@poripella
|
Ne kadar çözersem çözeyim çözülmüyordu soru. Her yolu denesem de soru çözwmiyordum.
O sırada sandalyenin kayma sesini duydum. Uzay "Gençler ben bitirdim." Dedi. O sırada Marsel elinde telefon "Sen daha yeni mi bitirdin? Bu arada Neşe o sorunun cevabı yok." Dediğinde kafamı kaldırdım.
"Nasıl yani? Ben bunca zamandır boşu boşuna mı uğraşıyordum? Sadece 50 soru çözebildim." Derken sesim ağlamaklıydı.
Yan sandalyelerden sertçe kitap kapağının kapanma sesi geldi. "Bitirdim. Umarım akşam ki partiye kadar yetişebilirsin canım. Eğlenceyi kaçırmanı istemem." Dedikten sonra ağzındaki sakızı çöp kutusuna attı.
Uzay, Marsel'in test kitabındaki soruları incelerken "Dün akşam çözmediğini nereden anlayacağım?"
Marsel "Dün akşam seninleydim Uzay." Dedi bıkkınlıkla. Uzay şüphe dolu bir sesle "Uygulamasını indirmiş olabilirsin." Dediğinde Marsel tek kaşı kalkmıştı "Çocukluk arkadaşına güvenmiyor musun?" Uzay uzun uzun baktıktan sonra sınıfın kapısına doğru ilerledi. Birden bire durdu ve "Ah bu arada sınıfta artık iki kız var." Dedi.
Marsel arkasını dönmedi. Cevap bile vermedi. Uzay sınıftan çıktığında saate bakmak aklıma geldi.
"Bir dakika sizin için okul test çözdükten sonra bitiyor mu?"
Marsel "Hayır, beden eğitimi sonra bilimsel bir projeye katılabilirsin. Tabi bilim insanı olmak istiyorsan. Açıkçası ben işletme okuyacağım için gerek yok. Senin hedefin de ne var?"
"Gastronomi."
Marsel kafasını salladı. "Aşçılık kulübüne katılabilirsin." Dediğinde sesimdeki heyecanı kontrol edemeden "Aşçılık kulübü mü var?"
Kafasını salladı. Sonra da elindeki telefonu indirip yüzüme baktı.
"Sana sorularında yardımcı olurum ama bir şartla."
Devam etmesi için sustum.
"Sevgili rolü yapacağız."
"Neden?"
"Ailem derslere fazla taktığımı düşünüyor. Sosyal bir hayatımın olmadığından yakınıyorlar. Bu yüzden sevgilim ol."
Emredersiniz majesteleri dememek için kendimi zor tuttum.
"Hem Uzay ve Beliz'in aksine arkadaşlarınla görüşmene engel olmam. Birlikte takılırız. E ne diyorsun?"
Hayalimdeki çıkma teklifinden çok uzaktı. Sanki iş anlaşması yapıyor gibiydik.
Gözüm sorulara takıldı. 350 soruyu saat 16:00'a kadar çözmeyi becerebilir miydim? Bilemiyordum.
"İyi, tamam."
Marsel "O halde..." Dedikten sonra sırt çantasından bir tablet çıkardı. Bir belgeyi açtı ve bana uzarak tabletin kalemiyle "Şurayı imzala."
Anlaşmayı okumadan direkt imza atılması gereken yere imzamı attım.
"O halde benim kölemsin artık. Şaka yapıyorum." Derken sırıttı. Tableti önümden aldı ve sandalyesini benimkine doğru yaklaştırdı.
"Şimdi beni iyi dinle. Uzay partideyken sana bu sorulardan birini sorabilir. Senin çözüp çözmediğini anlamak için... Bana birçok kere yapmıştı."
Kafamı hızlı bir şekilde salladım. ***
Saat 16:00 da testi çözmeyi bitirmiştik. Marsel gerindi ve "Hayatımda hiç bu kadar yorulmamıştım. Sen buraya nasıl girmeye başardın?" Dediğinde kafamda dönüp dolaşan bir pasta belirdi. Pastanın hayaliyle dudaklarımı yaladım. O sırada sınıfın kapısı açıldı. İçeriye giren kişi Alya idi.
"Ah buradaymışsın. Evet, Marsel onu birkaç dakikalığına alacağım. Sorun olmaz değil mi?"
Marsel oturduğu sandalyeden kalktı ve çantasına test kitabını sokarken "İşimiz bitti. Parti için seni evinde alacağım bebek." Dediğinde kendimi kusmamak için zor tuttum.
"Beni nasıl alacaksın ki? Evimin adresini bilmiyorsun ki?"
"Söyle bebek." Dediğinde gözlerimi kıstım. "Ben partiye gelebileceğimi düşünmüyorum."
Marsel "Bütün okul orada olacak hayatım. Muhtemelen arkadaşların da orada olur."
