Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Sakinlik Korkusu

@prankasess

Alev yakar, Irmak yıkar, Esir ağlar, Hür bakar
"Irmak n'olur yapma!"
"Gelicem Barın. Bırak sakinleşiyim. Benim öfkem ağırdır. Altında kalma."
"Irmak korkuyorum. Bağır, çağır, kır, dök. Yalvarıyorum."
"Ben yakıp yıktığım yere geri dönmem."
Ne mi oluyor? Barın yapmamasını defalarca kez söylememe rağmen o kadını görmeye gitmiş. Yıllar önce onu terk edip bugün acımasızca karşısına geçen o kadını. Benim yıllarım Barın'a ulaşmaya çalışmakla geçmişken, o, yine alıp götürdü Barın'ı benden.
10 yıl önce ~Yazar'dan~
"Anne, düştüm kolum acıyo!"
"KOPSUN O KOLUN!"


Annesinin bu sözleri üzerine sustu küçük çocuk. Doğalı 8 yıl olmuştu ancak hâlâ bir ismi bile yoktu. Kimliğinde Esir diyordu. Ancak sevmiyordu çocuk o ismi. Zaten kullanan da yoktu. Bir annesi vardı hayatında, o da onunla konuşmak istemezdi, sevmezdi küçük çocuğunu. Düştüğü yerden kalkıp annesinin yanına gitti. Sarılmak için uzandı, sarıldı da. İpek Tutuklu kaldı öylece. Ne bir ses çıkarabildi ne de hareket edebildi. Esir o cümleyi kurana kadar içinde büyüyen nefret yok oldu bir anda.
"Bütün herkesin annesi seviyo onları. Sen de sev."
Acıdı İpek Hanım. Hayır, Esir'e değil, kendine. Yıllar önce duyamadığı o cevabı verdi.
"Seviyorum."
"Yalancı! Sevsen okşardın başımı, sarardın yaramı. Bıçakla gelmezdin bana."
"Annenim ben senin, düzgün konuş!"
"Yalancısın işte!"
"Evet öyleyim. Şimdi odana git."
"Gitmiyorum işte, banane. Senin gibi yalancıları dinlemem ben."


Kızmasını bekledi annesinin dövmesini bekledi. İpek Hanım "Sen bilirsin." dedi sadece.
Bunun üzerine küçük Esir, odasına gitti. İpek Hanımsa sakinliğin korkusunu küçük oğluna esir bırakarak kendi yoluna.


Şimdiki Zaman ~Irmak Alev Zincirli'den~
Sinirli adımlarla yürürken bir yandan sakinleşip dönmeye çalışıyordum. Ne kadar kısa sürede Barın'ın yanına dönebilirsem o kadar iyiydi. Kızgındım ama korkuyordum da, hayatınızın her yağmuruna şahit olmuş biri giderse güneş te mutlu edemez.
Sinirle yürürken Salih Dede'nin yanına kadar geldiğimi fark ettim. Buraya kadar gelmişken görüşeyim diyerekten kulübeye girdim.
"Koolay gelsin usta! Altın ne kadar ?"
"Sağolasın, hoş geldin. Geç otur." dedi hafiften gülerek. Oturdum küçük koltuğa.
"Soruma cevap alamadım."
"Ben altın maltın bilmem, sen niye ederini başkalarına sorarsın ki ?" ufak bir kahkaha attım sözlerine karşılık.
"Teşekkür ederim. Sinar yok mu ?"
"Çekti gitti gene, gelir bir iki güne. Sen de bakalım ekürin olmadan burada işin ne ?"
"Tartıştık biraz. Yine-"
"Annesini özledi. Ah Irmak, öfkende haklısın kızım. Haklısın pek tabii ama o da haklı. Yıllar sonra annesinin onu sevdiğini düşündü. Birinin onu sevdiğini hissetti."
"Doğru." diyebildim sadece. Yutkunamıyor, gözlerimi kırpamıyordum. Kalkıp gitmemdi en iyisi. Ağlamadan, çekip gitmem.
"Sen onu pek âlâ seviyorsun güzel kızım." diyerek söze girdi Salih Dede, anlardı o.
"Seviyorum elbet. Gideyim en iyisi. Kolay gelsin." dedim ayaklanırken.
"Sağolasın."


