21. Bölüm

18. Bölüm

RabiaSofi
rabiasofi

merhaba.

finalden önceki son bölüme geldik. kısa ve keyifli bir bölüm

hepinize iyi okumalar :)

 

BÖLÜM ON SEKİZ

Borç

Taşındıktan kısa bir süre sonra Leyla dört günlüğüne Antalya’ya gitmişti. Hem kardeşinin yaşadığı yeri görmüş hem de kardeşini evlatlık edinen insanlarla bir araya gelip onları daha yakından tanımıştı. Herkes onu sıcak karşılamıştı Antalya’da. Özellikle de Seher’in anne ve babası.

Seher ise en mutlu olanlarıydı. Çoktan belli olan karnı ile ona sarılırken ağlıyordu. Leyla ise şaşkındı. Çünkü Seher’e hamilelik çok yakışmıştı.

“nasılmış bakalım benim kızlarım” diye sormuştu elini karnına koyup. Hislerinde yanılmamıştı çünkü. Doktor ikisinin de kız olduğunu söylemişti.

“teyzeleri gelince daha iyi oldular.” diye cevap vermişti Seher. Demir ise onlara pek karışmamış iki kardeş hasret gidersin diye elinden geldiğince onları baş başa bırakmıştı. Leyla onunla da anlaşmayı başarmıştı. Demir iyi biriydi zaten. Sıcakkanlıydı. Bu yönü kardeşine benziyordu. Belki de onları birbirlerine çeken şey de buydu. Her zaman zıt kutuplar kazanacak değildi ya!

Seher bebek eşyaları bakmak için ablasını beklemişti. Leyla da büyük bir zevkle kardeşiyle beraber çıkmıştı alışverişe. Bir sürü kıyafet ve aklına bile gelmeyen türlü çeşit eşya almışlardı. Hatta beşik bile seçmişlerdi. Gündüzleri Demir, onları araba ile mağazalara götürüyor, akşamları ise otelde güzel bir akşam yemeği yiyorlar, geceleri ise tıpkı küçüklüklerinde olduğu gibi tek bir yorganın altına girip yorgunluktan uyuyakalana kadar sohbet ediyorlardı.

“sen de bir değişiklik var” demişti Seher son gece ablasına. “yüzüne bir ışık gelmiş. Başka bir canlılık var gözlerinde.”

Böyle söyleyince Leyla gülümsemiş “haklısın” diye itiraf etmişti.

“anlatsana ” diye sıkıştırmıştı Seher.

Leyla da “çünkü kocama aşık oldum” deyince Seher kafası karışmış bir ifade ile ona bakakalınca Leyla da bütün hikayeyi kardeşine anlatmaya başlamıştı. Seher onu şok içinde dinlerken arada sesinin yükselmesine mani olamıyor ve özellikle Serhan’a sövme fırsatını kaçırmıyordu.

Sonunda bütün hikayeyi anlatmayı bitirdiğinde Seher ağzı açık bir süre ablasına bakmıştı.

“vay anasını”

“ya”

“film gibi”

“öyle galiba”

Seher gülmekle hayret etmek arasında bir yerde kalmıştı. Sonunda biraz kafasını toparlayabildiğinde “ama şimdi gerçekten birliktesiniz değil mi?” diye sormuştu. “her şey iyi yani?”

“iyiyiz. O bana huzur veriyor. Yanında kendimi güvende hissediyorum.”

“peki ya Serhan?”

“konuşmuyoruz bile” Leyla üzüntüsünü saklamaya çalışıp “umarım iyidir” diye eklemekten kendini alamamıştı.

“Aygül?”

“Teyzesinin yanına Muğla’ya gitmiş. Orada dinleniyormuş. Yani ben en son öyle duydum.”

“kıza yazık olmuş”

Leyla’nın yüzünü görünce “ama olan biten de senin hiçbir suçun yok.” diye eklemişti telaşla “Hepsi onun suçu. Sen onlar mutlu olsun diye tanımadığın bir adamla evlenmeyi kabul etmişsin abla. Daha ne yapabilirdin ki?”

“susmayabilirdim.”

“ama Serhan’ın aşkını istemiyorum demedin mi?”

“doğru istemiyorum. Onun aşkını istemiyorum.”

“peki ya senin kalbin? Kocama aşık oldum dedin? Serhan’a olan aşkın ne oldu?”

Leyla acıyla kalbini yoklayıp “Serhan benim için çok değerli” diye itiraf edip “onu kalbimden çıkartmam çok zor” diye devam etmişti. “ama bunu yapmak istemiyorum ki zaten.”

“neden?”

“çünkü o Serhan” Leyla bunu nasıl anlatabileceğini bilmiyordu. “o yeri geldi benim annem, yeri geldi babam, yeri geldi kardeşim, yeri geldi dostum, sırdaşım oldu. O sadece benim sevdiğim adam değil ki! O kimsesizliğimde sığındığım tek liman, ailemdi. Onu kalbimden çıkaramam ki Seher. O bana dokunmadı bile, hep sevdi, hep korudu. Kötü biri değil o! Sadece benim yüzümden acı çekiyor. Hem de çok”

Seher ilk defa Serhan hakkında kötü bir şey demeden “sen onu çok seviyorsun abla” diye kabul etmişti. “peki neden? Yani madem ikiniz de bu kadar çok seviyorsunuz neden onu kabul etmedin?”

