Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3) Şüphe

@queenprqxzb

Ağlamaktan uykuya daldığımı fark etmemiş, bir iki saat sonra uyanmıştım. Uyumak bana iyi gelmişti. Ve Yamaç Karaca ile ilgili şüpheler duymaya başlamıştım. Bir insan neden birine bu kadar iyi davranırdı? Normal olabilir ama bir başkası olsa şuan hastanede olabilirdim. Ayrıca öyle bir yolda kaza yapmam da normal değildi. Bir şey fark etmiştim, gittiğimiz hastane. Karaca hastanesi. Soyadı ile aynı olması bir tesadüf müydü, yoksa bilerek mi beni bu hastaneye götürmüştü? En önemlisi de şuydu. Y.K. bu adam olabilir miydi? Yamaç Karaca isminin baş harfleri ile Y.K. ortaya çıkıyordu. Bu da bir tesadüf müydü? Sadece şüphe ediyordum ama kanıtlayamazdım. Şu Yamaç Karaca'yı bir araştırsam iyi olurdu.

 

Bilgisayarımı alıp yatağın üstüne koydum. Bağdaş kurup oturduğumda elim klavyeye gitti. "Yamaç Karaca" yazdığımda bir sürü link çıktı. İlk sıradaki linke tıkladım. Yamaç'ın fotoğrafı vardı. Elinde bir ödül vardı ve gülümsüyordu. Ödülü incelediğimde üstünde "En İyi Yazar Ödülü" yazıyordu. Öyle bir ödül mü varmış? Ben ilk defa duyuyordum. Bir sonraki fotoğrafta ise bir kadını belinden tutmuş birlikte kameraya doğru gülümsüyordu.

Kesin sevgilidir bunlar benden demesi.

 

Fare ile aşağı doğru kaydırdım ve okumaya başladım. "Karaca Holding sahibi ve ayrıca yazdığı kitaplarla ünlü olan Yamaç Karaca sevgilisi ile görüntüleri çok konuşuldu!" Ben dedim.

Susar mısın iç ses? Kaç gündür yoktun zaten şimdi mi aklına geldim.

İyi ne halin varsa gör

Kaydırmaya devam ettiğimde aynı türde şeyler yazıyordu. Biraz daha araştırma yaptım.

 

Gerçekten de Karaca hastanesi ona aitmiş. Temiz birine benziyor ancak hemen vazgeçmek bana göre değildir.

Telefonum çaldığında komodinin üstünden aldım. Arayan Hakan'dı.

 

"Alo. Efendim Hakan."

"Şu Yamaç mıdır Amaç mıdır nedir aradı. Araban yaptırılmış alıp geliyordum."

Amaç ne be

"Tamam. Gelirken Deren'i de getir bir yerde kahve içelim."

"O iş bende. On dakikaya oradayız."

"Bekliyorum."

Diyerek telefonu kapattım. Bu kadar araştırma yeterdi. Hazırlanmalıydım. Dolabımı açtım. Siyah bir takım aldım. Üstü, "V" yakası olan ve omzuna kadar açıktı. Pantolonu ise aynı kumaştan yapılmıştı. Siyah renk bana çok yakışırdı. Siyah, kısa topuklu ayakkabısı giydim. Sarı zincirli siyah çantamı da aldım.

Saçımı atkuyruğu yaptıktan sonra hazırdım. Hava zaten sıcak olduğu için üstüme bir şey almadım

 

Dışarıdan bir ses geldiğinde arabam olduğunu hemen anladım.

Senin de araban ne kadar kıymetli ya.

O benim en sevdiğim arabam iç ses.

Telefonumu çantama atıp kapıya doğru yöneldim. Fatma ablaya da teyzeme dışarı çıkacağımı söylemesini istedim. Deren ile Hakan arabadan inmiş beni bekliyorlardı. "Geldim." Deyip önlerinde durdum.

"Hoş geldin canım." Diyen Deren ile sarıldık. "Siz de hoş geldiniz. E hadi neyi bekliyoruz gidelim." Arabamı o kadar çok özlemiştim ki hemen sürmek istiyordum. Hemen şoför koltuğuna geçtim. Hakan öne, Deren ise arka tarafa oturdu. Arabayı çalıştırıp sürekli gittiğimiz kafeye doğru sürdüm.

