Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@prenses90

Işık hüzmesi yavaşça azalırken elim ıslak toprak ve ot benzeri birşeylerle temas halindeydi. Kütaphanede toprak ne geziyor olabilirdi. Işık hüzmesi içe azaldı ve kayboldu bulunduğum yerinin yeni farkında olamaya başladım burası kocaman bir ormanlık alandı. Burada ne işim vardı. Durumu anlamak benim için çok zordu yani kütüphanede olduğuma ve sabah saati olduğuna emindim ve şimdi buradayım ıssız kocaman bir orman. Gündüz olması dışında iyi olan hicbirşey yok kocaman bir hiçliğin içinde gibiyim ve etrafta patika yada yol yok görünürde derinlerde olduğumu hissediyorum çünkü baktığım her yer büyük geniş ağaçlar. Hava kararmadan ormandan çıkmanın bir yolunu bulmalıyım gece bursa tek kaldığımı düşünmek bile içimi ürpertiyor.

Yarım saattir yürüyorum ne bir ses ne bir iz ne bir insan hiçbir şey yok kocaman devasa ağaçlar sadece. Kafamın üzerinden ıslık sesi gibi bir ses çıkaran bir cisim geçti ve ağaca çarptı. Kafamı kaldırıp ağaca baktığımda uzun baş kısmı beyaz tüğlü gövdesinde kurtbaşı resmi olan bir ok vardı. Okun saplandığı yönün tam tersine dönüp hızlıca baktığımda Beyaz tenli 183 boylarında geniş omuzlu kocaman kehribar rengi gözleri olan ve bana delici bakışlar gönderen bir yabancı vardı. Donup kalmıştım. Kıyafetleri deri ve kürk karışımıydı ve yayını hala gergin üzerinde de oku hazır hedefine gitmek için bekliyordu. Allah'ım lütfen bir daha kullanmasın onu bu sefer beni delip geçeceğinden eminim çünkü.

Ben onu bu şekilde izlerken oda bana bakıp tepkilerimi izliyordu. Korkuyordum ama bir tepkidede bulunmadım nefes dahi almıyordum. Önce onun konuşmasını bekledim yada tepki vermesini şuan hangisi olacak pek kestirmiyordum ki konuşmayı tercih ederim belki bir şansım olabilirdi.

Bana keskin ve sert bir şekilde bakıyordu.

_Sende kimsin?

Önce sorusuna cevap vermeyi düşündüm ama sonra dik durup korktuğumu belli etmemeye karar verdim.

_ Seni ilgilendirmez. Şimdi çekil önümden de yoluma bakayım.

Şaşırmıştı evet o bakışı yakalamıştım ama sonrası çok sinirlendi

_İzinsiz topraklarımıza girdin. Ne için buradasın.

Daha sinirli ve kararlı bir şekilde bunu sormuştu cevap almadan yoluma gitmeme izin vermeyeceğini anlamıştım. Gerçekten buna katlanmak zorundamıydım şimdi burda.Surat ifadesi canımı sıkıyordu.

_ Kayboldum. dedim sinirli bir şekilde

Sanırım artık anlardı ve çekilirdi yoksa daha fazla burda kalırsam kafayı yiyecektim. Ben bile daha ne olduğunu anlamamışken kendimi bu ormanda buldum ona ne anlatacaktım ki.

_Nereden geldin?

Cevap vermeden Kurtuluş yok anladım.Gözlerimi tam gözlerine diktim.

_Bilmiyorum.

Dedim yorgun bir şekilde. Sanırım bu cevabı beklemiyordu.Önce Şaşırdı sonra kaslarını çattı ve tekrar konuşmasına fırsat vermeden devam ettim.

_ Uyandığımda ormandaydım buraya nasıl geldim nerdeyim ve geri nasıl giderim bilmyrm. Şuan sadece bu ormandan hava kararmadan çıkmak istiyorum.

Söylediklerime inanmış gibiydi. Sonuç olarak doğruydu da. Sadece nerden geldiğim açık değildi.

​​​​_Benimle gel.

Dedi sert ve emredici bir tonda.

_Nereye dedim.

_Seni ormanda çıkaracağım.

Arkasından sessizce ilerlemeye başladım. Ona güvenmemeliydim ama başka çarem mi vardı. Yolu bilmiyordum üstelik burası neresi nasıl buraya kitabın içinden geldim hala zihnim bulanıktı. Onun için takılmamaya çalıştım sonuçta burdan çıkmam gerekti bunu yalnız yapamazdım ve oda bana yardım ediyordu.

Sessizce arkasından yürüyüşüm devam etti takı geniş bir düzlüğe gelene kadar. Yürümeye devam ettik. Takı kurbaşlı bayrakları görene kadar. Gözlerim kocaman açıldı nerdeydik biz ve neden ağaçtan kocaman bir kapı girişi vardı ve uzakta. Sayamayacağım kadar çadır vardı burası neresiydi. Bu zamanda kim çadırda yaşardı ki. Kafam içe alllak bullak olmuştu ben neredeydim.

Durup öylece bakarken bir sesle irkildim.

_ Gel.

_Neresi burası ben senle bir yere gitmiyorum ben kendi evimi yolumu bulacağım tamma mı.

_Hayır önce bizim topraklarımızda ne işin vardı onu söyleyeceksin ve nerden geldin onu diyeceksin.

Dedi kendinden emin bir şekilde. Arkamı dönüp yürüme başladım ki tam o an kolumda bir el hissettim beni sertçe çekip alanen sürüklüyordu bu çadırlı garip bir kapı girişi olan yere.

_ bırak beni.

Dedim çığlık atar gibi yüksek bir sesle. Ne oluyordu kafayı yiyecektim bukadar olamazdı. Elimle kolumu tutan ellerini tutup beni bırakması için uğraşıyordum ama nafile.

_ Obaya giriyoruz sakın davran yoksa sonuçlarına katlanırsın dedi.

İlk defa gerçek anlamda korkmuştum çaresiz sustum ve bu gidiş nereye bilmeden obadan içeri geçip yürümeye başladık kolumu biraz gevşetmişti ama bırakmıyordu. Büyük bir çadırın önüne gelene kadar yürümeye de ettik ve pek çok garip kıyafetli kadın erkek çocuk bana bakıyordu. Hepside eski zamanlardan kalma gibi giyinmişti. Kendimi kötü hissetmiştim ben birşey yapmamıstım ki neden cekistirilerek götürülüyordum ve kime ne için. Allak bullak Büyük cadırın önünde durunca iki tane asker gördüm kapısında ikisininde beli kılıçlı uzun boylu ve iri yapılardı.Bir tanesi

_Hoşgeldiniz Beyim. Dedi

_Hoşbulduk Abdullah. Babam müsait midir.

_Müsaittir Beyim.

Kafasıyla ve göğsüne yaptığı işaretle selam verdiğini anladım ve eliyle çadırın girişi olduğunu düşündüğüm kalın keçe gibi örtüyü kaldırdı.Nefesimi tuttutum ve onunla birlikte içeriye adımımı attım.

 

​​​​

​​​​

 

 

​​​​​

​​​​​​

 

Loading...
0%