Yeni Üyelik
1.
Bölüm

(1)Ölüm soğukluğu

@qsxqueen

ölümün ucunda olmak nasıl bir his?

Ben bunu net olarak biliyorum, etrafımı saran kurşun sesleri bir savaşı andırıyordu. Savaş bitmemişti bitmeyecekti. Taki ben ölümü bulana kadar. Bedenimi saran sıcak kollar içimdeki soğukluğu dindiremedi bir ses duyuyordum boğuk geliyordu bana ölme diyordu lütfen yaşa diyordu gözlerimi açmaya çalıştım ama nafile vücüdümü saran acı buna izin vermiyordu

 

Kaç kurşun yemiştim? Daha kaç kurşun yemem gerekiyordu? Bu hayattan soğumam için kaç kere ölümden dönmem gerekiyordu.

 

 

Ben Elzem Atasoy her zaman bildikleri ve gördükleri yüzünden ölümle karşı karşıya kalandım bildiklerimi öğrenmek isteyenler oluyordu susuyordum tüm acılara rağmen

 

18 yaşındayken gördüklerim ve duyduklarım beni ölümün ayağına getirmişti öğrenmek istiyorlardı o masa da ne konuşulduğunu bilmek istiyorlardı bana bahşedilen hayata karşı susmam gerekirdi gerekeni yapıyordum

 

"Lütfen ölme, yalvarırım sana yaşa. Yaşaman gerek bende kalman gerek"

 

Biri beni taşıyordu aynı anda acı dolu konuşuyordu acı çekiyordu neden ne için?

Gözlerimi kapattım ardından aynı ses yine konuştu boğuk çıkıyordu sesi, çok uzaklarda.

 

"Hayır hayır yapma gözlerini kapatma lütfen beni bırakma. Elzem'im lütfen "

Bana aselim diyordu neden öyle diyordu bana sadece tek bir kişi öyle seslenebilirdi ve oda artık yoktu zihnimin Karanlığa büründüğü anda sadece sesler duyuyordum.

 

 

Ne kadar zaman geçmişti ne kadar olmuştu bilmiyordum tek bildiğim etrafımı saran soğukluk, çok soğuktu burası üşüyordum

 

Ölüm soğukluğu. Ölüyordum hissediyordum bunu hemde net olarak

 

Etrafımda sesler vardı

"Yaşayacak mı?. Durumu nasıl?"

"Yaşayacak, durumu şu anlık iyi gibi gözüküyor gözünü ne zaman açar bilmiyoruz"

 

Ardından tekrar karanlık. Gözlerimi açmaya çalıştım bulanık görüyordum karşımdaki koltukta birisi oturuyordu ona benziyordu ama hayır o değildi bu benim aklımın bana oynadığı bir oyundu ayağa kalktı ardından bana baktı hayır bu oyun değildi o gerçekti karşımdaydı tekrar gözlerimi kapattım adım sesleri duydum ardından ellerimi tutan eller ve elimin üstündeki yumuşak baskı ellerimi öpmüştü yumuşak dudakları tenime değmişti.

Gerçek miydi o? burdamıydı? yanımda mı?

Ellerimi tutuyor yaşamamı söylüyor ardından bir şeyler söylüyor ama duyamıyorum.

 

 

Ne kadar zaman geçmişti ne zamandır burdayım kaç gün? kaç ay? Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama artık vücüdumdaki kurşun yerleri pek acıtmıyordu gözlerimi açtım bulanık görmüyordum artık kapının önünden sesler geliyordu

 

"Bakın Adar bey Elzem hanım ölümden döndü yaşaması bile mucizeydi o halini gördüğümde açıkçası pek umudum yoktu. Vücüdündan tam beş kurşun çıkarıldı çoğu riskli yerlerdeydi en önemlisi, birisi kalbin hemen yanına isabet edilmişti, uyanmaması normal gözlerini açar elbet. Ama sizin sabırlı olmanız lazım uyandıktan sonra bana hemen haber verin tekrar kontrol etmeye geleceğim" uzun konuşmanın sonunda derin bir nefes sesi işittim "tamam doktor senin işin bitti gidebilirsin uyanınca sana haber veririm"

 

Doğrulamaya çalıştım canım acıdı inledim. Kapının kolu hızla açıldı ve tam karşımda Giran hiç değişmemişti hala çocukluğundaki gibi yüzüne dağılan hafif kumral saçları ve mavi gözüyle bana bakıyordu her zaman mavisinde kaybolurdum, gözleri okyanusumdu içinde kaybolurdum. Ve ben hala ona giran diyordum kimse birinci adını kullanmazdı her kes için adar benim için giran olan adam.

 

"Elzem. Elzem'im iyi misin. Uyandın. Gözlerini açtın. Sen. Ben doktoru çağırayım." Heyecandan ne dediğini bilmeyerek doktoru çağırmaya gitti aradan bir dakika geçtikten sonra odanın kapısı açıldı doktor içeriye girdiğinde giran nefesini tutup baş ucunda duruyordu

 

"Sonunda gözleriniz açtınız demek. Şimdi muayane edicem sizi bakalım başka yerlede sorun var mı" doktor muayene ederken giranla göz göze geldim. Bana anlamsızca bakıyordu biraz da korku. Onu unuttuğumu mu düşünüyordu, nasıl unutabilirdim gözlerinin mavisini nasıl unutabilirdim.

 

Doktor muayene'yi bitirdikten sonra girana döndü "herhangi bir sorun yok adar bey, ama en ufak bir şeyde bana haber verirseniz güzel olur" giran ellerini cebinden çıkartıp doktora eşlik etti "tamam doktor bey sağolun"

 

Doktor çıkmadan önce bana dönüp geçmiş olsun dedi ardından kapıyı kapatıp gitti.

 

Bir kaç adımla yanıma giran geldi elimi tuttu "iyi misin nasıl hissediyorsun" sonunda konuştuğunda gözlerine bakıyordum "iyiyim merak etme" sesim hafif çattalı çıkıyordu, giran saçlarımı kulağımın arkasına koydu ardından konuşmaya başladı "beni.. hatırladın mı"

 

Burukça gülümsedim "seni unutmak ne mümkün" giranda rahatlayınca gülümsedi "beni unuttun sandım"

Derin bir nefes aldım "seni unutmam giran. Asla"

 

Elleri boynuma gitti boynumda taşıdığım kolyeyi açığa çıkardı "annemin yüzüğü atmamışsın" ellerimi kaldırıp kolyenin ucundaki yüzüğe dokundum "atmak mı. Atmayı bırak taktığın günden beri sadece bir kez çıkardım, zinciri kopmuştu ondan sonra zaten hiç çıkarmadım"

 

Gülümsedi mutlu olmuştu ondan bana kalan tek şey buydu atamazdım atmadım da.

 

"Ben sana yemek bir şeyler getireyim aç olmalısın" ellerimi bırakıp ayağa kalktı "pek aç değilim" daha ben bitirmeden o konuştu "duymak istemiyorum yiyeceksin bekle beni burda tamam mı" sesimi çıkarmadan arkama yaslanıp olanları düşündüm nasıl da bu hale gelmiştim hiç bu kadar ölüme yaklaşmamıştım.

Loading...
0%