"Şu Yamaç'ı araştırdın mı?" Diye sordu Hakan. Sağ tarafa dönerken sorusunu cevapladım. "Sen aramadan önce araştırdım. Temiz görünüyor ama hemen bırakmak da olmaz."

"Doğru söylüyorsun." Diye onayladı beni.

"Nasıl biriymiş şu Yamaç dediğiniz kişi." Diye sordu kollarını göğsünün altında birleştirmiş olan Deren. "Kafeye geçelim anlatacağım." Diyerek yola geri döndüm.

On dakika kadar sonra arabayı kafenin önüne park ettim. Birlikte inip içeri girdik. Her zamanki yerimize oturup kahvelerimizi sipariş ettik. Kahvelerimiz geldiğinde Yamaç Karaca'dan konuşmaya başlamıştık bile.

 

"İnternette yazılanlara göre o gün gittiğimiz hastane ona aitmiş. Karaca Holding de aynı şekilde. Ve yakın bir zamanda En İyi Yazar Ödülünü almış. Yani görünüşe göre tertemiz ama o holdingin içinde neler olduğunu bilmiyoruz. Yapmamız gereken tek şey birimiz onunla iletişim halinde olmamız. Ve bunu ancak ben yapabilirim."

 

"Hey dur orada." Diyerek yerinden dikleşti Hakan. "Bunu tek başına yapmayacaksın değil mi? O adama güvenemeyiz. Ne bok olduğunu bilmiyoruz." Telefonumu çantamdan çıkardım ve bir kaç yere basıp Hakan'a doğru çevirdim. "Ben çoktan planımı yaptım Hakan. Bugün bir tören düzenlenecek ve ben de davetliyim. Orada Yamaç Karaca da olacak." Hakan bana kaşlarını çatarak bakıyordu.

 

"Gaye. Hakan'ın dediği gibi çok tehlikeli olabilir. Bu adama nasıl güvenebiliriz ki. Tek başına olmaz." Deren, Hakan'ı destekliyordu ama kafama koyduğumu yapardım. "Bırak Deren. Sanki Gaye'yi tanımıyoruz. Ne kadar uğraşsak da onu vazgeçiremeyiz." İkisinin de modu düşmüştü.

"Hadi ama. Böyle yaparsanız bana güvenmediğinizi anlayacağım."

Kız sen yok musun? Şeytansın kızım sen.

Sağol iç ses

 

"Sana güvenmediğimizden değil. Sana bir şey olmasından korkuyoruz. O herifin nasıl biri olduğunu da bilmiyoruz. Eğer bu davete gideceksen biz de orada olmalıyız." Hakan haklı olabilirdi. Ama benim şüphelerim vardı ve şuan onlara söyleyemezdim. En iyisi mi onları da içeri sokmalıydım. "Pekâlâ. Sizi içeri sokucam. Ama bu gerçekten çok zor olacak. Ne tür bir tören olduğunu bilmiyoruz ve çok dikkatli olmalıyız." Kararımızı vermiştik. Deren barmen olarak girmesi daha iyi olacaktı. Hakan'ın ise koruma olması daha mantıklıydı. Tipi de benziyor zaten.

 

**

 

Artık hazırlanma vaktiydi. Bu gece için aldığım elbiseyi giyecektim. Siyah renkte, sırtı tamamen açık, göğüs dekoltesi olan ve kalçamın biraz altında biten bir elbiseyi. Bu elbiseyi ilk gördüğümde âşık olmuştum. Sarı ve dalgalı olan saçlarımı saldım. Siyah, kalın topuklu bir topuklu ayakkabı giydim. Kenarında altın renginde "DC" yazan, belimin hizasında biten çantamı aldım. Kolye veya bileklik takmaktan pek hoşlanmazdım. Bu yüzden hiç bir şey takmadım. Hafif bir makyaj yaptım.

