Yeni Üyelik
1.
Bölüm

~Herşey Yeni Başlıyor~

@poseidon_333

Bu muydu özgürlük, bu muydu yaşam, bu muydu şehvet, bu muydu zevk belkide buydu benim için, benim doğamda vardı bu hırs sanki kazanmaya yemin etmiş vahşi bir havan gibi duygusuz, aç, kararlı...

 

İşte yine burdayım. Evimde dört tarafı tellerle çevrili o kapanda. Hırsın kokusu bütün ringi kaplamıştı içimdeki o sönmeyen ateş hırsla, inatla yanıp tutuşan o kalp, rakibime korku salıyordu belliki.

 

Yavaş yavaş ringe yürüdüm, yeni avımı tanımıştım. Gücüme o kadar güveniyorlardı ki karşıma benim iki katım büyüklüğünde bir kas yığını çıkarmışlardı. O iri olabilirdi ancak ben fazla zeki ve çeviktim. Zeka güçtür çeviklik destek ve ben bu iki mücevhere sahiptim. Bu beni üstün kılıyordu.

 

"Merhaba" dedim derin bir sesle

 

"Çıkar o maskeyi insanlar yüzünü son kez görsün çünkü az sonra orda olmayacak." kıkırdadı.

 

Maskemi çıkardım büyük bir sakinlikle. Birkaç adım attım ileri doğru yavaşça. Rakibimle aramda 5 adım kadar bir mesafe kalmıştı. Göz teması kurdum ve gözlerimi onun gözlerinden hiç ayırmayarak etrafında daire şeklinde yürümeye başladım.Tam arkasında durdum, ileri doğru yürüyüp ensesine tırnaklarımı değdirdim.

 

"Kanlar içinde bir ateş topuyla dans etmeye hazır mısın?"dedim. Eğleniyordum

 

"5 dakika sonra dans edebilecek bacakların kalıcak mı? "dedi. Güldü.

 

Omzunu tuttum ve onu takla arttırarak yere düşürdüm.Üstüne çıktım ve asla durmadan yüzünü yumrukluyordum. Dizimle ise karnına baskı yapıyordum. Nefes almakta zorlanıyor, canı yanıyordu.

 

Birden karnıma tekme attı geri doğru savruldum. Ancak anında geri dengemi sağladım. Bana doğru hızlıca koşuyordu ki ona hızlı bir hamle ile döner tekme attım. Dengesini kaybettiğinde kafasını tuttum ve tellere vurdum. O kadar sert vurmuştum ki beyin kanaması bile geçiriyor olabilirdi iri vücudu daha fazla dayanamadı ve yere yığıldı. Hareketsiz duran bedenine baktım.

 

"Hım hazır değilmişsin demekki" dedim ve sırıttım.

 

Birden izleyenlerin alkış yağmuruna tutuldum. O kadar yüksek sesle alkışlıyorlardı ki bütün mekanda yankılanıyordu.

 

Herkes Her bir ağızdan ıslık çalıyordu ve alkışlıyordu bir kişi hariç en yukarıda ve köşede oturuyordu. Bütün ışıklar benim üstümde olduğu için yüzünü göremiyordum. Uzaktaydı neredeyse heryeri karanlıkta kalıyordu. Tek algılayabildiğim şey takım elbiseli, uzun boylu ve iri olduğuydu. Onu görebilmek için bütün dikkatimi veriyordum ki yerinden kalkıp arka kapıdan çıktı.

 

Ödülümü vermek için yanıma yaklaştı orta boylarda olan esmer adam ve para dolu büyük çantayı bana uzattı. Güzel para kazanmıştım, hatrı baya sayılırdı.

 

Para dolu çantayı aldım ve buradaki en iyi dövüşçü olduğum için bana özel olan odama gittim. Güzel bir duş alıp temizlendim ardından temiz kıyafetler giydim, parayı aldım ve evime doğru yola çıktım.

 

Eve vardığımda odama çıktım ve direkt kendimi yatağa attım. Uyumadım sadece vücudumu biraz dinlendirmek için gözlerimi kapattım.

