Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. BÖLÜM

@psikopat_yazar

Merhaba arkadaşlar yine ben geldim, sizleri çok özledim, hadi o zaman sizi bölüm ile başbaşa bırakıyorum🤭

 

Yıldızı parlatmayı unutmayın💋

 

 

___________________________________________

 

 

Eslem Acar'ın Ağzından;

 

Hastanede çok yoğunluk yoktu, işlerimi halledip konağa geçtim, hızlıca konağa girip çantamı odama bırakıp aşağıya indim, mutfağa geçip kızlara yardım ederken Yaren ablanın minik kızı mutfağa girip "Havva teyze annem nerede" yanına doğru yürüyerek önünde diz çöktüm "Hazal annenin çok az işi varmış, biz seninle annen gelene kadar biraz vakit geçirelim, ister misin" bana gülümseyip "olur yengoş" dediğinde ben de ona gülümsemiştim, beraber pasta yapmaya karar vermiştik, malzemelerimizi hazırlayıp güzelce yapmaya başladık.

O kadar çok eğlenmiştik ki mutfakta zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştık bile, pastamızı pişirmiş, şimdi de Hazal ile birlikte süslemiştik, pastayı buzdolabına yerleştirip döndüğümde omzunu kapıya yaslayıp bizi gözleri parlayarak izleyen bir Demir beklemiyordum, yavaşça içeri geçip "ooo hanımlar, ne yaptınız böyle, mis gibi kokuyor" Hazal amcasının sesini duyunca koşup sarıldı, bıcır bıcır konuşmaya başladı "amca biz yengoşumla pasta yaptık" Demir gülümseyip bana baktı, Yaren abla mutfağa gelip Hazal'ı önlüklü görünce gülümsemişti, maalesef ki sevgili elticiğim çocuk yapmak için benden yardım alıyordu, neymiş Özgür abiye cilve yapıp çocuk yapması gerekiyormuş, Sinem ablanın zaten oğlu 2 yaşındaydı daha yeni yeni kelimeleri söylüyordu, Sinem abla Ömer ile mutfağa gelince ben herkesi es geçip, hızlıca Ömer'i kucağıma aldım, Hazal nasıl ki amcasına aşıksa bu küçük bey de tam tersi yengeciydi, kucağımda keyifli mırıltılar çıkarırken Ömer ile avluya geçtik, herkes gelmişti, Ümit abi gelip Ömer'i almak istediğinde oğlu adeta yapıştı bana, ben de keyiflenerek sedirlere geçtim, babaanne bana gülünce ben de güldüm, boğazını temizleyip "maşallah pek de yakışmış" dediğinde utanmıştım, Demir gelip yanıma oturdu kulağıma eğilip "biz de mi yapsak bir tane yavrum" daha çok kızarıp dirseğimi geçirdim karnına o kısık kısık gülerken, ben de muhabbete başladım Havva abla gelip sofra hazır dediğinde, hızlıca sofraya oturup yemeğimizi yedik, çayımızı da içtikten sonra odalarımıza çekilmiştik, ben giyinme odasına geçip gecelik giydim, biraz kışkırtmaktan zarar gelmez.

(Buradan itibaren+18 sahneler olacak, istemeyen geçebilir)

 

İçeri geçtiğimde ceketini indirip yatağa oturup bana döndü, yutkunup derin bir nefes aldı, yanına gidip kucağına oturdum, dudağına tutkulu bir öpücük bırakıp geri çekildim, kendimi ona bastırınca inledi, pijama takımının üst kısmındaki bağcığı açıp, açlıkla göğüslerime kapandı, bebek gibi emiyordu, inleyip elimi ensesine atıp daha çok kendime bastırdım, beni yatağa adeta atıp gömleğini açarak üzerime geldi, gömleğini bir köşeye atıp, dudaklarıma yapıştı, pantolonunun düğmesini açıp hızla indirdi, boxer ile kalınca pijamanın üst kısmını çıkarıp attı, alt kısmı da hızlıca çekip bir köşeye fırlatı, hırlayıp iç çamaşırını çekip dilini kadınlığımda gezdirdiğinde kısıkça inledim, konakta bir sürü kişi vardı ve inlememi duymalarını istemiyordum, Demir erkekliğini içime sertçe itince dudaklarıma yapıştı çünkü çığlık atacağımı biliyordu, tekrar kendini içime itince dudaklarına inledim, yavaş yavaş git gel yapmaya başladı, ikimizin inlemeleri birbirine karışıyordu, daha da hızlanıp inlemeye devam ederken "ımmmmmm, ahhhhhhhhhh Yavrum, bebeğim, ımmmmmmmmm Esleeemmm" diye inlediğinde çok hoşuma gitti, en sonunda içime boşalmıştı, ben ondan baya önce boşalıyordum ama onun boşalması baya son doruklarda oluyordu, defalarca kez içime girip çıktı, her defasında ilkmiş gibi zevkle inlemesi, hırlaması beni deli ediyordu, duşa geçip orada da rahat durmayıp bir kaç kez de duşta sevişmiştik, inlemelerimizi inşallah duymamıştır kimse, gerçi bu adam o kadar tutkulu ki sağır sultan bile duymuştur. Yıkanıp banyodan çıkıp giyindik, banyodan kurutma makinesini alıp arkama geçti, tek bir teli bile ıslak kalmayacak şekilde kurutmuştu, kurutma makinesini banyoya götürürken ben de çarşafı değiştiriyordum çünkü yine kan olmuştu bir kaç damla, yutkunup çarşafı hemen giyinme odamızdaki çamaşır makinesine attım, herkesin bir özeli var sonuçta, bu yüzden de odama kimsenin girmesini istemiyordum, kocam ile mahremimdi burası değil mi, Demir benimle yatağa geçip göğsüne çekti beni, saçıma bir öpücük bırakıp, huzurlu bir uykunun kollarına bıraktık kendimizi...

