Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6.BÖLÜM:Trip

@princesesnisa

Gök timi eğtiminde , Deniz teğmen halata doğru koşarken ayağı burkuldu. Metehan ve Semih , Deniz teğmennin kolundan tutup kaldırıp revire doğru götürdüler.

Semih:

"Abla meşgul müsün?"

Nazende:

"İlaçları sıraya diziyordum durum nedir?"

Semih:

"Deniz'in ayağı burkuldu."

Nazende:

"Yatağa oturtun geliyorum."

İlaçları sırıya dizip,Deniz'in yanına gittim.Deniz botlarını ve çorabını çıkarıp uzandı.Ayağında morluklar vardı 1-2 hafta boyunca ayağında bandaj olması ve hiç koşmaması gerekiyordu.Ayağına bandajı sardıktan sonra;

Deniz:

"Bişey sorucam sevgilin var mı?"

Nazende:

"Yok,napacan?"

Deniz:

"Hah iyi"

Nazende:

"İyi derken"

Deniz:

"Seni birisi soruyor"

Nazende:

"Kim?"

Deniz:

"Bağtur"

Nazende sabır diliyerek:

"Şimdi Deniz,çok fazla koşma, sana krem vereceğim hergün süreceksin , haftanın bazı günleri buz koymaya yanıma geliceksin ve 2 hafta rapor yazıcağım izinlisin"

Deniz:

"İzin yazmasan olur mu?"

Nazende:

"Yazmak zorundayım böyle duramazsın."

Deniz:

"Tamam"

Askerlerden birini çağırdım Deniz teğmenin koluna girerek Deniz'i yatakhaneye götürdüler.

OĞUZ 

Arslan,ben , Semih ve Zülfikar eğitimimiz bittikten ağaçların olduğu yere oturduk.

Ben:

"Arslan biz Nazendeyle nasıl barışıcağız, bizim kıskançlığımızdan dolayı Nazende'yi küstürdük."

Arslan:

"Senin suçun"

Ben:

"Neden benim suçum"

Arslan:

"Kıza karıştığımız için olmasın "

Ben:

"İkizim bak o komutan bozuntusuyla yan yana oturmasına müsade mi edeydim"

Semih:

"Yarın çarşı izin günümüz değil mi çiçekle özür dileseniz olmaz mı?"

Ben:

"Olabilir aslında "

Zülfikar:

"Size bir ay boyunca tirip atmaktan iyidir bu arada iki gün sonra bizim ekibibe yeni komutan gelicekmiş acaba kim?"

Semih:

"Dün konuşurlarken duydum adı Pamira 'ymış"

Arslan:

"İnşallah güzeldir."

Zülfikar:

"Bir talibimiz var galiba."

Arslan:

"Olabilir aslında ,Oğuz Esrigünle aranız nasıl?"

Ben:

"Yarın buluşucağım,acıktım ben saat kaç?"

Semih:

"Bir olmuş hadi kalkalım da yemekhaneye yemek yiyelim."

NAZENDE

Oğuz ve Arslan'a küstüğüm için pişmandım boş bir masaya geçtim Safa dan çayla beraber tost yapmasını istedim benim karşımdaki masa boştu.Bu sırada Bağtur yanıma geldi.

Bağtur:

"Oğuz ve Arslan'a neden küstün?"

Nazende:

"Abimgil bana bu güne kadar hiç karışmadı ben küçükken abimgil dışarı çıkmama izin vermediydi 1 ay boyunca tirip atacaktım o ikisi benim gönlümü iki hafta sonra çiçekle almaya geldi o zaman ikisini de affetiydim o günden beri bir daha asla bana karışmadılar şimdi ise pişmanlık duyuyorum."

Bağtur:

"Peki neden ?"

Nazende:

"İkisine boş yere tirip attığım için."

Bağturla konuşurken Oğuz ve Arslan'ı gördüm.Yanlarına doğru gittim ikisinin yanına gittim.

Nazende:

"Abi Bakar misin bi"

Oğuz:

"Noldu gülüm?"

