@prf.kurabia_
|
Gözlerimi açtığımda sabah olmuş. Odamın tavanına bakıyordum "ben ne zaman buraya geldim" Hemen ayaklanarak üstüme baktım dünkü kıyafetlerimle duruyordum mantık olarak başka kıyafetimde yok zaten Bir an boynumda bir acı hissettim hemen lavaboya giderek aynada boynuma baktım kızarmıştı elimi kızaran yere götürdüğümde acıyla elimi geri çektim. Saate baktığımda tam saatinde kalktığımı gördüm ve aşağı indim. Her zamanki gibi kahvaltı yapıyorlardı ve bende her zaman ki yerime oturdum. Büyük efendi konuşmaya girerek "yemekten sonra çıkacağız, sen ve Çınay bizi arkadan takip edicekdiniz sonra boş boş sorular sorma" Tek sormak istediğim buraya nasıl geldim en son yoldaydım...ÇINAY! tabi ya Çınay'a sorabilirim Onlar yemeklerini yedikten sonra Ivy elime bir dilim ekmek tutuşturarak"efendiyi bekletmek istemezsin!" Gözlerindeki nefret 50 metre öteden belli olabilecek cinstendi Ben size ne yaptım... Ekmeği hemen ağzıma atarak dışarı çıktım efendiler son kontrolleri yaparken Çınay ve Emily geldi Emily baktığımda oda bana bakarak el salladı hiç bir şey yaşanmamaış gibi Hemen çınayların yanına gittim tam ağzımı açmışken babamların yanında soramıyacağım aklıma geldi ve sustum Büyük efendi yanıma gelerek kıyafetimin ve göz bamdımın olduğu siyah poşeti yüzüme atarak "bizle gelmediğine göre iğrenç şeylerini kendin taşırsın artık" Poşeti elime alarak sustum ve kafa sallamakla yetindim Çınay şöför koltuğuna geçtiği sırada Emily'de Çınay'ın yanına oturdu. Bende arkada tek başıma oturabilecek olmamın sevincini yaşıyordum Kimseye dokunmadan bir yolculuk Babamlar arabayı çalıştırmıştı Çınaysa babamları takip etmeye başladığı sırada Emily çantasını karıştırmaya başladı en sonunda aradığını bulmuş olucakki "Lucia sana bir şey versem kabul eder misin?" "Ba-bana mı?" Neşeli bir sesle "evet sana kabul etmezsen üzülmeyeceğimi bilmeni isterim" Kafa sallıyarak onayladım dikiz aynasından görerek yan dönerek bana baktı "tahmin et?" Düşünmeye başladım evde bana verdikleri tek şey genelde ekmekti "Ekmek?" Emily kaçamak bir Çınay'a baksada hemen toparlayarak "hayır...peki sen ne olsun istersin" "Büyük ekmek?" Yüzü biraz düşsede histerik bir gülümsemeyle "maalesef hayır ama onuda alırız üzülme bu bence daha güzel tatlı bir şey" Bana avucum kadar olan bir peluş kedi oyuncağı uzattı. Şoka girmiş bir vaziyette peluş kediye baktım "benim mi?" Kafa sallıyarak "tabiki senin başka kimin oluca amaaa bir süprizim daha var" Ayaklarının olduğu yere eğildiğinde "miyav" diye bir ses geldi Sesin geldiği yere baktığımda Emily elinde avucu kadar olan bir kedi tutuyordu Siyah beyaz tüyleri vardı burnunun yukarısı siyah aşağısı beyazdı sanki maskeli bir kahraman gibi bacaklarında siyahdı ama patileri beyazdı sanki çorap giymiş gibi göbeği ve kuyruğunun ucundada beyazlıklar vardı. O kadar tatlıki tekrar miyavladı Bana uzattiğında kafamı sağa sola sallayarak "OLMAZ!" Emily meraklı gözlerle bana bakmaya başlayınca ilk defa Çınay söze girerek "neden?" "Çünkü...çünkü ben ona bakamam...hem hayvan nasıl bakılır bilmiyorum" "Hadi amaaa öğrenirsin hem sana yardım edicek birisi var"diyerek söze girdi Emily Bende"ama efendi izin vermez" Çınay'ın kaşlarını baktığını dikiz aynasından görmüştüm "oraya bir daha dönüceğini kim söyledi" anlamıyarak"efendim?" Emily telaşla araya girerek "eee hani festivale gidiyoruz ya orda bir hafta duruyoruzya ondan bahsediyor" Emily kediyi bana daha çok uzatırken kediyle bakışıyorduk "hadi elim ağırdı" Yavaş ve korkak bir şekilde kediyi elime aldım avucum kadardı miyavlıyarak avucuma yerleşti ve uyku pozisyonu aldı Emily kıkırdıyarak "elini sevdi galiba" Çınay Emily'e büyülenmiş bir vaziyette baktı. Emily önüne dönerken göz göze geldiler Emily hemen gözlerini kaçırarak önüne döndü ve öksürdü Çınayın yüzündeki sırıtış gayet belli olurken güldüm İlk defa insanların