 

(+18'in sonu buradan devam edebilirsiniz)

 

 

 

Kapımız çok sert çalıyordu, sıçrayıp kapıya baktım, Demir de ayağı kalkıp kapıya gitti, kapıyı açtığında Yaren abla endişe ile bize bakıyordu, daha gün bile ağarmamıştı, ne oluyordu ya, Yaren abla içeri gelip "Es... Eslem, Hazal'ın ateşi çok yüksek, düşmüyor" ağlıyordu hızla kalkıp sabahlığı üzerime giydim, Yaren abla ile onların odasına doğru koştum, odaya geçtiğimizde Hazal'ın inlemesi ile koşarak yanına gittim, elimi alnına koyduğumda cayır cayır yanıyordu, Demir'e dönüp "aşkım telefonumu getirir misin hemen" Demir hızlıca çıkıp aynı hızla geldi, hemen hastanede nöbetçi olan asistanımı arayıp "Sevgi şimdi ben birini göndereceğim bana ağrı kesici ve ateş düşürücü olan ne kadar serum varsa gönder ama dozajı çocuklara uygun olsun" Sevgi onaylayıp kapatınca Demir'e döndüğümde telefonuyla çoktan sağ kolu Mehmet'i arayıp emir verdiğini gördüm, ben Hazal'a soğuk uygulama yaparken Mehmet de hızlıca alıp gelmişti, poşetlere bakıp bir serum kiti, serum ve kelebek çıkardım, Hazal'ın kolunu sıyırıp koluna lastiği takıp biraz sıktım, kelebeği kolundaki damara geçirip, iğneyi çıkardım, bu defa serumu alıp çok fazla ilaç karıştırmadan dozu az ama güçlü bir ateş düşürücü ekledim, havasını alıp kelebeğe bağladım, serumu yavaş hızda açıp bekledim, şuan gidiyordu.

 