Nazende:

"Boş yere tirip attığım için özür dilerim, affetiniz mi?"

Oğuz ve Arslan aynı anda:

"Vallahi mi?"

Nazende:

"Vallahi."

Oğuz:

"Biz de senden nasıl özür dileriz onu düşünüyorduk"

Nazende:

"Affetiniz yani saılıyımı size."

Oğuz:

"Olur." Tam o sarıldığımda polis olan Esrigün geldi.

Esrigün:

"Aldatıyor musun beni."

Oğuz:

"Aynen kardeşimle aldatıyorum."

Nazende:

"Esrigün nasılsın?"

Esrigün:

"İyiyim de ne yani siz kardeş misiniz?"

Nazende:

"Evet."

Oğuz Esrigünle dışarıya çıkarlar. Bizede beraber oturup çay içiyorduk,aklıma birden dünkü aldığım lokumlar geldi.

Nazende:

"Gençler ben iki dk revire gidip geliyorum."

Hepsi bir ağızla :

"Ne almaya gidiyorsun?"

Nazende:

"Ney"

Metehan:

"Ne almaya gidiyorsun kısaca?"

Nazende:

"Dün lokum almıştım hep beraber yeriz diye." Ben giderken Deniz burkuk ayğıla topallaya topalaya geliyordu.Ben revire varıp sabahki getirdiğim lokumları çekmeceden çıkarıp yemekhaneye doğru gettirdim.Ben geldiğimde Oğuz' da gelmişti. Bağtur'un yanına oturmuştum.

​​​​​​Deniz:

"Oooo yenge hanım buluşmuşsunuz yan yana"

Nazende:

"Ne yengesi gerizekalı!"

Arslan:

"Öyle bişey olsa ilk bizden izin alması gerekir."

Bağtur içinden:

"Hadi ya bir de bu çıktı."bütün herkes bağtura baktı anlamsız bir şekilde.

Deniz:

"Noldu Bağtur komutanım Nazende den hoşlanmış gibisin."

Bağtur:

"Hah yok öyle bişey hoşlanmıyorum."

BAĞTUR'UN İÇ SESİ

​​​​​​Yalan vallahi yalan Nazende' den hoşlanmaya başladım.Nazende' yle evlenmeye kadar yol katederim ama bir sorun var ki abileri acaba benim Nazende'ye istemede verirler mi ki?

 

Zülfikar:

"Komutanıııım hey dünyadan komutanıma duymuyor musunuz hey?"

Bağtur:

​​​​"Hah noldu?"

Nazende:

"Ben çıkıyorum görüşürüz gök timi"

Arslan:

"Nereye gidiyorsun?

Nazende:

"Bağtur'un söylediği eve gidiyorum." Deyip üssten çıkıp arabamla Bağtur'un önerdiği eve gitmek için yol aldım . Bu eve vardığımda ev satılıktı.Ev sahibi kapıyı açıp içeri girdim asansörle yukarıya çıkıp. Evin içini gezdirmeye başladı.

Ev sahibi:

"Nerelisiniz?"

Nazende:

"Kırşehirliyim."

Ev sahibi:

"Evi beğendiniz mi?"

Nazende:

"Evet çok güzel kaç bin lira?"

Ev sahibi:

"30 bin lira efendim."

Yıllardır biriktirdiğim paranın altında olması beni üzmüştü ama benim biriktirdiğim para ise 2 milyon liraydı ben bu güne kadar yemeyip içmeyip sırf bu kadar para biriktirmiştim. Şuanda aldığım para ise 40 bin liraydı.Şimdi ise ben bu evi beğenmiştim.Bağturun bana önerdiği bu evi satın almıştım. Ama bugünlükte Arslan ve Oğuz'un evinde kalacaktım.Telefona baktığımda ise Arslan beni arıyordu.

Arslan sesiz bir yerde benimle konuşuyordu:

"Alo abla sakın bana o komutan bozuntusunun söylediği yeri aldım deme."

Nazende:

"Aldım bile."

