@qwygriu
|
Lalezar' ın günlüğü 2 Eylül 1997
Bugün, İsmet ile evlendim. Annem ve babamın tüm karşı çıkışlarına rağmen bu adımı atmaktan geri durmadım. İsmet yakında asker olacak; o gün geldiğinde onu üniforma içinde görmek için sabırsızlanıyorum. Yirmi yaşına yeni girdim, ama içimde bambaşka bir olgunluk var sanki. Bu aşk beni daha güçlü ve cesur yaptı. Ailem evlenmemize izin vermediği için, sevdamızı yaşatmak adına kaçtık ve İzmir’e gelip sessizce nikah kıydık. Yanımızda sadece birkaç yakın arkadaşımız vardı. Kimimiz vardı ki başka?
Nikah memuru geldiğinde içimde kelebekler uçuşuyordu, ellerim heyecandan titriyordu. Gözlerim doldu ama ağlamadım. Karşımda duran İsmet, ter içinde kalmış ve gözlerinde parlayan mutlulukla bana bakıyordu. Nikah sonrası küçük bir kutlama yaptık. Basit, sade bir düğündü ama her şey bizim için mükemmeldi. Ailem burada olmasa da hissettiğim mutluluk, onların yokluğuna ağır bastı. İzmir’de, kendi memleketimde küçük bir ev bulduk. Düğünümüz de tıpkı sevgimiz gibi; sade ve güzel oldu.
---
20 Eylül 1997
Bugün babam kapıya dayandı. Bizi bulmuşlar. Meğer köydeki bir komşu, halama anlatmış her şeyi; o da gidip babama yetiştirmiş. Annem, babamı kapının önünde zor durdurdu. O an kalbim deli gibi çarpıyordu; babamın İsmet’e zarar vereceğinden korktum. Neyse ki, sonunda bir şekilde yatıştılar ve bizi kabullendiler. “Evlenmişler, artık bir şey diyemeyiz,” dediler.
İsmet askerlik için başvurusunu yaptı; her gün daha da heyecanlı ve umut dolu. Yanında olduğumu her fırsatta ona gösteriyorum. Annemler bir hafta kadar İzmir’de kalacaklar; belki bu süreçte gönüllerini biraz yumuşatabilirim. Aramızdaki bu duvarlar kırılırsa, her şey daha da güzel olacak.
---
5 Kasım 1997
Bu sabah, İsmet’le uzun bir yürüyüş yaptık. Geleceğe dair planlarımızdan konuştuk; nasıl bir hayat kurmak istediğimizi anlattık birbirimize. İsmet, askerde görev aldığı sürece beni yanında görmek istiyor, bense onun bu zorlu yolculuğunda her daim destek olacağımın sözünü verdim. Sonrasında sahilde uzun uzun oturduk. Etraf sessizdi, sadece dalgaların sesi duyuluyordu. O anlarda bile birlikte geçirdiğimiz her saniyenin ne kadar kıymetli olduğunu hissettim.
---
25 Kasım 1997
Bugün İsmet’in ailesini ziyaret etmek için Manisa’ya gittik. Beni henüz kabullenememiş olmaları, içimde büyük bir huzursuzluk yaratıyordu. Gerçekten çok zor bir gündü. Evin içinde herkes birbirine bağırıyordu, aralarında tartışma giderek alevlendi. İsmet, bu yükü daha fazla kaldıramayıp evi terk etti. Gözyaşları içinde, kimseye söyleyemediğim bir hüzünle kaldığım yere geri döndüm. Akşam saatlerinde İsmet nihayet geldi ama her yeri yara bere içindeydi. Sarhoş halde eve gelmiş, babası ona çok kızmış ve tartışma kavgaya dönüşmüş. Kardeşi araya girerek ayırmış onları. İsmet’in yaralarını sessizce temizledim ve onu yatağa yatırdım. Yanına kıvrıldım ve ona sarılarak, bu zor anların da geçeceğine dair içten içe umut besledim.