Yarım saattir serum daha bitmemişti, Yaren ablalara dönüp "abla siz uyuyun biraz ben buradayım, merak etmeyin bir şey olursa haber ederim, belli ki akşamdan beri uyuyamamışsınız" dediğim şey ile önce tereddüt etse de Demir de benimle aynı fikirde olunca Özgür abi ile gitmişlerdi, onlar gidince Demir yanıma gelip belimden tutup kendine çekti "sen az önce bana aşkım mı dedin" kulağıma fısıldadığı şey ile gülüp dudağına ufak bir öpücük bıraktım, daha sonra dağıttığım şeyleri toplayıp çöpe attım diğer ilaçları bir köşeye bırakıp Demir'e döndüm "aşkım, bence biz bu evdeki bir odayı revire çevirelim, böyle acil durumlarda lazım oluyor" dediğime gülüp yanıma gelip dudağıma bir öpücük bırakıp geri çekildi "olur yavrum, ne lazımsa söyle, ben adamlara söylerim hallederler, tıbbi gereçleri de sen dizersin" gülümseyip başımla onayladım, Hazal mırıldanınca hızla yanına gidip ateşini kontrol ettim, çok şükür ki düşüyordu, alnına bir öpücük bırakıp koltuğa oturan Demir'in yanına oturdum, o boynumu öpüp kokumu içine çekerken, ben huzurlu göğsünde keyfime bakıyordum, Demir'in gözleri yavaş yavaş kapanırken bu defa ben onun başını göğsüme çektim, derince soluyup uykuya daldı, ben Hazal'ın serumuna baktığımda az kaldığını gördüm, biraz daha kocamın yüzünü izleyip yavaşça ayağı kalktım, o koltuğa iyice yayılırken ben Hazal'ın serumunu çıkarttım ama kelebeği çıkarmamıştım, olur da ateşi yükselirse tekrar serum takmak için. Biten serumu ve kiti çöpe attım, sonra mutfağa inip büyük bir kaba buz koyup, dolaptan su ekledim, yukarı çıkıp Hazal'a soğuk uygulama yaptım, ateşini iyice düşürdükten sonra derece ile de kontrol edip, rahat bir nefes aldım, saate baktığımda 9 olmuştu, kahvaltı yüksek ihtimal masaya taşınıyordu, kapı açılıp Yaren abla ve Özgür abi odaya girdiğinde kocam da gözlerini açıyordu. Yaren abla uyuyan kızının yanına gidip ateşine baktı, düşen ateşi ile rahat bir nefes alıp bana sarıldı "ay eltim çok teşekkür ederim, sen olmasan ne yapardık" dediğine gülüp ben de ona sarıldım, Selma anne odaya gelip bizi burada görünce gözlerini kocaman açıp "Hazal'ım ne oldu sana babaannem" dediğinde kaynanama dönüp "ateşi çıkmış gece anne korkma, serum yaptım iyi şimdi" dediğimi duyunca sıkıca sarıldı bana "ah güzel kızım, canım gelinim, seni bize Allah gönderdi" dediği şeye tebessüm ederken, Demir'in sesi doldu kulaklarıma "amcam, iyi misin?" Hazal uyanmış etrafına şaşkınca bakıyordu, hızlıca odamıza koşup fener ve steteskop alıp Hazal'ın odasına geçtim, önce fener ile gözlerine bakıp bilincini kontrol ettim, daha sonra steteskop ile sırtını, göğsünü dinledim, daha sonra geri çekilip yanağına minik bir öpücük kondurdum, Yaren abla bana baktı, ben de dönüp "prensesimiz biraz üşütmüş, şuan iyi ama yine de hastanede detaylı bir kan testi yapalım" dediğim şey ile Hazal adeta çığlık atmıştı, Demir'i çağırıp boynuna sarılarak ağlıyordu, Demir de saçlarını okşayıp sakinleştirmeye çalışıyordu, yanlarına oturup Hazal'a döndüm "kuzum istemediğin hiç bir şey olmayacak söz, hem ben de oradayım canın acıdığı an durdururum" Hazal bana bakıp tekrar amcasına dönüp nazlandı "amcam da gelsin ama yoksa asla gelmem" dediği şey ile gülümsedim Demir kabul ettiğinde o da kabul etmişti, aslında malzemem olsa ben de alırdım kanını ama işte malzeme yoktu, bu küçük hanımın iğne fobisi vardı ve onun için yapacağım odaya bir kan alma kiti ve tüp de koyacaktım.

 

Kahvaltımızı yapmış şimdi de hastaneye gidiyorduk, hastanenin önünde durduğumuzda arabadan inip Hazal'ın kapısını açıp kucağıma aldım, Demir de yanımıza geldiğinde beraber hastaneye girdik, kapıda Sevgi karşılamıştı, o bana günlük programı anlatırken hastanenin içine girip kan alma bölümüne geçtik, Hazal'ı bir koltuğa oturtup hemşireye döndüm "bu küçük hanımın kanı alınacak" dediğimde kafasını salladı, malzemeleri hazırladığında arkama dönüp dolaptaki ilaçlara bakıyordum, Hazal çığlık attığında önüme dönmem ile Hazal'ın damarını paylattığını gördüm, kaşlarımı çatarak "bir kanı da alamayacaksanız ne diye bu hastanedesiniz ki!" Hızlıca oraya gidip damarı açtığı ama patlattığı yere alkollü pamuk bastırıp ufak bir bant yapıştırdım dudakları korkudan titriyordu, o çömez hemşireye sonra yapacağımı biliyordum ben, Hazal'a dönüp elini tuttum "oy yengesi kurban olsun, ağlama bitanem, bunlara iş verende kabahat, şimdi izin verirsen ben kanını alayım?" Önce amcasına bakıp onun güven veren bakışlarıyla bana dönüp olumlu bir şekilde başını salladı, diğer koluna lastiği takıp kan alma kitini takmadan önce 10'a kadar sayıp derin nefesler al dedim o daha 3 dediği sırada ben kiti takmıştım bile, tüpleri hızlı hızlı doldurdum, 10 dediğinde kan alma kitini çekip alkollü pamuğu bastırıp "bak bitti bile güzelim" dediğim şey ile gülümseyip yanağımı öptü "yengoş sen hiç acıtmadın ki, hemşireler canımı çok yakıyor" duyduğum şey ile kahkaha atıp onu öptüm, Demir ne kadar eve götürmek istese de ben Hazal'ın yanımda kalmasını istemiştim, birlikte odama geçtiğimizde çekmeceden ona boyama kitabı ve boyama kalemi çıkardım, o boyama yaparken ben de hastalarımla ilgilenmiş ve günü bitirmiştik...

 

 

________________________________________

 

 

Ve bir bölümün daha sonu, bir sonraki bölümde zamanı çok azıcık ileri alacağım böyle 2 aycık falan geçmiş olacak, hepinize teşekkür ederim

 

Yıldıza basmayı unutmayın 🤭🤏🏻

 

Loading...
0%