7. Bölüm

7. Bölüm

priwkitapaşkı
priwkitapaski

"Baba."

Dudaklarımdan uzun zamandır söylemediğim ve en büyük kabusum olan kelime döküldüğünde her zerremin titrediğini hissediyordum.

Değişmişti. Siyah saçlarının arasına aklar düşmüş, benimle aynı renk olan kahverengi gözleri kıpkırmızıydı ve gözaltlarında belirgin mor halkalar oluşmuştu. Ama kokusu hala aynıydı. Bu kokuyu asla unutamazdım. İçki kokusu.

Olduğum yerde kalakalmışken beni itekleyerek içeri girip kapıyı kapattığın da hemen kendime gelip "senin burada ne işin var?" Diye sormayı akıl edebilmiştim. Dudakları mide bulandırıcı bir şekilde iki yana kıvrıldı "ne oldu kızım beni gördüğüne sevinmedin mi" konuşurken pis nefesi yüzüme vuruyordu bu nedenle yüzümü buruşturmadan edemedim "hemen git buradan senin bizim hayatımızda yerin yok" bu dediğimle iğrenç bir kahkaha attı ve üzerime gelmeye başladı. O ileri bir adım attı ben geriledim, geriledim, ve en sonunda sırtımda duvara çarpınca durmak zorunda kaldım. Şimdi tam dibimdeydi ve pis nefesini solumamak için nefesimi tutmuştum. "Senin bir hayatın yok, olamazda anladın mı beni!" Diyerek hiddetle saçlarımı tutarak kafamı geriye doğru çekince inledim ama onun karşısında güçsüz durmayacaktım. "Benim hayatıma sen mi karar veriyorsun" dediğimde saçlarıma daha şiddetli asılıp yüzüme tükürürcesine konuştu "sen benim hayatımı mahvettin! Eğer sen doğmasaydın benim karım ve oğlumla çok mutlu hayatım vardı!" Gözlerim dolmuştu ama gözyaşlarımın gözlerimden akmasına izin vermedim "ben senin hayatını mahvettim öyle mi" burnumdan alaycı bir şekilde güldüm "asıl sen aileni mahvettin! İçip içip karını dövdün! Tamam yine beni suçla ama unutma bunların sorumlu SENSİN!" Diye öyle bir bağırdım ki karşımda bocalamıştı. Muhtemelen bu kadar cesur olmamı beklemiyordu. Ama ben eski Ayça değildim.

Bocalamasını fırsat bilerek göğsünden şiddetle ittirince bir kaç adım gerilemişti. Ama kendini toparlayınca yanağıma öyle şiddetli bir tokat atmıştı ki ağzıma kanın metalik tadı gelmişti. Başım tokadın etkisiyle soluma döndüğünde gözlerimi kapatıp sertçe yutkundum. Ağlamamak için alt dudağımı ısırmaktan neredeyse parçalayacaktım. Hiddetle çenemi tutup yüzümü yüzüne yaklaştırınca "sana bir cesaret gelmiş bakıyorum da, bana baş kaldırmaman gerektiğini unutmuşsun" sağ gözü öfkeden belli belirsiz seğirdi ve daha yüksek sesle bağırdı "SENİ O GÜN GEBERTMELİYDİM! SEN YAŞAMAYI HAKETMİYORSUN!"

İşte hayatımın özeti bu cümleydi. Ben hep bu cümleyi duyarak büyümüştüm. Çenemi elinden kurtardım ve bende artık öfkemi içimde tutamadım "GEBERTSEYDİN O ZAMAN! NEDEN GEBERTMEDİN HE NEDEN!" Bu noktada sağ gözümden usulca bir gözyaşı çeneme doğru yuvarlandı ve daha sakin bir sesle devam ettim "ben sana hiç bir zaman beni sev demedim baba. Ben sevilmeyi hiç bir zaman haketmediğimi biliyorum" elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim "ama sevmiyorsan yüzüme bakmasaydın. Küçücük çocuktum ben ya çocuk! Canımı yakmak hoşuna mı gidiyordu?" Karşımda öylece dururken bir şeylerin farkına varmış gibi yutkundu. Ama tabi ki yine öfkesine sığınıp elini tokat atmak için havaya kaldırınca kendimi hazırlayıp gözlerimi kapattım.

Ama düşündüğüm gibi olmadı. Gözlerimi yavaşça açtığımda karşımda öfkeyle soluyan Egemen'i görmeyi beklemiyordum. Bana kısa bir an bakıp babam olacak adamı yakasından kavrayıp şiddetle duvara çarpınca onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. "Yeter lan büyüğümsün dedik bir şey yapmadık ama benimde bir sabrım var!" Öyle bir bağırmıştı ki ben bile irkildim. Şoktan kaskatı kesilmiştim. Sanki beynim durmuştu, hiç bir şeyi algılayamıyordum. "Eğer bu kıza bir daha dokunursan o zaman yemin ederim ki seni gebertirim! Anladın mı beni?" Babam hemen başını salladı. O hep kendi canını düşünürdü zaten.

O anda abim nefes nefese içeri girdi. Bir kaç saniye beni süzdü sonra dişlerini sıkarak babama döndü "lan sen harbi sıktın!" Diyerek o da babamın çenesine yumruğunu geçirdi. Benimse başım dönüyor, gözlerim kararıyordu. Daha fazla dayanamayacağımı anlayınca yanımda duran Egemen'in kolunu tuttum "egemen ben bayılıyorum gali-"cümlemi tamamlayamadan bacaklarımın tüm gücü çekildi ve yere düşmeyi beklerken, çok tanıdık ama bir o kadarda yabancı bir beden kucağına aldı.

Gerisi ıssız bir karanlıktı.

Eveet bu bölümde bu kadardı. Umarım beğenirsiniz.

Eğer beğendiyseniz yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın.

Görüşürüüzz!

Bölüm : 02.12.2024 14:54 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...