Arslan:

"O sik kafalı bağtur her sabah işkence çektiriyor."

Nazende:

"Ne yapmasını bekliyorsun acaba prensesler gibi uyandıracak değil ya." Tam bu sırada komtan bağtur'a yakalanmıştı.

Bağtur:

"Bana sik kafalı dediğin için cezalısın hiç itiraz istemiyorum konuştuklarınız hepsini duydum."

Telefonda

Arslan:

"Nazende hadi görüşürüz abicim "

Nazende:

"Tamam"

Bağtur:

"İki yüz şınav 6 turda koşucaksın hatta telefonuna bir hafta el koyuyorum."

Arslan:

"Komtanım bari iki yüz olmasın yüzelli olsun."

Bağtur:

"Yüzelli olacak 10 koşucaksın anlaşıldı mı asker?"

Arslan:

"Anlaşıldı komutanım ."

Deyip komutanla beraber eğitim sahasına geldik şınav çekmeye 1 saat boyunca şınav çektim 150 incide bıraktım. Dışarı çıkıp bütün askeriyeyi dolaştım 2 saat boyunca hiç ara vermeden koştum 6 dakika boyunca dinlendim çünkü başım dönüyordu. Ayağa kalktım daha 5 inci turdayken ben bu kadar yorulmamıştım. 4 saat sonra artık dizlerimde derman kalmamıştı.Tam koşmama bir tur kalmıştı ki başım dönmeye başlayınca bayıldım bayıldığım yerde böyle askerin pek fazla olduğu yerdi açım bir yandan suyum yok bir yanda başıma askerler toplanıydu.

Bağtur:

"İyi misin asker." Dediğinde ben baygınlıktan aradan 2 saat geçti.Ben bu sırada revirden çıkıp son turu tamamlamak için dışarı çıktım revir kapısında Bağtur başkomutanım beni bekliyordu.

Bağtur:

"Geç içeriye dinlen."

Arslan:

"Yok komutanım ben gidiyimde son turumu tamamlıyım."

Bağtur:

"Noldu birden?"

Arslan:

"Suyum bitiği için susuzluktan dolayı."

Ben(Arslan)son turu tamamlamak için dışarı çıktı son turu tamamladıktan sonra yatakhaneye bizimkilerin yanına gittim. Bugün yorgunluktan gebermiştim.Direk yatağa kıyafetlerimle yattım hiç sorgusuz sualsiz birisinin bana seslendiğini duydum.

Deniz:

"Arslan sen üstte yatsan ben altta yatsam ayağım sargılı da."

Arslan kalktı üst ranzaya yattı. Arkasından yine ses duyuldu.

Zülfikar:

"Kalk orası benim yerim"deyince en arkadaki ranzaya gittim.

Arslan en alt ranzaya yattı. Arkadan yine ses geldi.

Semih:

"Kalk orası benim yerim."

Arslan bir yandaki ranzaya yattı.

Arkasından yine bir ses geldi.

Oğuz:

"Kalkar mısın orda ben yatıyorum."

Arslan en ön ranzalardan birisine yattı. Önünden bir ses geldi.

Hayri:

"Oğlum benim yattığım yere niye yatıyorsun?"

Arslan üstte çıktı. Murathan geldi.

Murathan:

"Oğlum benim yattığım yere niye yatıyorsun?"

Başka boş bir yere geçerken Demircan gelip oraya yattı.Yatakhanede her yer doluydu ben de en son dayanamayıp yemekhane koltuklarından birisine yattım.

 

 

 

 

​​​​​​

​​​​​

​​​​​​

 

​​​​​

 

​​​​

​​​​​

​​​

 

​​​​​​

​​​

 

 

 

 

Gök timi eğtiminde , Deniz teğmen halata doğru koşarken ayağı burkuldu. Metehan ve Semih , Deniz teğmennin kolundan tutup kaldırıp revire doğru götürdüler.

 

Semih:

 

"Abla meşgul müsün?"

 

Nazende:

 

"İlaçları sıraya diziyordum durum nedir?"