Kulübeden çıkıp eve doğru yürümeye başladım. Aynı evde kalıyoruz. İki katlı bir evde, üst kat benim alt kat ise onun. Alt kattan üst kata çıkan merdivenlerin önünde onun salonu var. Salonunun kapısını kapalı tuttuğu için iki ayrı daire gibi oluyor. Kulübeyle evin arası 15 dakika. Düşüne düşüne o yolu bitirip evin bahçesine girdim. Hızlı adımlarla yukarı çıktım. Kapısını çalmaya başladım. Çok geçmeden açtı.
"Özür dilerim, sadece zarar görmeni istemiyorum." dedim sarılırken. Başımın üstünden öpüp konuştu sessizce. Hiç yüzüne bakmadığım için şimdi fark ediyordum ağladığını.
" Biliyorum ama çok özledim. Esir onu severdi. Her şeye rağmen. Sevgin bana yetiyor Irmak. Aksini düşünmeni asla istemiyorum."
"Esir kim ?"
"Esir Barın Hür. Küçükken ilk adımı kullanıyordum. Daha doğrusu ikinci adımı Salih Dede koydu."
"Anladım. Ben çok yorgunum, yatacağım biraz."
"İyi uykular. Yemeğe kaldırırım."
"Gerek yok. Aç değilim."
" Kahvaltı yaptın mı sen ?"
"Yoo" dedikten 2 saniye sonra ne dediğimi fark edip dudağımı ısırdım.
"Irmak! Sonra gözüm kararıyor bilmem ne kararır tabii."
"Şaakiin ool! Uyanınca yerim."
"Yiyip yatıyorsun!"
"Yiyemem şuan." inadım tutmuştu bir kere yapacak bir şey yoktu.
"Allah'ım şu inadın yarısını alsan yeter."
"Alma Allah'ım inadım bana lazım."
"Of Irmak of! Git uyu. Akşam film falan izleriz."
"Tamamdır!"


Yukarı kata hızlı adımlarla çıkıp eve girdim. Kendimi duşa atıp rahatlamaya çalıştım. Fiziken boş ancak ruhen yorucu bir gün geçirmiştim. Duştan çıktığım gibi uyudum.
***
Ne zamandır uyuyordum bilmiyorum ama alt kattan gelen kırılma ve bağırış seslerine uyandım. Korkuyla yataktan fırlayıp alt kata indim.
"Barın n'oluyor ?"
"Bir şey yok. Gel hadi."


