@prf.kurabia_
|
Şeyler duyurdum ama gözler sanki mühürlenmiş gibiydi Kalın ama sessiz konuşan bir adam sesi duydum "şu sikik kızı niye hala hayatta tutuyorlar anlamıyorum?" Sonra başka birisi "hey! Darius bunları konuşucak yer burası değil" Büyük bir savaş sonunda gözlerimi açarak ayaklandım. Gözlerimi ovuştururken "Nerdeyim?" Kısa boylu isminin Darius olduğunu öğrendiğim adam konuşmaya başladı "haraket halindeki bir kafesin içinde" Haraket ettiğimizi anlamak zor değildi "diğerleri nerde ve siz neden burdasınız?!" Sorgular gibi sorduğum soruya bu sefer uzun boylu cevap verdi "hah! Senin kafes arkadaşların senden korkmuşlar bu yüzden bizim yanımızdasın" Eliyle iki yaparak devam etti "ve ikinci soruna gelecek olursak erkek tarafındanız onlarda kafes kalmadığı için kadınlarla gelmek zorunda kaldık" "Bu kafesteki kadınlar?" Darius bana bakarak "sen gelene kadar burdaydılar" Hiç birşey demeden şapkamı düzelttim ve bağdaş kurarak oturmaya başladım "neden hep şapka takıyorsun?" Diye soran Darius'du Onlara bakmadan "öğrenmek istemezsin" Uzun boylu olan "hadi ama bir parça olduğunu zaten öğrendik saçını niye saklıyasın ki?" saçımı sakladığımı kim söyledi!? "Reo fazla uğraşma belki seni öldürür he?!" Artık ikisininde ismini öğrenmişken kafamı demirliklere koydum at arabası sallana sallana gittiği için arada kafam demir çarptığı için kafamı geri çekerek yere uzandım "Benden korkuyor musunuz?"herkese sorduğum o soru... Reo "Korkmuyor değilim ama o kadınlar kadarda korkmuyorum" "Onlar nasıl korkuyormuş"diye sordu Darius Reo ona bakarak "Yaniiii anlarsınya ee canavar gözüyle bakmıyorum" Yerden kafamı kaldırmadan onlara döndüm "zaten canavar değil miyim?!" Reo endişeli bir halde ağzını açtı ama sonra vazgeçerek sustu "Bende öyle düşünmüştüm" diyerek kafamı başka yöne çevirdim 1 saat sonra ben uyurken yolun yarısı kadar olmasada tamamlamışız kadınların hassas bünyeleri yolu uzatırken kestirme bir yol bularak zamandan tasarruf yapmıştık Yine nehir kenarında bir moladayken nehirin kenarında bağdaş kurmuş elimdeki ekmek parçasını yiyiyordum Molalarda Aria ve Layrae yanıma geliyordu Onların dediklerine göre Raven'lar "uyurken ya bize saldırırsa" Tarzı söylemlerde beni kovdurmuşlar. Aria ve Layrae gelmek istemiş ama izin verilmemiş. Tabii bu arada Reo ve Dariuslada iyi anlaşmıştık. Ekmeğim bitince elimi nehirin içine sokup çıkartarak elimi temizledim. Aria geldi ve yanıma oturdu "bu ekmekler çok kötü" Yüzünü buruşturarak söylediği sözlere karşı biraz düşündüm "biz hep bunlardan yeriz"diyerek nehire baktım. Onun bana baktığını hissetsemde dönüp ona bakmadım "Rita sen ne zamandır burdasın?" Bu sefer sırtımı otlara teslim ederek bulutları izledim "yakında 11 olucak" Onun kafa salladığı göz ucuyla gördüm ve o devam etti "peki kaç yaşındasın" Yüzünde buruk bir gülümseme oluşurken "Yakında 24 olucak" Aria buna kafa sallarken bir süre bekledi ve konuştu "yakında derken?" Bunları konuşurken hiç yüzüne bakmadığımı