 

Semih:

 

"Deniz'in ayağı burkuldu."

 

Nazende:

 

"Yatağa oturtun geliyorum."

 

İlaçları sırıya dizip,Deniz'in yanına gittim.Deniz botlarını ve çorabını çıkarıp uzandı.Ayağında morluklar vardı 1-2 hafta boyunca ayağında bandaj olması ve hiç koşmaması gerekiyordu.Ayağına bandajı sardıktan sonra;

 

Deniz:

 

"Bişey sorucam sevgilin var mı?"

 

Nazende:

 

"Yok,napacan?"

 

Deniz:

 

"Hah iyi"

 

Nazende:

 

"İyi derken"

 

Deniz:

 

"Seni birisi soruyor"

 

Nazende:

 

"Kim?"

 

Deniz:

 

"Bağtur"

 

Nazende sabır diliyerek:

 

"Şimdi Deniz,çok fazla koşma, sana krem vereceğim hergün süreceksin , haftanın bazı günleri buz koymaya yanıma geliceksin ve 2 hafta rapor yazıcağım izinlisin"

 

Deniz:

 

"İzin yazmasan olur mu?"

 

Nazende:

 

"Yazmak zorundayım böyle duramazsın."

 

Deniz:

 

"Tamam"

 

Askerlerden birini çağırdım Deniz teğmenin koluna girerek Deniz'i yatakhaneye götürdüler.

 

OĞUZ 

 

Arslan,ben , Semih ve Zülfikar eğitimimiz bittikten ağaçların olduğu yere oturduk.

 

Ben:

 

"Arslan biz Nazendeyle nasıl barışıcağız, bizim kıskançlığımızdan dolayı Nazende'yi küstürdük."

 

Arslan:

 

"Senin suçun"

 

Ben:

 

"Neden benim suçum"

 

Arslan:

 

"Kıza karıştığımız için olmasın "

 

Ben:

 

"İkizim bak o komutan bozuntusuyla yan yana oturmasına müsade mi edeydim"

 

Semih:

 

"Yarın çarşı izin günümüz değil mi çiçekle özür dileseniz olmaz mı?"

 

Ben:

 

"Olabilir aslında "

 

Zülfikar:

 

"Size bir ay boyunca tirip atmaktan iyidir bu arada iki gün sonra bizim ekibibe yeni komutan gelicekmiş acaba kim?"

 

Semih:

 

"Dün konuşurlarken duydum adı Pamira 'ymış"

 

Arslan:

 

"İnşallah güzeldir."

 

Zülfikar:

 

"Bir talibimiz var galiba."

 

Arslan:

 

"Olabilir aslında ,Oğuz Esrigünle aranız nasıl?"

 

Ben:

 

"Yarın buluşucağım,acıktım ben saat kaç?"

 

Semih:

 

"Bir olmuş hadi kalkalım da yemekhaneye yemek yiyelim."

 

NAZENDE

 

Oğuz ve Arslan'a küstüğüm için pişmandım boş bir masaya geçtim Safa dan çayla beraber tost yapmasını istedim benim karşımdaki masa boştu.Bu sırada Bağtur yanıma geldi.

 

Bağtur:

 

"Oğuz ve Arslan'a neden küstün?"

 

Nazende:

 

"Abimgil bana bu güne kadar hiç karışmadı ben küçükken abimgil dışarı çıkmama izin vermediydi 1 ay boyunca tirip atacaktım o ikisi benim gönlümü iki hafta sonra çiçekle almaya geldi o zaman ikisini de affetiydim o günden beri bir daha asla bana karışmadılar şimdi ise pişmanlık duyuyorum."

 

Bağtur:

 

"Peki neden ?"

 

Nazende:

 

"İkisine boş yere tirip attığım için."

 

Bağturla konuşurken Oğuz ve Arslan'ı gördüm.Yanlarına doğru gittim ikisinin yanına gittim.

 

Nazende:

 

"Abi Bakar misin bi"

 

Oğuz:

 

"Noldu gülüm?"