 

"Bu muhteşem galibiyet için kendime güzel bir ödül verebilirim."

 

Kafamı dağıtmam gerekiyordu. Bu yüzden saatlerce içip eğlenebileceğim bir mekan arıyordum

 

Karşıma oldukça popüler, mekan tasarımı açısından oldukça çekici bir mekan çıktı, 4.8 yıldız almıştı. Yorumlara girdim ve okumaya başladım. Müzik ses kalitesinin oldukça iyi olduğundan, içkilerin tadının mükemmel olduğundan, dansçıların güzelliğinden bahsetmişti herkes. Çoğunlukla herkes beğenmişti. Beğenmeyen kısım ise sevgilisi tarafından aldatılan kısımdı, ciddiye almadım.

 

Açıklamaya girdim ve okumaya başladım. "AYIN KONSEPTİ" adlı başlık dikkatimi çekti ve inceledim. Anlaşılan her ay bir konu belirleniyor ve ayda bir hafta tamamen o konuya göre giyinilip geliyordu. Bu hoşuma gitmişti. Bu ayın konsept başlığına baktım ve "SİYAH ÇEKİCİLİĞİ" başlığını gördüm. Şansıma sevdiğim bir konu çıkmıştı.

 

Hemen yerimden kalktım ve giyinme odama gittim.

 

"Hımm acaba nasıl bir elbise giysem"

 

Parmaklarımı elbiselerin arasında gezdirdim.

 

"Kısa mı uzun mu bir elbise giysem, ipek mi olsa kadife mi yoksa başka bir kumaş mı hmmmm"

 

Elime siyah, mini ve kadife olan bir elbise aldım ve hemen giydim. Aynaya yürüdüm ve kendime baktım. Bacaklarım uzun ve güzel olduğu için oldukça güzel gözüküyordu. Elbise bütün vücudumu sarıyor, hatlarımı ortaya çıkarıyordu. Arkasında sırtımın neredeyse tamamını açıkta bırakan bir sırt dekoltesi vardı. Çok çekici gözüküyordu. Bu elbiseyi beğenmiştim.

 

"Mükemmel gözüküyorum." Keyfim yerine daha da gelmişti.

 

Aynanın karşısına geçtim ve saçımı yapmaya başladım saçlarımı dalgalı ve çok hacimli yaptım güzel gözüküyordu. Makyaja geçtim. Uzun kirpikler, simsiyah bir eyeliner, çekici bakışlar, keskin yüz hatları ve bordo bir rujla oldukça etkileyici olmuştum.

 

Kadife ve kolumun yarısından çoğunu kaplayan kadife eldiveni giydim çantamı aldım ve arabaya binip mekana gitmek için yola çıktım.

 

Tam o sırada mesaj geldi. Mesaj Rüzgardandı ve şöyle yazıyordu;

 

Rüzgar:nereye gidiyorsun?

 

Ben:Biraz eğlenmeye.

 

Rüzgar:Bende gelicem kendimi dinlendirmem gerek iyi bir fikir. Hem beraber takılırız.

 

Ben:Aynen, iyi olabilir. Sen bilrisin.

 

Rüzgar:Tamam o zaman orda görüşürüz.

 

Ben:Görüşürüz

 

Enerjik bir müzik açtım ve şarkıya eşlik ederek arabayı hızlandırdım. Hız en sevdiğim şeylerden biriydi. O kadar hızlı sürmüştüm ki mekana çok kısa sürede vardım. Hemen otoparka doğru gittim ve arabamı park ettim.

 

Aynadan kendime baktım ve mekana doğru yürümeye başladım. Buraya randevuyu normalde birkaç hafta önceden almamız gerekirken ben iki kat fazla para ödeyerek 2 saat önceden aldım. Kapıdaki görevliye ismimi söyleyerek kontrol ettirdim ardından kapıdaki korumaya göz kırpıp içeri girdim.