---
10 Ocak 1998
Kışın gelmesiyle işler biraz daha zorlaştı. İsmet’in askerlik görevi yaklaştıkça, içimde garip bir endişe filizlenmeye başladı. Bu kış günlerinde evde geçirdiğimiz her anı daha da kıymetli hale getiriyoruz. Geçen gün dışarıda kar yağarken birlikte sıcak çay içip, gelecekte kuracağımız hayalimizden bahsettik. İkimiz de zor günlerin aramızdaki bağı daha da güçlendirdiğine inanıyoruz. İsmet’in yanımda olması, bana güven veriyor.
---
18 Ekim 1998
Bugün İsmet’e hamile olduğumu söyledim. Gözlerindeki sevinç tarifsizdi; tüm gün askeriyede bu haberi gururla herkese anlatmış. Hemen annesine ve babasına da söyledi. Annesi bizi kucaklayarak kutladı, başımı okşayarak bana destek oldu. Babası hala aramıza mesafeli olsa da annesinin varlığı içimi rahatlattı. Aynı gün annem ve babamı aradım; haberi aldıklarında hemen Afyon’dan İzmir’e geldiler. Annem, torun sevgisiyle yanıp tutuşuyor. Bu süreçte ailemden destek görmek, içimdeki mutluluğu ikiye katladı.
---
15 Mart 1999
Hamileliğim ilerledikçe İsmet bana daha da fazla ilgi göstermeye başladı. Askerdeki arkadaşlarına her fırsatta bana ve bebeğimize ne kadar özen gösterdiğini anlatıyor, ben de bu hikayeleri duydukça gülümsüyorum. Geçen gün akşam yemeği hazırlarken, İsmet’in bana ilk kez sarıldığı günü hatırladım. Ona bu hatıramı anlatınca gözleri parladı ve beni yeniden o sıcaklıkla kucakladı. Bu küçük anlar, hayatımın en değerli anıları oldu.
---
12 Kasım 1998
Bugün hayatımın en zor günlerinden birini yaşadım. Annem ve babam bir trafik kazasında hayatlarını kaybettiler. Bu acıyı tarif edebilecek kelimeler bulmak imkansız. İçimde kocaman bir boşluk var; sanki bir parçam eksilmiş gibi hissediyorum. İsmet yanımdan bir an bile ayrılmadı; onun desteği olmasa, bu acıyı nasıl taşıyabilirdim, bilmiyorum. İsmet’in ailesi, kardeşleri, herkes beni teselli etmek için yanımda oldu. Tüm gün boğazımdan tek bir lokma geçmedi, ama sonunda karnımdaki bebeğim için yemek yedim. Ailemden sonra onu da kaybetme fikri, dayanabileceğim bir şey değil.
---
25 Mayıs 1999
Bugün kızım Saren doğdu. İsmet o kadar heyecanlıydı ki yerinde duramıyordu; doğum anında gözleri sevinçten ışıl ışıldı. Kızımıza bakarken dünyadaki en güzel varlığa sahip olduğumuzu hissettik. Lojmana taşınmayı planlıyoruz; İsmet, Saren’i askeriyede yanına götüreceği günlerin hayalini kuruyor. Kızımızın babasının yolundan gidip gitmeyeceğini bilmiyorum, ama bu hayali birlikte paylaşmak beni mutlu ediyor. İsmet’in görevleri her geçen gün artarken, içimde onun için sürekli bir endişe var. Ama şu an sadece bu minik bebeğin gülüşüyle huzur buluyorum.
---
14 Haziran 1999
Lojmana sonunda taşındık. Bugün günlüğümün son sayfasını yazıyorum; gözlerim doldu. Saren az önce kucağımda uykuya daldı, onu yatağına yatırdım. İsmet perşembe günü göreve gitti. Onun yokluğunda evin sessizliği ürkütücü geliyor. Birazdan Saren’i alıp yatağa geçeceğim, gece boyunca ona sarılacağım. Bu evde ailemle birlikte güzel günler göreceğimizi umut ediyorum. Görüşürüz, sevgili günlük. |
0% |