 

Nazende:

 

"Boş yere tirip attığım için özür dilerim, affetiniz mi?"

 

Oğuz ve Arslan aynı anda:

 

"Vallahi mi?"

 

Nazende:

 

"Vallahi."

 

Oğuz:

 

"Biz de senden nasıl özür dileriz onu düşünüyorduk"

 

Nazende:

 

"Affetiniz yani saılıyımı size."

 

Oğuz:

 

"Olur." Tam o sarıldığımda polis olan Esrigün geldi.

 

Esrigün:

 

"Aldatıyor musun beni."

 

Oğuz:

 

"Aynen kardeşimle aldatıyorum."

 

Nazende:

 

"Esrigün nasılsın?"

 

Esrigün:

 

"İyiyim de ne yani siz kardeş misiniz?"

 

Nazende:

 

"Evet."

 

Oğuz Esrigünle dışarıya çıkarlar. Bizede beraber oturup çay içiyorduk,aklıma birden dünkü aldığım lokumlar geldi.

 

Nazende:

 

"Gençler ben iki dk revire gidip geliyorum."

 

Hepsi bir ağızla :

 

"Ne almaya gidiyorsun?"

 

Nazende:

 

"Ney"

 

Metehan:

 

"Ne almaya gidiyorsun kısaca?"

 

Nazende:

 

"Dün lokum almıştım hep beraber yeriz diye." Ben giderken Deniz burkuk ayğıla topallaya topalaya geliyordu.Ben revire varıp sabahki getirdiğim lokumları çekmeceden çıkarıp yemekhaneye doğru gettirdim.Ben geldiğimde Oğuz' da gelmişti. Bağtur'un yanına oturmuştum.

 

Deniz:

 

"Oooo yenge hanım buluşmuşsunuz yan yana"

 

Nazende:

 

"Ne yengesi gerizekalı!"

 

Arslan:

 

"Öyle bişey olsa ilk bizden izin alması gerekir."

 

Bağtur içinden:

 

"Hadi ya bir de bu çıktı."bütün herkes bağtura baktı anlamsız bir şekilde.

 

Deniz:

 

"Noldu Bağtur komutanım Nazende den hoşlanmış gibisin."

 

Bağtur:

 

"Hah yok öyle bişey hoşlanmıyorum."

 

BAĞTUR'UN İÇ SESİ

 

Yalan vallahi yalan Nazende' den hoşlanmaya başladım.Nazende' yle evlenmeye kadar yol katederim ama bir sorun var ki abileri acaba benim Nazende'ye istemede verirler mi ki?

 

 

 

Zülfikar:

 

"Komutanıııım hey dünyadan komutanıma duymuyor musunuz hey?"

 

Bağtur:

 

"Hah noldu?"

 

Nazende:

 

"Ben çıkıyorum görüşürüz gök timi"

 

Arslan:

 

"Nereye gidiyorsun?

 

Nazende:

 

"Bağtur'un söylediği eve gidiyorum." Deyip üssten çıkıp arabamla Bağtur'un önerdiği eve gitmek için yol aldım . Bu eve vardığımda ev satılıktı.Ev sahibi kapıyı açıp içeri girdim asansörle yukarıya çıkıp. Evin içini gezdirmeye başladı.

 

Ev sahibi:

 

"Nerelisiniz?"

 

Nazende:

 

"Kırşehirliyim."

 

Ev sahibi:

 

"Evi beğendiniz mi?"

 

Nazende:

 

"Evet çok güzel kaç bin lira?"

 

Ev sahibi:

 

"30 bin lira efendim."

 

Yıllardır biriktirdiğim paranın altında olması beni üzmüştü ama benim biriktirdiğim para ise 2 milyon liraydı ben bu güne kadar yemeyip içmeyip sırf bu kadar para biriktirmiştim. Şuanda aldığım para ise 40 bin liraydı.Şimdi ise ben bu evi beğenmiştim.Bağturun bana önerdiği bu evi satın almıştım. Ama bugünlükte Arslan ve Oğuz'un evinde kalacaktım.Telefona baktığımda ise Arslan beni arıyordu.