 

İçerisi de mekanın dışı kadar güzeldi bordo, siyah ve bej renklerin süslediği, hafif loş ışıklı bir ortamdı ve keman eşliğinde klasik bir müzik çalıyordu. Rahatlatıcıydı.

 

Bir masaya oturdum, çok açtım, bir şeyler yemek istiyordum bu yüzden menüyü elime aldım ve incelemeye başladım. Bu sırada benden 3 masa kadar uzaklıkta olan uzun boylu, geniş omuzlu, buğday tenli yüzü oldukça yakışıklı olan adam dikkatimi çekti. Biraz daha incelediğimde onun mekanın sahibi olduğunu anladım. 27 yaşında, yakışıklı bir o kadar da zeki bir adamdı Asil Pusat.

 

Tam o sırada arkadan bir el omzuma dokundu ve ardından karşıma oturdu, Rüzgar gelmişti.

 

"Hey güzellik"

 

"Hoşgeldin"

 

"Çok hoş buldum da şu klasik müzik bir fazla sıkıcı"

 

Yüzünü buruşturup Omzunu silkti mız mız bir çocuk gibi, arkasına yaslandı ve etrafa bakınmaya başlamıştı.

 

"İstek parça çalmazlar mı acaba pop, Rock falan uykumu getiriyor bu klasik müzik"

 

"Sen ne anlarsın ki sanattan zaten."

 

"Ayıp bee"

 

Siparişlerimiz gelmişti. Rüzgarın aç olacağını bildiğim için iki tane sipariş etmiştim. Şimdi düşündüm de bu ayı ne zaman toktu ki zaten. Hep aç, neyseki iyi bir spor programı vardı. Yoksa kocaman 9 aylık hamile gibi bir göbeği olabilirdi.

 

"Yavaş ye ayı"

 

Ağzı dolu bir şekilde tamam demeye çalıştı ancak başaramadı lokması genzine kaçtı ve öksürmeye başladı. Kafamı sen iflah olmazsın der gibi salladım ve su verdim.

 

"Ah ölüyordum be"

 

"Sana yemek yerken konuşmaman ve lokmaları güzelce çiğnemen gerektiğini öğretmediler mi?"

 

"Yoo"

 

"Anasınıfındaki çocuklara öğretiyorlar aslında bir ara uğra"

 

"Gıcık, hep haklı olmak zorunda mısın"

 

"Hmm evet"

 

"Çekici gıcık canavar"

 

Sözleriyle güldüm. Biraz sesli gülmüştüm. Asil Pusat'ın bakışlarını üstümde hissettim çok kısa bir an bile olsa.

 

Yemek saati bitmişti anlaşılan. Işıklar renklenmeye ve müzikler değişmeye başladı. Rüzgar'ın keyfi yerine geldi.

 

"Evveeett işte benim sıram"

 

Herkesten önce ayağa kalktı ve dans etmeye başladı. Ardından ona birkaç kadın dansçı eşlik etti. Birkaç dakika sonra çoğu kişi müzik eşliğinde dans etmeye başladı. İçki servisleri çoğaldı. Bende bir tane söyledim. Gelmesini beklerken masamda oturup dans edenleri izledim. Biraz sonra Rüzgar yanıma geldi. Dans etmem için beni kolumdan sürükledi ve karşımda dans etmeye başladı.

 

"Delirdin mi sen"

 

"Kafanı dağıtmak istemiyormuydun. Odun gibi durma dans et."

 

Bundan kurtulamayacağımı anladıktan sonra kabullendim ve ortama hemen adapte oldum. Dans etmeye başladım. Aslına bakarsan tahmin ettiğimden çok daha eğlendim ve kendimi dansa kaptırdım. Uzun bir süre dans ettim tüm enerjimi harcayana kadar.

 

O kadar dansın ardından çok fazla yorulmuştum. Masama geri gittim, oturdum ve keyifle içkimi yudumlamaya devam ettim.

 

Yanıma sarışın mavi gözlü bir adam yaklaştı.

 

"Selam"

 

Yanıma oturdu.

 

"İyi vakit geçiriyormusun bakalım"

 

Ona baktım kısa bir süre bakıştıktan sonra kadehimden bir yudum aldım ve masaya koydum.