 

Artık hazırdım. Deren ve Hakan ile gitmem dikkat çekerdi. Bu yüzden ben oraya varmadan çoktan orada olacaklardı. Artık çıkma vaktiydi. Gitmeden önce teyzemi görmeye karar verdim. Odamdan çıkıp teyzemin odasının kapısına vurdum. İçeri girdiğimde teyzem beni görünce gülümsedi. "Teyzecim." Diyerek içeri girdim. "Ne kadar da güzel olmuş benim kuzum." Gülümseyip teyzeme sarıldım. "Gidiyor musun?" Diye sordu. "Gidiyorum ama bir kaç saate dönmüş olurum." Teyzem saçımı okşadı. "Aynı annene benziyorsun. Onun gibi zarif onun gibi güzelsin." Bunu her zaman derdi. Annemi gerçekten çok özlemişti. Yanağından öptüm. "Sen de çok tatlısın!" Diyerek şirinlik yaptım teyzeme. Teyzem güldü "Hadi git. Geç kalma." Tekrar yanağından öpüp odadan çıktım. Merdivenlerden indiğim sırada Fatma abla bana seslendi.

 

"Kızım, sana bir zarf geldi." Fatma abla bana bir zarf uzattı ve mutfağa geri döndü. Zarfı açtığımda kırmızı bir paket olduğunu gördüm. Onu da alıp açtığımda sarı bir bileklik olduğunu gördüm. Üstünde bir yıldız vardı. Bunu bana kim göndermişti? Zarfın içindeki notu fark ettiğimde aldım ve okudum.

 

 

Bu gün eminim ki yıldız gibi paryacaksınız Sayın Savcım

                         Y. K.

 

 

Y.K. bana tekrardan bir şey göndermişti. Yoksa o da mı bu davette olacaktı? Çok daha dikkatli olmalıydım. Şüpheli görünen kim varsa onların görünüşünü zihnime kazımalıydım. Bu Y.K. artık çok olmaya başlamıştı.

Artık gitme vaktiydi. Aracıma binip davetin verildiği yere doğru ilerledim.

 

**

 

Şaşaalı bir yere benziyordu.

Dışı böyleyse içini hiç düşünemiyorum Gaye

Ben de iç ses.

 

Arabadan inmeden önce kulağıma iletişim cihazını taktım. Hakan ve Deren ile iletişim halinde olmalıydık. "Hakan, Deren sesimi duyuyor musunuz." Hep bir ağızdan "Evet." Dediler. Hadi o zaman, parti başlasın.

 

Arabadan inip girişe doğru yürümeye başladım. İçeri girmeden önce Hakan ile göz teması kurup içeri adımımı attım. Omuzlarım ve başım dikti. Yüzümde de yapmacık bir gülümseme vardı. Barın olduğu tarafa doğru göz gezdirdim ve Deren ile göz göze geldik. Sırada davetlilere bakmak vardı. Etrafa bakarken sağ tarafımdan bir ses geldi. "Hoş geldiniz Gaye hanım." O tarafa döndüğümde orta yaşlı ve takım elbiseli bir adamla karşılaştım. Gülümsememi koruyarak "Hoş buldum." Dedim. "Şöyle buyrun isterseniz." Gösterdiği yere doğru yürümeye başladım. Masanın yanında durmaya başlamıştım. "Siz keyfinize bakın." Diyerek adam yanımdan ayrıldı.

Bu kim Gaye?

Hiç bir fikrim yok iç ses

 

İçeride hoş bir melodi vardı. Etrafa bakarken biraz ileride Yamaç Karaca'ın olduğunu ve bana baktığını gördüm. Göz göze geldiğimizde gülümsedim. Yanında kimse yoktu.

Sevgilisi nerede acaba?

İç ses derdimiz bu değil!

 

Bu tarafa doğru gelmeye başladığında duruşumu hiç değiştirmeden ona bakmaya devam ettim. "Gaye hanım." Gülümsemeye devam ettim. "Yamaç bey."

"Sizin burada olacağınızı bilmiyordum."

Yalnız tatlım hani sen düzenledin ya bu daveti

"Beni de davet ettiler Yamaç bey. Ortam güzel. Kim düzenledi bu daveti?"

