaymış."
Yutkundum. Ne yani sürekli tam puan mı almam gerekiyordu şimdi?
"S sınıfındakiler her zaman 100 alır. Bu yüzden Uzay haklı onlarla takılma sadece puanını düşürürler." Dediğinde beşinci kata gelmiştik.
"Biz diğerleri gibi yirmi kişilik sınıflarda eğitim görmeyiz. Sınıfın maksimum kapasitesi 5 kişiliktir. Geçen yıl üç kişiydik. Sen gelince dört kişi olduk. Normalde hiçbir elit sınıf bu kadar kişi olmazdı. Genelde 1 ya da 2 kişi olur."
"Doğru mu anladım? Eğer 100 altında bir puan alırsam sınıf puanı mı düşmüş mü oluyor?"
Sınıfa doğru yürürken Marsel kafasını salladı.
"Peki, peki bu ateşte ne olu..."
Marsel bana soğuk bir ifadeyle bakıyordu.
"Sınıfa vardık. Hoca da geliyor. Yerimize geçelim."
Hayal kırıklığıyla benim için ayrılmış sandalyeye oturdum. Marsel hemen yanımda onun yanında Uzay ve onun da yanında Beliz vardı. Bana dönüp "Demek o sürtük sensin. Seni yerle bir edeceğim." Derken ağzındaki cikleti balon yaparak patlattı. Bende kendi kendime nereden buraya geldim diye düşünmeye başladım.
Ders tabi ki matematikti. Gelen hoca kokoş bir kadına benziyordu.
"Selam şekerler! Aranıza yeni bir şeker katılmış. Sen ne şekersin?"
Böyle bir soru verebileceğim en iyi cevap "Akide şekeri." oldu.
Kadın benden iğrenerek uzaklaştı. İğrenç bir şeyi gösterir gibi beni işaret ederek "Iyy varoş mu bu?" Dedi.
Sinirlenerek ayağa fırladım. "Sen benim akide şekerime nasıl varoş diyebilirsin ya?"
Marsel sakin bir ses tonuyla bölerek "Hocam şu saçma muhabbet ile vaktimizi harcamasak. Malum üniversite sınavına 34 ay kaldı." Şeklinde cevap verdiğinde gözlerimi büyütmüştüm. ***
Ders zili çaldığında sandalyemden kalktı. Bizimkilerle buluşmak için can atıyordum. Tam sınıftan çıkacakken "Nereye gidiyorsun?" Şeklinde soru sordu Uzay. Anlamayan bir ifadeyle baktım.
"Molaya?"
Uzay "Mola biz istediğimiz zaman vereceğimiz bir şey ve..."
Sözünü keserek "İyi o halde ben istiyorum." Diyerek sınıftan çıktım.
Sonunda manyaklardan kurtulabilmiştim. Hemen koşturarak merdivenlerden inmeye karar vermiştim ki buraya çıkan herhangi bir merdiven yoktu ve asansör tuşuna basınca benden şifre istiyordu. Nasıl yani?
Hemen sınıfa geri döndüm ve "Asansörde şifre var." Dedim.
Uzay "Sınıfçak bir kural koyduk. Günlük 400 tane matematik sorusu çözmeyen bu sınıftan çıkamaz." Dediğinde beynim durmuştu. Ben o kadar soruyu nasıl çözebilirdim ki?
"Bu imkansız." Şeklinde cevap verdim. O sırada kafasını çözdüğü testten kaldırmayan Beliz "İmkansız değil üç saat sonra bitecek." Dediğinde aynı şekilde duran Uzay gülerek "Senin ki üç saat mi? Benim ki iki saat içinde bitecek." Dedi.
Marsel "Tabi hiç başlamayan Neşe için imkansız olabilir." Dediğinde test kitabı uzatıyordu.
Uzatmış olduğu test kitabını hayal kırıklığıyla aldım. Kitabı açtım ve kaç test çözmem gerektiğini hesapladım. Sayfalara bakarak bu kadar sayfayı çözmenin zor olduğunu geçirdim.
Neşe testi zamanında bitirebilecek mi?
Her zaman tam puan alabilecek mi?
Yoksa çabuk mu pes edecek?
|
0% |