"Ekibin geldiğini kulaklarımla duyar ve gözlerimle görürsem neden olmasın? Ama Ece ve Deniz'in katılacağından şüpheliyim."
Marsel "Senin için onları ikna edeceğim." ***
Alya ile birlikte müdirenin odasına girdik ve Alya diye hitap ettikleri kişinin okulun müdiresi olduğunu keşfettim. Kimse bu okulda bu kadına saygı göstermiyor muydu yani?
"Evet, tatlım. Şimdi sana okulu anlatacağı ve kuralları. Sen S-sınıfındasın ve bu da senin derslerden hep 100 alman gerektiğini gösterir. Sınav puanların bir kere düşerse sıkıntı olmaz. Yani sonuçta hepimiz insanız. Hasta olabiliriz, sevdiğimizi kaybederiz falan... Ama bu ikinci defa olursa seviyeni düşürceğimizi belirtmek isterim. 60 puana düşersen bursunu kaybedersin.45 puana düşersen okuldan atılacağını garanti edebilirim. Ah, bu kural sadece siz burslu öğrenciler için geçerli değil, bu okuldaki her öğrenci bu kurala uymak zorundadır..."
Müdire hanım sustuğunda hemen bir soru sordum.
"Sabah ateşlerden derken ne demek istediniz?"
"Bu okulda 4 elemente göre üniformalar üretildi. Sen ateş elementisin. Uzay toprak, Beliz de toprak ve Marsel de hava...S sınıfı öğrencilerinde genelde toprak ve hava elementi yoğun olur. Bazen su elementinin üniformasındakiler de gelir sonra A sınıfına geri düşerler. Duygusal olmak bazen derslerini etkileyebiliyor. Ateş elementinde olanlar ise çok nadir A-sınıfında olurlar. Çoğunlukla B- sınıfındadırlar. Ama S- sınıfı bizim için kıymetlisin tatlım. Eğer bu başarının sürekliliğini sağlarsan okul kurucusu sana özel bir ödül verecek."
"Peki ben niye ateş elementine girdim? Yani bu neye göre belirleniyor?"
Alya hanım gülerek cevapladı. "Bu bir sır. İkinci kurala gelirsek bu kural sadece burslu öğrenciler için geçerli. Sakın zengin öğrencilerin yanında maddi durumunu belli etme. Bu kuralı siz zorbalığa uğramayın diye koyduk. İşte bu da ödülüm. Limitsiz kredi kartı. Bugün partiye gidecekseniz kendine de arkadaşlarına da zenginlerin alış veriş yaptığı yerden parti için uygun elbise al."
Uzattığı siyah renkli kartı aldım. "Normalde A sınıfında bulunan burslu öğrencilerin partiye katılması yasak. S sınıfındakilerde genelde birlikte takıldıkları için burslu öğrenci ezik kalmasın diye limitsiz kredi kartı vermeye karar verdik. Zaten çok nadir bu seviyeye ulaşabiliyorlar. Ama sen hem S sınıfındasın hem de A sınıfındakiler arkadaşın. Onlara destek olacağını düşünüyorum. Üçüncü kural bu kural yalnızca seni ilgilendirir. Görevin okulda birileri burslu öğrencileri ifşalıyor. Onları bana bulup bildireceksin. Tabi ki kanıtlarıyla birlikte. Bu okul zorbalığı kabul edemez bu yüzden onları tespit edip okuldan atıyoruz. Fakat şöyle ki son zamanlarda birçok olay oldu ve bir şekilde bu çocuklar işin içinden sıyrıldılar. Bana onları bul Nese. Arkadaşların ve kendi iyiliğin için."
"Ne yani sizin için ajanlık mı yapacağım?"
Alya hanım kafasını salladı. "Aynen öyle. Evet, şimdilik bu kadar. Ah, unutmadan Marsel'e dikkat et. Kendisi fazlasıyla kurnazdır ve açıkcası iyi bir insan olduğunu düşünmüyorum. Öyleymiş gibi yapıyor." Dediğinde kaşlarımı çattım. Ama bana nazik davranıyordu. Gerçi benimle yapmıs olduğu anlaşmayı düşününce... Sahi o anlaşma da ne yazıyordu? Umarım kötü şeyler yazmıyordu. Birden kafamda +18 sahneler belirdi.
Kafamı hızla sağa sola doğru salladım.
"Sen hala burada mısın? Arkadaşların seni bahçede bekliyor." Dediginde hemen kapıya dogru fırladım. Odadan çıkarken kafam hafif eğilmişti. "Hemen çıkıyorum." Diyerek odadan çıktım.
Bu elementler de neyin nesi? Neyi simgeliyor?
Okulda ne tür olaylar yaşanmış olabilir?
Neşe iyi bir ajan olmayı becerebilecek mi?
Bütün bu soruların cevabı öğrenmek istiyorsan kitabı takip etmeyi unutma!
|
0% |