Gayecim sen çok şeytansı bunu sana söylemiş mıydım?

Bir çok kez hem de iç ses.

 

"Ben düzenledim bu daveti. Beğenmenize sevindim." Gözleri Y.K.'nin gönderdiği bilekliğe kaydı. Y.K. eğer buradaysa fark etsin diye takmıştım. "Bilekliğiniz güzelmiş." Gözümü belikliğime değdirdim. "Evet ben de çok beğendim." Garson gelip elindeki tepsiyi uzattı. Alkol pek sevmezdim ama Deren sağ olsun benim sevdiğimden yapmıştı. Aldım ve masanın üstüne koydum. "Sevgiliniz yok galiba." Diye sordum dayanamayarak. "Sevgilim olduğunu nereden biliyorsunuz?"

Ne diyeceksin şimdi Gaye? Buraya gelmeden önce sizi araştırdım mı diyeceksin?

Hadi ama iç ses bana güvensene.

 

"Sizi tanımayan yoktur burada." Dedim içeceğimi içerken. "Beni tanıyanlar varsa ayrıldığımızı bilirdi." İçecek boğazımda kaldığında öksürmeye başladım. "İyi misiniz?" Öksürmeye devam ederken kafamı olumlu bir şekilde salladım.

Şimdi ne yapacaksın Gaye hanım?

 

"Affedersiniz. Ben bir an şaşırdım. Bilmiyordum gerçekten kusura bakmayın." Anlayışla kafasını salladı. "Sorun değil. Demek ki sıkı takipçim değilmişsiniz."

"Yani, magazinleri pek takip etmem." İçeceğinden bir yudum aldı. Gözlüğünü takmadığını fark ettim. Zaten bu gibi şeylerde takmadığını araştımamda anlamıştım.

Yalnız Hakan'ı görürse biteriz Gaye.

İşte ben de bundan korkuyorum iç ses.

 

Şarkı değiştiğinde tekrar bir hoş melodi çalmaya başlamıştı. Bazı kişiler yerlerinden ayrılıp piste doğru ilerliyordu. Dans edeceklerdi. Onları izlerken Yamaç'ın elini uzattığını fark ettim. Kafamı ona doğru çevirdim. "Dans etmeye ne dersiniz?" Kaşlarımı kaldırıp baktım yüzüne. Ben... Onunla... Dans edecektim.

Gaye bence kabul et. Hani biz bu adamı kendimize yakınlaştırmaya çalışıyoruz ya

Yine haklısın iç ses.

 

Elini tuttum. "Tabii." Diyerek karşılık verdim. Piste doğru ilerlediğimizde tam ortada durduk. Ellerini belime koydu. Bende kollarımı boynuna doladım

Gaye, Hakan bizi kesecek

Kesinlikle iç ses.

 

Dans etmeye başladığımızda onun gözüne bakmamaya çalışıyordum. Ama onun gözlerini üzerimde hissediyordum. "Çok güzel olmuşsun." Dediğinde kafamı ona doğru çevirdim. Göz göze geldik. "Teşekkür ederim." Dedim gülümseyerek. Böyle dans etmeye devam ederken ne olduğunu anlamadan beni etrafımda döndürdü ve belimden sıkıca tutarak beni hafifçe yere doğru eğdi. Şaşkınlığımı gizleyememiştim. Onunda gözleri hala gözlerimdeydi. Beni kaldırdı ve duruşumu düzelttim.

Gaye senin yanakların mı kızardı?

Kes sesini iç ses!

 

Dans etmeye devam ederken kulağıma doğru eğildi. Nefesini boynunda hissettiğimde ürperdim. "Bir yıldız gibi parlıyorsun." Dedi sessizce. O geri çekildiğinde şaşkınca baktım yüzüne. Yüzlerimiz çok yakındı.

Gaye... Sen de benim düşündüğümü mü düşünüyorsun?

Kesinlikle iç ses.

 

Bu adam Y.K. olabilir.

Bu adam Y.K. olabilir

 

 

 

 

Loading...
0%