 

"Evet, bu mekan oldukça güzel."

 

"Ne kadar beğendiğini dans ederken gördüm zaten."

 

"Enerjimi atmam gerekiyordu üstümden, eğlenceliydi."

 

"Adın ne?"

 

"Gizem"

 

"Memnun oldum Gizem, Ben de Emre Pusat."

 

"Memnun oldum Emre."

 

"Yüzün bir yerden tanıdık geliyor aslında Gizem."

 

"hmm nerden?"

 

"İşte onu hatırlayamıyorum."

 

"Pekala."

 

"Sporla, müzikle yada sanatla ilgileniyor musun?"

 

"Boksörüm."

 

"Ooo güçlü kadın ha vay be"

 

"Hıhım"

 

" ve zor"

 

Yarım ağız gülümsedim. Çatal yere düştü onu almak için eğildim ve omzumun arkasındaki dövmemi gördü.

 

"Bi dk"

 

"Noldu"

 

"Sen O'sun"

 

Ona ne diyorsun sen der gibi baktım.

 

"Ünlü dövüşçü Nyks!"

 

"Gerçekten inanamıyorum!"

 

O an omzundaki Yarı yılan yarı kelebek olan dövmeyi gördüğünü fark ettim.

 

"Sakin ol. Evet o benim memnun oldum tekrar."

 

Bana kocaman açtığı gözlerle hayranlıkla bakıyordu.

 

"Senin en büyük hayranınım"

 

"Teşekkür ederim."

 

Heyecandan yerini bile zor bulduğu kartını bana doğru uzattı.

 

"Ne bu"

 

"Seninle daha fazla vakit geçirmek istiyorum ve daha çok tanımak istiyorum."

 

"Eğer aşık bir hayransan baştan uyarayım, o konularla ilgilenmiyorum. Bir sevgili yapma niyetim yok."

 

"Hayır hayır yanlış anladın, bende tam anlatmadım isteğimi kusura bakma, sadece demek istediğim benimde bir dövüş kulübüm var, aynı senin dövüştüğün yer gibi burda da deli paralar dönüyor, senin bu kadar iyi dövüştüğünü gördüklerinde ünün daha da artıcak ve iyi paralar kazanabiliceksin. Seni orda görmek istiyorum Gizem. "

 

Teklif göz ardı edilebilecek gibi değildi, direkt reddedemezdim. Dediği gibi deli paralar kazanabilir, ünüme ün katabilirdim. Ancak orda daha önce dövüşmemiştim. Düşünmem gerekiyordu. Kartı masanın üstünden alıp çantama koydum.

 

" Bunu bir düşünücem"

 

"Pişman olmicaksın, emin ol."

 

Kafamı onaylar gibi salladım ve masadan kalkıp terasa çıktım.

 

Hava rüzgarlıydı, saçlarımı birbirine karıştırıyordu. Bir süre etrafa bakındım ve sessizliği dinledim ardından çantamdan bir dal sigara çıkardım ve içmeye başladım. Bi yandan sigaramı içerken diğer yandan teklifi düşünüyordum.

 

Saate baktım saat on ikiyi geçmişti. Ben sessizce sigaramı içerek manzarayı seyrederken sessizliği telefonumun sesi bozdu. Biri arıyordu. Sigaramı söndürerek topuklumun altında ezdim daha sonra çantamı biraz kurcalayarak telefonu buldum. Arayan annemdi.

 

"Anne"

 

Ses gelmiyordu.

 

"Anne orda mısın?"

 

Çok yoğun bir şekilde öksürme sesleri geliyordu.

 

"Anne iyi misin?"

 

Ardından nefesi yetmeyerek konuşmaya çalışan annemin boğuk sesi geldi.

 

"Çok acıyor."

 

Bir süre daha öksürük sesi geldikten sonra telefon kapandı. O an başımdan kaynar sular döküldü. Çabucak annemi bulmam gerekiyordu. Hemde hemen.

 

 

Loading...
0%