Yeni Üyelik
2.
Bölüm
@pwrettis

"Bugün ilk günümüz!" Dedim heyecanla. İçimde tarif edilemez bir heyecan vardı. Bunun sebebi belki flört etmeye başlayacağımızdı, belki de sınav haftamıza girecek olmamızdı.Sebebini boşverip yaptığım tostu Keremin kafasına fırlattım. O da refleks ile tostunu alıp çantasının orta gözüne koydu.

Hergün birbirine dalaşan iki insan olduğumuzdan, flört etmeyi nasıl becereceğimizi çok merak ediyordum doğrusu.

Sabahları okula gideceğimiz esnada Kerem benden daha erken uyanır, odama gelir uyanmam için türlü türlü işkenceler uygulardı.İlk yaptığı şey kıyafetlerimden tutup kafamı bir yastığa gömüp birde havalandırırdı. Her seferinde de "kalk," der dururdu.Sabahın altısında kalkmak işkence gibi olduğundan uyanmazdım bende. O ise kış günü olduğunu fırsat bilerek yorganımı yere fırlatır yastığı da çekip alırdı.Soğuk vücudumu kapladığında yataktan kalktığım gibi Keremi iktirirdim.İnat olsun diye tostunu hazırlamaz, malzemelerini kafasına fırlatıp "kendin hazırla!" diye bağırırdım.

Bu, bizim için rutin gibi birşeydi. Uzun zamandır bunu yapıyorduk.Tabii bu yaşananlar bununla da sınırlı kalmazdı. Ev arkadaşı olduğumuz yetmiyormuş gibi birde sıra arkadaşıydık. Ayrıca ailelerimizde daha biz bir yaşındayken tanışıp hergünü beraber geçirdiklerinden bebeklik arkadaşıydık.Bebekliğimden beri her Allah'ın günü Kerem'in mesmursuz suratını görmek zorunda kalıyordum.

Okulumuzun kızları bunu büyük bir şans, beni de büyük bir şanslı olarak görse bile ben farklı bir fikirdeydim.Tamam, Kerem yakışıklı olabilirdi. Basketbol takımının kaptanı da olabilirdi. Her sabah koşuya gidiyor olabilirdi. Ayrıca kasları ve baklavaları da olabilirdi. Öğlenleri spor yapmaya gidiyor olabilirdi.Fakat hiçbiri beni etkilemiyordu.

Çünkü yan etkileri tamamen beni etkiliyordu. Sabah koşusuna beni de götürüyor, sahilin önündeki mavi bisiklet yolunda defalarca tur attırıyordu.Spor salonuna giderken beni de peşinden sürüklüyor, spor yapmamı sağlıyordu.Tekvandoda siyah kuşak olduğundan üzerine atlayıp onu dövmek insanlara korkutucu gelse de, bu benim için aksine hiç korkutucu değildi.

O kadar çok yaptığımdan olmalı, yapmadığım zaman garipsiyordum. İlla o gün Keremin bir yerlerine geçiriyordum yumruğumu veya tokadımı.O ise karşılık vermek yerine boş boş bana bakıp gülüyordu. Beni güçsüz sanıyordu herhalde. Oysaki ben güçsüz veya çelimsiz bir kız değildim. Sadece gücümü fazla gösterirsem Keremin bir yerlerini kırarımda Ayşe Anne beni öldürür diye sesimi çıkartamıyordum.

İnandınız mı cidden? Göt korkusu denen şey bende de işliyor. Kereme tüm gücümle vurursam iki saniye beni yere devirir, birde ayağının altına alıp dövüp canımı yakardı benim.

Bismillahirrahmanirrahim.Fesatlık damarım hopladı yine. Altına almak, canımı acıtmak falan tövbe tövbe.

"Boş boş bir yere bakıp sırıtacak mısın, yoksa okula gidecek miyiz?" Kerem'in beni saçma sapan fesat düşüncelerimden uzaklaştıran sesiyle birlikte silkelendim. Bunları düşünüyor olamazdım değil mi? Birde üstüne sırıtmak...İyice kafayı yedim sanırım."Bugün A şubesiyle maçım var, biliyorsun. Ondan dolayı üçüncü ders benimlesin."

Allah'ım sen aklıma mukayyet ol Yarabbim.Benimlesin falan filan? Hangi konuda beraberiz mesmursuz Kerem? Kerem burnundan soluyarak kolumdan tuttuğu gibi evden çıkarttı beni.

(Yn: Elisanın fesatlığı bana da bulastı herhalde, evden cıkarttıyı bastan cıkarttı anlamaya basladım.)

Beyaz spor ayakkabılarımı giydikten sonra krem rengi çantamı tek omzuma takıp duvara yaslandım.Kerem de ayakkabılarını ayağına geçirdiğinde kapıyı kilitleyip çıktık apartmandan.Keremin benimle flörtleşmediğini fark edince bu sefer ilk adımı ben yapayım diye geçirdim içimden.

Sanki çıkma teklifi edeceksin Elisa, ne bu ilk adımı yapmalar falan?"Bugün çok yakışıklı olmuşsun mes- ay Kerem." Hergün yüzüne bakıp 'bugünde bok gibi olmuşsun mesmursuz' demeye alıştığımdan az kalsın yanlış kelimeyi söylüyordum.Kerem gülüp bana baktı.

"Sende çok güzel olmuşsun matmazel."