Mutfağa girdiğimde gördüğüm kişinin şokuna uğrayamadan Barın'a gülmeye başladım. Neden mi? Mini eteğin altında gözüken eşofman, düşük omuzlu penye, takma kirpik, ruj ve takma tırnaktan oluşan görüntüsü beni haykırarak gülmeye zorluyordu.
"Bu hâl ne?"
"Selim'e sor onu aşko." dedi dudaklarını büzerek ve ben kahkahalarla gülmeye başladım. Zar zor sakinleşip Selim'e döndüm.
"Hoş geldin aşkım. Ne bunun bu hâli ?"
"Hoş buldum. İddaya girmiştik, kaybetti."
"Şaşırmadım. Ay çok açım yiyelim hadi."
"Sabahtan beri bir şey yemezsen acıkırsın." diyen Barın'a göz devirip sofraya oturdum.
"Ne zaman gideceksin Selim Bey ?"
"Belli değil abi, süresiz izin aldım."
"Niye ?"
"Patronun şoförü kaza yapmıştı. Hastanede. Patron da sen al beni bir süreliğine, dedi. Dedim tamam alıyım, meğer benim konserde kavga ettiğim kadın bizim patronun kızıymış. Öyle denk gelince, öyle işte."
"Ay sırf kızı için kovdu mu seni ?" dedim şok içinde.
"Ücretli izin verdi."
"Selim-"
"Umrumda değil abla. Beni üzen kovulmuş olmam değil. Ben sadece... sevmiştim."
Konuşmak için ağzımı açacaktım ki Selim çalan telefonuyla sofradan kalktı.
~Selim Zincirli'den~
Gelen aramayla sofradan kalkmıştım. Barın abi sakin bir insandı ama ablam, babamın hâlâ beni aradığını bilse kriz geçirir, kendine zarar verirdi. Arayanın babam olduğunu düşünmüştüm ama "Ne var ?" diye açtığım telefondan ince bir kadın sesi geldi.
"Çok kabasın, bana özel mi genel mi ?"
"Asel Hanım, kusura bakmayın. Bakmadan açınca öyle oldu, buyrun ?"
"Şey ben... babamla konuştum da, babamla çalışmaya devam ettiğiniz sürece benim şoförüm olmanızı istiyorum."
"Anlamadım neden ?"
"Yaşlarımız yakın ve kafa dengi birisin. Öyle işte."
"Asel Hanım, ben şoför değil özel güvenliğim."
"Biliyorum Selim Bey, tadsız bir keşif olmuştu."
"Sahneye atlamamalıydınız. Ayrıca kadın olduğunuzun bilincinde olarak olabildiğince nazik davranmıştım. Sözlerinizin aksine öküz değilim."
"Haklısınız, kusura bakmayın."
"Önemli, Asel Hanım. O an size sıkmak zorunda da kalabilirdim."
"Abartmayın lütfen." dedi hafiften gülerek. Kalbimi tahmin edebiliyor musunuz ?
"Asel Hanım şoförünüz olamayacağımı tahmin edebilecek bir zeka seviyesine sahip olduğunuz her halinizden belli."
"Ah evet kusura bakmayın, yakın korumam olarak 2 hafta sonra işe başlamanız gerektiğini söyleyecektim." dedi mahçup olmuş bir gülüşle.
"Gülüşünüzü duyduğuma göre kapatmalıyım. İlgi bekleyen bir kadın var." dalgasına kurduğum bu cümleden sonra ablam "Selim, neredesin ?" diye seslenince bir götüm tutuştu tabii.
"Sevgiliniz olduğunu bilmiyordum." dedi ağlamaklı sesiyle. Kalbim bu sefer de depremlere sahiplik yaptı.
"Hayır! Ablam. Asel Hanım zaten kapatacağız, benim gelmeme de 2 hafta var. Sizi seviyorum, gözünüzden düşme ihtimali olan bir damlanın kalbimde depremlere sebep olacağı kadar çok."
"Babama söyleyeceğim, sizi erkenden çağırsın. Bu arada Selim Bey emin olun kalbimi böyle çarptırmanın bir bedeli var."
"İyi akşamlar han'fendi."
"İyi akşamlar bey'fendi."


Telefon kapandı ve ben sadece duvara bakabildim. Seviyordu. O da beni. Sevdiğiniz sizi sevdiğinde kışın bile papatyalar açabiliyordu sizin için. Yavaş adımlarla içeri gidip sofraya oturdum.
"Hayırdır ?"
"Seviyormuş abla, o da beni seviyormuş."
"Hayırlı olsun aşkım."
"Hayırlı olsun aslanım."


~Irmak Alev Zincirli'den~
Selim'i tebrik ettikten sonra geceyi sohbet edip film izleyerek geçirmiştik. Şimdi sabah sekiz civarıydı ve ben Asel'in uyanıp uyanmadığını düşünüyordum.
Yaz bence uyanınca görür.
İç sesim ilk defa haklı bir şey söylediğinde sohbete girdim. Tam o anda Asel' de çevrimiçi oldu.