yanında gülmüş olabilirim Emily yapmacık siniri ve domates gibi olan yüzüyle bana dönerek "sen bana mı güldün yerim seni haa?!" Çınay "O zaman bende seni yerim" Emily derin bir iç çekerek ellerini bir birine bağlıyarak önüne döndü Ben bir parmağımla kedinin başını okşarken kediden ufak mırıltılar duyuluyordu Ben bu kediye nasıl bakıcam nasıl beslicem nasıl büyütücem ya benim yüzümden ölürse? Ya hastalanırsa? Aaa düşünmesi bile kötü Emily konuyu değiştirerek "kediye ne isim koyucaksın?" Biraz düşündükten sonra omuz silkerek bilmediğimi belirttim "O zaman düşünmeye devam et çünkü kedinin bir isme ihtiyacı var ve bu ismi sen bulucaksın" Kafa sallamakla yetindikten sonra düşünmeye başladım Maskeli kedi? çok saçma oldu panda mı koysam belgesellerde görmüştüm çok tatlılar ama oda sacma olur Oreo? Bir kez yemiştim tadı çok güzeldi ama buda bir garip oldu MIRMIR! mırmır olsun hem çok mırlıyor yakışır bir isim "Mırmır"dedim kısık sesle Emily "anlamadım" nasıl duyduğunu anlamasamda "kedinin ismi...mırmır olsun çok mırlıyor" Emily yüzünde bir gülümsemeyle bana döndü "olabilir bencede güzel isim" Onayladıktan sonra zamanın baya geçmesi ve yemek yemediğim için açılmıştım böyle zamanlarda uyumak en iyisidir çünkü her şeyi unutturur Mırmır'a baktığımda elimde uyuya kalmış olduğunu gördüm arkadaki koltuklara boylu boyunca uzandıktan sonra kediyi göbeğime koydum ve gözlerimi karanlığa kapattım duyduğum tek şey Çınay'ın telefonda birisini arayıp evet her şey planlandığı gibi gidiyor demesiydi Uyandıktan sonra sorarım artık Emily'nin bakış açısı Lucia'ya dönerek uyuduğudan emin olduktan sonra Çınay'a döndüm "uyumuş" Çınay kafasıyla onayladı "Sence yaptıpımız şey doğru mu?" Çınay kaşlarını çattı bu ifadeyi anlamadığıda yapardı bende bu yüzden konuşmaya devam ettim "yanii Lucia daha dünya hakkında bilgi sahibi değilken bizim aramıza karışmadı en kötüsü de onun ne yapıcağını bilmiyoruz kız çok cahil tahammül edebilecek mi?" Çınay hala öndeki arabayı takip ederken"Emily saçmalama sonuçta onun mühürlüsü kaderleri buysa biz bir şey yapamayız sadece tanışmalarını sağlicaz" "Evet ama içimde kötü bir his var" Bir elini bacağıma koydu ve"yaklaş"dedi. Bende dediğini yaparak öne eğilerek ona yaklaştım Bana kaçamak bir bakış attı ve yola dönerek "daha çok yaklaş" daha çok yaklaştığımda artık kulağını öpebilirdim Çınay bir anda bana dönerek dudağıma minik bir öpücük kondurdu hiçbir şey olmamış gibi önüne döndü Şok içinde aynı pozisyonda kaldığımdaınay konuşmaya başladı"daha çok istiyorsum sanırım" "Hah? Ne!"hemen toparlanarak önüme döndüm ve ellerimi bir birine sararak cama yaslandım yüzümün domates gibi olduğuna eminim Hemen konuyu değiştirerek "Lucia dünkü konuyu sormadığına göre rüya olduğunu sanıyor olabilir? "Sanmıyorum sabah direk benim yanıma geldi fakat babasını fark edince sustu tabi ona baba denirse" "Lucia için üzülüyorum..." Bacağımdaki eliyle bacağımı okşamaya başladığında "onu şuan babasından kurtarıyoruz üzülme" Tam bu sırada arkadan bir miyavlama duydum sesin geldiği yere bakınca Lucia'nın karnında mışıl mışıl uyuyan Mırmır'ın uyandığını gördüm elime alarak onun için özel aldığımız mamayı Mıröır'ın yanına koyarak yemesini bekledim Korkarak yaklaştıktan sonra bir süre kokladı sonra ymeye başladı ağzından çatır çutur seslerle çok tatlı duruyordu Çınay yapmacık bir sinirle "Çok sevdin galiba ama unutma başka hayvanları sevmek yerine beni sevmelisin yoksa onlarıda mideye indiririm"dedi Ona dönerek "ben kurtlarıfa seviyorum sen merak etme ama şunun tatlılığına bak" Çınay göz devirerek"ya ya tabii çok sevimli" Tam bu sırada Lukas beyler benzinliğe girdi "kediyi ne yapıcaz"diye sordum telaşla Çınaysa sakin bir tavırla "benim dersin bir şey olmaz" kafa sallıyarak Lucia'yı uyandırmaya gittim ...
Bölüm bitti umarım beğenirsiniz ve yorum ve oylarınızı esirgemezsiniz
|
0% |