 

Arslan sesiz bir yerde benimle konuşuyordu:

 

"Alo abla sakın bana o komutan bozuntusunun söylediği yeri aldım deme."

 

Nazende:

 

"Aldım bile."

 

Arslan:

 

"O sik kafalı bağtur her sabah işkence çektiriyor."

 

Nazende:

 

"Ne yapmasını bekliyorsun acaba prensesler gibi uyandıracak değil ya." Tam bu sırada komtan bağtur'a yakalanmıştı.

 

Bağtur:

 

"Bana sik kafalı dediğin için cezalısın hiç itiraz istemiyorum konuştuklarınız hepsini duydum."

 

Telefonda

 

Arslan:

 

"Nazende hadi görüşürüz abicim "

 

Nazende:

 

"Tamam"

 

Bağtur:

 

"İki yüz şınav 6 turda koşucaksın hatta telefonuna bir hafta el koyuyorum."

 

Arslan:

 

"Komtanım bari iki yüz olmasın yüzelli olsun."

 

Bağtur:

 

"Yüzelli olacak 10 koşucaksın anlaşıldı mı asker?"

 

Arslan:

 

"Anlaşıldı komutanım ."

 

Deyip komutanla beraber eğitim sahasına geldik şınav çekmeye 1 saat boyunca şınav çektim 150 incide bıraktım. Dışarı çıkıp bütün askeriyeyi dolaştım 2 saat boyunca hiç ara vermeden koştum 6 dakika boyunca dinlendim çünkü başım dönüyordu. Ayağa kalktım daha 5 inci turdayken ben bu kadar yorulmamıştım. 4 saat sonra artık dizlerimde derman kalmamıştı.Tam koşmama bir tur kalmıştı ki başım dönmeye başlayınca bayıldım bayıldığım yerde böyle askerin pek fazla olduğu yerdi açım bir yandan suyum yok bir yanda başıma askerler toplanıydu.

 

Bağtur:

 

"İyi misin asker." Dediğinde ben baygınlıktan aradan 2 saat geçti.Ben bu sırada revirden çıkıp son turu tamamlamak için dışarı çıktım revir kapısında Bağtur başkomutanım beni bekliyordu.

 

Bağtur:

 

"Geç içeriye dinlen."

 

Arslan:

 

"Yok komutanım ben gidiyimde son turumu tamamlıyım."

 

Bağtur:

 

"Noldu birden?"

 

Arslan:

 

"Suyum bitiği için susuzluktan dolayı."

 

Ben(Arslan)son turu tamamlamak için dışarı çıktı son turu tamamladıktan sonra yatakhaneye bizimkilerin yanına gittim. Bugün yorgunluktan gebermiştim.Direk yatağa kıyafetlerimle yattım hiç sorgusuz sualsiz birisinin bana seslendiğini duydum.

 

Deniz:

 

"Arslan sen üstte yatsan ben altta yatsam ayağım sargılı da."

 

Arslan kalktı üst ranzaya yattı. Arkasından yine ses duyuldu.

 

Zülfikar:

 

"Kalk orası benim yerim"deyince en arkadaki ranzaya gittim.

 

Arslan en alt ranzaya yattı. Arkadan yine ses geldi.

 

Semih:

 

"Kalk orası benim yerim."

 

Arslan bir yandaki ranzaya yattı.

 

Arkasından yine bir ses geldi.

 

Oğuz:

 

"Kalkar mısın orda ben yatıyorum."

 

Arslan en ön ran

zalardan birisine yattı. Önünden bir ses geldi.

 

Hayri:

 

"Oğlum benim yattığım yere niye yatıyorsun?"

 

Arslan üstte çıktı. Murathan geldi.

 

Murathan:

 

"Oğlum benim yattığım yere niye yatıyorsun?"

 

Başka boş bir yere geçerken Demircan gelip oraya yattı.Yatakhanede her yer doluydu ben de en son dayanamayıp yemekhane koltuklarından birisine yattım.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%