Bunu sırf dünkü aldığımız karardan söylediğini biliyordum fakat güzel olduğumun söylenmesi hoşuma gitmişti. "Biliyorum canım, dile getirmene gerek yoktu." Kerem böbürlenip durmama homurdanıp beklemediğim bir hareketle çantamı elimden aldı."Ben taşırım, matmazel."

Matmazel matmazel, diline falan mı yapıştı bu kelime şu mesmursuzun?

Okula gelene kadar konuşmamıştık. İkimiz de susmuştuk. Okulun önünde otomatik bir yer vardı. Kartlarımızı okutup, öyle girebiliyorduk okula. Cebimden kartımı çıkartıp okuttum mavi ışık yanan yere. Mavi ışık yeşile döneceğine kırmızıya dönüp çarpı işareti ekrana çıktığında sinirle soludum."Kartı onaylamadı bu salak." Dediğimde Kerem gülüp yanıma geldi.

Kartımı ters çevirip makineye okuttuğunda yeşil ışık yanmıştı.Kibirli halimden ödün vermeyip elinden kartımı aldıktan sonra içeri girdim. Kerem de kartını okuttuktan sonra içeri girip merdivenlere ilerledi.Daha sadece birinci kata ulaştığımızda içime sıkıntılı bir nefes çekip ofladım."Sabah koşusu bitmez, şimdi de merdiveni!"

Kerem halime gülüp yanıma geldikten sonra müzipçe sırıttı."Bu kadar yorulduysan taşıyayım seni?" Hızla toparlanıp enerjik bir şekilde merdivenleri çıktım.Kucağında üçüncü kata çıkacak kadar da yorulmamıştım."İstemez." Deyip merdivenleri çıktıktan sonra sınıfımızın olduğu kata ulaşmıştım.

12/H yazan kapının önüne ulaşıp Keremin gelmesini beklemeye başladım. Ben koşturarak geldiğim için daha önceden varmıştım sınıfa.12 H? Diyerek sorgulayanlar çıkacaktır elbette. Çoğu okulda h şubesi görülmese bile bizim okul büyük olduğundan var maalesef ki.Ayrıca h genellikle e olarak algılandığından hocalarımız bizi çağıracağında 12 haştan şu öğrenci yanıma gelsin diyor.

Bazen düşünüyorum, bu haşhaş mı da haş diyorlar diye. Yani he veya ha demek varken gidipte haş demek nedir ya? Kerem bilmem kaç dakika sonra yanıma geldiğinde kapıyı açıp içeri girdim. Kerem de hemen ardımdan sınıfa girip kapıyı kapattı. Orta sıranın üçüncü sırasına gelip sağ tarafa oturdum. Çantamı sıradaki askıya takıp montumu çıkarttıktan sonra en arkadaki askıya gidip montumu astım.

Kerem de arkamdan gelip montunu benim montumun üzerine astı.

İlkokul çocuğu mu bu? Ne bu böyle montun üzerine mont asmak falan? Hayır bu flörtleşmeyi de aşıyor.Herkes imalı bakışlarını bize yollarken bende 'ne var' temalarımı yollayıp yerime oturdum. Herşeyde birbirimize giriyorduk zaten, birde burada da laf dalaşına girmek istemiyordum.

Kerem yanıma oturup kitaplarını ve defterlerini çıkarttıktan sonra tüylü kalemimi sıramın üzerine attı."Bende kalmış," dedi elini ensesine atıp. Ne ara almıştı kalemimi? Hayır ben çocuğa eşyamı aldıysan yerine geri koy diyorum, o ise gidiyor masasının üzerine falan koyuyor.

Kalemimi kalem kutusuna koyup defterimi çıkarttım. Tarih hocası gerektiğinden fazla not aldırıyordu. Bu yüzden de kitap getirmenize gerek yok diyordu.Tabii salak Kerem kitabını getirip duruyordu."Yine mi getirdin kitabı?" Diye sordum Kereme. Başını olumlu anlamda sallayıp telefonunu cebinden çıkarttı.

Sınıf grubuna girip bana bir mesaj gösterdi."Hoca bugün getirmemizi istemişti ya hani, herkes sırayla okuyacaktı. Hatta getirmeyene ceza bile vereceğini söyledi. Yoksa getirmedin mi?"Yüzündeki o pis sırıtış sinirimi bozmuştu. Kerem bilerek telefonumu alıp saklamıştı. Yumruğumu omzuna geçirdikten sonra ters ters baktım ona."Gıcık!" Güldü. Çok hoşuna gidiyordu herhalde."Hoşuna mı gidiyor?" Dedim sinirle.

"Evet, çok hoşuma gidiyor."

***

Evett, bölüm nasıldı?

Sonraki bölümü birazdan atmayı düşünüyorum. şuana kadar yazılı 10-15 bölümümüm var ve sizlere de bir güzellik yapmış olurum diye düşündüm.

Tabii bölümleri yarım saat aralıklarla atmayı düşünüyorum. Aynı zamanda da çok sık bölüm yazmadığımdan stoğumuz bitince beklemelere başlayacaksınız maalesef :(

Sınav senemde olduğumdan dolayı çok bölüm yazamıyorum ama yazdıklarımı da uzatabildikçe uzatıyorum.

Ayrıca akıcı yazıyorsun diyorlar ama bilmiyorum... Yorumlarda belirtir misiniz lütfen?

İyi günler dilerim!

Loading...
0%