@psikopat_yazar
|
Merhaba canlarım ben geldim...
Bölüme geçmeden önce oy vermeyi unutmayın.
Nasılsınız iyi misiniz?
Lütfen oy verin arkadaşlar, okuma sayısı artarken oy sayısı çok az artış gösteriyor, emeğimin ufacık bir karşılığı olarak görün, hepinizi çok seviyorum😍
Buyrun bölüme geçelim 😊🫶🏻🥹
Psikopat Yazar gururla sunar... 🫣😅
_______________________________________
Yarın bizi beraber görenler kimdi o yanındaki diye sorarlarsa beni detaylı anlatma. Kısaca; ömrümün geri kalanı dersin.
Cemal Süreya
_______________________________________
Sen; aklım ve kalbim arasında kalan, en güzel çaresizliğimsin.
Cemal Süreya
_______________________________________
Tuhaf bir ağlama sesi, iğrenç bir koku, burası da neresi diye düşünürken saçını kökünden çekip yerde sürükleyerek başka bir odaya götürdü adam, turuncu olmuş dişleri ile gülümsedi, nefesi o kadar iğrenç kokuyordu ki, miğdesi bulandı kadının, tekrar güçlü bir çığlık koptu, bebek sesiydi sanki, onu çağırır gibi ağlıyorlardı, sertçe yere atıldığında canı çok acımıştı, ellerini karnına sardı ama karnı şiş değildi, iyi de o hamileydi, hem de ikiz bebeklere hamileydi. O zaman karnı neden dümdüz bir şekildeydi, ayrıca bu iğrenç adam da kimdi, onu tekrar kolundan tutup kaldırdı, sert bir şekilde sürükleyip bir tane yatağa attı, üzerine doğru eğilerek boynunu öpmeye başladığında kadın çığlık atarak bağırdı "bırak beni sapııııkkkk" adam hâlâ devam ediyordu, miğdesi bulanıyordu kadının, tekrar çığlık attı...
_______________________________________
"Eslem, güzelim uyan hadi kâbus görüyorsun" duyduğu ses ile hızlıca sıçradı, elleri istemsizce karnına gitti ve gözleri de dolmuştu, son ayıydı bu ay'ın sonlarına doğru sezeryanla kucağına alacaktı bebeklerini, kocası onu kolları arasına alıp, sarıp sarmalarken, aynı zamanda saçlarını okşayarak "geçti yavrum, kâbus gördün sadece, iyisiniz" duyduğu yatıştırıcı kelimeler kadını tekrardan uykunun kollarına bıraktı...
Sabah uyandığında gayet güzel ve pozitif enerji ile uyanarak güne merhaba demişti, ikizlerini kucağına almasına çok az kaldığı için artık çok fazla ayakta durmuyor ve iş falan da yapmıyordu, tek meşakati evde yemek yiyip keyfine bakmaktı, kocasına bir kaç defa şirkete gitmeyi teklif etse de asla kabul etmiyordu, çünkü doğumuna az kaldığı için evde olmasını daha iyi buluyordu. Demir şirkete giderken Eslem de evde takılıyordu. Odasından çıkıp yavaş yavaş aşağıya inip sedirlere oturmuştu, karnını severek avluya göz gezdiriyordu. Kaynanası da yanına oturduğunda biraz sessizliği dinlemişlerdi gelin kaynana, Eslem mutfağa gidip, hem tatlı hem de ekşi bir şeyler bakmak için ayaklanmıştı, ayağı kalktığında kasıklarına giren keskin bir ağrı ile dişlerini sıkıp bir kaç adım attı ama keskin bir ağrı daha olunca adeta çığlık atmıştı, korumalara bağıran kaynanası arabayı hazırlayın demişti. Anlaşılan minik afacanlar artık gelmek istiyordu, Eslem acı bir şekilde inlediğinde, kaynı Meriç de koluna girmişti, yavaş yavaş arabaya doğru gidip, binmişlerdi. Hızlıca hastaneye giden araba ile Meriç abisini arayıp yengesinin doğumunun başladığını ve hastaneye gittiklerini söylemişti, Demir hızlıca şirketten çıkmıştı, zaten yeni girmişti. Hastaneye geldiklerinde Meriç çıkıp sedye istemişti bağırarak, Eslem sedyeye alınarak doğumhaneye giderken, aynı hızla ani bir frenle hastanede durmuştu Demir, hızlıca hastaneye girip, karısının alındığı doğumhanenin önüne gelmişti, annesi, erkek kardeşi, korumalar da oradaydı, biraz sonra abileri ve yengeleri de kucaklarında yeğenleri ile girmişti hastaneye, tüm aile doğumhane önünde beklerken, Eslem'in Urfa'da olan ailesine de haber verilmiş, ailesi apar topar yola çıkmıştı, karısının çığlıkları her kulağına geldiğinde korkudan dişlerini dudaklarına geçiriyordu.