fark ederek Aria'ya döndüm "Abimin doğum günü hediyesi sürgün edilmekti daha doğrusu bir kahraman olucağımı söyliyerek gönderdi ama..." "Ben sorduğum için üzgünüm bilmiyordum" Tekrar bulutlara dönerken "zaten bilmediğin için sormadın mı? Sorun yok" Sorun var insanların bana acınası gözlerle bakmasında, acımasında, özür dileyerek geçistirmesinde sorun var Gözetmen düdüğü çalarak çoban gibi bizi toplamaya başladı. Kafeslerin önüne geçtiğimizde sayım yapılmaya başladı Raven'ın bana baktığını gördüğüm anda kafasını başka yönetim çevirerek hiç bakmamış gibi davrandı Çokta umursamıyarak kafeslere girdik. Herkes kafeslere bindiğinde kafesin üstündeki örtüyü örtüler Heryer karanlık olduğunda daha derin ve hızlı nefesler almaya başladım örtünün kenarını açarak içeriye ışık girmesini sağladığımda daha sakindim. Darius ve Reo ile aynı kafesteyken bu sefer çalışma alanındaki kumral saçlı adı Williams olan adamda burdaydı. Benim şapkam her zaman ki takılıyken dışarıdan kafese giren ışığa bakıyordum. Onlar bir süre kendi arasında konuştuktan sonra Darius bana dönerek "hey Rita şapkayı takmamak gerek yok" Hala ışığa bakarken cevap vermedim fakat o konuşmaya devam etti "Williams iyi çoçuktır kimseye ön yargıyla yaklaşmaz" Darius döndüm şapkam gözlerimi kapattığı için yüzünü görmesemde "bunu biliyorum Williamsla tanışmıştım..." Reo ve Darius aynı anda "NE!?" diye bağırırıken ben ve Williams hiç şaşırmamıştık zaten mantıklı olanıda buydu Reo "nasıl tanıştınız" Bir süre cevap gelmeyince Williams anlatmaya başladı "Rita bizimle kemik taşırken tanıştık ona yardım ettim" Darius ve Reo kemik taşıdığım gün yoklardı erkekler bazen vardiyalı çalışıyorlar ve o günde onlardan biriydi Reo "Rita şapkayla rahat ediyorsan bir şey demicem ama şapkasız daha rahat edeceğini eminim" "Böyle daha rahat"diyerek kestirip attım yalan değil ya... Darius "yaa hadi ama çirkinim diyerek açmıyorsan çok güzel bir hanım efendisin" "Yalan iltifatlara karnım tok" Biz böyle tartışırlen Williams konuya hiç dahil olmadan sadece dinliyordu Reo yanıma gelerek şapkamı açtı.Şaşkın bir ifadeyle ne yapıcağımı şaşırırken gözlerimi kapattım. "REO VER ŞUNU!" Williams'ın tepkisini görememem çok kötü oldu.Şuan ne kadar çirkin bir kız diye düşünüyorsa hiç şaşırmam Ben hala Reo'ya bağırırken Williams ilk defa konuşmaya dahil olarak "Reo, sikerim ecdadını ver şu şapkayı artık" Herkes susmuştu ben hala gözlerim kapalı olduğu için ne olduğunu bilmiyordum fakat bir süre sonra kafamda bir şey hissetmemle şapka olduğunu anladım Kulağımın dibinde nefes alış-verişi hissetmemle irkilsemde haraket edemedim "teşekküre gerek yok"diye bir fısıltı duydum bu ses tabiki Williams'dı. Şapkayı düzelterek sallanan kafesin içinde mükemmel bir rüyaya daldım Bölüm geç geldiği için özür dilerim fakat okullar başladı ve kitabı okuyan da yoktu en başlarda bir de ayrıyetten başka bir kitap da yazmaya çalışıyorum bu yüzden bölüm geç geldi tekrardan özür dilerim
|
0% |