> Irmak
Merhaba Asel'ciğim. Selim'i seviyormuşsun.
> Asel
Kimsiniz ?
> Irmak
Ablası.
> Asel
Kusura bakmayın Irmak Hanım. Bir sorun yoktur umarım.
> Irmak
Tanışmak istedim. Ne de olsa erkek kardeşimin sevdiği kadınsın.
> Asel
Teşekkürler. Selim ile birlikte buraya gelme imkanınız varsa buluşmak isterim. Ben işlerimden kaynaklı gelemiyorum maalesef.
> Irmak
Gelirim canım. Mümkün olursa. Selim'in ne zaman döneceği belli değil sanırım.
> Asel
Babam 2 hafta sonra çağıracağını söylemişti ama bilemiyorum.
> Irmak
Neden izin aldı ki ?
> Asel
Babamın korumasıyken fazla tehlikedeydi. Benim yakın korumam da emekli olacağı için babam onu yakın korumam yapmaya karar verdi. Daha doğrusu ben istedim. Yakın korumam gidene kadar da izin verdi.
> Irmak
Babanız Selim'in sizi sevdiğini biliyor mu ?
> Asel
Evet. Birbirimizi sevdiğimizi biliyor. Yani aslında bilmemesi garip olurdu biraz.
> Irmak
Nasıl yani ?
> Asel
Aynı lisedeydik biz o zamandan beri seviyorum Selim'i.
> Irmak
Ah bu çocuğun körlüğü.
Neyse Asel yemeğe çağırıyorlar beni. Görüşmek üzere canım.
> Asel
Görüşürüz abla.


Asel'le konuştuktan sonra yemeğe indim.
"Sevgilin ne kadar tatlı."
"Öyledir- sen nerden biliyosun ?"
"Yazdım, sohbet ettik biraz. Hayır !"
"Sorsaydım !"
"Tanıyorum ben seni. Bakamazsın mesajlara."
"Bilmez miyim ? Barın abı n'erde ?"
"Uyuyordur o, erken kalkmaz."
"İyi hadi otur sen."

Selim'le kahvaltımızı yaptıktan sonra kitap okumaya oturduk. Yarısında kaldığım bir kitabı bitirip tatlı yapmaya kalktım. Mutfağa girdiğimde Barın'ı gördüm.
"Günaydın."
"Günaydın, siz yediniz sanırım."
"Evet canım sen ye. Özel istediğin bir tatlı varsa onu yapayım."
"Tavuk göğsü yapabilirsen sevinirim."
"Hallederim."
"Teşekkürler bebek. Kolay gelsin."
"Teşekkür ederim."

Bir süre sessizce kendi işimizle ilgilendik. Bir şey vardı Barın'da ama neydi ? Aklıma gelen soruyla Barın'a dönüp konuşmaya başladım.
"İpek'le konuştun mu bir daha ?"
"Annemle konuştum, seninle konuşmak istiyor."
"Gerek yok sana zarar vermesin yeter."
"Alev'im bak anlıyorum seni-"
"Senin yeni öğrendiğiin tüm gerçekleri çok daha önceden biliyordum ben."
"Nasıl ?"
"Dedey'yle konuşurlarken duydum , çok küçükken. Tanıyor yani beni de."
"Niye söylemedin ?"
Derin bir iç çektim "Korktum."
"Anladım."


FLASHBACK ~Yazar'dan~
Hızlı ve sevinçli adımlarla koşuyordu küçük Irmak. Dede2ye anlatmalıydı, Barın onunla konuşmuş hatta oyun bile oynamıştı. Koşarak gittiği kulübenin kapısında durakladı. Dede biriyle konuşuyordu. Barın demişti, dinlemeliydi.
"Barın nasıl ?"
"İyi. Neden bırakıp gideceğin çocuğu doğurdun ?"
"İstemim dışında olan bir durumdan beni mi mesul tutuyorsun. Senin yüzünden yaşandı tüm bunlar."
"Sen kadınsın, başka işin ne ?" tıslarcasına kurulan bu cümle Irmak'ın Alev'ine işledi.
"Her şeyi anlıyorsun, kadının ne kadar değerli olduğu dışında. İğrenç bir yaratıksın sen. Ama ne var biliyor musun ben intikamımı alacağım."
"Ömrün yeterse al !" Yüzünde oluşan iğrenç sırıtmanın eseri mi bilinmez korktu İpek.
"Çok mu önemsiyorsun sen o çocukları, ne diye aldın yanına ?"
"Erkek olanı önemsiyorum öteki senin gibi. Şimdi sesini kes ve içeri geçip beni bekle."
"O iğrenç zihniyetini çocuğa yaklaştırmayacaksın. Kendimi kouyamadım onu koruyacağım !"
"Geç kaldın küçüğüm, daha büyük olsaydı şuan bebek bekliyordu."
İpek ağzını açamadan Salih onu bayılttı. Baygın olması bir şey değiştirmiyordu. Öyle ki Salih, Barın'ın hem babası hem de dedesiydi. Aynı, İpek'in hem babası hem de dayısı olduğu gibi. Salih kapıyı kapatmaya gittiğinde küçük kızı gördü.
"Bu duyduklarını birine söylersen canını yakarım !"
"Yakıyorsun zaten !"
"Uslanmamak için bu kadar uğraşamalısın küçük."