Kulaklarına dolan güçlü bir bebek çığlığı ile hepsi ayaklandı, Demir zaten hiç oturmuyordu, tekrardan kulaklarına dolan çığlık ile hepsi gerilmişti, ikiz bebekler erken gelmek istemişlerdi ve şuan içerde doğumları gerçekleşiyordu, biraz sonra kulaklarına dolan ikinci tiz çığlık ile hepsinin gözleri dolmuştu, Korhan ailesinin ikiz bebekleri doğmuştu...
Eslem doğumdan sonra normal odaya alınmıştı, birazdan bebeklerini onun yanına getireceklerdi ilk emzirmeyi yapacaktı, biraz heyecanlıydı. Çok geçmeden 2 tane ayrı tekerlekli beşikte biri mavi biri pembe giydirilmiş minicik bedenler hemşire ile odasına getirilmişti, odadakiler çıkarken sadece Eslem ve Demir kalmıştı odada, hemşire Eslem'e bebekleri nasıl tutacağını, nasıl emzireceğini gösterip çıktıktan sonra, ilk başta kızını vermişti kucağına kocası, kızına göğsünü tutabilmesi için yardım etti ama almamıştı, Demir hemen yanlarına yaklaşıp kızının yüzünü parmağının tersi ile okşadığında, küçük Miray bunu bekliyormuş gibi annesinin göğsünü emmeye başlamıştı, Demir bu güzel manzara karşısında adeta nutku tutulmuştu, kızı doyunca onu alıp yerine bırakmıştı babası, oğlunu da alıp annesinin kucağına bıraktığında, oğlu hemen tutmuştu göğsünü, canavar gibi emiyordu, oğlu da doyduğunda babası gelip minik Miran'ı da yerine koymuştu, karısının yanına gidip alnına dudaklarını bastırıp "ah yavrum, sen bu manzarayı bana yaşattın ya, Rabbim seni başımızdan eksik etmesin hatun" duyduğu cümle ile gözleri dolmuştu kadının, başını kocasının göğsüne yaslamış, sessizliği dinliyordu, o kadar huzurlu, o kadar mutluydu ki, kelimeler kifayetsiz kalıyordu mutluluğuna, 2 kişiyken şuan 4 kişilik bir aileydi onlar.