Leyla taşımak zorunda olduğu bu ağır yükü kardeşine de yükleyemezdi. Derin bir iç çekip “bunu anlatabileceğimi sanmıyorum Seher” demişti.

Seher de ısrar etmemişti. Belki de içinden bir ses ona bunu bilmemesinin daha iyi olduğunu söylemişti. Sebebi ne olursa olsun bu konu iki kardeş arasında bir daha gündeme gelmeyecekti.

Gitme vakti geldiğinde iki kardeş vedalaşırken “doğumda görüşürüz” dedi Leyla. “hepiniz Allah’a emanet olun.”

“sen de. Enişteme selamlar.”

“aleyküm selam”

“Abla” Seher fısıldayarak konuşuyordu “çok mutlu ol. Her anın, her gülümsemenin tadını çıkart.”

“tamam. Sen de.”

“bir de ne olursa olsun burada kapısı sana sonuna kadar açık bir kardeşin olduğunu sakın unutma.”

Leyla dolan gözlerini kırpıp gülümsemişti. “aynı şekilde benim güzel bacım”

 

Şimdi ise İstanbul’a döndüğünde İlyas onu havaalanından karşılamış ona öyle bir sarılmıştı ki etraftaki herkes onlara gülerek bakmıştı.

“bu kadar özlemem normal mi?” diye sordu İlyas.

“ben de özledim” Leyla gülümseyip geri çekildi. “ama herkes bize bakıyor”

İlyas da kendini toplayıp Leyla’nın elini tuttu ve beraber eve döndüler. Ev, bıraktığı gibiydi. Çantasını yatak odasına bırakıp duşa girdi. Temiz ev kıyafetlerini giyince yolun ağırlığını üstünden atmıştı.

Salona döndüğünde İlyas’ı bilgisayarında çalışırken buldu. “ben yokken kendini işe mi adadın?” diye sordu Leyla yanına oturup.

“tabi” İlyas ekranı kapatıp sehpaya koydu ve karısına dönüp “yoksa başka türlü sensiz vakit geçmedi.”

Leyla halinden hoşnut kocasına sarılıp başını göğsüne yasladı. İlyas da onu sarıp sarmalayıp başından öptü.

“insanın geri dönebileceği bir yuvası olması ne güzel,”

“evimizi çok mu özledin?”

Leyla başını iki yana salladı “benim yuvam sensin” diye fısıldadı usulca. İlyas ona daha çok sarılıp “benim yuvam da sensin” diye karşılık verdi.

Leyla birden bir şey hatırlayıp gülünce İlyas merakla “ne oldu?” diye sordu. Leyla omuz silkip “boş ver,” deyince İlyas onu gıdıklamaya başladı “ne oldu?” diye sordu yine tehdit eder gibi. Leyla kendini korumak ister gibi kollarını siper etti ama bir kere İlyas’ın kolları arasında kalmıştı.

“tamam tamam,” dedi nefes nefese kalmıştı. “seninle evlenmeden önce, yani sen bana evlenelim dediğin zaman sana çok kızmıştım.”

İlyas dikkatle dinlemeye başlamıştı şimdi. Leyla ellerini onun göğsüne koyup anlatmaya devam etti. “hatta seninle evlenip donuna kadar almadan boşamayacağıma dair kendi kendime söz vermiştim.”

“öyle mi?” dedi İlyas “demek donuma kadar göz diktin ha!”

“ya İlyas!” dedi Leyla gülüp “halimize bakınca aklıma geldi işte nereden nereye dercesine ama şimdi başka şekilde bir ceza düşünmem lazım.”

“haklısın” diye kabul etti İlyas ciddiyetle “cezalandırılmam gerek.”

“şaka yapıyorum sadece” diye konuyu kapatmaya çalıştı Leyla. İlyas nedense üzülmüştü. Toplamak için “tamam,” dedi, “cezadan vazgeçtim, aklandınız İlyas Kaya.”

“hayır aklanmadım” diye itiraz etti İlyas. Gerçekten keyfi kaçmıştı. Leyla elleriyle kocasının boynundan tutup “benim gözümde aklandın,” diye fısıldadı ve onu neşelendirmek için “ ama seni cidden sınamak için dördüz, beşiz falan doğurabilirim.” Diye ekledi. İlyas yandan bir tebessümle karısına bakıp ellerini avuçlarının içine aldı ve öptü.

“olabilir tabi,” diye mırıldandı. Tehlikeli bir şekilde karısını kendine çekip bir yanağından öptü, “ama yine de,” diye ekledi ve diğer yanağına geçti, “tek tek yapmayı tercih ederim.” Şimdi de burnunun üstünden öpmüştü, Leyla ise kızarmaya başlamıştı, “beş, altı yedi, gittiği yere kadar…”

Bölüm : 01.12.2024 10:37 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
RabiaSofi / Sevmeyi Yaşamak / 18. Bölüm
RabiaSofi
Sevmeyi Yaşamak

24.43k Okunma

2.61k Oy

0 Takip
105
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...