Küçük kızı 'işkence odası' adını verdiği odaya götürdü. Saatlerce, kız kendinden geçene kadar işkence etti. Alev'in çığlıklarına İpek'in çığlıkları karıştı, ikisi de kurtulamadı.


FLASHBACK BİTİMİ ~Irmak Alev'den~
Hatırladıklarımla duraksadım. Barın fark etmiş olmalı ki bana dikkat kesilmişti.
"Avcunun içindeki yanıkları o yaptı değil mi ?"
"Kim ?"
"İpek."

Şaşkınlıkla baktım yüzüne. Evet bana değer veriyordu. Hem de fazlasıyla ama bu kadar beklemiyordum. Ona ne yaşatmış olursa olsun 'anne' demekten vazgeçmediği kadının bana zara vermiş olma ihtimaliyle bile 'anne' demekten vazgeçmesini beklemiyordum.
"Hayır."
"Kim yaptı ?"
"Barın gerçekten konuşmak istemiyorum."
"Şimdilik tamam."
Barın yavaşça sarılıp başımın üstünden öptü.
"Kolay gelsin. Hava alacağım gelince yerim inşallah."
"Dikkat et."
"Ederim."

Barın mutfaktan çıkarken ben de tatlıyı kaselere alıyordum. En son kaseyi de doldurup dolaba kaldırdıktan sonra Selim'e bakmaya gittim. Ya uyumuştu ya da hâlâ kitap okuyordu.
"Selim ?"
"Efendim."
"N'apıyorsun ?"
"Kitap okuyorum. Barın abi çıkarken kötüydü ?"
"Öyledir."
"Anlaşıldı."
"Acıktın mı ?"
"Yok hallederim ben."
"Tamam, ben yorgunum uyuyacağım biraz."
"Tamam."

Üst kata çıkıp oturdum. Hayır, uyumayacaktım. Bir defter vardı, o işkencelerin esiriyken yazdığım. Barın'a anlatamazdım belki ama okutabilirdim. Odasına bırakıp geri çıktığımda koca bir ikilemdeydim. Yanlış mı yapıyorum bilmiyorum ama artık yapmalıyım.


~5 SAAT SONRA~ Esir Barın'dan
İçtiğim sekizinci sigarayı da söndürdükten sonra derin bir iç çektim. Irmak tekrar başladığımı bilse beni o sigara kutusuna sığdırırdı. Yavaş adımlarla eve doğru ilerlemeye başladım. Onun benden farklı bir çocuklğu olmuştu. Bunu biliyordum, onun bakışları sert, öldürecek gibi. Zor büyüdü çünkü. Ama ne kadar zor olduğunu bilmiyorum. Düşüne düşüne eve vardığımda ilk iş mutfağagidip Irmak'ın tatlısını yedim. Yine çok güzel olmuştu. Ona dair her şey gibi. Salona geçtiğimde Selim ordaydı, sırıtıyordu.
"Kimle konuşuyon lan ?"
"Asel'le."
Olduğum yerde kaldım. İsmini öyle bir söyleyişi vardı ki. Farkında bile değildi belki de.
"Sen fena yanmışsın aslanım."
"Düşününce bile kalbim o kadar hızlanıyor ki. Gördüğümde ne yapacağımı bilmiyorum."
"Sev. Sen sev gerisi gelir."
"İnşAllah abim."
"Amin. Ben yatıyorum biraz."
"Tamam abi."

