Yeni Üyelik
1.
Bölüm

GİRİŞ

@ppastque2

 

Yaşamak neydi, aslında? Sadece nefes almak mı? Yemek yemek, gezmek, ilişkiler kurup sonlandırmak mıydı? Hayır, bunlar yaşamın yüzeysel yanlarıydı. Gerçek yaşam, belki de çirkinleştirilmiş bir dünyanın ortasında kaybolmuş plastik insanlarda değil; derin okyanusların karanlıklarında bile, onun elini tuttuğun için yeniden nefes alabilmekte gizliydi.

 

 

 

☄️🕊️

 

 

🎼✍🏻

 

 

Sahile vuran dalgaların ritmi, içimdeki sessizliğe yankı veriyordu. Gözlerim gökyüzünde uçuşan martılara takıldı; özgürlüğü simgeleyen bu kuşlar, içimde fırtınalar kopmasına rağmen sakin bir gün geçiriyorlardı. Derin bir iç çektim. Bu sahile, hayallere veda etmeye gelmiştim. Onlara, ona veda etmeye...

 

 

Adımlarım beni her zamanki banka yönlendirdi. Her seferinde buraya geldiğimde, sanki ruhumun bir parçası bu bankın kenarında asılı kalıyordu. Aylin’i ilk gördüğüm günü hatırladım; gözlerinde kaybolmuş bir kız... O, çok yetenekli bir piyanistti; parmakları tuşların üzerinde dans ederken, müziğiyle ruhuma dokunmuştu. Ama geçirdiği o trajik kaza, hayatını kökünden değiştirmişti. Beyninde bıraktığı büyük hasar, onun yeteneğini almış ve onu yavaş yavaş ölüme sürüklemişti. O an, onun bana nasıl bir dünya açacağını asla tahmin edemezdim.

 

 

O gün, konuşmalarımızın yerini alan sessizlikte, birbirimize hissettiğimiz derin bağı fark etmemizi sağlayan bir çekim vardı. Onunla geçen her dakika, içimdeki boşluğu dolduran bir dille yazılmış bir şarkı gibiydi. Aylin’in gözlerindeki parıltı, hayatımda gördüğüm en güzel müzikti. Şimdi, hayatımda bıraktığı boşluğu doldurmak için defterime birkaç kelime karalamaktan başka bir çarem yoktu.

 

 

Defterimi açtım ve kalemim yavaşça hareket etmeye başladı:

 

 

"Sonsuzluk, ellerimizin kavuşmasıyla başlar. O an anladım ki, her ne kadar bu dünyada eksik bıraktığımız parçalar olsa da, başka bir yerde tamamlanacak olan bir hikayemiz vardı."

 

 

Son cümleyi yazarken içimde bir dalgalanma hissettim. Yazdıkça, sanki ona biraz daha yaklaşıyor, geçmişin yaralarına dokunuyordum. Bugün tam beş yıl önce, Aylin’le ilk kez karşılaşmıştık. O yağmurlu günde, damlaların yavaşça yüzümü okşadığı anı düşündüm; sessiz ama derin bir bağla kenetlendiğimiz o anı… O an, kelimelerin ötesinde, ruhlarımıza ulaşan bir iletişimde buluşmuştuk.

 

 

Bazen, sağır olmanın getirdiği sessizlik, tüm duyguları derinlemesine hissetmeme olanak tanıyordu. Şimdi, kendi içimde ona verdiğim sözü tutarak, bu dünyaya, bize dair gerçek ve yalanlarla dolu olan bir kitap bırakıyordum. Bu sondu. Kitaba yazdığım son cümlelerimi özenle seçmeliydim; çünkü her kelime, onun hayata tutunma azmini ve içindeki derin yaraları taşıyordu. Yazarken, yalnızca duygularımı değil, Aylin’in hikayesini, umutlarını ve kayıplarını da geleceğe taşımak istiyordum.

 

 

Son noktayı koyarken, içimde bir huzur belirdi. Yazdıklarım, onun ruhuyla birleşiyor, belki de bu sayfalarda yaşamaya devam ediyordu. Aylin’in gülümsemesi, kalbimde açılan yaralara dokunan bir iyileşme sürecinin başlangıcıydı. Onun müziği, benim sessizliğimin içinde hâlâ yankılanıyor, kaybettiği yeteneğinin ardında bıraktığı boşlukta varlığını hissettiriyordu. Kendi hikayemin yanı sıra, Aylin’in hatırasını yaşatmak için buradaydım. Bu kitap, onun yaşamının bir yansımasıydı ve ben, her harfimde onu yaşatmanın sorumluluğunu taşıyordum.

 

 

 

Seviliyorsunuz ❤️

     

 

 

Devam edecek ❤️

Loading...
0%