________________________________________
Gece biraz zor ve uykusuz geçmişti karı koca için, ikizler resmen inat eder gibi tüm gece boyunca doğru dürüst uyumamışlardı, tabi ki Demir de bu durumda karısını yalnız bırakmayıp, ona destek olmuştu, çift sabaha doğru gözlerini kapatmıştı, sabah kapılarının tıklanması sonucu uyanmıştı karı koca, yataktan kalkıp hazırlanıp, bebek telsizini eline alarak inmişlerdi aşağıya, sofrada şen şakrak geçen bir kahvaltının ardından sedirlere geçmişlerdi, kahveler geldiğinde, keyifle kahvelerini içiyorlardı ki telsizden ard arda gelen ağlama sesleri ile Eslem hızlıca ayaklanıp, odalarına gitti. Odaya geldiğinde kızı ve oğlu uyanmıştı, onların da karnını doyurmak için önce kızını kucağına alıp yatağa geçti, kızını doyurmaya başlarken kapı açılmıştı, içeri Nehir girip "şey, gelebilir miyim yenge?" Sorduğu soru ile kafasıyla onayladı onu, Miray'a bakıp gözleri dolu dolu baktı, elini yatağa vurup, görümcesinin oturmasını istemişti, Nehir oturduğunda istemsizce başını yengesinin omzuna yaslamış, ağlıyordu, odaya Demir girince, kız kardeşinin karısının omzunda ağladığını görünce hemen önlerine gidip diz çöktü, kız kardeşine bakıp "güzelim, ne oldu sana, neden ağlıyorsun" Nehir duyduğu soru ile hıçkırıp "abi, ben yengeme karşı kendimi çok suçlu hissediyorum" Eslem duyduğu şey ile kızını kocasının kucağına bırakıp, görümcesini hızlıca kendine çekip, sarılmıştı. Saçlarını okşayarak "kendini suçlu hissetme, biz mutluyuz Nehir, ağlama güzel kızım" Nehir yengesinin sakinleştirici sesi sayesinde sakinleşmişti, onlar sarılırken oğlundan kopan tiz çığlık kadını gülümsetti "aaa halası hadi paşamı getir de annesi doyursun onu" Nehir yeğenini beşikten aldığında, yengesine doğru gidip, kucağına bırakmıştı, Eslem oğlunu doyururken, Demir de kızını göğsüne yatırmış, yatakta uzanıyordu, Nehir abisinin göğsünde uyuyan minik yeğenine bakıp hızlıca bir kaç kare fotoğraflarını çekip, yengesine dönerek "yenge ben çıkıyorum, sen de dinlen biraz, çok uykusuz görünüyorsunuz ikiniz de" Eslem görümcesini başıyla onayladı, O da oğlu ile beraber yatağa geçip, küçük paşayı göğsüne yatırarak gözlerini yumdu...
Demir gözlerini açtığında, gördüğü manzaraya binlerce kez şükürler etmişti, evet biraz tuhaf bir şekilde kader yollarını birleştirmişti ama şuan karşısındaki manzara her şeye bedeldi, ikizler bu Eve huzuru da beraberinde getirmişti, evet torunlar vardı ama bebek sesi çok başkaydı. Hem çocukları kim sevmez ki, gülümseyip, kızının başını işaret ve orta parmağı ile okşamaya başlamıştı, biliyordu ki bir kıza ilk önce babası değer verirse, o kız hayatında asla üzülmezdi, bir kere babası müsaade etmezdi, çünkü kız çocukları geleceğin annesiydi ve Cennet annelerin ayaklarının altına müjdelenmişti. Tekrar şükür etti, iyi ki karısı, kızı, oğlu vardı, iyi ki bu aileye sahipti...
_______________________________________
Aşkı kalem yazmaz ki kitaplarda bulasın.
Şems-i Tebrizi
_______________________________________
Eveeeettttt aşk bahçelerim yeni bölümün sonu, hepinize keyifli vakitler diliyorum😊
Bir de siz yeni bölüm istediğiniz zaman ben gelip burada zaman harcayıp size bölüm yazıyorum, oy vermek bir saniyenizi almaz, lütfen okuyan arkadaşlar oy verirse çok mutlu olacağım😊
Eğer bu şekilde oy sayısında değişiklik olmazsa maalesef oy sınırı koyacağım, okuma konusunda bir sıkıntı yok, ama lütfen emeğimin ufacık da olsa bir karşılığı olarak görün, bu benim ilk kitabım, zamanla sizler için çok daha iyi kurgular çıkaracağım😊
Okuyan gözlerinize sağlık, hepinizi çok seviyorum, iyi ki benimlesiniz "Mezopotamya'nın Kalbinde" ailesi🥹🫶🏻 Bu arada Instagram adresimize bekliyorum sizleri (mezopotamyanin_kalbinde.0) hepinizi bekliyorum 🤍 |
0% |