Yatmadan Irmak'ınyanına uğradım. Yukarı çıkıp kapısını tıklattığımda koridorun sonundaki kütüphanesinden seslendi.
"Buradayım."
"N'apıyorsun ?"
"Kitaplarımın tozunu alıyorum."
"Kolay gelsin. Ben yatacağım biraz."
"Konuşsak olmaz mı ?"
"Olur tabii."
"Şey... senin bir arkadaşın vardı. Akın."
"Evet ?"
"Biz bir süredir konuşuyoruz onunla. Emin olmadan sana söylemek istemedim."
Kalbim sıkıştı.
"Alev-"
"Biliyorum, Akın öyle bir insan. Emin olduğumda bu zaten. Sadece ben ona benden uzak dur dersem.."
"Sana zarar vermez, veremez. İzin vermem."
"Tamam."
"Ben senin her zaman arkandayım."
"Teşekkür ederim."
"Teşekkürünü yerim."
"Yat hadi serseri."
"Tatlın çok güzel olmuş bu arada."

O an ki bakışı kaçmamı zorunlu kılar cinstendi. Sanırım beğenmedi. Irmak'ın o bakışından sonra hızlı adımlarla aşağı inip kendimi yatağıma attım.


~Irmak Alev'den~
Aklımdan çıkmayan defterlealt kata indim. Barın aşağı ineli yarım saat olmuştu. Anlaşılan defteri fark etmemiş, direkt uyumuştu. Yavaşça odaya girip defteri aldım ve hızla odadan çıktım.
"O ne ?"
"Defter."
"Hadi ya !"
"Yiyelim mi yemek ?"
"Aç değilim ben."
"Tamam."
"Asel mesaj atmış sana ama görmemişsin."
"Kitaplarla ilgileniyordum bakarım şimdi."
"Tamam."

Yavaş adımlarla yukarı çıkıp telefonu aldım. 2 saat önce yazmıştı.
> Asel
İyi günler abla nasılsın ? 14.00
> Irmak
İyi akşamlar canım. İyiyim sen nasılsın ? 16.00
> Asel
Ben de iyiyim abla. 16.05
> Irmak
Sevindim canım. Çekinmeden konuşabilirsin benimle. 16.05
> Asel
Ben bu hafta izinliyim de sizin için sıkıntı olmayacaksatanışmak için gelmek istiyorum.
> Irmak
Tabii ki canım nasıl geleceksin ?
> Asel
Babam getirecek.
> Irmak
Kaç gün buradasınız ?
> Asel
Günübirlik geleceğiz.
> Irmak
Olmaz öyle en az 1 gece kalmanız lazım. 3 gün kalın hatta gezeriz buralarda.
> Asel
Yok abla zahmet olmasın size.
> Irmak
Ne zahmeti ya kurtulmuş olurum bizim 2 ayıdan. Ne zaman gelirsiniz ?
> Asel
Sizin için ne zaman daha uygun olursa.
> Irmak
Hiç fark etmiyo canım hep evdeyiz biz.
> Asel
Yarın sabah yola çıkarsak öğlene doğru orada olurmuşuz. Uygun mu ?
> Irmak
Uygun canım.
> Asel
Tamamdır abla yarın görüşürüz.
> Irmak
Görüşürüz canım.


Telefonu bırakıp aşağı indim Barın'ı uyandırıp yemeğe oturduk. Sonrasında derin bir temizlik ve tavuk göğsünün yanına kek ve kurabiyeler yaptık. Geldiklerinde buzlukta hazır duran böreklerle sarmaları da çıkartırsam her şey tam olurdu. Yorgunlukla kendimi yatağa attığımda içim rahattı.

************

İlk bölümümüzle karşınızdayız umarım severek okursunuz. Destekleriniz için çok teşekkürler bal küplerim.

Loading...
0%